11 Kasım 2017 Cumartesi

SA5144/KY38-SevDur98: John Bass Gitti DEAŞ Çözüldü



Takdim

Tarihler 10 Ekim 2015’i gösterdiğinde, DEAŞ terör örgütü Türkiye’de Ankara Garı katliamı olarak anılan 102 kişinin hayatını kaybettiği ilk büyük saldırısını gerçekleştirdi. Bu katliamın ardından CIA uzmanı Henry Barkey “Yarın öbür gün İstanbul’da İstiklal Caddesi’nde yapsalar ne olacak” ifadelerini kullanmıştı. Bu sözlerden beş ay sonra İstiklal Caddesi’nde DEAŞ imzalı Barkey’in bombası patladı. 

5 kişinin öldüğü, 37 kişinin yaralandığı patlamadan sonra DEAŞ İstanbul’da bir kanlı saldırı daha gerçekleştirdi. Geçtiğimiz yılbaşı 39 kişinin hayatını kaybettiği Reina katliamı, DEAŞ’ın Türkiye’deki son eylemi oldu. 9 buçuk aydır sesi soluğu çıkmayan örgüt, geçen hafta Cumhuriyet Bayramı kutlamalarında büyük bir katliam hazırlığındayken yakalandı.

İslam’ı kullanarak katliamlar yapan, Suriye ve Irak’ta kanlı eylemlere imza atan ve birçok şehri ele geçiren DEAŞ, Amerika’nın Irak’ı işgal etmesinden sonra tohumları atılan bir terör örgütü. Örgütün arkasında Amerikan’ın olduğu hep söylenegeldi. Bu konudaki en dikkat çekici sözler, şu anki Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Donald Trump’a ait. Trump, seçim çalışmaları sırasında, “IŞİD’i Obama kurdu, yardımcılığını da ezik Hillary Clinton yaptı” demiş, belki de ABD adına yüzyılın itirafını yapmıştı. Obama gitti gideli büyük bir eylem yapmayan DEAŞ’ın, Türk-Amerikan ilişkilerinin gerildiği şu dönemde saklandığı ininden kafasını çıkarması da bir hayli ilginç.

DEAŞ’ın düğmesi kimin elinde

DEAŞ’ın neredeyse 1 yıl aradan sonra durup dururken harekete geçmesi “Eylem için DEAŞ’ın düğmesine biri mi bastı” sorusunu akıllara getirdi. Görev süresi dolan ve geçen haftalarda Türkiye’den ayrılan ABD’nin şaibeli eski Büyükelçisi John Bass, yaptığı veda toplantısında DEAŞ konusunda garip imalarda bulunmuş, “Türkiye, son 9 buçuk aydır kayda değer bir DEAŞ saldırısı yaşamadı. Bu, DEAŞ’in Türkiye’de saldırı düzenlemekten vazgeçmesinden kaynaklanmıyor. 2 yıl önceki dün yıl dönümü olan Ankara’daki trajik saldırıyı (Gar saldırısı) hatırlıyoruz. DEAŞ’in son dönemde bu ölçüde bir saldırı gerçekleştirememesi, hükümetlerimizin bu konuda yakın işbirliğinden kaynaklanıyor” ifadelerini kullanmıştı.

Üst düzey DEAŞ itirafı

John Bass’ın bu sözleri, DEAŞ’ın ABD tarafından yönetildiğinin adeta bir ispatı niteliğindeydi. Terör uzmanları ve diplomatlar tarafından “DEAŞ itirafı” olarak değerlendirildi. ABD-DEAŞ ortaklığını gözler önüne seren bu itiraf, aynı zamanda bir tehdit de içeriyor muydu? Uzmanlar, Türkiye’de son 9 buçuk ayda DEAŞ saldırısı olmadığı uyarısı yapmasının “DEAŞ’i engelledik” anlamına geldiğini, “Bu, Türkiye’nin özellikle Suriye’deki çatışmalar dolayısıyla halen güvenlik sınamalarıyla karşı karşıya olmadığı anlamına gelmiyor” sözlerinin de Türkiye’ye terör sopası göstermek olduğunu vurguladı. Gazeteler o günlerde Bass’ın giderayak Türkiye’yi tehdit ettiği ile ilgili manşetler attı, yorumlar yaptı. Dikkatli gözler CIA uzmanı Henry Barkey’in tehdidinden sonraki İstiklal Caddesi saldırısının altını çizmeyi de ihmal etmedi. Tespit tamamdı da, asıl soru “Bass’ın bombasının nerede ve ne zaman patlayacağı” idi. Geçen hafta Cumhuriyet Bayramı hazırlıkları sırasında bunun cevabı da geldi.

