26 Ocak 2017 Perşembe

SA3904/KY49-İTIĞLI32: Pan-Afrikanizm Öldü; Yaşasın Afrika Birliği!

"Pan-Afrikanizm ölse de, Afrika Birliği’nin tüm olumsuzluklara rağmen hayatta kalması gerekli. Belki de o yüzden şimdinin Afrika liderleri Yaşasın Afrika Birliği diyor…"


Son altı aydır Etiyopya’nın başkenti Addis Ababa’daki Afrika Birliği merkezinde hareketli günler yaşanıyor. 30 Ocak’ta Afrika Birliği yeni başkanını seçecek. Yarış Senegal ve Kenya adayları arasında geçecek gibi görünüyor. Aslında yarış adaylardan ziyade Fransız Afrikası ile İngiliz Afrikası arasında geçecek gibi.

Afrika Birliği 2000’li yılların başından itibaren Afrika’daki en etkili siyasi kurum haline gelmeye başladı. Afrika Birliği çatısı altında bir çok ekonomik, siyasi, kültürel ve sosyal proje başlatıldı. Adeta Avrupa Birliği örnek alınarak Afrika merkezciliği oluşturulmaya çalışıldı. Bugün kendi barış gücü ordusunu, ekonomik birliğini kuran Afrika Birliği ne yazık ki küresel bir güç olmayı bir türlü başaramadı.

Birçok Afrika ülkesi arasında başta sınır, mülteci, güvenlik gibi sorunlar dururken ortak bir çatı altında birleşmenin oldukça zor olduğu görüldü. Bugün hiçbir siyasi krize Afrika Birliği kendi içinden çözüm sunamıyor, karşılaştığı sorunları çözmek için hep dışarıdan bir beklenti içerisinde.

Afrika Birliği eğer birlik ve beraberliğini sağlayabilirse dünyadaki en önemli küresel güçlerden ve organizasyonlardan biri haline gelebilir. Eğer Batılı patronların hegemonyası kırılabilir ve bir Afrika rönesansı gerçekleştirilebilirse bunun olmaması için engel yok. Bu açıdan Avrupa Birliği’ni örnek almak yerine kendi dinamikleri içinde hareket eden bir oluşum çabası içinde olmalı. Örneğin geçenlerde kabul edilen Afrika pasaportu bunun bir örneği. Şu anda yalnız devlet başkanlarına verilen bu pasaportla, Afrika ülkelerine vizesiz ziyaret edilebilecek.

Afrika ülkeleri beyazlara, Afrika ülkeleri vatandaşlarından daha fazla kolaylık gösteriyor. Ben bir Türk vatandaşı olarak bir Afrika ülkesine kolaylıkla vize alabiliyorken, bir Etiyopya vatandaşı Güney Afrika’ya gitmekte sorun yaşıyor. Bazı ülkeler birbirlerine normal prosedürle alınan vizeyi bile çok görüyor. Eğer Etiyopya’ya giriş yapmışsanız, Eritre’ye giremiyorsunuz. Eğer Nijerya vatandaşı iseniz Kenya’ya girmekte zorluk yaşıyorsunuz. 2020 yılına kadar her Afrikalının bir Afrika pasaportu olacak ve ortak vatandaş kabul edilecekler.

Sömürge sonrası Afrika’da en önemi akım Pan-Afrikanizm’di. Afrikalılar eşitlik, özgürlük gibi kavramlardan çok bu kavramı duymak istiyorlar, bunun için vuruşuyorlar, bedel ödüyorlardı. Bir Afrikalı lider için en popüler özellik Pan-Afrikanist fikirlere sahip olmasıydı. Böyle liderler kolaylıkla arkasından kitleleri sürükleyebiliyor, yönetimleri bile değiştirebiliyordu. Bir de sosyalizmle Pan-Afrikanizm’i birleştirebilirse Afrika’da yapamayacağı şey yoktu.

Anti kölecilik birden Antikolanyalizm’e 19. yüzyıl boyunca dönüşüme uğrayarak sonraki yüzyılda Kwame Nkrumah, Stokely Carmichalel liderliğinde bir ideolojiye dönüşebilmişti. Aslında erken oluşan ideolojiler siyasal kimlikleri daha kolay tüketebiliyor. Pan-Afrikanizm’in kaderi de uzun bir süreç yaşamadan Batı karşıtlığının etkisi ile bir savunma ideolojisine dönüşmesiydi.

Pan Afrikanizm’i savunanlar her zaman Afrika halklarının birliğinden söz ettiler. Fakat Batılıların çizdikleri sınırları büyük bir hevesle kabul eden de yine bu akımı savunanlardı. Modern ulus Afrika devletleri, Afrika’nın ortak bir birlik içinde bulunmasının en önemli engellerinden biriydi. Beyazların kurduğu Rodezya yıkılırken bile iki farklı devlet ortaya çıkmıştı biri Zambiya diğeri Zimbabwe’ydi. Güney Afrika ise Botswana, Namibya, Lesotho ve Güney Afrika Cumhuriyeti’ne dönüşmüştü.

