8 Mayıs 2017 Pazartesi

SA4298/MEY33: Motivasyon Sorunları ve Matematik

"Biliyorum ki öğrencilerimiz ülke olarak, toplum olarak, aile olarak, okul ve öğretmen olarak hepimizin ürettiği sonuçların birer sonucudur, başarısızıkları sahiplenen olmaz, ama çoğu zaman başarısız olan çocuklarımız değil biziz, bunu da dikkatle ve ilgiyle irdelememiz gerek diye düşünüyorum."


Ne yapıyoruz, ne yapmalıyız?

Bu soruları hayatın en önemli işlerinden birini yaparken soruyorum, bir eğitimci olarak soruyorum. Çocuklarımıza, öğrencilerimize ne yapıyoruz, ne yapmalıyız? Akıl sorunları tesbit etmeden, yeni çözüm arayışlarının mümkün olmadığını söyler bize; daha doğrusu yaptıklarımızı sorgulamamızı ve yeni durumlara, yeni durumlardan kaynaklanan sorunlara karşı ne gibi çözüm yolları aramamız gerektiğini fısıldayan en önemli özelliğimiz olan akıl zorlar bizi.

Mesleğe başladığım zamandan bu yana yirmi üç yıl geçti. Gencecik insan yavrularını, ergenlikten yetişkinliğe geçerken izledim, onları eğitmek için çalıştım. Gördüğüm en önemli sorun neydi biliyor musunuz? Sürekli değişen bir nesil geliyordu her yıl ve gelen nesil önceki nesilden daha farklı, daha hareketli ve daha dikkati dağınık oluyordu her seferinde.

Mesela ilk yıl 'neden liseli olmaları gerektiği'ni çok fazla izah etme gereği duymazdık, çocuklarımız bunu bilirlerdi, sonraki yıllarda bunu daha fazla izah etme gereği duyduk. Yeni gelenler her yıl daha geç uyum sağladılar liseye.

Geldiğimiz 2017'de, bu kadar çok şeyin farkında olan ve en az yetişkinler kadar, çevreye, sosyal olaylara, siyasete duyarlı olan gençler var karşımızda ve işin tuhaf tarafı 'Neden liseli olmalıyız?' sorusunu en fazla bu yıl sordum öğrencilerime. Çünkü motivasyon sorunları çok fazlaydı ve sistemli olarak ders çalışma alışkanlıkları çok azdı. Ki bu hangi ders olursa olsun, gerçek bir handikaptı; çünkü açık ve kesin bir gerçek var ortada; 'ders çalışmayan başarılı olamaz'.

Her yıl daha da geciken motivasyon süreci, bugün 2017'de altı-yedi aya çıktı; Eylül'den Mart'a kadar geçen sürede neden-sonuç ilişkisini irdeleyerek, nasıl not tutulacağını ısrarla vurgulayarak, yazılı öncesi akşam ders çalışmanın başarılı olmaya yetmeyeceğini izah ederek geçtiğimiz bu uzun süre sonunda elde ettiğim sonuç, en azından öğrencilerimin 9. sınıftan sonrası için altyapılarını onardığım anlamına geliyordu. Bu en azından iyiydi.

Bu yıl derslerine ilk kez girdiğim 11. sınıflardan birinde çok yoğun ders çalışma, davranış bozuklukları gibi sorunlarla karşılaştığım bir sınıfta yaşadığımız küçük bir olayı anlatmak istiyorum.

Perdenin birinin asılı olduğu korniş düşmüş perde kornişin ucunda sallanıyordu. Öğrencilerden biri "Sağlam yapmamışlar!" diyerek yorum yaptı. Bu yorum kesin hüküm içeriyordu. "Başka olasılık yok mu?" diye sordum, "Kesin hüküm verebilmen için tüm durumları incelemen lazım değil mi, neden doğrudan kornişi takanı suçluyorsun?" 

Durdu, düşündü, "Bilmem" diye cevap verdi öğrencim. Türkçe-Matematik sınıfıydı ve sınıf çoğunlukla "Matematik ne işe yarayacak ki?" düşüncesindeydi.

Tane tane anlattım: 

"Gördüğünüz gibi tavana  monte edilmiş vidalar tutuyor kornişi, sadece o korniş düştüğüne göre, perdeyi sert çekme ya da perdeye asılma gibi etkiler de vidayı yerinden sökebilir ya da her şeyin bir kullanım ömrü var, o ömür de dolmuş olabilir, sıvayı yapan, sıva harcını hazırlayan, vida ve dübel kalitesi etkili olabilir, sence sadece kornişi takan mı sorumlu?"

Yine düşündü  ve sonra cevap verdi: "Dediğiniz gibi olabilir, Hocam, düşünemedim."

Sonra konuyu toparladım:

"Matematik size mümkün olan bütün durumları, olasılıkları göz önünde bulundurma fırsatı sunar, işte bu yüzden Matematik öğrenmeli insan, sadece dersteki başarı için değil, hayatın her alanında matematiğin size kazandırdığı analitik düşünme becerisini kullanırsınız."

Sınıf sohbetimizi dikkatle izlemişti. Hemen her öğrencimin gözünde durumun ciddiyetini kavrama belirtileri görmüştüm. Sonraki zamanlarda dinleme ve ilgilenme düzeyleri daha da gelişti, ancak motivasyon sorunlarının başarı için yetmediğini, altyapılarındaki yetersizlikleri gidermeden diledikleri gibi analitik düşünme gücü kazanamayacaklarını da onlara anlattım.

Bazen geç olsa da mücadele edince sonuç alabiliyorum. Biliyorum ki öğrencilerimiz ülke olarak, toplum olarak, aile olarak, okul ve öğretmen olarak hepimizin ürettiği sonuçların birer sonucudur, başarısızlıkları sahiplenen olmaz, ama çoğu zaman başarısız olan çocuklarımız değil biziz, bunu da dikkatle ve ilgiyle irdelememiz gerek diye düşünüyorum.

Evet; onlar ders çalışmak istemiyorlar, peki neden istemiyorlar?

Ne yapıyoruz, ne yapmalıyız?


Mustafa Eyyüboğlu, Sekiz Mayıs İkiBinOnYedi – OtuzÜç




Sonsuz Ark'tan
  1. Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. 
  2. Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
  3. Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark Manifestosu'na aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.


Seçkin Deniz Twitter Akışı