19 Kasım 2018 Pazartesi

SA7147/AŞ95: Şer Koalisyonu'nun Hedefi Erdoğan'ın ve Halkın Yenilebilirliğini İspatlamak

"CHP-HDP-İP-SP koalisyonundan hizmet ve refah bekleyen bazıları için söylenebilecek bir şey yok, ama Ak Partili ve MHP'li görünen bazı ahmakların Şer Koalisyonu'nun amaçlarına hizmet ettiği artık açık..."


"BİOSİM, biyobenzer baş ve boyun kanserine karşı bir ilacın geliştirilmesi projesi. Buradaki çalışmaları ve yürütücü arkadaşları ziyaret edip onlardan bilgi aldık. Bu çok önemli bir teknoloji. Bunun gibi başka 180 farklı biyobenzer olarak üretebileceğimiz ilacımız var. İnşallah burada geliştirdiğimiz teknoloji ve altyapı ile bu ilaçları da Türkiye'de üretip, paranın ülkemizdeki kalmasını istiyoruz. Biosim kanser ilacı laboratuvar ortamında üretildi. Mayıs 2019'da firmaya teslim edilecek. Kamu-sanayi işbirliği ve Sağlık Bakanlığımızın desteğiyle geliştirilen bu ilacın eczanelerde yerini alması ve hastalarımıza şifa olabilmesi için preklinik ve klinik çalışmalarının tamamlanıp bazı süreçlerden daha geçmesi gerekiyor" diyor Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, Gebze'de bulunan TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi'ni (MAM) ziyaretinde Kanser Tedavisine Yönelik Yerli Biyobenzer İlaç Geliştirilmesi ve Üretimi (BİOSİM) projesi ile ilgili.

TÜBİTAK Gen Mühendisliği ve Biyoteknoloji Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Şaban Tekin de konuyu detaylandırıyor:

"BİOSİM kapsamında geliştirdiğimiz ilaç, baş ve boyun kanseri tedavisinde kullanılıyor. Biz de genden itibaren hücreyi geliştiriyoruz. Antikor üreten hücreyi geliştiriyoruz. Geliştirdiğimiz hücre, proje yürütücüsü olan firmaya teslim edilecek. Onlar da preklinik ve klinik çalışmalardan sonra ilacın ruhsat başvurusu ve ticarileştirme işlemini gerçekleştirecekler" diye belirtti. Tekin, biyobenzerinin yapıldığı referans ilacın 100 mg'lık formunun 500 TL olduğunu belirterek, "Kilogram değeri bir milyon dolar. O kadar katma değerli ürün bunlar. Türkiye bu teknolojiyi öğreniyor artık"

Haberin başlığı ise şöyle: "Türkiye'nin ilk yerli kanser ilacı üretildi" Tarih; 18 Kasım 2018 

Yazıya böyle girişimin sebebi şu; 2002'den önceki Türkiye Devleti'nin herhangi bir bakanı böyle bir çalışmayı ziyaret edip bilgi alabilme şansına asla sahip değildi... Çünkü o devleti yöneten hükümetlerin böyle bir hedefi belirleme ve uygulama hayali yoktu; çünkü o devlet gerçek bir devlet değildi, tamamen Batı'ya bağlı, NATO'nun bütün direktiflerine kusursuz bir şekilde uyan, kendi halkını sefalete sürükleyen, gazete patronlarının veya mahfillerin tayin ettiği Başbakanların yönettiği hükümetler vardı; Özal'ı da öyle davranmadığı için öldüren güçtü bu.

Ekonomi'den kişisel özgürlüklere, din ve ifade özgürlüğünden ulaşıma, sağlıktan eğitime, güvenlikten bilime kadar her şey hurda yığınından başka bir şey değildi. Çünkü devlet halka ait değildi, halkın refahı için çalışmak üzere kurgulanmamıştı; aksine halkı ezmek, halkı sömürmek, halkı ve insanları laboratuar nesnesi olarak kullanmak üzere Washintgon'da, Londra'da, Berlin'de, Tel Aviv'de, Moskova'da ve masonik dehlizlerde tasarlanan formlara uygun olarak kurgulanmıştı.

