29 Nisan 2016 Cuma

SA2817/KY33-YO92: Erdoğan: "'Ergenekon’da Hiçbir Şey Yoktu' diyemem"

“Adı tam Ergenekon mudur değil midir, o ayrı konu... Ancak ortada hiçbir şey yoktu fikrine de katılmıyorum...”


Yargıtay’ın Ergenekon davasını usul ve esas yönünden bozma kararını değerlendiren Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Bu tür konuların sulandırılması doğru olmaz. Ortada hiçbir şey yoktu diyemem, zaten ortada bir şeyler olduğu için yaşandı tüm bu sıkıntılar” dedi. 


Hırvatistan ziyaretini takip eden gazetecilerin sorularını cevaplayan Erdoğan, gündeme dair şunları kaydetti:


Erdoğan: Ergenekon’da hiçbir  şey yoktu diyemem

Soru: Yargıtay’ın Ergenekon soruşturmasına ilişkin kararından sonra iki algı oluştu. Bir, Ergenekon yokmuş gibi bir algı. Paralel çetenin Ergenekon soruşturmasının ikinci ayağında soruşturmayı ne hale getirdiğine dair de yorumlar yapıldı. Sizin bu konudaki görüşünüz nedir?

Tabii ki bu yargıyla alakalı bir konu. Bu tür konuların sulandırılması elbette doğru olmaz. Ama mesela ben bu konuda, Sayın Başbuğ konusundaki itirazımda, kendisinin mesai arkadaşım olduğunu ifade etmiş; yargılanacaksa Yüce Divan’da yargılanması gerektiğini daha o zaman söylemiştim. Ergenekon’da da Balyoz’da da, kimileri haklı olarak yargılandıysa da, elbette haksızlığa uğrayanlar da oldu. 

Soru: Ergenekon veya Balyoz gibi örgütler yoktur denemez mi demek istiyorsunuz?


Adı tam öyle midir değil midir ayrı konu. Ama ortada hiç bir şey yoktu fikrine de katılmıyorum. Zaten ortada bir şeyler de olduğu için yaşandı tüm bu sıkıntılar.


Soru: Yeni bir süreç başlaması gerektiğini düşünüyor musunuz?


Dediğim gibi, bu yargıyla alakalı bir konu. Aslolan ve de önemli olan, hakkın er ya da geç tecelli etmesidir. 


Soru: DAEŞ ile mücadele için ABD’ye ılımlı muhaliflerden müteşekkil 1800 kişilik bir isim listesi verdiğinizden söz etmiştiniz. Yeni gelişmeler söz konusu mu?


Temaslarımız sürüyor. DAEŞ’le mücadelede, örneğin son dört-beş gün içinde verdiğimiz koordinatları vurma konusunda daha gayretliler. PYD ve YPG isimleri de artık telaffuz edilmiyor. Bu hususta eski tavırları yok. Tabii biz yine de temkinliyiz. Çok kısa sürede bitmez gibi ifadeler kullanılmasının nedenini anlamakta zorlanıyorum. 


Soru: Obama, ‘Benim dönemimde bitmez’ diyor. 


Bu tür ifadelerin kullanılmasını doğru bulmuyorum. Çünkü devlet politikalarında devamlılık esastır.


Soru: Kilis’e düşen bombaları durdurmak için ne gibi adımlar söz konusu, karşı bir kara harekatı düşünülüyor mu?


Bu hususta malumunuz karada, fırtına obüsleri devrede. Şimdi önümüzdeki ay bize ABD’den HIMARS bataryaları da geliyor. Bunlar, 90 km menzili olan etkin silahlar. Terörden arındırılmış güvenli bölgenin yanı sıra uçuşa yasak bölge oluşturulması da önemli. Eğit-Donat’ı zaten biz devam ettiriyoruz. Her türlü tedbir de görüşülüyor. Evvelsi akşam Ahmet beylerin yaptığı toplantıda güvenlik tedbirleriyle alakalıydı. Dönünce kendileriyle de bunları oturup konuşacağız. 


Soru: Sizin güvenli bölge olarak tarif ettiğiniz alan ile bahsettiğiniz füze sisteminin menzili aşağı yukarı örtüşüyor.


