30 Temmuz 2014 Çarşamba

SA804/TG36: İsrail'in Ahlakî Yenilgisi Yıllarca Peşimizi Bırakmayacak

“Öldürdüğümüz Filistinli sayısı 1000’i geçti. Daha kaç tane gerekli?”


"Eğer uluslararası kanunlara göre bunlar kanunî ise o zaman uluslar arası kanunlardan çok pis kokular geliyor demektir."

Eğer kazanılan zafer öldürülen insan sayısı ile ölçülüyorsa İsrail ve ordusu büyük bir zafer kazanmıştır. Bu kelimeleri yazmış olduğum Cumartesi ve sizin onları okuduğunuz Pazar gününden beri ölü sayısı artık 1000 (% 70-80 sivil) değil, daha da fazla.

Ne kadar daha fazla 10 mu, 18 mi? Üç tane daha hamile kadın mı? Aynı sedye üzerinde taşınan, gözleri yarı açık, ağızları aralanmış, bebek dişleri gözüken, üzerindeki giysiler kana bulanmış beş çocuk daha mı? Kurmay başkanı Benny Gantz ve Savunma Bakanı Moshe Ya'alon; eğer zafer düşmanın yeterli miktarda sedye olmadığı için bir sedye üzerinde katledilmiş çocukları yığmasını sağlamaksa, o zaman siz ve sizi takdir eden İsrail ulusu kazanmış demektir.

Ve zafer aynı zamanda Startup Nation'a* (Girişim Ulusu) da gider, bu kez gerçeği bilmesine rağmen mümkün olduğu kadar çok uluslararası medyayı ve  web sitelerini kullanarak bu gerçeğin tamamen ortaya çıkmaması için çaba gösteren girişime. Ordu radyosundaki spiker, Perşembe sabahı coşkulu bir şekilde şöyle anons geçiyordu: "İyi sabahlar, huzurlu bir gece geçirdik".

Neşeyle gerçekleştirilen anonsun bir gün öncesinde İsrail Savunma Kuvvetleri tarafından 15'i çocuk ve 5'i kadın olmak üzere 64 sivil ve toplamda 80 Filistinli öldürülmüştü. Filistinlilerin en az 30 tanesi ağır bombardıman ve topçu ateşi sonucunda o huzurlu gecede öldürülmüştü. Bu sırada yaralananları ve havaya uçurulan evleri bunlara dahil etmiyoruz bile.

Eğer zafer iki hafta içerisinde yok edilen ailelerin (anne baba ve çocuklar, ebeveynlerden birisi ve çocuklar, büyükanne ve gelinleri, torunları,oğlu, erkek kardeşleri ve onların çocukları ve istediğinizi seçebileceğiniz pek çok varyasyon) sayısı ile ölçülüyorsa o zaman yine zafer bizimdir. İşte akılda kalan bazı isimler: Al-Najjar, Karaw’a, Abu-Jam’e, Ghannem, Qannan, Hamad, A-Salim, Al Astal, Al Hallaq, Sheikh Khalil, Al Kilani.Geçen iki hafta içierisinde gerçekleşen İsrail bombardımanı sonucunda bu ailelerden ölmeyip hayatta kalanlar şimdi ölenleri kıskanıyor.

Ayrıca kendileri olmaksızın IDF'nin hareket etmekten aciz olduğu hukuk uzmanlarımıza da defne dallarından yapılmış taç takmayı unutmayalım. Onlara göre bir evin tamamen havaya uçurulması- boş ya da insanlarla dolu- eğer aile üyelerinden birisi İsrail tarafından uygun bir hedef (askeri veya politik olarak üst veya alt düzey Hamas üyesi bir kardeş veya misafir)  olarak tanımlanmışsa çok kolay bir şekilde meşrulaştırılabilir.

Kendi ülkesinin İsrail'i destekler pozisyonu dolayısıyla şok olmuş Batılı bir diplomat bana şöyle dedi: "Eğer uluslararası kanunlara göre bunlar kanunî ise o zaman uluslar arası kanunlardan çok pis kokular geliyor demektir."