31 Mart 2019'da belediye başkanlarının seçileceği bir yerel seçim var; normalde halkına ve oy verenlerine saygısı olan her bir parti kendi adayını çıkarır ve seçimler sonucunda hangi aday çok oy almışsa o belediye başkanı olur, bu 2014'e kadar böyle gelmişti; ama 2014'te işler değişti. Çünkü 2002'de İktidar olan Erdoğan liderliğindeki Ak Parti, 12 yılda Türkiye'yi Masonların, Satanizm'in, Batı'nın laboratuar nesnesi olmaktan çıkarmayı başarmak niyetinde ve azminde olduğunu kanıtlamıştı. Devletin bütün temel sorumluluk alanlarında halkın refahını ve hizmet beklentisini karşılamaya odaklı siyaset biçimiyle Erdoğan, belediyecilikte de çağ atlayan, çürümüş CHP-DYP-HDP belediyeciğinin tarihe gömüldüğü bir Türkiye inşâ ediyordu ve bu durdurulmalıydı. 

Mayıs 2013'teki son IMF borç taksitinin ödenmesi ile Satanizm'in tepemizde salladığı kılıçtan kurtulmuştuk ki arkasından Gezi Terörü ve 17-25 Aralık FETÖ emniyet-yargı darbesi indi Erdoğan'ın tepesine... Halk kazanımlarını korumak üzere Erdoğan'a destek verdi, ama karşısındaki şeytan bileşiği durmayacaktı... Mart 2014'teki yerel seçimlerde bu kez Batı'nın emirlerini sektirmeden yerine getiren partilerin yaptırdıkları ittifakla Erdoğan'a oy kaybettirmeyi denediler; amaçlarına ulaşamadılar. 

Ağustos 2014'te Erdoğan 2007'deki şeytanî oyunlar yüzünden ertelediği  ve yerine Abdullah Gül'ü seçtiği Cumhurbaşkanlığı yolunda bütün engelleri aşarak seçildi. Arkasından 2015'te yapılan iki genel seçimde halk Erdoğan'a desteğini yeniden gösterdi. Satanizm durmuyordu, 'demokrasi sadece seçimlerle sınırlı değil' diyen hainlerin söylemleriyle 15 Temmuz 2016'da ABD-NATO-AB-İsrail-Suud-BAE organizasyonu ile FETÖ askerî darbe yaptı; yine engelledik ve yine geleceğimize sahip çıktık.

Olmuyordu, Batı'nın bir silahı haline gelen çürük devleti dağıtıp yeni bir devlet kurmak gerekiyordu. Bahçeli 15 Temmuz'daki darbe karşıtı tavrını sürdürdü ve sistemdeki iki yüzyıllık halk düşmanı kanseri yok etmek üzere Erdoğan'ın Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini destekledi; 16 Nisan 2017'de yapılan referandumla halk Erdoğan'a ve yeni devlete 'Evet' dedi.. 

Batı kudurmuştu PKK-DAEŞ-FETÖ terörü ve askerî darbe de işe yaramamış Türkiye artık Batı uşaklığını zorla giydirilmiş bir elbise gibi sırtından çıkarıp atmaya karar vermişti. 

2014 yerel seçimlerinde denenen Erdoğan karşıtı ittifakta yer alan Bahçeli, 2017 referandumunda da doğru yerde durmuştu; FETÖ-CHP-HDP-SP ve (istisnaları hariç) bilumum İslamcı, tasavvuf kökenli zevatın oluşturduğu cephe 'Hayır' için çalışmıştı. Bu cephe Ocak 2018'de yeniden bir araya gelmiş, ama bu kez daha da genişlemişti... CHP-HDP-SP-İP-FETÖ cephesi ortak aday olarak eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ü göstermeye çalışıyorlardı. 

2019 Kasım'ında yapılacak olan ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin hayata geçeceği, Cumhurbaşkanı'nın seçileceği ve TBMM genel seçimlerinin yapılacağı tarihti ve bu Batı destekli koalisyonun tek hedefi Erdoğan'ı seçtirmemek ve Cumhurbaşkanlığı hükümet Sistemini başlamadan ortadan kaldırmaktı... Tabi ABD ve AB hem siyasî baskıyı arttırıyorlardı hem de Küresel Finans Çetesi'ne Türkiye'yi sıkıştırmaları için gerekli olan talimatları veriyorlardı.. 

Faiz yükseliyordu; Erdoğan'ı refahı arttırdığı için seçen halkı cezalandırmak amacıyla yine Erdoğan'ın yönettiği Türkiye'yi Brezilya, Arjantin, Venezuela gibi sefalete sürüklemeyi planlıyorlardı.

