27 Aralık 2017 Çarşamba

SA5393/KY34-EE14: Doğum, Diriliş ve İntifâda

بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم



Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla.

Âlemlerin Rabbi, Mevlâmız olan Allah’a hamd, örnek kulu, son Resûlü Hz. Muhammed Mustafa’ya salat ü selâm ile sözlerime başlarım.

Kudüs tam 400 yıl bir Osmanlı şehriydi (1517-1917). 100 yıl önce bugün Kudüs Osmanlı hakimiyetinden çıktı.  Zulüm ve işgal devam ediyor. 1917 Balfour Deklerasyonu[1] ve 2017 idiot Trump’ın kararı.

8 Aralık Cuma günü dünya Kudüs için ayağa kalkmışken ben dünyaya hastaneden eşlik etmiştim. Hastanede hem yeni doğacak oğlum için hem de Kudüs ve Müslümanlar için dua ediyordum. İsrail barbarlığı zalimliğin ötesindeydi, aslında yeni bir şey yoktu. İsrail aynı İsrail, Müslümanlarda aynı Müslümanlardı.

İngilizlerin şehri teslim alışı.

İsrail işgal kuvvetlerinin dün geceki Gazze saldırısında şehid olan 4 Filistinli Şehide rahmet, katillerine ve destekçilerine lanet olsun demekten başka elimizden başka bir şey gelmiyordu.

Hastanede aklımdan neler geçiyordu neler…Hâmâset ve cehâletle düşman ve saldırısı püskürtülür mü? Ne zaman Müslümanlar gerçekten bir muhasebe yapabilecekler? İntifâda tamam, diriliş tamam, Allah için öfke tamam ama imanlı, tevhîd ve vahdet şuurunda, adaletli, merhametli, tutarlı, ahlâklı, donanımlı ve cesaretli Müslümanlar nasıl yetiştirecektik? Müslümanların arasındaki ahlaksızlık, riyâkarlık, yabancılaşma, adaletsizlik ve merhametsizlikle nasıl baş edeceğiz? Niye Müslümanlar işlerini kötü yapıyorlar, sorumluluklarının hakkını neden veremiyorlar? Artık düşmanları Müslümanlardan neden korkmuyorlar?

Hastaneden Cuma namazına gidip geldikten sonra öğrendim ki,  Mekke İmamının Cuma Hutbesi anne babaya iyilik üzerineydi bugün...(!) Suudi Yazar: Ülke çıkarlarımız ve ABD ile olan ilişkimiz Filistinden Kudüs’ten daha önemlidir[2] diyordu, yeni yetme batı’nın yeni kullanışlı uşağı kıral namzetinin tercümanı olarak.

Zaten New York Times, Suud Veliahtı Muhammed Bin Selman’ın Filistin Devlet Başkanı Mahmet Abbas’a Kudüs’ten vazgeçerek ayrım duvarının diğer tarafında kalan Kudüs’ün banliyölerinden Ebu Dis beldesini başkent olarak kabul etmesi yönünde baskı yaptığını ortaya çıkarmıştı.[3]

Suud, Mısır ve Birleşik Arap Emirlikleri üstüne düşen hainliği yapıyorlar. İhanetlerinin perçinlenmesi olarak ta Kudüs için sokağa çıkanları "terörist" ilan etmeye hazırlanıyorlardı.[4] Müslümanlar olarak bizim İsrail’den önce Müslümanların bağrına saplanmış olan Suud, BAE, ve İran meselelerini çözmemiz gerektiğini tekrar hatırladım.



23 tane işgalci, korkak, zavallı ve zalim İsrail askeri tarafından gözleri bağlı şekilde götürülürken çekilen fotoğrafıyla adeta Kudüs direnişinin sembolü olan ve şuan Beytullahim yakınında askeri hapishanede tutulan ve direnişin inşallah dirilişin sembolü olan 16 yaşındaki Fevzi El-Cuneydi'nin o kükremiş arslan gibi olan hali hastanedeki beni bile heyecanlandırmıştı. Çocuğa terörist damgası vur; bağlayıp esir al ve yine de ondan çok kork.

