Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk
"Ne kadar farkındaydı bilmiyorum her yazarın bir âmir olarak yazdıklarını bir ayet gibi okurlarının zihnine işlediğinin; ama yazarların ‘yalvaç sözü’ söyleme çabasının aşırı bir şekilde farkındaydı. Ayetlerle eşleştirmese de her okuduğunu, aklının ve vicdanının ölçülerine ve içinde yaşadığı Müslüman kültürün kodlarına vuruyordu ölçmek için."
‘Gerçekten kim yazdı bu notları?’ diye sordu İD yine okumaya ara vererek. ‘Bence sen yazdın, ‘siz dünyalılar’ senin söylem biçimine çok benziyor!’
‘Adem’in bir torunu yazmış işte!’ dedim bu kez. ‘Okuyacak mısın, sıkılmadın mı daha?’
‘Söylesen
ölür müsün kimin yazdığını?!’ diyerek ısrar etti. ‘Sıkılmadım işte; sonuna
kadar okuyacağım. İstiyorsan bırakabilirim ama?’
‘Matematik
ve Mantık düşmanlığına ve nefretine iyi geleceğini düşünmüştüm bu notların!’
dedim gülümseyerek. ‘Bir ihtimal var mı?’
‘Matematikten
nefret etmekten asla vazgeçmeyeceğim!’ dedi ciddi ciddi. ‘Ama bu, bu notları
okumayacağım anlamına gelmez.’
‘Oku, o
zaman!’ dedim ve sustum.
‘Bekçi’
sanki onunla sohbet ediyordu:
“Daha açık
bir dille şunu da söyleyebilirdim: Analojik çıkarsamaların dışlanma
gerekçelerini bazılarınızın yaptığı gibi İblis’e isnat etmiyoruz; aksine
İnsan’a isnat ederek bir gerçeği bilmemiz gerektiğini düşünüyoruz.
İblis’e isnat
etme kolaylığı, sizi mantıksal devinimlerden kaçarken rahatlatıyor; ancak
sorumluluktan ve mantıktan uzak çözümlemelerinizden kaynaklanan sorunlardan
kaçmanızı sağlamıyor; aksine sizi o sorunlarla boğulmaya götürüyor.
Unutmamalısınız;
mantığı ilk kullanan, ateşle toprağı kıyaslayarak ateşten yaratılanın daha
üstün olduğunu iddia eden İblis değildir; İnsan’ı yaratarak mantığı genetik bir
özelliğe dönüştüren Allah’tır. İblis de bir yaratılmış olduğu için kendisine
bahşedilen bu özelliği kullanmıştır. Tartışılması gereken İnsan’ın mantıksal
devinimlerinin İblis’in mantıksal devinimleri karşısında yaşadığı yenilgidir.
Teselli
edici olan, insanın yaşadığı yenilgi sonrası yine mantıksal devinimlerle çare
araması ve Allah’ın öğreticiliğine ihtiyaç duyduğu çıkarsama ile İblis’e karşı
yaşadığı yenilgiyi telafi etmeye karar vermesi ve tövbe etmesidir. Modern
zamanlarda da insan tövbe konulu konsantrasyon sorunları yaşamaya devam
etmektedir. Belki de mantığı tövbe edebilmek için de öğrenmek zorunda
olduğumuzu bilmemiz gerekiyor.”
‘İnanılmaz!’
dedi İD heyecanla. ‘İşlenen günaha karşı tövbeye bağladı söylediklerini ve
hepsini mantıkla izah etti. Böyle düşünen herkes tövbe edebilir ve zihnindeki
kaostan kurtularak her şeye yeniden başlayabilir. Psikologların,
psikiyatristlerin, yaşam koçlarının aç kaldığını hayâl ediyorum. Bir işe
yaramıyorlar zaten; bu harika olur!’
İD
etkilendiğini belli ediyordu, ama farkında değildi. Onun da derinliklerine
giden bir yol bulunmuştu sanırım.
‘Allah
bizi böyle yaratmış’ dediğinde Mahir’e ‘Allah bizi böyle de yaratmış!’ diyerek akıl
yürütme ve tövbe etme imkânını kullanma iradesinden bahsetmiştim.
‘Öyle ya!’
demişti Mahir dalgın dalgın. ‘Tövbe!’
