15 Ekim 2023 Pazar

SA10402/SD2895: Sıkıntı (Roman); 6. Bölüm-Ova 12

       Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk

"Cevval’in bu tepkisi İD’nin okuduklarından etkilenip etkilenmeyeceğini de belirleyecekti bence. Çünkü o âna dek benimle birlikte bir etkinlik yapıyor olma imkanı bulmaktı tek sebebi. Ben de kaldığı yerden okumaya devam ettim onun heyecanını ve gerekçesini ötelemeyerek."

İlgisini çekmek bir yana Cevval’i altüst etmişti okuduğu cümleler. İD hikayesini bilmiyordu Cevval’in, ama sesli okuduğu yeri dinlerken onun renkten renge girdiğini görüyordum ben. Annesi ile ilgili düşünceleri yüzüne patlamıştı sanki.

‘Sizi…’ dedi biraz durakaldı Cevval. ‘İkinizi izlemek daha iyi, devam edin bence. Kadınlarla ilgili söylenebilecek her olumsuz şey benim ruhumu kamçılıyor, bu da değişmeden sonsuza dek sürecek. Erkekler de sadece kurbandırlar; onların kurbanlarıdırlar!’

‘Saçmalama!’ diye sertleşti İD. ‘Kadınlar ne yapıyorlarsa erkeklerle birlikte yapıyorlar; tek taraflı düşünemezsin!’

‘Doğru!’ dedi Cevval. ‘Erkeklerle birlikte yapıyorlar, ancak Şeytan’la birlikte yaptıkları şeyler çok daha fazla!’

‘Hiç de bile!’ dedi İD gözlerini ekrandan ayırmadan. ‘Sen çok abartıyorsun!’

‘Siz devam edin, beni karıştırma mühendisle macerana!’ dedi Cevval soğuk bir sesle. ‘Senin de okuduklarından etkileneceğini sanmıyorum!’

İD’nin bütün neşesi kaçmıştı.

‘Upuzun bir yolculuk işte!’ dedi somurtarak. ‘Etkilenip etkilenmeyeceğimi asla, ama asla bilemezsin!’

Sonra açısı bozulan ekranı yeniden dengeledi ve sessizce okumaya çalıştı, ama artık dikkatini toplamakta güçlük çektiğini görüyordum.

Çok değişik bir karakteri vardı, insanları suçlamak yerine başka bir tarafa kaçırıyordu bakışlarını. Ben olsam Cevval’i bir erkek olarak kadınlarla işlediği cinsel günahlar silsilesinden vurup geçerdim.

Cevval’in bu tepkisi İD’nin okuduklarından etkilenip etkilenmeyeceğini de belirleyecekti bence. Çünkü o âna dek benimle birlikte bir etkinlik yapıyor olma imkanı bulmaktı tek sebebi. Ben de kaldığı yerden okumaya devam ettim onun heyecanını ve gerekçesini ötelemeyerek.

A’râf Suresi’nin 1-30. ayetlerini alıntılamıştı ‘Ova Yazarı’; yeniden okuyup yaşadıklarımızı düşünmemiz için:

“Bismillâhirrahmânirrahîm Elif-lâm-mîm-sâd. Bu, kendisiyle insanları uyarman, inananlara öğüt vermen için sana indirilen bir kitaptır. Artık bu hususta kalbinde bir sıkıntı olmasın. Rabbinizden size indirilene uyun; O’nu bırakıp da başka önderlerin ardından gitmeyin. Ne kadar da az öğüt alıyorsunuz! Nice ülkeler var ki onları helâk ettik. Azabımız onlara geceleyin yahut gündüz istirahat ederlerken geliverdi. Azabımız onlara gelip çattığında, “Biz gerçekten zalim kişilermişiz!” diye yakınmaktan başka söyleyecekleri söz kalmadı. Elbette kendilerine peygamber gönderilen kimseleri de, gönderilen peygamberleri de mutlaka sorgulayacağız. Ve onlara (olup bitenleri) tam bir bilgi ile mutlaka anlatacağız. Biz (olup bitenlerden) uzakta değiliz. O gün ölçü-tartı haktır. Artık kimin tartıları ağır gelirse işte onlar kurtuluşa erenlerdir. Kimin de tartıları hafif gelirse işte onlar, âyetlerimize karşı haksızlık ettiklerinden dolayı kendilerini ziyana sokanlardır. Doğrusu sizi yeryüzüne yerleştirdik ve orada size geçim vasıtaları verdik. Ne kadar da az şükrediyorsunuz! Andolsun sizi yarattık; sonra size şekil verdik; sonra da meleklere, “Âdem’e secde edin” diye emrettik. İblîs’in dışındakiler secde ettiler. O secde edenler arasında yer almadı. Allah buyurdu: “Ben sana emretmişken seni secde etmekten alıkoyan nedir?” (İblîs), “Ben ondan daha üstünüm; çünkü beni ateşten yarattın, onu çamurdan yarattın” dedi. Allah, “Öyle ise in oradan! Orada büyüklük taslamak senin haddin değildir. Çık! Artık sen aşağılıklardansın!” buyurdu. İblîs, “Bana insanların yeniden diriltilecekleri güne kadar mühlet ver” dedi. Allah, “Haydi, sen mühlet verilenlerdensin” buyurdu. İblîs dedi ki: “Bundan böyle benim sapmama izin vermene karşılık, ant içerim ki, ben de onları saptırmak için senin doğru yolunun üstüne oturacağım. Sonra elbette onlara önlerinden, arkalarından, sağlarından, sollarından sokulacağım ve sen onların çoklarını şükredenlerden bulmayacaksın.” Allah buyurdu: “Haydi, yerilmiş ve kovulmuş olarak oradan çık! Andolsun ki, onlardan kim sana uyarsa, sizin hepinizi cehenneme dolduracağım!” “Ey Âdem! Sen ve eşin cennette yerleşip dilediklerinizden yiyin. Ancak şu ağaca yaklaşmayın! Sonra zalimlerden olursunuz.” Derken şeytan, kapalı olan avret yerlerini birbirine göstermek için onlara fısıldayıp kafalarını karıştırdı ve “Rabbiniz size bu ağacı sırf melek olursunuz veya ebedî yaşayanlardan olursunuz diye yasakladı” dedi. Onlara, “Ben gerçekten sizin iyiliğinizi isteyenlerdenim” diye de yemin etti. Böylece ikisini de ayartmış oldu. Ağacın meyvesini tattıklarında ayıp yerleri kendilerine göründü. Ve cennet yapraklarından üzerlerini örtmeye başladılar. Rableri onlara, “Ben size o ağacı yasaklamadım mı ve şeytanın size apaçık bir düşman olduğunu söylemedim mi?” diye seslendi.  Dediler ki: “Ey rabbimiz! Biz kendimize zulmettik. Eğer bizi bağışlamaz, bize acımazsan mutlaka ziyan edenlerden oluruz!” Allah, “Birbirinize düşman olarak inin! Sizin için yeryüzünde bir süreye kadar yerleşme ve faydalanma vardır. Orada yaşayacaksınız, orada öleceksiniz ve oradan diriltilip çıkarılacaksınız” dedi. Ey Âdem oğulları! Size mahrem yerlerinizi örtecek giysi, süsleneceğiniz elbise yarattık. Takvâ elbisesi, işte o daha hayırlıdır. Bunlar Allah’ın âyetlerindendir. Umulur ki düşünüp öğüt alırlar. Ey Âdemoğulları! Şeytan, anne babanızı ayıp yerlerini birbirine göstermek için elbiselerini soyarak cennetten çıkardığı gibi sizi de aldatmasın. Çünkü o ve yandaşları, sizin onları göremeyeceğiniz yerden sizi görürler. Şüphesiz biz şeytanları inanmayanların yoldaşları yaptık. Onlar bir kötülük yaptıkları zaman “Babalarımızı bu yolda bulduk. Allah da bize bunu emretti” derler. De ki: “Allah kötülüğü emretmez. Allah hakkında bilmediğiniz şeyleri mi söylüyorsunuz?” De ki: “Rabbim adaleti emretti. Her secde ettiğinizde yüzlerinizi O’na çevirin, kendisine içten bir inanç ve bağlılıkla O’na yalvarın! İlkin sizi yarattığı gibi (yine O’na) döneceksiniz.” O, bir grubu doğru yola iletti, bir grup da sapkınlığa müstahak oldu. Çünkü onlar Allah’ı bırakıp şeytanları kendilerine dost edindiler. Böyle iken kendilerinin doğru yolda olduklarını sanıyorlar.”

Kaç insan bu ayetleri okuyup derinlemesine düşünerek karşı cinsle yaşadığı çatışmaları çözmeyi düşünüyordu; bilmiyordum, ama milyarlarca insanın çok çok büyük kısmının okumadığından emindim.

‘Bekçi’ bunun da farkındaydı:

“İnsanın varoluşuna gitmek ve orada ontolojik-mantıksal çözümlemeler yapmak kolay değildir mutlaka. Gidip geldik; oradaki de bizdik çünkü. ‘Onlar’ da olsak; biz de insandık ve sizlerden farklı değildik. Biz de bu mekanizmayı kullanıyoruz. Genetik yapımız ve psişik metamorfoz düzeyimiz size göre daha doğal, daha düşük katsayılarda kaldığı için tematik ışın kılıcımızla biraz daha fazla zaman geçirebiliyor; konsantrasyon sorunlarımızı aşarken konu ile ilgili bağıllıklara daha fazla değer veriyor; konunun derinliğini, genişliğini ve uzunluğunu düşünmekte siz Dünyalılar kadar ihmalkâr davranmıyoruz.” 


<< Önceki                      Sonraki>>


[08.10.2023, (6/25 (550))]

Lütfen gitmek istediğiniz bölümü tıklayınız:


Seçkin Deniz, 15.10.2023, Sonsuz Ark, Sıkıntı, Roman

Sıkıntı





Sonsuz Ark'tan

  1. Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. 
  2. Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
  3. Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.
  4. Sonsuz Ark Yayınlarının Kullanımına İlişkin Önemli Duyuru için lütfen tıklayınız.

 

    

Seçkin Deniz Twitter Akışı