Hiç olmadığı kadar kötü noktaya gelindi

ABD Başkanı Trump bundan bir buçuk ay kadar önce “Türkiye ile ilişkilerimiz hiç olmadığı kadar iyi” demesinin ardından ne olmuştu da iki ülke ilişkileri bu kadar gerilmiş, terör örgütlerinin düğmesine basma noktasına gelmişti? Geçtiğimiz haftalarda ABD Başkonsolosluğu’nda irtibat görevlisi olan Metin Topuz gözaltına alınmış, çıkarıldığı mahkeme tarafından “Siyasi ve askeri casusluk, Anayasal düzeni bozmaya teşebbüs, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs” suçlamalarıyla tutuklanmıştı.

17 Aralık darbe girişimini tezgâhlayan Fetullahçı polis müdürleri ve kaçak savcı Zekeriya Öz ile irtibatı belirlenen Metin Topuz’un gözaltına alınmasının ardından mızrak çuvala sığmaz oldu. Metin Topuz tutuklandıktan sonra, uğrunda her türlü pazarlığa açık bir görüntü veren Amerika, deyim yerindeyse seferberlik ilan etti. Topuz’un ne ile suçlandığını öğrenmek için belgeler talep edildi ve belgeler görülmeden suçlamanın somut delillere dayanmadığı ilan edildi. 

Topuz’un telefonu bile tarihi eser niteliğinde bir ilgiyle ABD tarafından istendi, yürüyen soruşturma için yargıya müdahale etmek gibi akıl almaz taleplerde bulunuldu. Tutuklama ve karşılıklı açıklamaların ardından ABD Türk vatandaşları için vize başvurularını askıya alınca, Türkiye de mütekabiliyet gereği aynı kararı ABD vatandaşları için aldı. Böylece iki NATO ülkesi ABD ve Türkiye ilişkileri hiç olmadığı kadar kötü bir noktaya gelmiş oldu.

Bir Amerikan silahı

ABD Başkanı Trump bundan bir buçuk ay kadar önce “Türkiye ile ilişkilerimiz hiç olmadığı kadar iyi” demesinin ardından ne olmuştu da iki ülke ilişkileri bu duruma gelmişti. Metin Topuz olayı bardağı taşıran son nokta olsa da, asıl kriz 15 Temmuz darbe girişimiyle başladı. Amerika, FETÖ’nün yaptığı darbe girişimini desteklediğine dair kuşkuları giderme adına en ufak bir iyi niyet gösterisinde bulunmadı. Eldeki delillere rağmen Fetullah Gülen’in bir türlü iade edilmemesi bu anlamda Türkiye için büyük hayal kırıklığı oldu. 

Bunun yanı sıra Washington’un Suriye’de PYD’ye verdiği destek, Türkiye’nin Rusya’dan S-400 hava savunma sistemini alma kararı, Ankara’nın son dönem Tahran, Moskova ve Venezuela ‘açılımları’, korumalar krizi, Rıza Sarraf davasında eski bakan Zafer Çağlayan hakkında tutuklama kararı verilmesi, Türkiye’de tutuklu bulunan ABD’li rahip Andrew Brunson gibi konular etrafında yaşanan gerginlik, Metin Topuz olayıyla birlikte DEAŞ tehdidine giden bir sürece kapı araladı. Amerika PKK/PYD’nin ipini elinde tuttuğunu, besleyip büyüttüğünü saklamadığı gibi, DEAŞ’ın ipinin de elinde olduğu konusunda açık vermiş oldu.

