15 Temmuz 2023 Cumartesi

SA10267/SD2804: Sıkıntı (Roman); 5. Bölüm-Dağ 35

 Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk

‘Çok ilginç!’ dedi Cevval. ‘Ben hiç böyle şeyler düşünmedim, çünkü onların çok yüce insanlar olmadıklarını biliyordum; çoğu bahsettiğin gibiydi. Birçoğunun yaşadığı ortamda doğmuştum ve orada büyümüştüm ben! Peki ne zaman ilk kez kuşkulandın kitaplardan?’

‘Adana’ya gelip o Kültür Sitesi’ni ziyaret etmek istiyorum!’ dedi İD.

‘Adı değişti sonra, ‘Hacı Ömer Sabancı Kültür Merkezi’ yaptılar adını!’ dedim. ‘İstediğin zaman gelip gezebilirsin, ama bensiz gezmek zorundasın!’

‘Niye ya?!!’ diye bağırdı hafifçe İD. ‘Kime ne zararım var?’

‘Hiç kusura bakma!’ dedim. ‘Sarışın bir afetle Adana’da gezemem ben!’

‘Burada, Avrupa’da geziyorsun ama!’ diyerek itiraz etti İD.

‘Burada ve Avrupa’da asistan asistandır; özel hayatlar karışır ya da karışmaz bu kimseyi ilgilendirmez!’ dedim gülümseyerek. ‘Ama Adana başka bir coğrafyadır, bana uzaylı demenizin de kaynağıdır!’

Sohbetin gittiği yeri gören Cevval konuyu değiştirdi hemen:

‘İyi ki okudum dediğin bir kitap var mı, varsa hangisi?’ diye sordu.

İD ‘Geleceğim işteee!’ diye bağırdı araya sızarak.

‘Ben kitapları seviyordum, hâlen de seviyorum. Ama 'iyi ki okudum' dediğim kitap hatırlamıyorum!’ dedim Cevvale dönerek. ‘Montaigne’in 'Denemeleri'ni okuduğumda da 'Deneme'nin bir şeyi denemekten geldiğini sandığım için pek önemsememiştim; kitap yazma denemesi gibi. Fakat 'Denemeler', bana kralların, cumhurbaşkanlarının, valilerin bizim gibi sıradan insanlar olduklarını anlatmıştı. Onların daha başka varlıklar, üstün insanlar olduklarını sanıyordum. Çünkü; kitaplar öyle anlatmışlardı, insanlar onları öyle yüceltmişlerdi. Upuzun unvanları olan yerli yabancı bir sürü adam vardı. Övgüler, yağdanlıklar, soytarılıklar... Meğer yazarların çoğu soytarıymış; çok sonra öğrendim bunu. Damıttıkları şey de iyilik değil; bencillikmiş!’

‘Çok ilginç!’ dedi Cevval. ‘Ben hiç böyle şeyler düşünmedim, çünkü onların çok yüce insanlar olmadıklarını biliyordum; çoğu bahsettiğin gibiydi. Birçoğunun yaşadığı ortamda doğmuştum ve orada büyümüştüm ben! Peki ne zaman ilk kez kuşkulandın kitaplardan?’

Cevval’in ilk kez bir konuyla bu kadar çok ilgilendiğini görüyordum.

‘Kitaplardan sanırım ilk kez klasiklere baktığımda kuşkulanmıştım!’ dedim sakin bir ses tonuyla. ‘Tolstoy'dan Goethe'ye, Nietzsche'ye, Kafka'ya, Dostoyevski'ye kadar ne kadar adam varsa, güzelce istiflemiş ve bir kenara koymuştum. İyi ki öyle yapmışım diyorum şimdi. Kitaplar zihnimin saçlarını taramış ve güzel göstermişlerdi; evet. Fakat içerdikleri kimyasallar zihnimi çürütmeye başladığında, hemen şeytan yapımı bu yoldan dönmem gerektiğine karar vermiştim. Kitapların, başlangıçta kazandırdığı zihinsel güzellik, çok sonra büyük bir çölleşmeye neden oluyordu!’

‘Şimdi nasıllar kitaplar?’ diye sordu sakinleşen İD. ‘Ben de uzun süredir kitap okumuyorum, başlayınca sıkılıyorum, devam etmek içimden gelmiyor!’

