8 Ekim 2022 Cumartesi

SA9877/SD2558: Sıkıntı (Roman); 4. Bölüm-Cehennem 5

Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk

"'Cehennem Yazarı’nın, ‘Satanist’ olarak tanımladığı insanların Şeytan’ın hâkimiyeti altında olduklarını, ona dost olduklarını, onu ‘tanrı’ olarak tanıdıklarını biliyordum. Burada onlarla mücadele etmek için değil onlarla iş birliği yapmaya devam edebilmek için yapılacak bir anlaşmanın zeminini hazırlamak için bulunuyordum. ‘Burada ne işin var?’ diye soran sesin öfkesini daha yeni yeni anlıyordum."

Ne zaman dönüyorum? Bunu ben de bilmiyordum. Cevval görüşmelerin bir veya iki gün sürebileceğini söylemişti, bu nedenle özel Beyaz Saray gezisi de ayarlamıştı. Benim işim bittiğine göre dönebilirdim de. Ama Cevval’in beni bırakacağını sanmıyordum. Beraber gitmiştik, beraber dönecektik; Richmond-Washington, gidiş-dönüş, uçuş dahil bütün planlar iki gün için yapılmıştı. Karıma mesaj için bir şeyler yazmak üzere iken Cevval’den mesaj geldi, saat: 12:20 idi: ‘Toplantı yeniden başlıyor’

‘İki gün sürecek toplantılar, Hanım’ diye yazdım. ‘Yarın, inşallah, Washington’a geçeceğiz’

Zihnim biraz durulanmış gibiydi, ancak içimdeki seslerden biri ‘burada ne işin var?’ demeye devam ediyordu. Beni buraya zorla sürükleyen Cevval’e, ‘Artık meydan senin ve ekibinin, Allah muvaffak etsin!’ diye yazdım.

Karımdan sakinleştirici bir mesaj geldi arkasından: ‘Tamam, Allah zor işlerini kolaylaştırsın, seni ona emanet ediyorum, Selamlar.’

Allah’a emanet edilmiş olan ben de, karımı, çocuklarımı, anne ve babamı, kardeşlerimi ve ailelerini Allah’a emanet ederek buraya gelmiştim. Burası çok uzaktı; burada iken gerçekten uzak uzak oluyordu. Şu anda Adana’da akşam sekiz civarıydı, gündüzün harı geceye doğru sürünüyordu; Richmond’da ise öğle sıcağı güneşten harıl harıl ateş körüklüyordu.

‘Allah’a emanet olun hepiniz, selam ve sevgiyle’ diye yazdım karıma. Zihnimin durulanmasına vesile olduğunu bilmiyordu, ama durum buydu. Öyle vakti yaklaşıyordu ve içimde bir yerlerde tedirgin biri geziniyordu: ‘Namazı nerede kılacağım?’

Burada ezan da okunmazdı tabi. İçimdeki sıkıntının sebeplerinden biri de buydu. Böyle ecnebi memleketlerde bir günden fazla kaldığım zamanlarda bunu hep yaşıyordum. Bir gün sıkıştırılmış olarak hızla geçiyordu, ama bir günden sonrası ilk gündeki sıkıntılı süreçlerin hepsinin yeniden yaşanması demekti. Yemek ayrı bir dertti, herhangi bir yerde alkollü içki dışında bir şeyler içmek ayrı bir dert. ‘Namazı nerede kılacağım?’ sorusunu sormadığım bir an bile olmuyordu içimdeki tepelerde. Bütün bunların dışına bilmediğim bir şeyler daha oluyordu içimde. Sanki canım yanıyordu biraz, sanki içimi tutup bir yerlere sürükleyen bir şeyler vardı. İçimde yabancı bir şeyler vardı.

Zuhruf Suresi 36-37. ayetler doluştu ruhuma: ‘Kim, Rahmân’ın Zikri’ni görmezlikten gelirse, biz onun başına bir şeytan sararız. Artık o, onun ayrılmaz dostudur. Şüphesiz bu şeytanlar onları doğru yoldan saptırırlar. Onlar ise doğru yolda olduklarını sanırlar.’

Başıma bir şeytan mı sarmıştı Allah? Ama ben onun zikrinden, onun kitabından, onun ayetlerinden başka şeylere zihnimde yer vermiyordum ki. Neden başıma şeytan sarsın, beni yaratan Allah? İçimdeki yabancı şeyler Şeytan’dan mı geliyordu? Şeytan ayrılmaz dostum mu olacaktı? Ne yapmıştım ki ben? İD? Onunla sohbet etmiştim, onunla kahvaltı yapmıştım, onun bana karşı hissettiği duygulara saygı duyarak. Bu muydu yanlış olan? Oradan mı sızmıştı İblis?

Mücâdele Suresi 19. ayetle yeniden derlemeye çalıştım içimi: ‘Şeytan onları hâkimiyeti altına alıp kendilerine Allah’ı anmayı unutturmuştur. İşte onlar şeytanın tarafında olanlardır. İyi bilin ki, şeytanın tarafında olanlar ziyana uğrayanların ta kendileridir.’

Hicr Suresi 41-45. ayetler bütün seslerin içine, adeta içimde hiçbir boşluk bırakmazcasına doluştular: ‘Allah, “İşte bu bana ulaştıran dosdoğru yoldur. Azgınlardan sana uyanlar dışında, kullarım üzerinde senin hiçbir hâkimiyetin yoktur” dedi. Şüphesiz cehennem, onların hepsinin buluşacağı yerdir. Onun yedi kapısı vardır ve her kapıya onlardan bir grup ayrılmıştır. Şüphesiz Allah’a karşı gelmekten sakınanlar, cennetler içinde ve pınarlar başındadır.’

