15 Haziran 2018 Cuma

SA6319/AŞ84: Oruç, Bayram ve Zihnimizin Düşmanı Belalarımız

"Oruç evet; biraz düşünmemiz için zaman sağlıyor bize."


Uzunca bir süredir orucu nasıl geçirdiğimizi anlayamıyoruz koskoca bir ay bittiğinde durup düşündüğümüz şimdiki gibi arife-bayram zamanlarında. Çok oldu; belki otuz belki kırk yıl, Ramazan bu kadar hızlı geçmiyordu. Ağır ağır sürükleniyordu gün, ağır ağır öğlen oluyordu ve ağır ağır ikindi, sonra ağır ağır geliyordu akşam, ağır ağır geçiyordu teravih; şimdi öyle değil... Bu kesin.

Bayramın ilk günü bugün, ikinci ve üçüncü gün de alıştığımız ve alıştırdığımız gibi hızla geçip gidiverecek ve biz yine her zamanki hızlı hayatımıza kaldığımız yerden devam edeceğiz. Ama aklıma takılan şey durmuyor, işliyor olduğu yerde... Niye bu kadar çabuk geçti oruç, geçen yıl olduğu gibi. Mevsim de yaz, günler uzuyor, kısa değil... ay da otuz gün, yirmi dokuz değil. Biz neleri kaybettik ki? Ya da biz neleri kazandık? Eskiden ağır geçmesi miydi kusurlu olan, şimdi hızlı geçmesi mi?


Eğer eskiden ağır geçmesi geçim sıkıntısı, iş hayatının şartlarının ağırlığı ve beslenme yetersizliğinden değil idiyse takvâmızın fazlalığından mıydı? Oruçlu günün uzunluğunu, kısalığını geçtik, burada tartışmayacağımız şeylerden biri günün boyu. Takvamız mı fazlaydı? Eleştirmek için itikadî bahane arayanlar için bu iyi bir bahane gibi duruyor olabilir, ama kendilerinde de o takvâ yok; üstelik takvâsı yüksek olanın orucu yavaş ve ağır geçer diye de bir kaide yok... Aksine takvâ, orucun ağır biyolojik fizyolojik, psikolojik etkilerini azaltma özellikleri var olduğu için geçmişte övülür olmuştur. O halde sormamız lazım, takvâmız mı yükseldi de oruç hızla geçip gidiyor?

Ben üç nedenden dolayı uzun yıllardır orucun hızlı geçtiğini düşünüyorum. Birincisi; iş hayatının ve teknolojinin insan haklarına her geçen gün daha da uygun ve saygılı hale gelen şartları, ikincisi insan zihninin işlem yoğunluğunun  her geçen yıl daha da artması ve farkındalık probleminin nefs üzerindeki açlık susuzluk baskısını azaltması- diğer şeylerle çok meşgul olan insanın oruçlu olduğunu fark etmekte eskisi kadar sakin kafaya sahip olmaması-, üçüncüsü de beslenme imkanlarının çeşitlenmesi ve zenginleşmesi.

Bir neden daha var, onu dördüncü neden olarak saymadım. Çünkü ikinci neden onu da kapsıyor. Biz 40 yıldır terörden, darbelere, ekonomik krizlerden İslam düşmanlığına, ırkçılıktan değersizliğe, seçimlerden trafik yatırımlarına, gıda teröründen, sağlık sorunlarına, iletişim kaosuna, ihanetlere, vatan kaygısına, Amerika'ya  kadar birbiri ardına yağmur gibi yağan belalarla meşgulüz. Zihnimiz hiç dinlenecek zaman bulamıyor. Ki bence orucun hızlı geçmesinin en etkili nedenlerinden biri bu. İskandinav ülkelerinin o sıkıcı sorunsuzluğu, ağır bencil mekanizmaları bize uzak...

Oruç evet; biraz düşünmemiz için zaman sağlıyor bize. Geçmişte oruca çok daha fazla yoğunlaşıyor, açlığımızı susuzluğumuzu daha çok fark ediyorduk. Ağır ağır ilerleyen kısa ve uzun vadeli borçlarımız eskiden de vardı. Hatta geçmişteki insanlar daha fazla dinden haberdar değillerdi, oruç tutmayan yine tutmuyordu.

Bugün bayram; bizi bize bırakmayan hainlerden ve İslâm düşmanlarından, Türkiye düşmanlarından başımızı alıp orucumuzu, bayramımızı lâyıkı ile idrak edemiyoruz ve her şey bu yüzden hızlı geçiyor. Bizi yavaşlatan, bize hayatı hatırlatan nasihatleriyle yaşlılarımızı hayatımızdan uzaklaştırdık, en kötü hızlımız budur belki.

Ülkemizin belalardan başını alıp daha sakin bir iklime kavuşması için belki de son fırsatımız olan 24 Haziran seçimlerinin insanımız, vatanımız ve bütün müslümanlar için hayırlı sonuçlara vesile olmasını Allah'tan temenni ediyor ve her kardeşimin bayramının mübarek olmasını diliyorum.



Arif Şahin, 15.06.2018, Sonsuz Ark, Şaşkınların Tarihi 84



 Sonsuz Ark'tan
  1. Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. 
  2. Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
  3. Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark Manifestosu'na aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.


Seçkin Deniz Twitter Akışı