‘Yeni bin yılın kitaplarına bakıyorum bir süredir!’ dedim ona bakarak. ‘Sapsarı, simsiyah ve bir o kadar da ahlaksız; bencil ve hastalıklıydılar çoğu. Arındırmıyorlardı, aksine kirletiyorlardı insanların zihnini. Kitap iyilik olmaktan geçmiş, kötülüklerin tek kaynağı hâline gelmişti. İyi adamlar kitap yazmıyorlardı, iyi kitaplar pazarlanacak kadar değer bulmuyorlardı. Kur'an nasıl basılıp satılıyordu hâlâ? Merak ediyordum; 'İyiliğin Tek Kaynağı' olan Kur'an'ı gerçekten asıl iyilik için mi basıp dağıtıyorlardı, yoksa meallerini değiştirip iyiliği gizlemek için mi?’

‘Sorgulamakta çok haklısın!’ dedi Cevval. ‘Ben o tür iki yüzlü yaratıklar yüzünden dinden soğuduğumu söyleyebilirim mesela!’

‘Bu çok doğal işte!’ dedim Cevval’e. ‘Kitaplara güvenini kaybetti insanlar, çünkü öne çıkarılan kitaplarda güzel duygu ve düşünceler didik didik ediliyor, yerine konan şeyler okurlarını huzursuz ve şüpheci birer varlığa dönüştürüyorlar. Bilgi ve insan ilişkisi tarihte defalarca olduğu gibi yine zehirlenmiş durumda; insan doğru bilgi ile huzur bulan bir varlık ve doğası gereği değişimi fark ediyor. Fark edince de kitaplardan kaçıyor!’

‘Evet, evet!’ dedi İD. ‘Katılıyorum sana. Sanırım ben de yeni kitapları bu yüzden okuyamıyorum!’

Cevval gerçekten heyecanlanmıştı, ‘Şu romanını bir an önce yazıp bitir, okumak istiyorum Mühendis!’ dedi ve elini uzattı: ‘Seni tebrik etmek istiyorum, adı nedir romanın?’

Tokalaştık; ona tebrik etmek için acele etmemesi gerektiğini ve romanın adının ‘Sıkıntı’ olduğunu söyledim.

İD ‘Ben de tebrik etmek istiyorum, ama benimle tokalaşmaz o!’ diyerek söyleniyordu. ‘Ben namahremim, namahrem, namahremmmm!’

Cevval tutamamıştı kendini; kahkahalarla gülüyordu:

‘Bir Avrupalıya ‘namahrem’i öğretmişsin, Mühendis!’

‘Ben!’ dedim sakince kapıya doğru yürümeye başlayarak. ‘Bahçeye çıkacağım izninizle, Birazdan dönerim!’

Cevval ayaktaydı, İD oturuyordu. İkisi de susmuş öylece bana bakakalmışlardı. İD kontrolünü kaybetmişti, orada duramazdım.

Dışarısı güneş batmak üzere olmasına rağmen çok sıcaktı, nem sıcaklığın etkisini arttırıyordu; ancak ağaçların yapraklarının sallandığını görünce hemen gölgelerine sığındım. Derin birkaç nefes aldım. Bizim ekipten birkaç kişi daha vardı dışarda hava almaya çıkan.

Aklım kitaplardaydı, insanın bilgi ile ilişkisindeydi.

Cevval ve İD benden çok farklı iklimlerde, farklı şekillerde yetişmişler ve farklı kaynaklardan gelen bilgi ile bağ kurmuşlardı. Asgarî müştereklerimiz çoğu zaman kesişmiyordu. Bireyler ve toplumlar arası çatışmalar da böyle kuruluyordu.

Benim ölçüm belliydi, Ahzâb Suresi’nin 35. ayeti o ölçüyü net bir şekilde belirlemişti, beni besleyen bilgi buydu:                    

‘Müslüman erkekler, Müslüman kadınlar; mümin erkekler, mümin kadınlar; ibadet ve itaat eden erkekler, ibadet ve itaat eden kadınlar; sadık erkekler, sadık kadınlar; sabreden erkekler, sabreden kadınlar; saygılı erkekler, saygılı kadınlar; sadaka veren erkekler, sadaka veren kadınlar; oruç tutan erkekler, oruç tutan kadınlar; iffetlerini koruyan erkekler, iffetlerini koruyan kadınlar; Allah’ı çokça anan erkekler, çokça anan kadınlar; işte bunlar için Allah büyük bir ödül hazırlamıştır.’ 


<< Önceki                      Sonraki>>


[29.06.2023, (5/71 (495))]

Lütfen gitmek istediğiniz bölümü tıklayınız:


Seçkin Deniz, 15.07.2023, Sonsuz Ark, Sıkıntı, Roman

Sıkıntı





Sonsuz Ark'tan

  1. Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. 
  2. Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
  3. Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.
  4. Sonsuz Ark Yayınlarının Kullanımına İlişkin Önemli Duyuru için lütfen tıklayınız.

 

    

Seçkin Deniz Twitter Akışı