31 Ocak 2016 Pazar

SA2426/YB37: Zihnimizin Güverteleri / Sınanmış Renkler 36

Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk

"Peki, ölmeden inenler? Gücendirdiklerimiz, terk ettiklerimiz, bizi gücendirenler, bizi terk edenler?"

Serinlik evet… insan hayatının iç duvarlarında en ihtiyaç duyulan şey… bugün güvertede okyanusun hafif hafif salınan sularına bakarken hissettiğim ve düşündüğüm güçlü bir duyguydu serinlik. Belki de düşüncelerimde beliren, demeliydim. Üşüyordum gerçi; kırçıl gökyüzünden sökülüp gelen uzak diyarların acımasız soğuğu bana serinlik gibi görünüyordu ya da her neyse… gemim rüzgarın akışına kapılmış giderken suya bakıyordum dalgın dalgın ve düşünüyordum sabitlediğim dümen hiç kıpırdamadan sürüklerken her şeyi.

İnsan ömrü, yokuş yukarı giderken pek hatrına gelmez insanların; ama yokuş aşağı inerken dalar gider insan geçmişe doğru, ömrünün muhasebesini yapar. Bu bir yolculuk dostlarım bir tren yolculuğu gibi. Her istasyonda inenler ve binenler olur size ait bu yolculukta. Ruhunuz inen ve binen yolcuların sizde bıraktıklarıyla avunur. 'Ömür Yolculuğu' dediğimiz, kimi zaman durup düşünmeye zaman bulamadan geçip giden heyecanlar, acılar, sevinçler ve üzüntülerle doludur; kimi zaman da ağır ağır geçer, her şeyi inceden inceye hissedersiniz.

Balıkları görüyorum hızla ilerlerken yaşlı gemim. Güverteden eğilsem tutuverecekmişim gibi onları tek tek. Hatırâlarıma ne çok benziyorlar zihnimden akıp giderken insanlarla balıklar. Her birine tek tek dokunmak istediğim hâtıralarım, o hâtıralarımın en nadide varlıkları olan insanlar; sevdiklerim sevmediklerim… 

Bir hüzün dalgası yükseliyor gözlerime, sonra, diyorum, bu bir yolculuk inen iniyor binen biniyor trene; bizim trenimiz bu, her birimizin doğduktan ölene dek geçen sürede hiç durmaksızın zamanı dolanan.

İyiler için dua ediyor, rahmet diliyorum. Kötüler için dua etmek içimden gelmiyor, onların rahmete muhtaç olup olmamaları da beni ilgilendirmiyor. Sevdiklerim hep iyi miydi ya da sevmediklerim kötü? Yok, hayır, böyle ayırmıyorum onları… insan bazen kötüleri de sevebiliyor kötülükleri kendisine dokunmadığında, bazen de sevmediği iyiler de oluyor yürüyüp giderken hayat.

Ancak dostlarım, başlangıçta kötü olarak bildiklerimizi hiç sevmediğimizi fark ettim, sonradan kötü olduklarını anladığımız insanları sevmemizin de bizim sınanmamız olduğunu öğrendim. Onlar bizim sınanmamız için vardı, biz de onların sınanması için. İyilik ve kötülük sınanma araçlarımızdı aslında. Birbirimizin ruhuna, bedenine dokunarak iyiliği ya da kötülüğü deniyorduk. 

Başkalarına nasıl bakıyorsak başkaları da bize öyle bakıyor; unutmayalım. Herkes bir diğerinin treninde bir yolcu, bir hâtıra, bir serinlik ya da öfke dalgası. Dostlarım, geriye doğru baktığımızda kimi zaman öfkelendiğimizi, kimi zaman da hüzünlendiğimizi anladım. Sevdiklerimizi hatırladığımızda hüzünleniyoruz, sevmediklerimizi hatırladığımızda içimizi bir öfke bulutu kaplıyor zamansız her dalışımızda.

Akıp giden suya bakarken, gözlerim kamaşıyor biraz biraz, balıkları göremez oluyorum; hâtıradan hâtıraya atlarken zihnim, baktığım yeri görmemeye başlıyorum. İçine bakıyor insan o anlarda. Yaşanmışlıklara, pişmanlıklara ya da kahır dolu dakikalara odaklanıyor düşünceler.

Hangi insan ömrü sona ererken 'oh' demez merak ediyorum. Çünkü başlangıcından itibaren yorucu bir yolculuk bu, öldüğünde de bitmiş olması sevindirmeli insanı. Ancak öyle olmuyor, yapıp ettiklerimiz, o hâtıralar tek tek karşımıza çıkarılacak çok sonra. 

