30 Ekim 2022 Pazar

SA9907/SD2581: Sıkıntı (Roman); 4. Bölüm-Cehennem 12

Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk

"Anlaşmanın temellerini sağlamlaştırmam gerekiyordu, ama ne kadar sağlam olacağını bilmiyordum bu temelin. İD dinliyor muydu, dinlemiyor muydu, onu da bilmiyordum. Benim özgürlüğümün sınırlarını anlatmam gerekiyordu ona… Hiçbir zaman ve hiçbir şekilde incinmesini istemiyordum. O Avrupalıydı, ama içinde bir insan vardı; iyiliklerle karıştırılmış kötülükleri fark etmeye çalışan iyi bir insan."

'O zaman aşk üzerine uzun bir nutuk dinlemek zorundasın!’ dedim. ‘İstersen umursa, istersen umursama!’

‘Zevkle dinlerim’, dedi yerine dönüp aynı şekilde oturarak. Kolyesini okşamaya devam ediyordu.

‘Dinle o zaman!’ dedim. ’Her aşkın gerisinde kalan şeyler unutulur mu? Gerisinin az ilerisi olmayan her şey gibi değildir aşk... çünkü yoktur; ama nedense aşk sanılan her şeyin gerisinde kalan şeyler daha geç unutulur. Mahzun ve nâzenin bir çehre ile insanların gözlerine yansıyan her resimde görülen şey aşk değildir. Düşüncelerin bencillik kokan beklentilerinde büyüyen, büyüdükçe içselleşen şey değildir aşk... tüm değillerin birleştiği yerdedir aşk...’

‘Nasıl yani?’ dedi merakla.

Devam ettim:

‘Ve tüm değiller bir tek yerde, tek bir demde birleşir... yoklukta. Bazılarınız yüzünden severler dünyayı. Yüzünden okurlar; sonra ezberlerler. Öyle huzurlu hissederler kendilerini. Bazılarınız da derinleri merak ederler, bir kitabın, bir harfin peşinden sürüklerler ruhlarını; ya da bir aşkın.’

‘Sen bizden değil misin?’ dedi İD. ‘Sen de insansın ama…’

‘Ben sizden değilim!’ dedim. ‘Hepiniz hayâlini kurduğunuz her neyse ömrünüz müddetince onu yaşarsınız. Ha eliniz değmişken ha hayâllerinizde kaldığı gibi. Bir balığın derinlere ok gibi daldığını gördüğümde, düşünürüm, hanginiz, hangi sebebin, sebepler zincirinin kuyruğuna tutunup dalıyorsanız diplere o zincirden, zincirin demirinden bulaşıyor elinize pas…Derinler pas tutmaz, bilirsiniz; derinlerde pas doğuracak hava yoktur çünkü. Fakat zincir havaya temas eden erimiş demirden yapılmıştır; pasını beraber götürür gittiği her yere… pas yüzeye aittir her zaman, yüzden ne kadar uzağa gitse de kendisini taşır gittiği her yere.’

Suya bakarak konuşuyordum.

‘Balıkların pas taşıyan zincirleri yoktur sebeplerden. Sizin vardır. En paslı zinciriniz de aşktır. Körlerin kendilerine değen yerinden tuttukları aşk körlerin zinciridir derinlere inmek için. Kör nasıl gözlerinden, içinden dışarısını görmezse, paslı aşk zincirine tutunarak derinlere dalan bir zavallı daldığı yerin ne olduğunu göremez. Daldığı yerin kimi aslanlara parçalattığını anlayamaz. Ruhunun azar azar paslandığını gördüğünde de çaresizdir.’

İD yerinden kalktı tekrar, geldi, yanıma oturdu ve dinlemeye devam etti.

‘Pasın zincirden bulaştığını da bilemez âşık. Esas suçlu açıkça orta yerdedir; ama her şeyi kötüler, bir tek aşkı kötülemez insan. Dudaklarına sinmiş tekerlemelerin, gözlerini bürümüş sevgilinin yerine, dışarıda ne varsa çarpıp durduğu… işte hep suçlu o şeylerdir. Bugün balıklar aşk aramıyorlar derinlerde. Aradıkları tek şey sıcaklık. Eğer aşk arasalardı, en büyük emellerine ulaşmak için yüzeyden kaçmazlardı. İşte soğuk, emelin ertelendiği yerdir. Sıcaklık bulamadığından insan, derinlerde dağılır; aşkın soğuk kasırgalarından daha çok insan merhametinin, sevgisinin sıcaklığını arar… Ama bunun farkında değildir. Göz yaşlarına, bağırtılarına rastlarsınız insanların; şiirlerde, şarkılarda ve yanık türkülerde.’

