17 Haziran 2016 Cuma

SA3054/TG196: Amerika ve Humeyni Arasındaki Gizli İlişkiler-II

Sonsuz Ark'ın Notu:
Sonsuz Ark, Tamer Güner'in yaptığı çevirileri yayınlayarak Humeyni ve İran Devrimi'nin masonlarla olan ilişkisini ortaya koymuş, İslam Devrimi diyerek maskelenen ABD ve İsrail kuklası bir yönetim demek olan Humeyni ve Ayetullahlar yönetiminin bütün müslümanların umutlarını çalmak ve müslümanların parçalara ayırarak yönetilebilir ve sömürülebilir olarak kalmasını sağlamak için inşa edildiğini iddia ve ispat etmiştir. Aşağıdaki analiz Humeyni-ABD ilişkisine dair daha somut kanıtlar sunmaktadır.
Seçkin Deniz, 17.06.2016

Two Weeks in January: America's secret engagement with Khomeini
Kambiz Fattahi/BBC Persian Service

Ocak 1979’da Humeyni artık harekete geçmeye hazırdı ancak, CIA tarafından 1953 darbesiyle Şah’ın yeniden iktidara getirilmesine benzer bir son dakika Amerikan müdahalesinden de çok korkuyordu.

Bu arada Şah’ın yeni başbakanı Şahpur Bahtiyar tarafından Humeyni’nin Ocak ayı sonunda geri dönüşünü engellemek amacıyla havaalanına askerlerin ve tankların yerleştirilmesiyle durum oldukça tehlikeli bir hal almıştı. 

Görünüşe bakılırsa İran bir iç savaşın eşiğinde bulunuyordu: İmparatorluk Muhafızlarını oluşturan birlikler kralları için ölene kadar savaşmaya; İmam’ın ölümüne takipçileri ise silahlı mücadeleye ve şehit olmaya hazırdı. 

Beyaz Saray, ABD’nin stratejik menfaatlerine büyük etkileri olabilecek bir İran iç savaşından korkuyordu. Söz konusu olan; binlerce Amerikan danışmanının hayatı; İran’da bulunan F-14 savaş uçakları gibi gelişmiş Amerikan silahlarının güvenliği; hayati öneme sahip petrol akışının devamı ve İran’da bulunan en önemli güç sahibi kurum olan ordunun geleceğiydi. Humeyni’nin yükselişi ve Şah’ın devrilmesi bu durumu fazla etkilemese de ordu ve Humeyni arasında gerçekleşecek bir anlaşma teklifi Başkan Carter tarafından daha önce reddedilmişti.  

Carter and shah
 İran devriminden önce- Başkan Carter ve Şah 

9 Kasım 1978 tarihinde şimdi oldukça meşhur olan ve “Düşünülemeyeni Düşünmek” adını taşıyan bir belgeye göre ABD’nin İran büyükelçisi William Sullivan, Şah’ın işinin bittiği uyarısında bulunuyordu. Sullivan, Washington’un Şahı ve üst kademe generalleri İran dışına çıkararak, alt kademe komutanlar ve Humeyni arasında bir pazarlık yapılmasını sağlaması gerektiğini ifade etmekteydi.  

Sullivan’ın bu cüretkâr teklifi Carter’ı hazırlıksız yakalamış ve aralarındaki ilişkinin bozulmasına sebep olmuştu. Ancak Carter Ocak ayı başlarında gönülsüz de olsa şu karara vardı; muhalefeti yatıştırmak için Şah’ın ülke dışına çıkarılması gerekiyordu. 

Raporlar yaklaşan bir askeri darbeyi işaret ederken başkan danışmanlarını toplantıya çağırdı. Kısa bir konuşmanın ardından zeki bir şekilde Şah’ın ülkeyi terketmesini sağlamaya karar verdiler, Şah sözümona bir tatil için California’ya gidecekti. Başkan toplantıda şu ifadeleri kullanmıştı: “ABD’ye gerçek anlamda bağlı olmayan bir İran’ın ABD için bir başarısızlık olarak değerlendirilmesi gerekir.” 


Sullivan and carter     
Kasım 1978 tarihinde Sullivan’ın (sağda) ABD’nin Şah’a olan desteği çekmesi gerektiğini belirtmesi, Carter ile arasındaki ilişkinin bozulmasına sebep olmuştu

Toplantının yapıldığı gün, ABD’nin Avrupa Hava Kuvvetleri Komutan Yardımcısı General Robert E Huyser, Şah’a bağlı generallere sabırlı olmaları ve Başbakan Bahtiyar’a karşı bir darbeye kalkışmamaları konusunda onları uyarmak için Carter tarafından Tahran’a gönderildi. 

