7 Eylül 2013 Cumartesi

SA398/KY1-CÇ50: ODTÜ'de Arkaik Nâra; Söyletmen, Vurun!

Yeniçerilik bütün varlığı ve algılarıyla ODTÜ’de dirilmiştir.



Böyle bağırırmış kazan kaldıran yeniçeri. “Söyletmen vurun!” ki hakikat ortaya çıkmasın. Kazan kaldırışının bir egoistlik eseri olduğu bilinmesin. Yaptığı haksızlığın ipliği pazara çıkmasın. Vicdanlar kanayıp zulme kaldırdıkları ellerini tutmasın.

Zâlim iştahlarını, vahşi heveslerini, canice zevklerini boğmaya kalkışmasın diye avazları çıktığı kadar bağırırlarmış, na hak yere kanını içmek istedikleri bir kişiyi alaşağı ettiklerinde. Hakikati pâymâl etmek istediklerinde vahşi bir yaratık gibi böyle ulurlarmış. Kimse hakikati bilmesin! Hakikat bilinirse yanında duracak çok insan olacaktır elbet; öyle ise: “Söyletmen Vurun!”


“Durun ağalar hele bir dinleyin!” sözü karşısında çılgına döner, hep bir ağızdan “Söyletmen Vurun!” diye salyalar savurarak kurbanlarının canını alırlardı. Hakikatin ırzına geçerlerdi.

Bu tavır ölmüş müdür? 1826 yılında yeniçeri dağıtılınca bu tavırdan kurtulmuş mudur insanlar? Halkım “Söyletmen vurun!” ulumasını duymaz mı olmuştur o tarihten bu güne?

Hayır. 1826’da ortadan kaldırılan yeniçeri ocağı olmuş, ruhuna ilişilememiştir. İşte bu ruhu bütün canavarlığı, bütün vahşetiyle ODTÜ’de yaşıyor. ODTÜ’de her daim insanların karşısına çıkıyor.

ODTÜ’nün yeniçeriden kendisine miras aldığı “Söyletmen Vurun!” narası, yakın zamanda tesettürlü öğrencilere karşı gösterdikleri tavırdan ibaret sanılmasın. Hafıza-i beşer nisyan ile maluldür hükmü gereğince okuyucuya 90’lı yılları anımsatalım.

Bugünün ünlü (kendi tabiriyle) çapulcusu Cem Boyner konuşturulmamıştır ODTÜ’de. Yeni Demokrasi Hareketi diye bir hareket başlatmıştı o dönemde mezkûr kişi ve hareketinin içeriğini anlatmak, bir anlamda aydın insanlarla paylaşmak istemişti ve fakat “Söyletmen Vurun!” naralarıyla kovulmuştu ODTÜ’den.

Sadece o mu? Yakın geçmişini azıcık tarayın ODTÜ’nün göreceksiniz ki yeniçeri ruhu her daim diridir. Yeniçerilik bütün varlığı ve algılarıyla ODTÜ’de dirilmiştir.

Durup dinlemeye tahammülü yoktur; yoktur söylenecek sözü. Seçtiği yol susturmak, taşlamak, yumurta atmaktır ODTÜ’nün. Hani sen özgürlükçüsün? Özgürlükçüydün hani? Hani sen ilericisin? Hani sen ilericiydin? Kendinden başkasının varlığına tahammül edemeyen sen nasıl ilerici olabilirsin? Nasıl özgürlükçü olabilirsin? Özgürlüğü nasıl bilebilirsin ki? Özgürlük nedir bilebilir misin?

“Falanın, feşmekânın yapılaşmasına izin vermeyeceğiz!”

Neyle? Zorla! Hani sen zekiydin, hani istendik idi senin yaşam biçimin? Öyle isen zora niçin başvuruyorsun? Niçin zor senin için çözüm yolu? Hadi yarış! Hadi karşı olduğun yaşam biçiminin, yaşam biçimlerinin insanları boğduğunu orantısız zekânla göster insanlara! Zordan başka ne ile karşısına çıkabilirsin insanların? Hiçbir şeyle! Yoksun ki. Zorbalıktan başka bir şeyle beslenmemişsin ki!

“Söyletmen Vurun!” dan başka söyleyecek bir sözün yok senin. Senin örgütlenme, yapılaşma hakkın var, böylesi bir hakkı sen doğuştan elde etmişsin. Başkasına yok. Niçin? Çünkü sen yeniçerisin!  Nasıl engel olacaksın ki? Boğarak! Konuşturmayarak!

Senin bütün tezlerini kabul edelim. Diyelim ki karşı oldukların her türlü pisliğin içinde. Bu pislikleri insanlara nasıl ulaştırıyorlar? Anlatarak. Sen nasıl karşı koyuyorsun “Söyletmen Vurun!” diye nara atarak.

 Kim pis, kim temiz! Kim yobaz? Kim ilerici? Kim çağdaş? Kim gerici? Doğrusu herkesin çağdaşı olduğu birileri var. Sen de elbet birilerinin çağdaşısın. Sen yozlaşmış yeniçerinin çağdaşısın. Sen Hitlerin, Mussolini’nin çağdaşısın. Sen Sisi’nin Esed’in çağdaşın.



Cemal Çalık, 07.09.2013, Konuk Yazarlar, Sonsuz Ark





Seçkin Deniz Twitter Akışı