15 Ağustos 2018 Çarşamba

SA6663/KY71-ATANTİK30: Diren Türkiye, Amerikan İmparatorluğu Çöküyor!

"Meselelerimizi Ak Parti parantezinden kurtararak konuştuğumuzda diyalog kurabiliriz. Bunu hiç olmazsa okuryazar taifesinden beklememiz makuliyet içerir." 


Yukarıdaki başlık hamaset üzerinden atılmış değil siyasal gelişimin dinamikleri ve siyaset biliminin büyük değişim için öne çıkardıklarını dikkate aldığı gibi sosyolojik ve sosyopsikolojik bir zeminden hareketle son otuz yılın muhasebesi üzerine kurulu bir değerlendirmeye atıftır. Meraklılarına Wallerştayn, Garaudy gibi ve onlarca düşünce adamının bu konuda yazdığı kitapları ve özellikle yakın gelecek tarih kitaplarını hatırlatayım…  

Batı’nın en kaba, sert ve haşin gücü olan Amerika, yeni bir dünya düzeni kurma arayışlarının fiyasko ile sonuçlanması üzerine gittikçe hoyratlaşmakta ve kabalaşmaktadır. Trump’ın seçimi ile birlikte tam bir serseri mayın gibi etrafa saldırıya başlamış ve gittikçe yalnızlaşmayı başarıyor. Her güçle kavgalı hale gelen Amerika sonun başlangıcını yaşamaya başladı. 

Zaten gelecek tarih kestiricileri son elli yılda Amerikan imparatorluğunun çökeceğine dair beklentilerini kitaplara dercettiler. Hatta bir Amerikan Türkiye savaşının olasılığını da kayıtlara geçirmişlerdir. Süreç bu noktada kaçınılmaz bir şekilde oraya doğru akmaktadır. Türkiye ya bağımsız politikalarına ve siyasi, ekonomik ve kültürel bağımsızlığını sürdürecek veya eskisi gibi Amerikan politikalarına ram olacaktır. Tercih açıktır ki bağımsızlıktan yanadır. Türkiye de siyasi bütün adımlar buna göre atılmaktadır.  

Bir kaos düzeni içinde yeni dünya düzeninin oluşumunun şartlarını ortaya koyarken sert gibi görünen ciddi bir pazarlık yapıldığı malum. Bu pazarlık sürecindeki hamleleri pazarlığın ötesinde yorumladığınızda propagandaya kapıldığınız anlamına gelecektir. Propaganda deyip geçmeyin, kamuoyu oluşturma en büyük meşruiyeti sağlamaktadır bu zamanlarda… Bu yüzden önümüze sürülen fikirlerin neye tekabül ettiğini anlamaktan kaçınmamalı ve bu fikirlerin köleliği artırıcı veya bağımsızlığı kolaylaştırıcı unsur olduğunu idrak etmeliyiz. 

Yeni dönemde tek belirleyici bir güç yoktur. Asli düşman da yoktur. Çıkar birlikteliği vardır. Müttefiklerde her olay ve olguda farklılaşmaktadır. Son yaşadığımız olay ve olgular bunu açıklıkla gösteriyor... Post modern dönemin siyasete nasıl yansıdığı konusu çok önemli ve dikkatimizi vermeliyiz. Yoksa neler olup bittiği konusunda açık bir fikre sahip olamayız. 

Bu yüzden yeni dönemin siyasi, ekonomik ve kültürel kodlarını doğru bir okumaya tabi kılmalıyız. Neredeyse son otuz yıldır post modern bir dünya görüşünden bahsediliyor. Ve maalesef biz hala bunun üzerine derli toplu bir çalışma ortaya koymadık. Ciddiye mi almadık, düşünce derinliğimiz mi yetmiyor, emin değilim… O yüzden nano teknolojinin başladığı bir zeminde klasik rasyonalizm ve pozitivizm ile yetirmemiz, kuantum fiziğinin oluşturacağı devrimi ve değişimi görmememiz, bizi tarih dışı kılacaktır. 

Aklımızı ayartıcı tetikleyicilerden kurtarmamız şarttır… 

Çok sinsi bir propaganda türü devreye girmiş bulunmaktadır. Şeytana pabucu ters giydirecek bir incelikle sureti haktan görünerek bu propaganda yürütülmektedir. Yapılan yanlışların sonuçları üzerinden sureti haktan görünerek eleştiriye başlayıp emperyalizmin tuzağına düşmeyi kolaylaştıracak bir süreci harekete geçirmek ve mevcut kazanımları geri almak istiyorlar. 

Şu soru anlamlı: kazanımlar ne kadar kazanımdır? 