İsrail'de, ABD'de ve İngiltere'de bulunan seçkin hukuk fakültelerinden mezun olmuş danışmanlarımıza da bir buket çiçek vermek gerekir: IDF'ye Filistin kurtarma birimlerine ateş açılmasının ve onların yaralıları almalarına engel olunmasının meşru olduğu tavsiyesinde bulunanlar kesinlikle bunlardır. Son ikisi geçen Cuma olmak üzere, iki hafta içerisinde, yaralıları almak üzere yoldayken IDF tarafından öldürülen medikal ekip elemanı sayısı yedidir. On altı tanesi ise yaralanmıştır. Felaket bölgesine gitmelerine IDF ateşi ile engel olunan vakalar bu sayılara dahil edilmemiştir.

Şüphesiz bu durumda ordunun ne söyleyeceğini ezbere biliyorsunuz: "Teröristler ambulanslarda saklanıyorlar"-Filistinliler yaralılarını kurtarmayı, yıkıntılar altında kanamadan ölmelerine engel olmayı gerçekten istemiyorlar, düşündüğünüz şey bu değil mi?

Bunca yıldır tünel ağlarını keşfetmemiş olan alkışlanası istihbaratımız, IDF tarafından doğrudan ateş edilen veya yaralıları almak için giderken engellenen her ambulansın içerisinde silahlı Filistinlilerin olduğunu gerçekten biliyor mu? Ve yaralı bir askeri kurtarabilmek için bütün bir mahallenin bombalanması meşru görülürken niye yıkıntılar altında kalmış yaşlı bir Filistinlinin kurtarılmasına izin verilmez. Kendi yaşadığı yeri işgal etmiş yabancı bir orduyu geri püskürtmeye çalışırken yaralanmış silahlı bir kişinin ya da daha doğrusu Filistinli bir savaşçının kurtarılmasına niye izin verilmez?

Eğer zafer her an öldürülmeyi bekleyen 1.8 milyon insana (ve ilk kez olmamak kaydıyla) hayat boyu travma yaşatmaksa, o zaman zafer sizindir.

Bu zaferler bizi ahlaki çöküşe doğru götürmekte, öz-denetimin bulunmadığı, ertelenen uçuşlar dolayısıyla kendi kendini acındırmaya ve aydınlarını kullanarak kendini parlatmaya çalışan bir toplumun etik anlamda bozguna uğraması anlamına gelmektedir. Bu toplum, doğal olarak, öldürülen 40 askeri için yas tutarken diğer yanda saldırdığımız insanların tüm acıları, ahlaki cesareti ve kahramanlığı karşısında yürekleri ve akılları kaskatı kesilen bir toplumdur. Güçler dengesinin kendi aleyhinde olduğunu anlayamayan bir toplum.

Gazze'den yazan bir arkadaş şöyle diyor: "Tüm acılara ve ölümlere rağmen şefkat ve iyiliğe dair pek çok şey var. İnsanlar birbirleri ile ilgileniyor ve birbirlerini rahatlatmaya çalışıyor. Özellikle çocuklar ailelerine en iyi şekilde yardım etmeye çalışıyor. On yaşından daha büyük olmayan, kendilerinden küçük olanlara sarılarak, onları rahatlatmaya ve korkularını gidermeye çalışan pek çok çocuk gördüm. Çok küçük olmalarına rağmen başkalarının sorumluluğunu üstleniyorlar. Yakınlarından birisini-ebeveyn, büyük anne, arkadaş, hala veya komşusunu- kaybetmemiş hiç bir çocukla karşılaşmadım. Ve şöyle düşündüm: Eğer Hamas, taş fırlatan gençlerin kurşunlarla karşılandığı Birinci İntifada neslinden doğmuşsa, yedi yıldır tekrarlanan katliamları yaşayan nesilden acaba kim doğacak?"

Ahlaki yenilgimiz yıllarca peşimizi bırakmayacak.

Amira Hass, 28.07.14,  Haaretz



Tamer Güner, 30.07.2014, Sonsuz Ark, Konuk Yazar, Çeviri


Çevirenin Notu:

*Startup Nation: Kuruluşundan günümüze kadar İsrail'in ekonomik olarak hızla güçlenmesini mucize olarak nitelendiren ve bu konunun incelendiği "Start-up Nation: The Story of Israel's Economic Miracle" isimli kitaba atıf yapılmaktadır. http://www.amazon.com/Start-up-Nation-Israels-Economic-Miracle/dp/0446541478


Makalenin Orijinali:

Israel's moral defeat will haunt us for years

We have passed 1,000 dead Palestinians. How many more?
Palestinian rescue officers removing a body on Saturday from the rubble of a building

By Amira Hass

Published 14:31 28.07.14

If victory is measured in the number of dead, then Israel and its army are big winners. From the time I wrote these words on Saturday, and by the time you read them on Sunday, the number will no longer be 1,000 (70-80 percent civilians) but even more.