Afrikalı halkların Pan-Afrikanistlerin söylediği gibi ortak bil dili var mı? Evet var. İngilizce ya da Fransızca ortak bir dil olup Afrika halkları ancak İngilizce veya Fransızca bildiklerinde birbirlerini anlayabiliyorlar. Büyük Göller ülkelerinde ortak bir dil kullanma gibi bir yaklaşım olmasına rağmen ortak dil Swahili özellikle gençler arasında fazla ilgi görmüyor. Belki bu noktada Etiyopyalılar iyi bir sınav vermekte. Amharikçe, Etiyopya’nın resmi dili ve ülkede yaşayan Tigrey, Tigrinya, Afar, Harar, Orami, Somali, Amhara toplulukları bu dili kullanarak anlaşabiliyor.

Bugün Pan-Afrikanizm’i savunanlar bir kimlik bunalımı yaşıyor. Bir türlü hayalleri gerçekleşmiyor. Pan-Afrikanizm’i uygulamaya çalıştıklarında daha fazla otoriter devlet haline dönüşüyorlar ve yönettikleri devletler şeffaflıktan uzak, kötü yönetim tecrübeleri olarak karşımıza çıkıyor. Bugün belki de Pan-Afrikanizm’i savunan ve uygulamaya çalışan tek ülke Zimbabwe kaldı. 92 yaşındaki Pan-Afrikanist lider Robert Mugabe yürümekten acizken ülkesini yönetmeyi sürdürüyor ve kendisinin başkanlıktan ayrılması durumunda ülkenin felakete sürükleneceğini düşünüyor.

Pan-Afrikanistlerin en büyük hatalarından biri kendi halklarına güvenmemeleriydi. Onlar devrimin, özgürlüğün, bağımsızlığın kendi halkları tarafından sağlanacağını düşünmüyor, kurtuluşu öncü bir toplum kurmakta arıyorlardı. Öncü topluluklar halk adına özgürlük ve bağımsızlığı gerçekleştirecekler Batı Kolanyalizmine meydan okuyacaklardı. Fakat hiç de öyle olmadı. Halk için halkçılık yapan bu öncü liderler halka karşı zorba, otoriter liderler haline gelerek Batılılardan daha çok kendi halklarına zulmettiler, onları perişan edip Batıya bağımlı hale getirdiler.

Afrikalılar arasında iç çatışmalar, yabancı düşmanlığı, etnik gerginlikler azalmak yerine daha da artıyor. Siyahlar neden siyahları sevmiyor sorusunun cevabını artık kimse veremiyor? Oysaki Pan-Afrikanist Edward Blyden ne güzel söylemişti, “Siyahlar birbirlerinin kardeşi, beyazlar ise yalnız onların düşmanları.” 

Siyahlar birbirini kardeş olarak görmek yerine düşman olarak görmeyi tercih ediyorlar ve birbirlerini yok etmek için Batılı beyazlardan destek alıyorlar. Mali bunun bir örneği değil mi? Mali ülkesindeki sorunları aşmak için her defasında Fransa’yı yardıma çağırıyor, kendi askerlerinden çok Fransız güçlerine güvenmeyi yeğliyor.

Eski Kongo Başbakanı Patrice Lumuba’nın ve Kaddafi’nin öldürülmesi Pan-Afrikanizm’i de öldürdü. Kaddafi öyle veya böyle Pan-Afrikanizm’i kendi politik anlayışı içerisinde gerçekleştirmeye çalışan bir liderdi. Kendi halkı onu öldürürek artık Pan-Afrikanizm’in Afrika politikasında yeri olmadığını gösterdi. 

Şimdi Afrika Birliği popüler. Afrika Ceza Mahkemesi, Afrika Ticari Serbest Dolaşım Anlaşması, Afrika Kalkınma Bankası, Afrika Ortak Pazarı. Bu birlik çatısı altındaki organizasyonlar ne kadar çekici isimlere sahip olsalar da bir Batılı sivil toplumun ekonomik gücüne sahip olmaktan uzaklar. Bu yüzden sorunları çözmekten uzaktalar.

Pan-Afrikanizm ölse de, Afrika Birliği’nin tüm olumsuzluklara rağmen hayatta kalması gerekli. Belki de o yüzden şimdinin Afrika liderleri Yaşasın Afrika Birliği diyor…




İbrahim Tığlı, 26.01.2017, Sonsuz Ark, Konuk Yazar, Afrika'dan

İbrahim Tığlı Yazıları




Sonsuz Ark'ın Notu: İbrahim Tığlı Beyefendi'den yazılarının yayınlanması için onay alınmıştır. Seçkin Deniz, 23.06.2016



Yazının İlk Yayınlandığı Yer: Gerçek Hayat

Seçkin Deniz Twitter Akışı