Bu soru önemli olmakla birlikte bir tuzak da içermektedir. Hafızamız hala taze şükür; bugüne kadar bu toprakların ruhu üzerine yapılan baskılar ve bu ruhu savunanlara yöneltilmiş suçlama ve baskılar unutulmuş değil! En azından bu baskılar ortadan kaldırıldı. Bazı adımlar atılıyor. Bir kısmı doğru ise bir kısmı yanlışa zemin oluşturabilecek zemine sahiptir. Şartların oluşturduğu zeminlerde her zaman doğru olanı yapabilmek güçleşebilir. Bunu da anlamak mümkündür. Ancak, esas eleştiri, bu toprakların ruhuna sahip olan insanların iktidara bu kadar kapılmaları ve etkisi altına girmelerine yönelik olmalıdır. Çünkü kültür sivil bir yapı üzerinden derinleştirilebilir. Resmi kültür her zaman sorun oluşturucudur çözücü değil… Bu bilinçle hareket kaçınılmaz olmalıdır.  

Aydın, entelektüel ve düşünce adamlarımızın bu toprakların ruhu üzerinden bir diyalog zemini oluşturmaları kaçınılmaz olmalıdır. Behemehâl bu işe el atılmalı… İdeolojik angajmanlar, bagajlar, önyargılar vesaire bir tarafa bırakılarak mevcut durumu doğru analiz ederek yeni bir döneme ve dünyaya yönelirken sağlıklı bir şekilde diyalogu artıracak bir zemin üzerinden müzakereler yapılabilmelidir. 

Meselelerimizi Ak Parti parantezinden kurtararak konuştuğumuzda diyalog kurabiliriz. Bunu hiç olmazsa okuryazar taifesinden beklememiz makuliyet içerir. Bu ülkede Ak Parti düşmanlığı veya Ak Parti taraftarlığı körleştirici bir unsur oluşturuyor. Ak parti düşmanlığı veya yandaşlığı aynı sonucu verir hakikatin gerçekliğinin üstünü örtmek... Bu durumdan acilen kurtulunmalıdır.  

O zaman meseleyi daha üst seviyeye taşıyarak konuşabiliriz... 

 1) ABD ve Avrupa’nın kendi içindeki sorunları ve dağınıklıkları ve çözümsüzlüklerini dikkate alalım. Bir güç kaybı olduğu açık… İngiltere ve Avrupa ülkeleri arasındaki derin çatlak. ABD ve Avrupa ülkeleri arasındaki çatışma alanları ve sürekli Avrupa ülkelerinin tehdit edilmesi bu noktada not olarak kayıt altına alınmalıdır. 

 2) Çin, yükselen yeni bir güç, daha oyuna alttan alta katılıyor hem de. Rusya oyun kurucu rolünü kabul ettirme uğraşısında ama zorlanıyor. 

3) Orta Doğu ülkeleri bu yeni süreçte tazyik altına alınma konusunda ciddi çabalara muhatap kalıyorlar. İran ve Türkiye en fazla baskıya maruz kalıyorken yeni durumu lehlerine çevirecek stratejik adımlar atmaya çalışıyorlar. Başarıları birbirlerine yardımcı olmaları veya köstek olmaları çerçevesinde belirlenecektir gibi görünüyor. 

 4) Hindistan vb. ülkeler sessizce yeni sürecin belirleyici pozisyonuna yükseliyorlar... Bu tip ülkeler sonucu belirleyici olabilir... 

 5) Uluslar arası ticari yapıların baskısı ve etkisi hesaba katılmalı... Bu şirketler birçok ülkede siyaseti domine edecek güce sahipler. O yüzden bu ekonomik güç dikkate alınmalı ve pragmatist karakteri dikkate alınmalıdır.  

6) Yeni süreç çok bilinmeyenli denklemi içeriyor. Siyaset bilimciler ve felsefeciler, strateji veya düşünce geliştirirken bu olguyu dikkate almalılar... Bu da tarafsız bir bakışı esas kılmalı. Yaşadığın yerin ve kültürün hakkını gözetmeyi öncelemenin zaruretini bilerek... Çünkü post modern dönemde meta anlatılara yer kalmamıştır... Her düşünce bu perspektiften yorumlanıyor… 

Yukarıdaki maddelere muhakkak yeni maddeleri ekleyebiliriz. Her insan kendi maddesini eklesin. Ama yeni durumun farkında olmanın fevkalade bir iş olduğunu idrak etmeliyiz. Bu çok bilinmeyenli denklemi de ancak bilinenlerin doğru bir şekilde bilindiğinde mümkün olduğunu bilmeliyiz. Yanlış düşünüşlerle, yanlış bakışlarla hiçbir sorun çözülemez bu girift durum da çözüme kavuşturulamaz. O zaman Irak, Suriye, Afganistan, Libya, Yemen vb. ülkelerde oluşan kan, gözyaşı ve zulüm devam edecek demektir. 

Eğer gerçekten barış ve hakkaniyet içinde yaşama arzumuz varsa öncelik doğru düşünme ve doğru bir düşünce zemini kurmaktan geçtiğini algılamalıyız…  

Vesselam… 


Abdülaziz Tantik, 15.08.2018, Sonsuz Ark, Konuk Yazar, Düşlemek


Sonsuz Ark'ın Notu: Abdülaziz Tantik  Beyefendi'ye, bütün samimiyetiyle yazdığı yazıları bizimle paylaştığı için teşekkür ederiz... Seçkin Deniz, 31.03.2018







Sonsuz Ark'tan
  1. Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. 
  2. Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
  3. Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.

Seçkin Deniz Twitter Akışı