5 Kasım 2017 Pazar

SA5116/KY35-YTK232: “Devrim”den “Türkiye’nin Otomobili”ne

"Bu yolda üreteceği katma değer, yan ürünler, sanayi, teknoloji ve bilimde açacağı onca yan yol ve yetiştireceği insanlarla yolu açık olsun inşallah."


22 Eylül 2015’teki “Lafla peynir gemisi yürür mü?” başlıklı yazımda Osmanlı’nın 1. Dünya Savaşı başlamadan hemen önce İngiltere’ye sipariş ettiği iki dretnotun hikayesine değinmiştim. O siparişleri, birinin parası tamamen ödendiği halde vermeyen Londra Osmanlı’nın savaşa girme sebeplerinden birini daha döşemişti.

Dretnot meselesiyle ilgili bizi ilgilendiren bu ayrıntı kadar önemli bir husus da İngilizlerin savaş gemisi konusunda yaptığı çığır açıcı bu sıçramanın bizzat cihan harbine neden olma ihtimali.

Bütün sularda savaş gemileriyle arası kapatılmaz bir üstünlüğe sahip İngiliz donanması, zırhlı, daha hızlı, atış gücü yüksek ve daha isabetli dretnotu inşa ettiğinde büyük başarı kazanmıştı. Ama talih akla gelmeyeni de yanında getirdi İngilizlere…

Eski usul gemilerle devam etse hayat, Almanya dahil kolay kolay kimse karşısına dikilmeye cesaret edemeyecekti. Oysa şimdi Almanya da güçlü çelik başta sanayisiyle dretnot üretmeye başladı ve Britanya’nın asırlardır süren deniz hakimiyetinin karşısına ciddi bir rakip olarak çıktı.

Ada tersanelerindeki kadar olmasa da Berlin’deki iktidar da hızla savaş makinalarını sürmeye başladı açık denizlere.

Bir savaş tarihi yorumuna göre, Birinci Cihan Harbi’nin en önemli sebebi işte, Almanya’nın normalde yetişmesi mümkün olmayan bu yarışa, dretnotlar sayesinde başa baş girmesiydi.

Bütün bu tarih hatırlatmasının bir önemi var; yerli otomobil için nihayet yapılan ciddi başlangıç.

Dün Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ndeki törenle Türkiye’nin Otomobili için Cumhurbaşkanı Erdoğan beş firmanın patronlarının da olduğu törende üretime başlanması için imzayı attı.

Bundan sonra ne olur?

Yerli otomobilin önünde şimdi maliyet, pazarlama, pazar, verimlilik, rekabet, kalite gibi ciddi ve zorlu basamaklar var tırmanması gereken.

Tırmanılamaz mı?

Tırmanılır.

Bunun için, yarışa geriden başladığımız için devlet desteği şart ve bu oldukça, firmalar da hak edileni gereği gibi yaptıkça bu iş yürür, gelişir. Bir yanıyla da yarışa çok geç başlamamızı telafi edecek bir tarihteyiz; klasik, asırlık otomobil teknolojisinde elektrikli üretim bu işe girişeceklere az çok yarışa aynı yerden başlama imkanı veriyor.

Türkiye çok ünlü Devrim otomobili macerasından, ardık herkesin ezbere saydığı uçak üretme girişimlerine kadar sanayinin bu yüzünde bir sürü fırsatı heba etti, treni kaçırdı, kaçırttırıldı. 

Belgeselini yaptığım ve özel ilgi alanım olduğu için iyi bildiğim bir şey varsa, o da, silah, uçak ve otomobil konusunda bugün çok rahat dünyanın ya da en azından bölgemizin sayılı üretici ülkelerinden biri olabileceğimizdi. Gerek Osmanlı’dan kalan mirasın buna imkan vermesi gerekse bizim millet olarak yatkınlığımız olan alanlar olması nedeniyle bu işleri çok rahat kotarabilirdik.

Olmadı…

Yeri geldi en sanayileşmiş şehrin Selanik elden çıktığı için, yeri geldi parasızlıktan, yeri geldi girişimlerin siyasetçe baltalanmasından yeri geldi “Daha ucuzunu biz verelim boş verin üretmeyi” dediklerine kanmamızdan… istemediğin kadar sebep var tarihte.

Sebep çok çünkü girişim de çok.

Kayseri’deki fabrika, Eskişehir’deki birikim, Vecihi Hürkuş’tan Nuri Demirağ’a özel girişimciler… onların ardından Türk Hava Kurumu’nun büyük başarıları, Devrim otomobili… hepsi ciddi girişimlerken tarihe gömülü bırakıldı paslanmaya terk edilerek.

Ankara’da Söğütözü’nü İstanbul Yolu’na bağlayan ara bağlantıda ilerlerken yıllarca dizi dizi traktörler gördük. Herkes orasını traktör fabrikası sanır. Oysa bir öncesinde düdüklü tencere fabrikasıydı. Ondan önce de uçak motor fabrikası.

Avrupa’nın en büyük rüzgar tribünü o yüzden Ankara’dadır.

Hepsi o uçak yapma girişimlerinin hazin sonuçlarıdır.

Havaalanının Yeşilköy’de olması tesadüf değildir çünkü Nuri Demirağ’ın uçak fabrikası, okulu, pisti hep oradaydı. Kayseri ve Eskişehir’in havacılıkla ilgisi Kurtuluş Savaşı’na kadar gider…

Bilmem sonu ne olacak bu seferki girişimin.

Dilerim ve duacısı olurum ki başarılı olsun.

Çünkü sanayi ve teknolojideki bir yatırımın girişimin denemenin onlarca yan ürünü vardır.

Eski Enerji Bakanı Taner Yıldız, başka bir ülkeyle ortaklaşa da olsa nükleer santral yapımı işine giriştiğimizde yüzlerce yan dalda uzmanlaşma, yüzlerce bilim adamı yetiştirme imkanı vereceğini söylemişti.

Velhasıl, yerli otomobil, Türkiye’nin Otomobili girişimi hem siyasi iradesiyle hem sanayicisiyle hem beklentisiyle güçlü bir başlangıç yaptığı için hem de yarışa rakipleriyle arası açılmadan başladığı için zafere ulaşma potansiyeli taşıyor.

Bu yolda üreteceği katma değer, yan ürünler, sanayi, teknoloji ve bilimde açacağı onca yan yol ve yetiştireceği insanlarla yolu açık olsun inşallah.



Yaşar Taşkın Koç, 05.11.2017, Sonsuz Ark, Konuk Yazar, Ankara'nın Ruhu

Yaşar Taşkın Koç Yazıları




Sonsuz Ark'ın Notu: Yaşar Taşkın Koç Beyefendi'nin yazılarının yayınlanması için onayı alınmıştır. Seçkin Deniz, 16.07.2015


İlk yayınladığı yer: Yeni Şafak




Sonsuz Ark'tan


  1. Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. 
  2. Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
  3. Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark Manifestosu'na aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.

Seçkin Deniz Twitter Akışı