19 Eylül 2014 Cuma

SA894/KY1-CÇ75: Geçmişe Dair

çevresi işlenmiş mendiller için kullan at çağından önceki
inadına bir bekleyiş denebilir ya da umut ekimi


beynimin tam ortasında bir hüznün ölgün bakışları vardı
yalnızlığa sırnaşmış

-I-
köşegen ağızlarıyla kediler
yelkenlerini kemirirken gemilerin
mevsimleri bekliyordu insanlar
mevsimler
bir yağmurun beklendiği
bir de yağmurun beklenildiği
yalvaran
merhamet dileyen
yağmura uzanmanın hazzını yaşayan
belki şairlerdi yalan olan
belki yalana koşan şairlerdi
köşegen ağızlarıyla direnen
yalnızca gözbebekleriydi belki de
ufalanmış
***

belki de
derinden bir ses iliklerine işlemişti
geceye varamadan henüz
ölgün bakışlarıydı belki de
ellerinde tutuşturulmaya meyyal meşalelerin
kin bilmez yüreklerinde ısıttıkları

***

aynı gün dağıtılan sevda masallarıydı belki
damarlarında kan yerine masal tortuları
beynimin tam ortasında bir hüznün ölgün bakışları vardı
yalnızlığa sırnaşmış
ne hikmetli sözler
ne buruk öykünüşler tutan ellerin devşiremeden
yitirdikleriydi belki de
belki de ateşe sırnaşmayı kendine iş bilen
kedilerin direnişiydi

***
işte saçılan bir ağıt kalıntısına tutuşturulmuş
öyküsü gençliğimin çılgınca tüketilmiş
hoyratça
bir miras yedi gibi ya da öykünülmüş bir intihar açılımı
biriktirilmiş yağmurlarla birlikte sindirilmiş
öç duygularının tarihleri düşürülüyorsa irkilmeksizin
ve hatta incinmeksizin
belki de intiharlardı
bıyığı henüz terlemiş delikanlıların
kırılgan dünyalarında kösnül duyguları kamçılayan

***

oysa şimdi geçmişin şakağında bir kurşun yarası gibi
gazetelerin setredildiği cesedi seriliyor gözler önüne
keşke dövünen ana dizi olaydı
ya da buruk bakışları babanın
sendeleyen geçmişimin ardından
ağlayışıma tanık sözcükler olaydı keşke
gözyaşısız bir ağlayış
merhamet olur muydu dövünen
küfretmeden kin tohumu ekmeden
örselenmiş kimliğimin yüreğinde
öylesi bir bakış fırlayıverirdi belki
örselenmeden ve örselemeden


-II-

geleceği biliniyordu
hınçları bilenmiş depremlerin
neydi öyleyse öfkenin
yanlış adreslere ulaşmayı meziyet bilen
kurşuna dönüşmemesi için gereken
demek bağdattan dönmüyor artık
yapılan yanlış hesaplar
yanlışın döneceği bir yer kalmadı demek insanlara
bunca zaman boşuna bir bekleyiş miydi
çelme takılan bir tarihçe-i hayat mı yaşadıklarımız

***

sana diri bir barınak yok öyleyse
ey sarhoş benliğim sana diri bir barınak yok
düşme korkusuyla donanık yeni doğmuş
bir kedi yavrusu kadar bile
cebimde buruşturulmuş düşlere dair
tanımlar içeren bir listeyle bunalan
ya da yazgıma sarkıtılmış sicim iplere tutunan benliğim
sana diri bir barınak yok
beni bıraktığın gün ortasında bulamayacaklar
ellerimde bilenmiş yalnızlıklar
ve çağlayan dişil azgınlıklarıyla ağlayan mevsimler
dönecek
bir eşiğinde yılgın depremleri bekleyen ölüm yontarları
ağlamanın duyarlığa kanıt sayıldığı zamanlarda kalmanın
sıradanlığıyla anlayamadan bitecek her şey
yalanlar besleyeceğim inadına
bir masumun gözyaşlarına banılan yalanlar
kar sularına yağmur sularına karıştırılan
yalanlar biriktireceğim
burukluğuna kanıt olsun için mevsimlerin
işte gözyaşları yeni doğmuş kedi yavrularının
diyeceğim
saf ve henüz imbikten geçirilmemiş gözyaşları
ve adı merhamet dilencisine çıkmış köpeklerin
ağlayışına kanıt gösterilecek yalanlar


-III-

öyküler bulmalıyım düne bu güne dair
mevsimler üstü ürkütülmüş bir el yazmasıdır gençliğim
sebepsiz kapılanışlar ardından hayra yorulan düşler kadar
saf ve derin
olduğum yerde olduğuma dair kanıtlar
güneşin doğuş ve batışında geçerli kanıtlar
keskin ve geçerli olmalı ikindi öncesi ve sonrası için
dağlanan yürekler için
çevresi işlenmiş mendiller için kullan at çağından önceki
inadına bir bekleyiş denebilir ya da umut ekimi
çekimi ya da
başımı topraktan kaldıramayışıma yakılan ağıtlar
avundurtmasa da çocukluğumu avutan türden öyküler bulmalıyım
sabaha çıkan bayramlık giysilere sinmiş
sevecen bakışlarıyla direnmeye öykünen


-IV-

kalbimde ince ağrıyışlarıyla
parmak uçlarımda gezinen anne özlemidir
geçmişi böylesi çağrıştıran
umarsız ve zalim
gözlerimde bekliyor vizesiz gözyaşları
dokunulsa ya da dokunsa bir şey
biliyorum dökülecektir hesapsızca
kin tutmasına göz seğirmesine fırsat bulamadan
dokunmadan çığ gibi büyüyen yanılgılarıma
aldanışlarıma
aldatışlarıma

***

yağmur diyordum bilmeden
ıslanan benliğimdi oysa
kana bulanan
ve kana bulayan
kayıtlar için fazla görkemli
düşler için gereksiz



Cemal Çalık, 19.09.2014,  Konuk Yazarlar,  Sonsuz Ark, Şiir



Seçkin Deniz Twitter Akışı