26 Kasım 2015 Perşembe

SA2097/TG163: Putin Erdoğan’ı Yanlış Değerlendirdi

"Rusya’nın sınır ötesindeki Türkleri bombalayarak ve sürekli Türk hava sahasını ihlal ederek kendi seyircisi önünde Erdoğan’ı tekraren aşağılaması yüksek risk taşıyan bir stratejiydi."


Putin Has Misjudged Turkey's Erdogan

Bir Rus jetinin Türkiye-Suriye sınırında düşürülmesinin ayrıntıları hala belirsiz, ancak hâlihazırda şu söylenebilir: Rusya Başkanı Vladimir Putin Türk mevkidaşı ve eski dostu Recep Tayyip Erdoğan’ı yanlış değerlendirmiştir. 

Türk Ordusu'nun açıklamasına göre; Türk hava sahasına giren jetlerin pilotlarına ayrılmaları için on kez uyarı yapılmasına rağmen bu uyarı dikkate alınmayınca, F-16’larından bir tanesi jetlerden birine ateş açmıştır. Böylece NATO’nun ikinci büyük ordusu muhtemelen Rusya’ya ait olan bir uçağı düşürdüğü iddiasıyla şimdi NATO müttefikleri ile “görüşmektedir”.  

Rus savunma bakanlığı, jetlerinden bir tanesinin düştüğünü teyit etti, ancak uçağa ateş açıldığı sırada Suriye hava sahası içinde ve yerden 6000 metre yükseklikte bulunduğunu ifade etti. Putin “Arkadan bıçaklama” suçlamasında bulunarak ülkesine ait uçağın vurulduğu sırada Suriye’nin 1 kilometre (0.6 mil) içinde bulunduğunu söyledi. Dolayısıyla konu hakkında bir ihtilaf söz konusu.  

Bu tür çatışmalar, Soğuk Savaş döneminde NATO ve eski Sovyetler Birliği arasında oluyordu, ancak yanlış değerlendirmeyin; bu büyük bir olay. Devamında nelerin olacağı her iki tarafın da olgunluğuna yönelik bir test olacak.  

Malezya Havayolları’na ait MH-17’nin, Doğu Ukrayna üzerinde iken bir Rus füzesi ile düşürüldüğünü (Hollanda tarafından gerçekleştirilen titiz bir çalışmanın aksine) kesin bir dille yalanlayan ve günlerce, Ekim ayı içinde Mısır semalarındaki bir Rus yolcu uçağının bomba ile düşürüldüğüne dair herhangi bir kanıt yokmuş gibi davranan Rusya’nın, havacılık bağlamında söyledikleri muteber değildir. Ancak bu durum, Su-24 savaş uçağının nerede ve ne zaman vurulduğu ile ilgili yalan söylediği anlamına da gelmez.  

Türkiye, Cuma günü Rus büyükelçisini çağırarak, Rusya’nın sınırının hemen ötesindeki bölgeyi elinde tutan ve açıkça Türkiye tarafından desteklenmekte olan Suriye’deki Türkmenleri bombalamayı durdurmasını talep etmiştir. 

Büyükelçi Andrei Karlov ve askeri ataşesine, Türkmen sivillere gelecek herhangi bir zarar noktasında Türkiye’nin “kayıtsız” kalmayacağının söylendiği bildirilmiştir. Rusya ve Suriye’ye ait savaş uçaklarının, burada bulunan (Rusya’nın deklare edilmiş düşmanı IŞİD’in değil ÖSO’nun bir parçası olan) muhalifleri vurabilmesi için Türk hava sahasının çok yakınında uçmaları gerekmektedir. 

Dolayısıyla Erdoğan’ın Putin’i buradan uzaklaştırmaya karar vermiş olması akla yatkındır.  

Olayların Türk tarafınca anlatıldığı gibi olmuş olması da inandırıcıdır. Rus jetleri, Putin’in Suriye’ye askeri müdahalesinin başından itibaren Türk hava sahasının çok yakınlarında dolaşmaktadır. Türkiye’nin artık yeter demiş olması muhtemeldir. 