Güvenli bölge diye sözü edilen yer, o bölgede eni 90 km, derinliği 40-45 km olan bir alan. Ama bize göre bu alanı daha da büyütmek mümkün. Yer müsait. Mültecilerin önlenmesi isteniliyorsa, yeteri kadar alanı bu işe tahsis etmek lazım. Yalnız bu konularda hak verseler de iş adım atmaya gelince çekingen davranıyorlar. Mesela Merkel’e bu teklifi getirdiğimde baktım hiçbir şey söylemedi. Bunu çalışalım dedi, o gün bugün hala çalışıyor. Geldi çadırları gezdi. Çadır dediğin 3 sene dayanır...


Soru: Almanya’nın İncirlik’te kalıcı üs kurmak istediği yönünde bazı iddialar var...


Almanya’nın Fransa’nın İncirlik’te böyle bir yerleşim yapmasının bizlere faydası da var. Bunu unutmamak lazım. Ama biz ne kadar müsaade edersek o kadar kalırlar. 


"ŞAHSİ KANAATİDİR"


Soru: Bizler yurt dışındayken Türkiye’de laiklik tartışması yeniden alevlendi...


Millet Meclisi’nin başkanının ağzına herhalde kimse kalkıp kilit vuracak değil, dünyadan bazı örnekler vererek bazı şahsi kanaatlerini paylaşmış. Bizim bu konudaki kanaatimiz bellidir. Bundan hareketle yaygara koparılarak bir yere varılabileceğini düşünmüyorum. Ama muhalefette her olayda sadece hakaret peşinde koşanlar olduğu da malum. Başlarındaki zatın sağda solda benimle ilgili hakaretamiz konuşmaları ortada. 


Soru: Şöyle iddialar var. ‘Nüfusumuzun yüzde 99’u Müslüman, dolayısıyla Anayasa’da laikliğe dokunmadan, İslam’a biraz daha vurgu yapalım’ biçiminde bir düşüncenin AK Parti içinde konuşulduğu söyleniyor.


Bunların hepsi boş şeyler. Anayasa’da bu ülkedeki tüm dini grupların inançları güvence altına alınıyorsa, devletin tüm inanç gruplarına eşit mesafede olması esas alınıyorsa, özellikle İslam’a vurgu yapmaya ne diye ihtiyaç olsun? Ben bir Müslüman olarak inancımı istediğim gibi yaşayabiliyorsam mesele bitmiştir.


Soru: Yeni anayasayla ilgili... Geçtiğimiz günlerde Sayın Başbakan, ‘Tam Başkanlığı benimsemiyorum dersem, kendimi inkar etmiş olurum’ anlamında bir cümle kullandı. Siz de daha önceki konuşmalarınızda, eğer tam başkanlık sistemi benimsenmiyorsa, partili cumhurbaşkanlığı da olabilir demiştiniz. Bu noktada yeni anayasa nasıl hazırlanmalı?


Onu bana değil, Ahmet Bey’e sormanız lazım (Gülüşmeler) Benim kendi meşveret meclisimdeki danışmanlarımla bu konuda çalışmalar yapıyorum. Anayasacı arkadaşlarım tüm dünyayı tarıyorlar Araştırıyorlar. Bizim amacımız alternatifleri de değerlendirebilmek.


"BOYDAKLAR BENİ ARADI"


Soru: Mehmet Özhaseki ‘Paralel yapı fabrika ayarlarına dönerse, mücadele sona erer’ dedi. Ne diyorsunuz bu yaklaşıma?


‘Fabrika ayarları’ ile neyi kastettiğini bilmiyorum. Ama Mehmet Bey’in de paralel yapı ile mücadelede kararlı biri olduğunu biliyorum. Kayseri’de malum, paralelle bağlantılı olduğu ortaya çıkan malum bir yapı da var: Boydaklar. Şu anda iki isim içeride. Aileden bize mektup yazanlar, randevu talep edenler de var. Ama ben yargı makamı değilim ki. Bazı şeyler zamanında düşünülmeli. Konu zaten artık tamamıyla yargıyla ilgili...


"ERMENİSTAN ATEŞLE OYNUYOR"


Soru: Ermenistan Cumhurbaşkanı Sarkisyan Azerbaycan’la savaşa hazır olduklarından söz ediyor, Türkiye’yi suçlayıcı ifadeler kullanıyor...


Bana göre Ermenistan ateşle oynuyor. Ülkemizde 100 bin Ermeni var, bunların 50 bini Türk vatandaşı değil. İçlerinde oturma izni olmayanlara karşı hoş görülü davranıyoruz. Yıllarca verilmeyen vakıf mallarını da iade ettik, 24 Nisan’da geçen yılki taziye mesajıma benzer bir mesaj da yayımladım. Biz iyi niyetli olduğumuzu gösteriyoruz. Ama Ermenistan tüm bunları anlamıyor. Dediğim gibi, Sarkisyan ateşle oynuyor.


