1 Ağustos 2016 Pazartesi

SA3249/KY1-CÇ291: Kumpas/ Roman - Bölüm III-6

"Bu hekat ölümü, ölümleri kutlayan değil yaşamayı ve yaşatmayı seçenlerin hekatıdır. Bu hekat bir dirilişin sessiz çağıltısıdır."


Bölüm Üç

-6-

“O müdürüm.. teşekkür ederim.. ömrünüze duacıyım.”

“Bir sorunumuz var!” dedi Fuat.

“Dinliyorum!” diye yanıtladı Salih.

“Bu gün törende bir gazeteci, Hakikat Gazetesinden Servet Toksöz merhumun çantasını sordu. Çantadan kimsenin bilgisi yoktu. İçinde bir takım belgeler vardı, el konulması gerekiyordu, öyle de oldu. Ve fakat çantayı bizim Yunus teslim etmeye fırsat bulamadı. Bu yüzden de soruyu sorana bir cevap da veremedik. Şimdi de iç işleri de çantayı soruyor.”

“Anladım müdürüm..” dedi Çopur. Sustu. Kaşlarını çatıp, gözlerini kısmıştı. Nefes almayı bile bırakmış gibiydi, bir dakikadan daha az süren bu suskunluğun ardından çehresinde sinsi bir gülüş belirdi ve zafer kazanmış komutan edasıyla, “Gazeteci çantanın içeriği ile ilgili bir şeyler ima etti mi?” diye konuştu.

Fuat, “Hayır..” dedi. “Hayır.. sadece ölen kişinin çantasına ne olduğunu sordu.”

Salih rahatlamıştı. 

“O zaman korkacak bir şey yok müdürüm. Demek ki çantanın içindekilerden bilgisi yok soruyu soranın. çantanın içini siz dolduracaksınız artık.. kolay gelsin!” karşılıklı susmuşlardı. 

Salih’in gözleri ışıl ışıl olmuştu, “Hani akıl vermek gibi olmasın.. ne bileyim işte.. insanın belli yaşlarda veya her zaman utanacağı şeyleri olur.. düşünsenize çantada çocuk pornosu resimleri falan çıksa Yunus kardeşimiz babası yerine koyduğu bu adamın bu halini sizce faş eder miydi? Tutar çantayı merhumun eşine teslim eder miydi? Boş çanta da verilmez.. hele bir de evinde bilgisayar falan varsa.. üff.. gerisini düşünemiyorum bile. Dost bir medya mensubuna yayınlanmamak şartıyla içini döksün Yunus kardeşimiz, derim. Şöyle nasıl utandığını falan anlatsın. Sonra pornografi ile mücadele birimi merhum komiserin evini şöyle bir ziyaret etsin o haberden sonra.. Böylece kazasız belasız atlatmış olursunuz gibime geliyor! Tabi size akıl veriyor gibi olmayayım da.” Son tümce “Hay sizi emniyetçi yapanın!” der gibiydi. Düpedüz aşağılamıştı kendilerini ve emniyet müdürü dişlerini gıcırdatmaktan başka bir şey yapmadı.

Fuat yardımcısı Yunus’a baktı. Yunus başını önüne eğmiş, öylece duruyordu. “Anlıyorum!” dedi müdür, üzerinden ağır bir yük kalkan insanın rahatlığıyla. “Sonra görüşürüz!” telefonu kapattı. 

Yunus’a, “Kaldır kafanı müdürüm! Bu Salih var ya bu Salih.. Bu Salih puştu tam bir puşt.. vay be, hinoğlu hin nasıl da aşağıladı, nasıl da işte böyle sokarlar adama, dedi! Dinle şimdi güvendiğin bir iki kişiyi görevlendir. Serdar’ın dul eşini evine davet et.. Birkaç gün sizde kalsın. Onlar da gerekli malzemeleri yerleştirsinler. Çantanın içindekileri bulduk! Çocuk pornografisi..”  Salih’in önerisini özetle anlattı.

Yunus çaresizce baktı müdüre. Babam dediği adamı bir kere daha katledecekti. Bir ölüyü, yollarından kalkmış bir tehlikeyi daha acımasızca paramparça etmesi isteniyordu. 

“Başka bir yol bulamaz mıyız?” diyebildi kısık bir sesle. 

Fuat:

“Ulan hayta bu belayı başımıza sen sardın.. al çantayı nasıl doldurursan doldur.. ister porno, ister başka şey.. bundan sonrası top sende.. ister porno, ister mafya.. ister yasadışı örgüt.. ne istersen.. bundan sonrası top sende.. ve hem de çok acil! Çantanın içini doldur, bir gazeteciye içini dök, sonra da çantayı bana teslim et. İşin içine eden sensin! Marş marş!” 

Makam odasının kapısını açıp Yunus’u dışarı gönderdi. Rahatlamıştı. Bakan'a verecek bir çanta vardı artık.




<< Önceki                                                    Sonraki>>


Cemal Çalık, 01.08.2016,  Konuk Yazar, Sonsuz Ark, Kumpas, Roman 


Seçkin Deniz Twitter Akışı