How many more? Ten bodies, 18? Three more pregnant women? Five dead children, their eyes half-open, their mouths gaping, their baby teeth poking out, their shirts covered with blood and they are being carried on a single stretcher? If victory means causing the enemy to pile up a number of slaughtered children on one stretcher, since there are not enough stretchers, then you have won, Chief of Staff Benny Gantz and Defense Minister Moshe Ya’alon – you and the nation that admires you.

And the trophy also goes to the Startup Nation, this time to the startup renowned for knowing and reporting as little as possible with as many international media and available websites as possible. “Good morning, it was a quiet night,” the Army Radio host announced cheerfully on Thursday morning. In the day preceding the happy announcement, the Israel Defense Forces killed 80 Palestinians, 64 of whom were civilians, including 15 children and 5 women. At least 30 of them were killed during the same quiet night, from overwhelming shelling, bombing and firing from Israeli artillery, and this is without counting the number of injured or the number of houses blown up.)

If victory is measured in the number of families wiped out within two weeks – parents and children, one parent and a few children, a grandmother and daughters in law and grandchildren and son, brothers and their children, in all the variations you might choose – then we also have the upper hand. Here, names from memory: Al-Najjar, Karaw’a, Abu-Jam’e, Ghannem, Qannan, Hamad, A-Salim, Al Astal, Al Hallaq, Sheikh Khalil, Al Kilani. In these families, the few members who survived the Israeli bombings in the past two weeks are now jealous of their dead.

And let’s not forget the laurel wreaths for our legal experts, those without whom the IDF does not make a move. Due to them, blowing up an entire house – whether empty or filled with residents – is easily justified if Israel characterizes one of the family members as an appropriate target (be he senior or junior Hamas member, military or political, brother or family guest).

“If it is legal according to international law,” a Western diplomat told me, shocked by his own state’s position in support of Israel, “it is a sign that something stinks in international law.”

And another bouquet of flowers for our advisers, the graduates of the exclusive law schools in Israel and the United States, and maybe also in England: They are certainly the ones advising the IDF why it is permissible to fire at Palestinian rescue teams and prevent them from getting to the wounded. Seven members of medical teams on their way to rescue the injured were shot to death by the IDF during two weeks, the last two only last Friday. Another 16 have been wounded. This doesn’t include the cases is which IDF firing prevented crews from driving to the disaster scene.

You will surely recite what the army says: “Terrorists are hiding in the ambulances” – since Palestinians do not really want to save their wounded, they don’t really want to prevent them from bleeding to death under the ruins, isn’t this what you are thinking? Does our acclaimed intelligence, which did not discover during all these years the network of tunnels, know in real time that in every ambulance that was hit directly with IDF fire, or whose trip to save an injured person was blocked, there are really armed Palestinians inside? And why is it permissible to save a wounded soldier at the cost of shelling an entire neighborhood, but it is not allowed to save an elderly Palestinian buried under the rubble? Why is it forbidden to save an armed man, or more correctly a Palestinian fighter, who was wounded while repulsing a foreign army that invaded his neighborhood?

If victory is measured by the success at causing lifelong trauma to 1.8 million people (and not for the first time) waiting to be executed any moment – then the victory is yours.

These victories add up to our moral implosion, the ethical defeat of a society that now engages in no self-inspection, that wallows in self pity over postponed airline flights and burnishes itself with the pride of the enlightened.This is a society that mourns, naturally, its more than 40 soldiers who were killed, but at the same time hardens its heart and mind in the face of all the suffering and moral courage and heroism of the people we are attacking. A society that does not understand the extent to which the balance of forces is against it.

“In all the suffering and death,” wrote a friend from Gaza, “there are so many expressions of tenderness and kindness. People are taking care of one another, comforting one another. Especially children who are searching for the best way to support their parents. I saw many children no older than 10 years old who are hugging, comforting their younger siblings, trying to distract them from the horror. So young and already the caretakers of someone else. I did not meet a single child who did not lose someone – a parent, grandmother, friend, aunt or neighbor. And I thought: If Hamas grew out of the generation of the first intifada, when the young people who threw stones were met with bullets, who will grow out of the generation that experienced the repeated massacres of the last seven years?”

Our moral defeat will haunt us for many years to come.




Seçkin Deniz Twitter Akışı