Erdoğan, Bahçeli'nin çağrısıyla partisinin yönetimini topladı ve Kasım 2019'da yapılacak olan seçim 24 Haziran 2018'e alındı. Abdullah Gül'ün ittifakın ortak adayı olarak belirlenmesi planı, daha sonra CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı olarak seçime giren CHP'li vekil Muharrem İnce'nin itirazı ile suya düştü. Seçim sonucunda şeytanî koalisyon yine yenildi ve Erdoğan yine seçildi.

Yine durmadılar, 10 Ağustos 2018'de Türkiye ABD tarafından açıkça ekonomik kıskaca alındı, onu da aştık... Şimdi sırada 31 Mart 2019 yerel seçimleri için aynı şeytanî ittifak sessizce çalışıyor, bu kez 17 yıllık mücadelelerinde sonuç almaya kararlılar... 

CHP-HDP-İP-SP arasında heyetler gizli açık bir şekilde gidip geliyorlar... Mart 2014'te sonuç aldıkları yerel seçimlerdeki ittifakı olgunlaştırıyorlar, ama bu kez aralarında Bahçeli ve MHP yok... ama Bahçeli Erdoğan'ın da yanında değil... Oysa mecbur, oysa başka seçeneği yok, birçok büyükşehir belediyesi eğer Bahçeli Erdoğan'a destek vermezse CHP-HDP-İP-SP koalisyonunun eline geçecek ve şehirler harap olacak... İstanbul'da ve birçok büyükşehirde, Erdoğan'ın verdiği 25 yıllık emekler heba olup gidecek... İzmir gibi, Adana gibi sefaletle boğuşacak insanlar.... hedefleri yerel seçimler değil, Erdoğan da değil; halk tarafından kurulan yeni sistemin ta kendisi.. ama en önemlisi Erdoğan'ın yenilebilirliğini, yani onu destekleyen halkın yenilebilirliğini ispatlamış olacak bu şer koalisyonu.

Bazıları "Erdoğan'ın Mart'ta işi zor" diyerek kara propaganda yapanlara farkında olmadan alan açıyor olabilirler, ama bunu söyleyenlerin hepsi kötü niyetli değiller. 24 Haziran seçim sonuçları ortada ve eğer Bahçeli saçma sapan sebeplerle yerelde Cumhur İttifakı'nda aktif rol almayıp Erdoğan'ı ve Ak Parti'yi desteklemezse Mart'ta Erdoğan'ın değil Türkiye'nin işi zor olacak.. Eğer Şer Koalisyonu'na yenilirse Türkiye yenilecek, Bahçeli yenilecek Erdoğan değil; 2023'e kadar da Erdoğan Cumhurbaşkanı ve konu şimdi yerel seçimler...  

Savunma Sanayi'ndeki dev sıçramalarla, sağlık ve ulaşımdaki ilklerle yürüyen Türkiye durdurulduğunda bakanlar "Türkiye'nin ilk yerli kanser ilacı üretildi" haberleriyle değil ancak TÜSİAD üyelerinin önünde elleri göbeklerinde saygılı bir şekilde "Emredersiniz" pozu verdikleri fotoğraflarıyla gazetelerde, internet sitelerinde ve sosyal medyada yer alacaklar.. 

CHP-HDP-İP-SP koalisyonundan hizmet ve refah bekleyen bazıları için söylenebilecek bir şey yok, ama Ak Partili ve MHP'li görünen bazı ahmakların Şer Koalisyonu'nun amaçlarına hizmet ettiği artık açık...

Adaylarla ilgili tartışmalar beni hiç ilgilendirmiyor... Erdoğan halk istedi diye İstanbul ve Ankara gibi iki dev şehrin belediye başkanlarını bir çırpıda görevden aldı... Şimdi de en doğru tercihi yapabilmek  ve halkını memnun edebilmek için gece gündüz çalışıyor ve halen bazılarını memnun edemiyorsa 'bu bazılarının işi seçim veya aday değil başka bir şeydir, Şer Koalisyonu'na hizmettir', anlamı çıkar.



Arif Şahin, 19.11.2018, Sonsuz Ark, Şaşkınların Tarihi 95




 Sonsuz Ark'tan


  1. Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. 
  2. Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
  3. Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark Manifestosu'na aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.

Seçkin Deniz Twitter Akışı