Şeytan’ın benim üstümde hiçbir hâkimiyeti yoktu, çünkü Allah’a inanıyor ve ona güveniyordum, onun emirlerine ve yasaklarına bütün hücrelerimle uymaya çalışıyordum. O beni korumuştu bugüne dek, bugünden sonra da koruyacaktı; öyle inanıyordum. Yedi kapısı olan cehenneme hiçbir kapıdan girmek istemiyordum. Çünkü cehennem bilebildiğim hiçbir şeye benzemeyen, ama yeryüzünde yaptıkları kötülükleri bildiğim insanların ve cinlerin girecekleri ve sonsuza dek kalacakları bir yerdi. Tüylerim ürperiyordu. Onlarla aynı yerde olmak, düşünülemez bir şeydi.

‘Eûzubillahîmineşşeytânirracîm’ dedim yeniden ve defalarca. ‘Kur’an okuduğun zaman, kovulmuş şeytandan Allah’a sığın!’ diye emrediyordu Allah Nahl Suresi 98-100. ayetlerde. ‘Gerçek şu ki; şeytanın, inanan ve yalnız Rablerine tevekkül eden kimseler üzerinde bir hâkimiyeti yoktur. Şeytanın hâkimiyeti, sadece onu dost edinenler ve Allah’a ortak koşanlar üzerindedir.’

‘Cehennem Yazarı’nın, ‘Satanist’ olarak tanımladığı insanların Şeytan’ın hâkimiyeti altında olduklarını, ona dost olduklarını, onu ‘tanrı’ olarak tanıdıklarını biliyordum. Burada onlarla mücadele etmek için değil onlarla iş birliği yapmaya devam edebilmek için yapılacak bir anlaşmanın zeminini hazırlamak için bulunuyordum. ‘Burada ne işin var?’ diye soran sesin öfkesini daha yeni yeni anlıyordum.

Cevval’in ABD’li şirketlerle yaptığı anlaşmalarla ayakta kalan şirketini kurtarmak için çabaladığının farkındaydım, ancak Cevval’in şirketi Türkiye’de üretim yapıyordu ve Türkiye’nin Savunma Sanayii’ni geliştirecek projelerin de içindeydi. Bir tür teknoloji ve tecrübe transferi yapıyordu Cevval ve Türkiye hem yetişmiş insan unsuruna sahip oluyordu hem de kendi kendine yetebilecek, NATO bağımlılığından kurtulabilecek bir sürece girmişti. Erdoğan’ın liderlik ettiği bu yolda, hiçbir şeyi olmayan bir ülke olarak şimdilik iş birliğine mecburduk ve bu iş birliğinin getireceği bütün kazanımların geleceğin Türkiye’si için şart olduğunun farkındaydım. Zaten beni de buraya getiren, ‘Kıskaç Teorisi’ni ürettiren ve toplantıda söylediklerimi tasarlattıran da bu nedenlerdi.

Ben bunları düşünürken, içimdeki bir ses Fussilet Suresinin 25. ayetini okuyordu: ‘Biz onların başına birtakım arkadaşlar sardık da bu arkadaşlar onlara geçmişlerini ve geleceklerini süslü gösterdiler. Böylece kendilerinden önce gelip geçmiş olan cin ve insan toplulukları ile ilgili o söz (azap), onlar için de gerçekleşti. Çünkü onlar ziyana uğrayanlardı.’

Gerekçelerimin sonraki zamanın güçlü, Mümin, Müslüman Türkiye’si için bir anlamı vardı, biz Amerikalılarla dost değildik, onlar da bizle dost değillerdi, ancak şimdi güç onlardaydı ve tarih boyunca gücü bizden yavaş yavaş alarak yine bize karşı kullandılar, bizi kullandılar, bizi parçaladılar, dinimizi bizden çekip aldılar; biz de aynı teknikleri kullanarak aynı sonuca ulaşabilirdik. Onlar azapla karşı karşıya kalırken onlara yakın olduğumuz için biz de onlarla beraber yanabilirdik, fakat niyetimiz hâlisti.

İçimi durduramıyordum, nerede olduğumu unutmuştum, Nisâ Suresinin 118-121. ayetleri hâfızamdan gürül gürül o âna akıyor, beni sorguya çekip uyarıyorlardı: ‘Allah, o şeytana lânet etti ve o da, “Andolsun ki senin kullarından elbette belirli bir pay alacağım” dedi. Onları mutlaka saptıracağım, mutlaka onları kuruntulara sokacağım ve onlara emredeceğim de (putlara adak için) hayvanların kulaklarını yaracaklar. Yine onlara emredeceğim de Allah’ın yarattığını değiştirecekler.” Kim Allah’ı bırakıp da şeytanı dost edinirse, şüphesiz o apaçık bir hüsrana düşmüştür. Şeytan onlara vaadde bulunur ve onları kuruntulara sürükler. Oysa şeytan, ancak aldatmak için onlara vaadde bulunuyor. İşte onların barınağı cehennemdir. Ondan bir kaçış yolu bulamazlar.’  

<< Önceki                      Sonraki>>


[07.10.2022, (4/11 (335))]

Lütfen gitmek istediğiniz bölümü tıklayınız:


Seçkin Deniz, 08.10.2022, Sonsuz Ark, Sıkıntı, Roman

Sıkıntı





Sonsuz Ark'tan

  1. Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. 
  2. Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
  3. Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.
  4. Sonsuz Ark Yayınlarının Kullanımına İlişkin Önemli Duyuru için lütfen tıklayınız.

 

    

Seçkin Deniz Twitter Akışı