İran’ın elinde kanıtlayacak belge var

ABD’nin, Ortadoğu’daki hedeflerine ulaşmak için işine gelen terör örgütünü desteklediği ve bunu gizlemeye bile gerek duymadığı dünya kamuoyu tarafından bilinen bir gerçek. PKK’nın Suriye uzantısı olan YPG’ye desteğini gizlemeyen ABD’nin DEAŞ’ı da ihmal etmediği ortada. Rus Televizyon kanalı RT’ye konuşan İran Devrim Muhafızları Ordusu Genel Komutan Danışmanı Hamit Rıza Mukaddemfer de 30. 06. 2017 tarihinde ABD’nin DEAŞ’e yardım ettiğine yönelik delilleri olduğunu söylemişti. 

Mukaddemfer, “Söz ettiğim deliller ABD’nin hangi alanlarda DEAŞ’a yardım sağladığı konusuna ışık tutuyor. Söz konusu alanlar silah desteği, lojistik ve tıbbi yardımı içeriyor” diyerek delillerin yazılı olarak yayınlanabilecek metin veya sözleşme şeklinde olmadığını, sahada olup bitenlerle ilgili olduğunu açıklamıştı. 

DEAŞ’ın kurulmasının arkasında ABD’nin olduğunu savunan Mukaddemfer, “Onlar (ABD) bu gerçeği saklayamazlar. ‘Bu örgütü kurmakla hata ettik ve şimdi onu bertaraf etmek istiyoruz’ yönündeki açıklamalar yaptıklarında yine yalan söylüyorlar ve bunu kanıtlayabilecek bir sürü belge var” ifadelerini kullandı. Daha önce de İran Genelkurmay Başkan Vekili Orgeneral Mustafa İzadi, Tahran yönetiminin elinde ABD’nin DEAŞ’ı doğrudan desteklediğini ortaya koyan delil ve belgelerin olduğunu açıklamıştı.

* * *

11 günde 283 DEAŞ’lı engellendi

Güvenlik güçlerinin hassasiyeti sayesinde DEAŞ’ın 29 Ekim’de yapmayı planladığı eylemlerin önüne geçildi. Bayrampaşa’da bir AVM’nin otoparkında 4 DEAŞ’lıya ait araç ve motosiklet üzerinde yapılan incelemede, uzaktan kumanda düzeneği olan el yapımı patlayıcılar, sırt çantalı el yapımı patlayıcı bulunan canlı bomba yelekleri, 2 silah ve bu silahlara ait fişek bulundu. Emniyet Genel Müdürlüğü, son 11 günde terör örgütü DEAŞ’a yönelik yapılan operasyonlarda 283 kişinin gözaltına alındığını açıkladı. Operasyonlarda 66 el yapımı patlayıcı ele geçirildi.

Emniyet Genel Müdürlüğü’nden yapılan açıklama şu şekilde:

Emniyet Genel Müdürlüğü koordinesinde, eylem arayışında bulunduğu bilgisi edinilen DEAŞ terör örgütü mensuplarına yönelik 22 Ekim-01 Kasım tarihleri arasında ülke genelinde operasyon düzenlendi. 25 ilde yapılan 96’sı Türk, 187’si Yabancı Uyruklu olmak üzere toplam 283 şahsın gözaltına alındığı operasyonlarda; 66 adet el yapımı patlayıcı, 2 kilogram nevi belli olmayan toz madde, 8 adet tabanca tabancalardan 3’ü kurusıkı, 405 adet tabanca fişeği, 3 adet av tüfeği, 39 adet av tüfeği fişeği, 1 adet pala, çok sayıda örgütsel doküman ve malzeme ele geçirildi. Vatandaşlarımızın huzur ve güvenliği için var gücüyle çalışan Teşkilatımız terör örgütü mensuplarının en kısa zamanda yakalanarak adli mercilere intikal ettirilmeleri için yürüttüğü kararlı mücadeleyi sürdürecektir.



Sevda Dursun, 11.11.2017, Sonsuz Ark, Konuk Yazar, Röportaj, Eleştiri

Sevda Dursun Yazıları



Sonsuz Ark'ın Notu: Sevda Dursun Hanımefendi'den çalışmalarının yayınlanması için onayı alınmıştır. Seçkin Deniz, 12.09.2015


İlk Yayınlandığı yer: Gerçek Hayat





Sonsuz Ark'tan
  1. Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. 
  2. Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
  3. Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.

Seçkin Deniz Twitter Akışı