Soru: Ruhani, İslam İşbirliği Teşkilatı Zirvesi’ne geldi. Epey eleştirildi. Mezhepçilik konusundaki tutumunuz dünyada epey gündem oldu. İkili ilişkilere de yansıdı mı bu?


İkili görüşmelerimiz gayet iyi geçti. Mezhepçilik, terörle mücadele dahil pek çok konuda bizimle aynı düşünüyorlar. Hatta Suriye meselesini beraber çözelim dediler. 


Soru: İslam İşbirliği Teşkilatı dönem başkanlığı Türkiye’ye geçti. Buradaki başkanlığınız nasıl olacak?


Malum bu işleri bizim Dışişleri Bakanlığı yürütüyor. Fakat ben yeni bir şey düşünüyorum. Cumhurbaşkanlığında da en az 5 kişilik bir komisyon oluşturacağım. Bu ekip, Dışişleri’ndeki ekip ile sürekli koordine olacak. Önerilerimizin takipçisi olacağız. İşte "Dünya 5’ten büyüktür". Bu tezi, 56 İslam ülkesinin savunması lazım. Mesela Kosova’nın bağımsızlığının tanınması meselesi. ABD ilk bağımsızlığını tanıyan ülke... İkinci biziz. Müslüman ülkelerin birçoğu hâlâ Kosova’yı tanımıyor. İnsan buna üzülüyor... 


'DERTLERİ FOTOĞRAF VERMEK'


Soru: AP Başkanı Schultz’un ‘Biz Erdoğan’la anlaşmadık. Bizim muhatabımız Davutoğlu’dur’ şeklinde bir açıklaması oldu geçtiğimiz günlerde...


Seviyesizliğe ve kalitesizliğe, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı olarak bir cevap vermek çok uygun düşmez. Bahsettiğiniz kişi, benimle ne zaman görüşse, benim liderliğimden, ne kadar saygın ve güçlü olduğundan söz eder. Ben bu tür davranışları, adeta Alman ekolünün Türkiye’ye bir operasyonu gibi görüyorum. Sözünü ettikleri katkı için Türkiye’den proje isteme eğilimlerine de anlam veremiyorum. Mesela Merkel, Nizip’i gezip gördü aslında. Türkiye olarak bizim yaptıklarımız ortada. Bizden neyin projesini istiyorsunuz? Sizin proje dediklerinizi biz çoktan hayata geçirmişiz. Birileriyle fotoğraf verebilmek için böyle şeylerin içine girmeye gerek yok. 


Soru: Schengen konusunda samimi olduklarını düşüyor musunuz?


Bu konu benim Başbakanlığım dönemimde Ankara Palas’ta açıklanmıştı zaten. Koşul moşul diye de bir şey yoktu, bu yılın ekiminde yürürlüğe girecekti. Şimdi bunu Haziran’a yani 4 ay önceye çekmenin adeta bir kazanımmış gibi sunulmasını anlayamıyorum. 


Bunları G-20’de yani Sayın Donald Tusk’la da Junker’le de açık açık söyledim. Ama konuşma orada öyle bir noktaya geldi ki biraz sertleşmek durumunda kaldım. ‘Ya siz Türkiye’ye lütufta mı bulunuyorsunuz? İane mi yapıyorsunuz? Proje diye tutturmuşsunuz. Katkıda bulunacaksınız bulunun, ne projesinden bahsediyorsunuz’ dedim. Bakalım, sözünü ettikleri katkının yıl sonuna kadar ne kadarını verecekler göreceğiz.


KILIÇDAROĞLU İLE TOKALAŞMAMIŞTI


'Saygı duyarsa, biz de ona saygı duyarız'


Soru: Anayasa Mahkemesi’nin kuruluş yıl dönümünde CHP lideri Kılıçdaroğlu ile tokalaşmadınız...


Birileri hem Cumhurbaşkanına kalkıp kalpazan diyecek, her türlü hakareti edecek, hem de gelip elinin sıkılmasını bekleyecek... Böyle bir şey olabilir mi? Ben parlamentoda değilim. Bu ülkenin Cumhurbaşkanıyım. Dolayısıyla bir insan saygı duyarsa, biz de ona saygı duyarız. Bu makamdayız diye, sağ yanağımıza vuranlara hiç ses çıkarmayıp bir de sol yanağımızı çevirecek değiliz. Kusura bakmasınlar Tayyip Erdoğan böyle biri değil.