Resimde solundaki asker kılıklı haydutun gözlerinde korku görünüyordu çünkü haksızlardı. İsrail hırsız, haksız, hukuksuz, itibarsız, korkaktı... Filistin, mazlum ama mağrur, asil ve cesurdu... Haklı ve hakikatli. Evet, "Müslüman genç orantısız bir iman kullanıyordu..." "Mü’minlerden öyle adamlar vardır ki, Allah’a verdikleri söze sâdık kaldılar. İçlerinden bir kısmı verdikleri sözü yerine getirmiştir (şehit olmuştur). Bir kısmı da (şehit olmayı) beklemektedir. Verdikleri sözü asla değiştirmemişlerdir."(Ahzâb Suresi,33/23.)

Oğluma “Hamza Ali” adını korken Cuneydi'ye imrenmiştim. Şu ayeti hatırladım: “Ey Peygamber! Mü’minleri savaşa teşvik et. Eğer içinizde sabırlı yirmi kişi bulunursa, iki yüz kişiye galip gelirler. Eğer içinizde (sabırlı) yüz kişi bulunursa, inkâr edenlerden bin kişiye galip gelirler. Çünkü onlar anlamayan bir kavimdir.” (Enfâl,8/65.)



Hastanede vakit çoktu, doğumu beklerken bir haber daha gördüm; hırsız, haksız, hukuksuz, itibarsız, korkak İsrail askerleri ulusal güvenlikleri için ölümcül derecede tehlikeyi keşfetmişler ve El-Halil'de down sendromlu Filistinli Muhammad Al-Taweel'i gözaltına almışlardı.[5] Bu tescilli zalim ve katillerin gücü kadın, ihtiyar, çocuk ve engellilere yetiyordu. Yine Rabbimin şu ayetini hatırladım: “(Ey Muhammed!) İman edenlere düşmanlık etmede insanların en şiddetlisinin kesinlikle Yahudiler ile Allah’a ortak koşanlar olduğunu görürsün.” (Mâide,5/82.)

Ehl-i Kitap, mü’minler için hayır istemezler (Bakara,2/105.), onlardan razı olmazlar (Bakara,2/120.), onları ifsad etmek (Al-i İmran,3/118.) ve kâfir yapmak (Al-i İmran,3/102.) isterler. Allah (cc)’da onlara karşı iman edenleri uyarıyor ve diyor ki: “Ey iman edenler! Yahudileri ve Hıristiyanları velî/dost edinmeyin. Zira onlar birbirinin dostudurlar.” (Maide,5/51.)[6] Bununla birlikte  Müminlere insanlar içinde en amansız düşmanlar da  yahudi ve şirk koşanlardır. Müşriklerle dostluk ilişkilerini geliştiren ve onları müslümanlara karşı kışkırtanlar yahudilerdir. “Kafir olanlara, bunlar iman edenlerden daha doğru yoldadır, diyorlardı.” Kur’an onların bu sözlerini vermektedir. İslam’a karşı savaşı Yahudilerin ve müşrikler hep ortaklaşa düzenlemişlerdir.

Sonra Haaretz’in yayımladığı İsrail Savunma Bakanı Avigdor Lieberman, Wadi Ara'daki İsraillilere seslenişini okudum: "Filistinlilerin dükkanlarına gitmeyin, onlardan alışveriş yapmayın, Wadi Ara'yı boykot edin. ONLARA BURADA İSTENMEDİKLERİNİ HİSSETİRİN."[7] Mekke’de Kureyşli müşriklerin Allah’ın elçisi Muhammed Mustafa (sav) ve Müslümanlara yaptıkları boykotu hatırladım. Ambargo ne acımasız, ne yaman bir silahtı! Ama müşriklerde başaramamıştı bugün ki Siyonist işgalci Yahudiler’de başaramayacaklardı.

Filistinli sivillere barbarca ve alçakça şiddet uygulayan İsrail askerlerinin, Filistinli bir sokak satıcısının mallarını çalarken görüntülerini hepiniz izlemişsinizdir. Karşımızda katil, barbar, kendisine güvenilmeyecek ve bir tescilli zalim var.

İsrail Kudüs’ü 1967’de işgal etti ve uluslararası hukuka aykırı bir şekilde sürekli Yahudi yerleşimcilere alan açmaya devam ediyor.  Zulüm de devam ediyor… Unutmadan İsrail, ABD Başkanı Donald Trump'ın Kudüs kararının ardından işgal altındaki Doğu Kudüs'teki Yahudi yerleşim birimlerine 7 bin yeni konut inşa etmeyi planlıyor.[8]

ASIL MESELE: DÜŞTÜĞÜMÜZ YERDEN KALKMAK İSTİYORMUYUZ YA DA HAMÂSETE DEVAM MI?