Sesim ağaçların, dalların, yaprakların arasında geziniyordu

‘Romanların dokunaklı yapraklarında gezinip durduğunuzda pırıltılı çekiciliği sarar zihninizi aşkın; hele derinlere dalınmış aşkların. Bilmezsiniz siz oysa; hepsi yüzeydedir. Ne zaman yüzeye çıktığınızı ne zaman derinlere daldığınızı aklınız bilmez. Dağılmak böyle bir şeydir. En büyük emelinizi ertelemeyi de akledemezsiniz balıklar gibi. Üşüdüğünüz halde, soğuk ve paslı sebepler zincirine tutunmaktan kaçınmazsınız. Pasa alışır elleriniz, gözleriniz. Passız yapamazsınız, yapamayacağınızı sanırsınız. Size böyle öğretilmiştir çünkü… Zincirin demiri erirken, eritilirken, halkalara dökülürken böyle kurulmuştur düzenekler. Ne kadar aşk mağduru varsa etrafınızda o kadar çok iştahlanırsınız siz. Şiirlerin dudaklarına serpilmiş soğukluğu, zehir olduğunu bile bile, heyecanla yudumlarsınız. Tek başınıza kahvenizi yudumlarken, gözlerinizde parlayan yalnızlık değildir, yalnız olmadığınızın ışığıdır; berraklığıdır.’

Anlaşmanın temellerini sağlamlaştırmam gerekiyordu, ama ne kadar sağlam olacağını bilmiyordum bu temelin. İD dinliyor muydu, dinlemiyor muydu, onu da bilmiyordum. Benim özgürlüğümün sınırlarını anlatmam gerekiyordu ona… Hiçbir zaman ve hiçbir şekilde incinmesini istemiyordum. O Avrupalıydı, ama içinde bir insan vardı; iyiliklerle karıştırılmış kötülükleri fark etmeye çalışan iyi bir insan.

‘İnsanın derinliği ne diğerindedir ne de kendisindedir. İnsanın derinliği, Allah’ın yazdığı kitaplardadır. Evren’de ve Evren’deki düzeni anlatan, insana müjde olarak gönderilen Kur’an’dadır. İşte insanın ucundan tutup derinlere sardığı sebepler zincirinin ucundaki aşk, esas derinliği unutturur; gayesi budur çünkü inşa edenlerin. İnsanı Allah’tan, Allah’ı anmaktan uzaklaştırmaktır. İnsan bu yüzden Allah’ın olmadığı derinlerde dağılır; tutunacak bir yer arar, kendisini tekrar tutup yüzeye çıkaracak olan insan sıcaklığına sığınır, onunla dertleşir. İnsan balık gibidir bu yüzden, sıcağa kaçar üşüdüğünde. Fakat balık kadar sadık değildir emellerine. Allah’a ibadet etmek için yaratılmışlığın önündeki engelleri süzüp seçemez o demlerde. Yaratılmış her şey; insan ve cin dışında her şey Allah’a itaat etmekten başka bir hakka sahip değildir. Bir insan bir de cin serbest bırakılmıştır. Doğduğu andan itibaren insan, öğrendikleri ile büyütür zihnini. Öğrendiklerinin berraklığı lazımdır insana; cehennemi hatırlatan paslı zincirlerin ucundaki şeyler değil.’

Sustum. ‘Paslı zincirlerin ucundaki şeyler’ diye tane tane tekrarladı İD. ‘Cehennemi mi hatırlatıyor?’

‘Başka neyi hatırlatabilir ki bütün düşüncelerini sarıp felç ettiği, bunalıma soktuğu, hayattan nefret ettirdiği insana? Cehennem başka ne olabilir ki insanın düşüncelerinde?’

‘Belki de cennetle cehennem karıştırıldığı için böyle geliyordur sana?’ diye itiraz etti İD. ‘Düşünsene sen evli değilsin ve ikimiz senin bu kadar kötülediğin aşkı yaşıyoruz, her şey cennetteki gibi olmaz mıydı?’

‘Ben aşkı kötülemiyorum, sadece aşk diye tanımlanan ve çocukluktan itibaren insanlara dayatılan şeyin aslında var olmadığını, erkek ve kadın arasındaki güzel duyguların çarpıtılarak insanı daha doğru duygulardan uzaklaştırmak için araç olarak kullanıldığını söylüyorum. Bence aşk sırf bu yüzden Şeytanî bir olgudur.’

‘Ya ikimiz için var olsaydı?’ dedi İD cesaretle.

‘Yine de olan şeye ‘aşk’ demezdim!’ dedim aynı cesaretle. 


<< Önceki                      Sonraki>>


[27.10.2022, (4/25 (349))]

Lütfen gitmek istediğiniz bölümü tıklayınız:


Seçkin Deniz, 30.10.2022, Sonsuz Ark, Sıkıntı, Roman

Sıkıntı





Sonsuz Ark'tan

  1. Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. 
  2. Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
  3. Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.
  4. Sonsuz Ark Yayınlarının Kullanımına İlişkin Önemli Duyuru için lütfen tıklayınız.

 

    

Seçkin Deniz Twitter Akışı