Yıldıray Oğur, ZAGREB


Yıldıray Oğur, 29.04.2016, Sonsuz Ark, Konuk Yazar, Yıldıray Oğur Belgeselleri

Yıldıray Oğur Yazıları




Düzeltme:

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Zagrep’te gazetecilere yaptığı 1.5 saatlik sohbet benim imzamla da Türkiye gazetesinde yayınlandı. Görüşmenin kaydını geziyi izleyen gazeteciler aralarında bölüşüp transkriptini birlikte yaptıkları için bütün gazetelerde aynı metin yer aldı. Röportajdaki  bir soru ve cevap eksik ve hatalı olarak çıktı. Hatta bu bölüm üzerine tartışmalar, yorumlar da yapıldı. Milat gazetesinden Ali Adakoğlu bizzat tartışılan bölümdeki soruyu soran gazeteci olarak konuya açıklık getiren bir yazı yazdı. 

Türkiye gazetesi okurları için de yanlış anlamalara fırsat vermemek için kısaca konuya açıklık getirmek isterim.

Önce gazetelerde çıkan versiyonu hatırlayalım:

Soru: Geçtiğimiz günlerde sayın Başbakan, 'Tam Başkanlığı benimsiyorum dersem, kendimi inkâr etmiş olurum' anlamında bir cümle kullandı. Siz de daha önceki konuşmalarınızda, eğer tam Başkanlık Sistemi benimsenmiyorsa, Partili Cumhurbaşkanlığı'na geçeriz diye bir öneriniz vardı. Şimdi yeni anayasa nasıl hazırlanmalı?

Onu bana değil, Ahmet Bey'e soracaksın. (Gülüşmeler) Benim meşveret meclisimdeki danışmanlarımla bu konuda çalışmalar yapıyorum. Şimdi tuzağa düşersek yanlış olur. (Gülüşmeler) Dersime çalışıyorum. Bakıyorum yani, anayasacı arkadaşlarım tüm dünyayı taradılar. Araştırdılar. Biz alternatifler sunuyoruz.”

Ses kaydından tekrar dinleyip teyid ettiğim yukarıdaki sorunun ve Cumhurbaşkanı’nın cevabının tam hâli aslında şöyleydi.

Ali Adakoğlu: "Bir de yeni Anayasa ile ilgili efendim. Geçtiğimiz günlerde Sayın Başbakan 'Tam başkanlığı benimsemiyorum dersem kendimi inkâr etmiş olurum' anlamında bir cümle kullandı. Siz de biraz önce ve daha önceki konuşmalarınızda eğer tam başkanlık sistemi benimsenmiyorsa partili cumhurbaşkanlığına geçebiliriz diye bir öneriniz vardı. Yeni anayasa nasıl hazırlanıyor?  İstişarelerinizi AK Parti bu bağlamdaki anayasa taslağını tam başkanlık mı yoksa partili cumhurbaşkanlığı bağlamında mı kabul ediyor?"

Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Ali şimdi onu bana sormayacaksın ki onu Ahmet Bey’e soracaksın (Gülüşmeler) AK Parti’nin başkanı ben değilim ki (Gülüşmeler) Ben şimdi kendi meşveret meclisimdeki arkadaşlarımla bu çalışmaları yapıyorum.."

Bir kelimenin hatalı yazımı ve bir cümlenin eksikliği anlamı tamamıyla değiştirdi görüldüğü gibi. Bu kadar yorucu gezilerde, uzun transkriplterde yaşanacak hatalar bunlar.

Bu arada Başbakan soruda ana fikir olarak aktarılan açıklamasını da Habertürk’te yaptığımız "Şimdi ve Burada" programında yapmıştı. Başbakan “Başkanlık sistemi olursa siz yapacaksınız” diye soran bir öğrenciye cevap verirken başkanlık sistemini destekleyen açıklamalar yaptıktan sonra şöyle demişti:

“Bu olursa ben koltuğumu kaybederim dediğimde ben ruhumu, davamı, aşkımı kaybetmişim demektir”

Böylece en azından arşivlere doğrusunu geçirmiş olduk. 





Sonsuz Ark'ın Notu: Yıldıray Oğur Beyefendi'den yazılarının yayını için onay alınmıştır. Seçkin Deniz, 05.07.2015


Yazının ilk yayınladığı yer: Türkiye Gazetesi

http://www.turkiyegazetesi.com.tr/politika/365192.aspx

Seçkin Deniz Twitter Akışı