Olayların hangi versiyonu doğru olursa olsun -veya Rus Sukhoi savaş uçağı Türk hava sahasına girip Suriye’ye dönmek üzereyken vurulduğu iddiasında olduğu gibi her iki tarafın anlattıklarının bir birleşimi de gerçekleşmiş olabilir- Putin’in Erdoğan’ı yanlış değerlendirmiş olduğu gayet açıktır. 

Federal Haber Ajansı’nın web sitesinde yer alan bir Rus raporuna göre; Türkiye Ekim ayında, Türk parlamento seçimlerinden kısa bir süre öncesinde kendi hava sahası içinde bir Rus İHA’sını düşürdüğünü iddia ederek ihlali gerçekleştirenin bir uçak olması durumunda da aynı kaderle yüzleşeceği tehdidinde bulunmuştur.   

Fakat hiç kimse bu sözlere bir önem atfetmemiş; bunların Erdoğan tarafının boş seçim retoriği olduğu düşünülmüştür. Gördüğümüz kadarıyla Türkler kendilerini retorikle sınırlandırmamaktadır. 

Hem Putin hem de Erdoğan, yerel politikayı güç elde etmek için yakıp yıkma malzemesi olarak gören güçlü liderler. Bu nedenle, Rusya’nın sınır ötesindeki Türkleri bombalayarak ve sürekli Türk hava sahasını ihlal ederek kendi seyircisi önünde Erdoğan’ı tekraren aşağılaması yüksek risk taşıyan bir stratejiydi.   

Putin, Erdoğan’ın misilleme olarak Rus doğal gazını almama tehdidi karşısında rahat olabilir: Türkiye enerji ihtiyacının beşte birini başka nereden karşılayabilir? Ancak Rus lider şunu hatırlamalı ki; halihazırda 1.7 milyondan fazla Suriyeli mülteciye ev sahipliği yapmakta olan Türkiye, Suriye meselesinde risk altındadır. 

Beşar Esad bir zamanlar Erdoğan ailesi ile tatile gitmekte olan yakın bir müttefikti. Ne zaman ki Suriye lideri, 2011 senesindeki silahsız demokrasi yanlısı protestoculara karşı tutumu noktasında Erdoğan’ın tavsiye ve yönlendirme çabalarını dikkate almadı, işte o zaman Erdoğan bunu şahsına yapılmış bir hakaret olarak algılayarak Esad’ın devrilmesine yönelik kampanyada başı çekmeye başladı. 

2008 senesinde, zamanın başbakanı Ehud Olmert’in Ankara’da Erdoğan’ı ziyaretinin hemen arkasından Gazze’yi işgal harekâtı başlatması sonucunda İsrail de benzer bir durumu tecrübe etmişti. 

Kendi aralarında Gazze’nin işgalini değil İsrail ve Suriye arasında Erdoğan’ın gerçekleştireceği arabuluculuğu görüşmüşlerdi. Kendisiyle oyun oynandığını düşünen Erdoğan, Türkiye ve İsrail arasındaki ittifakı kaldırarak İsrail’i en acımasız şekilde eleştirenlerden biri haline geldi. 

Ülkelerindeki medya özgürlükleri ve demokratik kurumlar hakkında ABD ve Avrupa’nın şikâyetlerine birlikte karşı koymaları nedeniyle, Putin de Erdoğan’ın dostu ve müttefiki olarak görülmekteydi. Ancak Suriye’deki hedeflerinin peşinden giden Rus lider, Türkiye ile gelişmekte olan ekonomik ve politik ilişkileri arka plana attı.  

Erdoğan’ın bundan sonraki Rus hamlelerine nasıl yanıt vereceğini Putin’in anlayabilmesinin en iyi yolu muhtemelen, kendisinin bu hamleler karşısında nasıl tepki vereceğini hayal etmesidir. İki liderin birçok ortak özelliği bulunmaktadır.

Marc Champion / 24 Kasım 2015



Tamer Güner, 26.11.2015, Sonsuz Ark, Çevirmen Yazar, Çeviri, 





Orijinal Metin:
http://www.bloombergview.com/articles/2015-11-24/putin-has-misjudged-turkey-s-erdogan


Seçkin Deniz Twitter Akışı