22 Kasım 2015 Pazar

SA2076/KY35-YTK36: Ortadoğu’da Işıklar Sönerken

"Sebepler, ilişkiler, açıklamalar, yaşananlar bu hükmü değiştirmek, farklı yorumlamak için onca seçenek sunuyor, ama benim gördüğüm içinde olduğumuz coğrafya için işlerin çok daha zorlu olacağı çetin bir dönemin başladığı."


3 Ağustos 1914 Pazartesi günü Almanya'nın Paris Büyükelçisi, ülkesinin Fransa'ya savaş ilan ettiğini belirten notayı muhataplarına verdi. Aynı akşam İngiltere Dışişleri Bakanı Sir Edward Grey'in penceresinden dışarı bakarken “Avrupa'nın dört bir yanında ışıklar sönüyor” dediği rivayet edildi.

Batı, kendi arasındaki paylaşım savaşlarını bir sefer de 1939-45 arasında halletmeyi denedi. İki savaş on milyonlarca ölü karşılığında patronun kim olduğunu silah gücüyle belirledi. Arkasından AET, BM, AB gibi kurumlarla yüzlerce yıldır aralarındaki mücadelenin bir daha kanlı olmaması için kurumsal önlemler aldılar.

Artık aralarındaki savaş illâ silah kullanılacaksa başka topraklarda olacaktı.

Batı'nın bu dönüşümüyle eşzamanlı olarak tam tersi gelişmeler Doğu'da yaşandı. Artık Doğu'nun kendi hesaplarını büyük kanlar akıtarak çözmeye çalıştığı sürecin içindeyiz.

Paris'te Cuma akşamı 7 ayrı noktadan aynı anda yapılan saldırılar için bir şey söylenecekse 101 yıl önce İngiliz Dışişleri Bakanı'nın söylediğini uyarlamamız gerekiyor; “Ortadoğu'nun dört bir yanında ışıklar sönüyor…”

Sebepler, ilişkiler, açıklamalar, yaşananlar bu hükmü değiştirmek, farklı yorumlamak için onca seçenek sunuyor, ama benim gördüğüm içinde olduğumuz coğrafya için işlerin çok daha zorlu olacağı çetin bir dönemin başladığı.

Avrupa ya da genel olarak Batı canlı yayınlanmakta olan bir uluslar arası futbol maçına denk getirilmiş, aynı anda onca yere saldırılmış, Viyana ve G-20 toplantısının hemen önünde gerçekleştirilmiş bu kanlı saldırıları milat kabul edecektir.

11 Eylül'de olanları Doğu başta bütün mazlumların intikamının alınması sananlar ardından Irak'ta 1 milyon, Afganistan'da sayısız ölümün ne anlama geldiğini sonraki yıllarda ancak anlayabildi.

Paris'te olanlara makul açıklama getirme çabalarının da yakında yaşanacak katmerli acılarla anlamı kalmayacak.

Umarım ben yanılırım.

Umarım bu yaşanan da son dönemdeki olaylardan biridir sadece.

Umarım mültecilere, Müslümanlara, politik İslam'ın bütün temsilcilerine karşı kati sonuçlar alana kadar dolaylı dolaysız savaş açılmaz.

Umarım hazır küresel kriz de işsizlik, belirsizlik, ekonomik durgunlukla bütün kıtayı vururken aşırı sağ seçim sandıklarından hortlak gibi fırlamaz bütün Avrupa'da.

Temenniyle gerçeği, olup biteni ayırmak için akmakta olan haberlere, açıklamalara bakmak yeterli.
Viyana'da Esat'a en az bir buçuk yıl daha kazandıran bir formülde uzlaşılıyor; Türkiye'nin tezlerine yakın duran Fransa başına gelen bu üçüncü büyük saldırıdan sonra belli ki başka bir yere savruluyor; G-20 veya BM'den farklı bir sonuç çıkacağına dair küçük bir umut ışığı dahi yanmıyor.

Dahası, meselenin bizzat bizi ilgilendiren boyutlarında istediklerimize dair gelişme yaşanmazken karşı çıktıklarımızla ilgili istemediğimiz ilişkiler, icraatlara dair sinsi bir yayılma sürüyor.

Bugüne kadar söylenenlerin, savunulanların haklı olup olmadığı, yararlı olup olmadığı, gerçeğe dairliği ve benzeri kıstasların hükmünün kalmayabileceği bir süreç başlarken artık daha dikkatli daha sağlam daha boyutlu bakmak ve yeni dönemi göz ardı etmemek gerekiyor.

Her şey için çok mu geç?

Bir şeyler başka türlü ilerleyemez değişemez mi?

Tarihe bakılırsa “Hayır.”

Edward Grey'in dışarıya bakarak söylediği o cümleden çok önce onlarca talihsiz olay peş peşe yaşanmıştı artık.

Bugün tartıştığımız Fransa'da meselâ 31 Ekim 1914 akşamı savaş karşıtı sosyalist lider Jean Jaures bir kafede akşam yemeğini yerken uğradığı suikastla hayatını kaybetmişti.

Aynı gün Muğla doğumlu büyük silah tüccarı Zaharoff yüksek Legion d'Honneur nişanı alıyordu. Yakın zamanda İngilizler de kendisine Sir ünvanını takdim edecekti.

Fransa'da o gün seferberlik ilân edildi…

Savaş, kaos dönemlerinde silah tüccarları başta olmak üzere kandan beslenen herkes kazanır.

Ama Paris ama Suruç ama Ankara ama Rakka ama Şam ama Halep ama Sincar'da… ölen milyonların ve onları öldürerek bir şey kazandıklarını sananların haricindekiler kazanır.

İçine girdiğimiz dönem maalesef yine böyle bir dönem ve bunu değiştirmek için artık çok geç.

Umarım kısa ve sandığımdan daha az acılı, daha az kanlı geçer.


Yaşar Taşkın Koç, 22.11.2015, Sonsuz Ark, Konuk Yazar
Yaşar Taşkın Koç Yazıları











Sonsuz Ark'ın Notu: Yaşar Taşkın Koç Beyefendi'nin yazılarının yayınlanması için onayı alınmıştır. Seçkin Deniz, 16.07.2015


İlk yayınladığı yer: Yeni Şafak

http://www.yenisafak.com/yazarlar/yasartaskinkoc/ortadoguda-isiklar-sonerken-2023052

Seçkin Deniz Twitter Akışı