Allah bizi yargılamak için dirilttiğinde, zerre kadar iyiliğimizi ve zerre kadar kötülüğümüzü çıkarıp önümüze koyduğunda o hâtıralara yüklediğimiz iyilikler ve kötülüklerle yeniden karşılaşacağız. Şu anki dalışımız belki biraz ahiret günü olacak olanların bir tür provası. O gün neler olacağını biliyoruz hepimiz aslında, şu an olduğundan biraz daha fazlası olacak o gün; unutmak istediğimiz ve unuttuğumuz hâtıralara yüklediğimiz iyilikler ve kötülükler de girecek işin içine.

Serin hava, hatta biraz soğuk gibi… ellerim büzüşüyor içime doğru, balıklara uzanmak isterken vazgeçip. 

Benim bir gemim oldu trenden başka… ama trendeki yolculuğum sürerken yapıp bitirdiğim ve trendeki hayatta çekip çevirdiğim. Kaçışları anlatsa da, doğru ya da yanlış demeyeceğim inşâ ettiğim bu gemi için, çünkü var, çünkü soğuğu, sıcağı, kasırgayı, fırtınayı, dalgaları hissedebiliyorum; ellerim üşüyebiliyor, zihnim kendi demirlerini çekip alabiliyor hayattan. Misafirlerimi de ağırlayabiliyorum, onlara kahve ikram edebiliyorum, sonra tekrar bırakıyorum kendi yolculuklarına. Hayata bilerek dokunsunlar istiyorum, onlara güzel hâtıralar vermek istiyorum az da olsa.

Her an bir yolcu iniyor hayatımızdan; bazen fark ediyoruz, bazen de fark etmiyoruz. İnişlerini fark ettiklerimiz gitmesini istemediklerimiz, belki biraz da gidişleri içimizi ferahlatacak diye bir an önce gitsinler de dünya kurtulsun diye beddua ettiklerimiz. İyi ki bize yakın değiller kötülükleri yüzünden çekip gitsinler diye farkında olarak beklediklerimiz.

Ama ya diğerleri, indiklerinde yüreğimizde içten içe yanan bir köz bırakanlar? Bir türlü bir yerlere sığamayışımız, onlar gittiklerinde? İçim üşüyor o zamanlarda… Gemime binip daha uzaklara gitmek istiyorum, ama hâtıralardan kaçmak ne mümkün? Onlar hep içindedir insanın; hele yokuş aşağı giderken insan, hele yarıdan fazla yolu katetmişken hayatında.

Geriye doğru bakıyorum yüzlerine insanların, onlar inerken bu yolculukta; ne zor zamanlar geçip gitmiş zamanın kucağına? Babam, annem, nenem sırasıyla ve daha da öncesi çocuk zamanlarımdan hatırladığım diğer nenem en yakınlarımdan. Sonra biraz daha az akraba, biraz daha az tanıdık insanlar… ölüp giderken inmişlerdir bizim ruhumuzdan.

Peki, ölmeden inenler? Gücendirdiklerimiz, terk ettiklerimiz, bizi gücendirenler, bizi terk edenler? Hepsi işte böyle zamanlarda uğrarlar zihnimizin güvertelerine. Acılarla yoğrulu anlar çarpıverir yelkenleri; dümenleri sarsar birdenbire. Derin derin düşünürsünüz öyle…

Evet dostlarım, bu bir yolculuk, ona ‘Ömür Yolculuğu’ diyoruz, sayısını bilemediğimiz bu yolculukta inenler daha önce trenimize binenlerdir biliyoruz, ama unutmayın bizi etkileyenler ansızın zihnimizin güvertelerine sıçrayabilecek kadar güçlü izler bırakanlardır. Onları iyilerden seçmek gerek diye düşünüyorum bu ahir ömrümde; hiç değilse iyilerin izleri iç sızlatırken öfkelendirecek kadar haksızlık yapmazlar.

Uzaktan yazıyorum yine dostlarım, kahvesiz tadı olmasa da; kabul edin öylece. Bir hüzün damlasıyla eşlik ettiysem yolculuğunuzda size, dokunabildiysem ruhunuza yağmurlarınız ağlarken, teselli bulurum kendimce.

Biliyorsunuz bir gün ben de ineceğim treninizden… ölüm beni alıp götürürken sessizce.

Hoş ve hoşnut kalınız.

Selam ve sevgiyle.


<<Önceki                        Sonraki>>


Yaşlı Bilge, 31.01.2016, 23:53Sonsuz Ark, Peynir Gemisi'nden, Sınanmış Renkler 36



Sonsuz Ark'tan
  1. Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. 
  2. Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
  3. Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.
  4. Sonsuz Ark Yayınlarının Kullanımına İlişkin Önemli Duyuru için lütfen tıklayınız.



Seçkin Deniz Twitter Akışı