Afganistan, Irak, Mısır, Irak, Suriye, Libya, Yemen, Arakan düştüğünde; Kur’an’ı mehcûr bırakıp, Resulullah’a yabancılaşıp “tevhid, vahdet ve Müslüman kimlik ve farkını” koruyamayan, “Müslüman” ve “ahlak” kavramlarının birbirinden uzaklaştığı; “adalet” ve “merhamet” değerlerini zedelediğinde; “riyâkarlık” zirve yapıp dini Allah’a has kılma ve ihlâs hırpalandığında Müslümanlar için Kudüs zaten çok önceden düşmüştü.

Müslümanlar Allah'ın belirlediği "kırmızı çizgileri" korumuş olsalardı, Allah'ta bizim "kırmızı çizgileri"mizi korumamıza yardım edecekti. "Ey iman edenler! Eğer siz Allah’a (Allah’ın dinine) yardım ederseniz O da size yardım eder, ayaklarınızı kaydırmaz." (Muhammed Suresi,47/7.)

Trump niye böyle yaptığından ziyade “dün biz niye kaybettik/yenildik bugün niye kaybediyoruz?” diye sorup düştüğümüzden yerden kalkmak için ne zaman doğru soruya kafa yoracağız? Mevlamıza Rabbimize ne zaman döneceğiz?

Biz düşmanlarımıza ve bizi yok etmek isteyenlere ancak daha iyi bir Müslüman olarak yani Allah’ın razı olduğu iman, salih amel, istikamet, cihâd,  takva, ihlas, ihsan ve adalet ehli olarak galebe çalabiliriz.

GÂVUR GÂVURLUĞUNU VE ZULMÜNÜ YAPARKEN BİZ NE YAPIYORUZ?

Müslümanlar birbirinin gözünü oymayı bırakmadan ve vahdeti sağlayamadan Kudüs’ün özgürleşmeyeceğini anlamalıyız. İslâm bir vadide, Müslümanlar bir vadide iken Kudüs’ten önce kendimizi özgürleştirmemiz ve Müslüman kimliğimizi, kalite ve farkımızı korumamız gerekmektedir.

Rabbimizin şu fermânını tekrar ve tekrar çok iyi düşünmemiz ve anlamamız gerekmektedir: “Ey iman edenler! Sizden kim dininden dönerse, (bilin ki) Allah onların yerine öyle bir topluluk getirir ki, Allah onları sever, onlar da Allah’ı severler. Onlar mü’minlere karşı alçak gönüllü, kâfirlere karşı güçlü ve onurludurlar. Allah yolunda cihad ederler. (Bu yolda) hiçbir kınayıcının kınamasından da korkmazlar. İşte bu, Allah’ın bir lütfudur. Onu dilediğine verir. Allah, lütfu geniş olandır, hakkıyla bilendir.” (Mâide, 5/54.)

Taha Kılınç, “Çıkış nerede?” yazısında bahsettiği gibi, “Kudüs’ün içinde bulunduğu durum, İslâm dünyası olarak bizim çeşitli alanlardaki ihmal ve tembelliklerimizden kaynaklanıyor. Her bir ferdin kendi içinde tutarlı, ahlâklı, donanımlı ve cesaretli olmasına çalışacağız. İlk adım bu. Tarih bilen, coğrafya bilen, dil bilen, dünya sistemini bilen, ahirete taalluk eden sorumluluklarını bilen, kısacası varlık şuurunun farkında müslüman bireyleri ne kadar çoğaltabilirsek, işimiz de o kadar kolaylaşacak. Kendi başına ayakta duramayan, kendisinden ve dünyadan habersiz, nereye sürüklenirse oraya giden insan toplulukları, mevcut kaosu daha da derinleştirmekten başka bir işe yaramıyor.”[9]

Silahlanmış/gelişmiş kötülüğe, silahlanmış/gelişmiş iyilikle, karşı koymak şarttır. Cihâd onun için hep var olacak, Müslümanlar da düşmanlara karşı gücü yettiği kadar kuvvet hazır edip (Enfâl,8/60.) tedbirlerini alıp, gerekli hazırlıkları yapıp hazır konumda bulunacaklar (Nisâ,4/71.)

