24 Eylül 2015 Perşembe

SA1800/KY37-AZ5: Kürt Kardeşim Hepinizden Vatansever Çıktı, Utanın!

"Bu ülkede bir Türk-Kürt savaşı yaşanmıyor. Türkiye Cumhuriyeti, bölgesel ve küresel odakların ülke demokrasisini tahrip etmek için koçbaşı olarak kullandığı bir dış tehdide (PKK) karşı kendini savunuyor."


Son sözü baştan söyleyeyim: PKK bir “dış saldırı” örgütüdür, oyun, Türkiye üzerine oynanmaktadır, ama Türkiye’nin Kürt nüfusu büyük bir belanın anaforu içindedir. Eğer “milli birlik ve kardeşlikten” söz ediyorsak, önce, Kürt kardeşlerimizin bu belanın içinde zarar görmemesi için elimizden geleni yapmalıyız. Çünkü, Kürtler, bir yıl içinde ikinci kez üzerlerinde oynanan oyunda olgun duruşlarıyla bu memleket için hayırlı ve ortak geleceğimizi belirleyecek büyük bir sınav veriyorlar. 

Kürtler’in ilk sınavı, Selahattin Demirtaş’ın yaptığı “Kobani ayaklanması”çağrısıydı. KCK’nın 13-20 yaş gençlik grubu dışında kimse sokağa inmedi, 60 masum insanın öldürülmesine neden olan o çağrının sahibi her Nevruz’da meydanları dolduran yüzbinlerin tokat gibi sessizliği ile karşılaştı. 

Bakın, o tarihsel dönüm noktasında ne demişim:

Selahattin Demirtaş’a “yaptırılan” çağrıda hedeflenen, memleketin geniş çaplı bir hesaplaşmaya rotalanmasıydı, iki yerde çuvalladılar.1. Nüfusun çoğunluğunu oluşturan kesim, her zamanki sağduyusuyla gelişmeyi yakından izlemekle yetindi, meselenin çözümünü devletin resmi güvenlik güçlerine bıraktı, bir kez daha, yan dairede oturan Kürt komşusuna kötü gözle bakmadı.2. Ayaklanma çağrısının adresindeki Kürt nüfus, ezici çoğunluğuyla evinde oturdu. Nevruz kutlamalarında meydanları dolduran on binler, kendilerine onurlu bir demokrasi vaad eden “çözüm süreci”ni zora sokacak kışkırtmaya gelmedi, 13-20 yaş grubunun sokak serüvenine destek vermedi. Her geçen gün “militerleşen” PKK açısından sonun başlangıcı, geçen hafta oldu. Kürtler, demokrasiyi, eşit vatandaşlığı, başı dik onurlu yaşamayı, “militer bir örgütün” savaş çığlıklarında değil, barışın yolunda buldular.Hepimiz büyük bir testten geçtik... Türkler... Devlet... Hükümet... Kürtler... Ordu... Başardık...( “Zor spas” Kürt kardeşim, STAR, 13 Ekim 2014)

Serhildan çağrısı boşa çıktı

Kürtler ikinci büyük sınavı bugünlerde veriyor. Kandil’den yapılan “serhildan” çağrılarına kulak tıkadılar, terör örgütünü devletin güvenlik güçleriyle baş başa bırakmayı tercih ettiler, teröristin kitleler içinde kendini maskelemesine izin vermediler. 

Yaşadığı ülkenin demokrasisine, bölgenin ekonomik kalkınmasına saldıran PKK’yı, bütün bu kepazeliği izleyen, hatta yaptıkları açıklamalarla destekleyen HDP’yi vicdanlarında yargıladıklarını hepimize gösterdiler.

Çekin o faşist çeteleri sokaktan

Bu ülkede bir Türk-Kürt savaşı yaşanmıyor. Türkiye Cumhuriyeti, bölgesel ve küresel odakların ülke demokrasisini tahrip etmek için koçbaşı olarak kullandığı bir dış tehdide (PKK) karşı kendini savunuyor. Bu mücadelede, Kürt nüfusun büyük çoğunluğu ülkesinin yanında yer alıyor. Sokağa dökülen (döktürülen?) ve kendi işinde gücünde bu beladan bir önce sıyrılmanın yolunu arayan Kürt vatandaşa saldıran o faşist çetelerin PKK’dan bir farkı var mı, yok!.. Devlet, şehidine sahip çıkıp barışçı protesto hakkını kullanan vatandaşının arasına sızan bu çetelerle de aynı kararlılıkla mücadele etmek zorundadır.

İstanbul Dükalığı: çaresizlik bataklığa dönüştü

Türkiye, çoğunluk nüfusun olgunluğunu, Kürt vatandaşın sağduyusunu görmezden gelip, PKK üzerinden “sistemi sallamaya” hedeflenen bir grup aydınının ihaneti ile karşılaştı, ihanetin arkasındaki güç, İstanbul büyük sermaye gruplarıdır. 

Bu konuda kendilerini net şekilde uyardım: 

“İstanbul sermayesi, belli ki, sağ oyları 3 parçaya bölme fırsatını kaçırdığını anlamış, şimdi, HDP ile bu işi nasıl götüreceğinin hesaplarını yapıyor. Sinirliyim... Ortaya çıkan tablo, bu ülkenin nimetlerinden en büyük payı alan bir grup insanın, kişisel çıkar ve ihtirasları doğrultusunda Kandil’le bile dirsek temasına girebileceğinin göstergesidir... Bunu yapan, zaten, her şeyi yapar...” (İstanbul dükalığının çaresizliği: HDP, STAR, 28 Mayıs 2015) 

6-7 Ekim 2014’te ayaklanma çağrısı yapıp 60 masumun ölümüne sebep olan bir siyasetçiye elini sazı verip parlatırken çaresizdiniz, o çaresizliğin yarattığı bataklığı şimdi yaşıyoruz. 

Bakın, o parlattığınız adam, faşist çetelere karşı devleti göreve çağıracağına, Kürtlere, "Anasından doğduğuna pişman edin” çağrısı yapıyor. 

Bataklığı büyütüyorsunuz, çünkü şimdi daha da çaresizsiniz. Bombayı patlatan gerçek katili değil, devleti hedef göstererek, şehit cenazelerinden siyaset üreterek, algı operasyonlarıyla ülkeyi iç savaş ortamına sürükleyerek... 

Tarihe not düşüyorum: Bu savaşı devlet başlatmadı, HDP de başlatmadı, onlar zaten siyasetin zavallı kanadında olduklarını bu süreçte gösterdiler, biz sizin HDP’yi sisteme karşı koçbaşı olarak kullandığınızı düşünüyorduk, meğer PKK’ya, küresel işbirlikçilerinizle yol açıyormuşsunuz. Bu savaşı siz başlattınız... 

Devamı için lütfen tıklayınız...


Ardan Zentürk, 17.09.2015, Sonsuz Ark, Konuk Yazar
Ardan Zentürk Yazıları
 



Sonsuz Ark'ın Notu: Ardan Zentürk Beyefendi'nin çalışmalarının, 'bir bölümü verilerek kalanını ana siteye linkle yönlendirme' formatı ile yayınlanması için onayı alınmıştır.  Ek olarak aşağıda yazının kaynağı ve aktif linki verilmiştir. Seçkin Deniz, 06.09.2015

Yazının İlk Yayınlandığı Yer: Star Gazetesi: 

http://haber.star.com.tr/yazar/kurt-kardesim-hepinizden-vatansever-cikti-utanin/yazi-1055551

Seçkin Deniz Twitter Akışı