Vaizdi
aslında her yazar... ve her kitap da bir tapınak. Mahir çok kitap okuyan bir adamdı,
seçerek okurdu ve kendisine bir şeyler katan her değerli içeriği neredeyse harf
harf okur ve sindire sindire yorumlardı. İnsanın yaşadığı uzun tarih boyunca
yaşanan her çağ değişiminde kodlanan her insan gibi dinî metinlere karşı
tetikte duran bir yanı vardı hep; zihinde bir âmir istemiyordu özgürlüklerini
sınırlayan.
Ne kadar farkındaydı
bilmiyorum her yazarın bir âmir olarak yazdıklarını bir ayet gibi okurlarının
zihnine işlediğinin; ama yazarların ‘yalvaç sözü’ söyleme çabasının aşırı bir
şekilde farkındaydı. Ayetlerle eşleştirmese de her okuduğunu, aklının ve
vicdanının ölçülerine ve içinde yaşadığı Müslüman kültürün kodlarına vuruyordu
ölçmek için.
“Yine de
şu var, ne etmiş ne etmemiş olsa da şık olmak, yaptığı şeye de yapmadığı şeye
de bir damga vurmak; buna dünyanın hakkını vermek denilebilir mi bilmem ama en
azından şu dünyada karşısına çıkanın hakkını vermek denilebilir” demişti Mahir,
yaşlanmanın etkilerinden ve Allah'a karşı adaletsizlik etmemek için ne ettiğini-etmediğini
bilme kaygısıyla husule gelen vicdanından ve davranışlarından bahsederken.
İD
dikkatimin dağıldığını fark etmişti. Yüzüme baktı dikkatle. Ben de gülümsedim
ve okumaya devam ettim, o da okusun diye. Ova Yazarı’nın bundan sonra
yazdıkları daha çok ilgi çekebilirdi, çünkü haram-helal, günah-sevap keskinliği
dışında bir yoldan bahsediyordu yazılanlar:
“İlkel
Mantık önermeleri doğru ya da yanlış, yani siyah ve beyaz olarak değerlendirir.
Oysa tam doğru ve tam yanlış olmayan şeyler de vardır hayatta ve siyah-beyaz
olmayan renkler. İnsanlar bunu gördükleri anda gri mantığın var olabileceğini
düşündüler. Gri mantık birbirimizi anlamamıza yarayacak ve birbirimizden sorun
üretmemize engel olacaktı. Mantığın tümünü öğrendiğimizde de, ateist kurguların
aksine belki tövbe etmeye konsantre olmakta zorluk çekmeyecek, ilk atamızın
yöntemlerini kullanmayı başarabileceğiz.
Arz-talep
ilişkisinin yetişkinlere ait derin, geniş ve uzun soluklu bir ilişki olduğu; bu
kaçınılmaz ilişkide kavramların, kendi özel tanım aralıklarında, bazen sığ,
bazen de çok karmaşık anlam yansımalarını sonsuzca kez ve ardı ardına doğurduğu
dikkate alınırsa, bir çocuğun kendisi ve diğerleri için oluşturacağı anlam
dünyasının kıyılarında gezinirken, yetişkinlere ait kavramsal problemlerle
neler yaşayabileceğini iyi irdelemek gerekiyor.
İyi
irdelemek gerekiyor, çünkü; sorunlarımızın kökeninde kavramsal paradokslarımız
var; paradokslarımız ve bu paradokslardan keyifle ürettiğimiz çatışmalarımız.
Çocukların, yetişkinlere ait her an çatışık, yön ve konum değiştirebilir
kavramsal arz ve taleple ilgili bizimkine benzer kaygıları yok; doğaları gereği
böyle kaygılarının olması da mümkün değil. Ancak biz, bize ait bu türden
kaygıları, onlara ait kılmak için elimizden geleni yapıyor, elimizden gelmeyeni
ise başkalarına yaptırıyoruz.
Çocukların
doğalarını, onları inanılması güç yöntem ve tekniklerle kavramsal paradokslara
yönelterek esnetiyor ve iki tercihli bir dayatmaya mahkûm ediyoruz.”
Sıkıntı
Takip et: @SonsuzArk
- Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur.
- Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
- Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.
- Sonsuz Ark Yayınlarının Kullanımına İlişkin Önemli Duyuru için lütfen tıklayınız.