Kudüs konusunda gösteriler icraat ile desteklenmezse sonuç bir hafta sonra unutulur gider. İslam ülkeleri hangi icraatları yapacaklar görmeli. Tüm yükü topluma bırakıp devletlerin yaptırım yapmaması halinde toplum da pes eder. Buna fırsat verilmemelidir.

Şimdi gelelim asıl meselemize… düştüğümüz yerden nasıl kalkacağız ve tekrar nasıl izzet bulacağız? Âlemlerin Rabbi olan Mevlâmız dilerse ve biz bunu hak edersek bizi tekrar İZZETLİ kılacaktır. يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ آمِنُواْ  "Ey İman edenler, iman edin...! (sebât edin, istikâmet üzere, dosdoğru olun, Rabbinize teslim olun)" (Nisâ,4/136.)

Rabbimden niyâzım, bu yoğun saldırı ve fitnelerin Müslümanların kendilerine gelmeleri, Kitaba ve Sünnete sımsıkı sarılıp, cehâletten kurtulmaları, tevhid ve vahdeti güçlendirip, yeniden izzetli günlerine dönmeleri için bir vesile kılmasıdır. “Ey Rabbimiz! Üzerimize sabır yağdır, ayaklarımızı sağlam bastır ve şu kâfir kavme karşı bize yardım et.” (Bakara,2/250.) “Rabbimiz! Bizim günahlarımızı ve işimizdeki taşkınlıklarımızı bağışla ve (yolunda) ayaklarımızı sağlam tut. Kâfir topluma karşı bize yardım et” (Ali İmrân,3/147.)

Son Söz: Rahmân ve Rahîm, Âlemlerin Rabbi olan Mevlâmız  şöyle buyurmuştu:

وَلاَ تَهِنُوا وَلاَ تَحْزَنُوا وَأَنتُمُ الأَعْلَوْنَ إِن كُنتُم مُّؤْمِنِينَ

“Gevşemeyin, hüzünlenmeyin. Eğer (gerçekten) iman etmiş kimseler iseniz üstün olan sizlersiniz.” (Âli İmrân,3/139.)

قُل لِّلَّذِينَ كَفَرُواْ سَتُغْلَبُونَ وَتُحْشَرُونَ إِلَى جَهَنَّمَ وَبِئْسَ الْمِهَادُ

“İnkâr edenlere de ki, "mutlaka yenilecek ve cehenneme sürüleceksiniz." (Âli İmrân,3/12.)


Emin Emre, 27.12.2017, Sonsuz Ark, Konuk Yazar, İlahiyat, Din ve Tefekkür
Emin Emre Yazıları


[1] Filistin'de işgalin yolunu açan Balfour Deklarasyonu 100 yaşında
http://aa.com.tr/tr/dunya/filistinde-isgalin-yolunu-acan-balfour-deklarasyonu-100-yasinda/954461
[2] كاتب سعودي : علاقتنا مع أمريكا أهم من فلسطين
http://asrararabiya.com/?p=7905
[3] Talk of a Peace Plan That Snubs Palestinians Roils Middle East
https://www.nytimes.com/2017/12/03/world/middleeast/palestinian-saudi-peace-plan.html
[4] UAE's Gargash says Trump's decision on Jerusalem is 'gift to radicalism'
https://www.reuters.com/article/us-usa-trump-israel-emirates/uaes-gargash-says-trumps-decision-on-jerusalem-is-gift-to-radicalism-idUSKBN1E30AN?il=0
[5] https://twitter.com/EsraOzturkIst/status/939435892032360448
[6] يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ لاَ تَتَّخِذُواْ الْيَهُودَ وَالنَّصَارَى أَوْلِيَاء بَعْضُهُمْ أَوْلِيَاء بَعْضٍ وَمَن يَتَوَلَّهُم مِّنكُمْ فَإِنَّهُ مِنْهُمْ إِنَّ اللّهَ لاَ يَهْدِي الْقَوْمَ الظَّالِمِينَ
[7] Following Riots, Israeli Defense Minister Calls for Boycott of Arab Citizens: 'They Don't Belong Here'    read more: https://www.haaretz.com/israel-news/1.827961
[8] http://www.trthaber.com/haber/dunya/israil-isgale-7-bin-yeni-konut-ekliyor-342927.html
[9] Taha Kılınç, http://www.yenisafak.com/yazarlar/tahakilinc/cikis-nerede-2041456



Sonsuz Ark'tan
  1. Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. 
  2. Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
  3. Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.

Seçkin Deniz Twitter Akışı