Ancak kendisini Şah’ın ajanı olarak tanımlayan muhalefetin Bahtiyar’a gerçek anlamda bir desteği yoktu. Sullivan, Bahtiyar’ın cesaretinden dolayı yüzüne karşı onu överken, Bahtiyar’ın arkasından Washington’a onun Don Kişot’a benzeyen, gözü yükseklerde olan ve ABD’nin “rehberliğinde” ilerlemeyecek bir kişilik olduğunu söylemekteydi.   

ABD Dışişleri Bahtiyar hükümetini “güvenilmez” olarak görmekteydi. Beyaz Saray beyanatlarında Bahtiyar’ı destekliyor görünürken özel görüşmelerde onun bir darbeyle nasıl devrileceği üzerinde çalışmaktaydı. 

9 Ocak 1979 tarihinde Zbigniew Brzezinski’nin Ulusal Güvenlik Danışman yardımcısı David Aaron kendisine şöyle diyordu: “Bana göre gerçekleşebilecek en iyi şey Bahtiyar’a karşı yapılacak bir darbe ve sonrasında ordu ve Humeyni arasında varılacak bir anlaşmayla en sonunda Şah’ın devrilmesidir. Muhtemelen böyle bir anlaşma, daha öncesinde Bahtiyar’a karşı askeri bir müdahele olmadan başarısız olacaktır.”

Başkan Carter, iki gün sonra nihayet, stres altında bulunan ve kanserden muzdarip Şah’a ülkeden “ivedi bir şekilde ayrılması” gerektiğini bildirecekti.  Bundan sonradır ki ABD ulusal güvenlik bürokrasisi içinde Ayetullah ve yakın çevresi ile iş yapılabileceğine yönelik geniş bir konsensüs oluşmuştur. 

Bu arada Humeyni de Washington’a kendi mesajlarını ileterek şöyle diyordu: “Petrol konusunda herhangi bir korkunuz olmamalıdır. ABD’ye petrol satmayacağımız doğru değildir.” 5 Ocak’ta Amerika’dan Fransa’ya gelen bir misafire bunları söyleyen Humeyni, mesajının Washington’a iletilmesini istedi. Misafir, konuşma detaylarını ABD büyükelçiliği ile paylaştı. 

11 Ocak’ta Beyaz Saray’da gerçekleşen önemli bir toplantıda CIA’nın öngörüsü şu şekildeydi: Humeyni arkasına yaslanacak ve ılımlı, Batı’da eğitim görmüş takipçilerinin ve Ayetullah Muhammed Beheşti’nin hükümeti yönetmesine izin verecek. Beheşti, ABD yetkilileri tarafından eşine az raslanır birisi olarak değerlendirilmekteydi; pragmatik, üniversite eğitimi almış ve İngilizce konuşabilen bir din adamı, Batı’da yaşam tecrübesine sahip ve Humeyni ile yakın bağları bulunan birisi. Kısacası Beheşti Amerikalıların faydalanabileceği bir kişiydi. 

O zamanlar ABD Dışişleri Bakanlığı İstihbarat Bürosu’nun başında bulunmakta olan Philip Stoddard şöyle diyordu: “Humeyni’yi ayrılmış eğitimin ve kadın haklarına karşı olmanın bir sembolü olarak değerlendirirsek ona kötülük etmiş oluruz.”

General Huyser Tahran’a ulaştığında Başkan Carter oldukça rahatlamıştı. Huyser emirleri yerine getirmede iyiydi ve İran ordusu ona güvenmekteydi. Huyser’e, Tahran’a gidince ordudaki üst düzey komutanları rahatlatarak onları “prestijlerini bir tarafa bırakarak” Beheşti ile bir toplantı gerçekleştirmeye ikna etme görevi verilmişti. ABD, bu toplantının ordu ve Humeyni arasında gerçekleşecek bir “uzlaşmanın” önünü açacağını düşünüyordu.

Açmazdan kurtulabilmek için Carter kendi prestijini bir tarafa koymak zorunda kalacaktı. 14 Ocak akşamında ABD Dışişleri Bakanı Cyrus Vance tarafından Paris ve Tahran’da bulunan Amerikan büyükelçiliklerine gizli bir mesaj gönderildi: “ABD ve Humeyni’nin yakın çevresi arasında doğrudan bir iletişim kanalı kurulmasının uygun olduğuna karar verildi.”

Vance and Carter 
Dışişleri Bakanı Cyrus Vance ve Başkan Jimmy Carter






Tamer Güner, 17.06.2016, Sonsuz Ark, Stratejik Araştırma, Çeviri



Metnin Orijinali:

http://www.bbc.com/news/world-us-canada-36431160

Seçkin Deniz Twitter Akışı