24 Ocak 2015 Cumartesi

SA1111/KY22-AB4: Krallar ve Charlie’ler

"Sağdan gel, solda dur, ortada topla da; bari adam gibi park et!"


Suudi Arabistan Kralı Abdullah dün (23 Ocak 2015) 91 yaşında vefat etti. İngiltere Krallığına göbeğinden bağlı olan krallık için üzülen varmış gibi de ülkede bir günlük yas ilan edildi.

İşin trajik tarafı şudur ki; bu sabah iki haftadır Charlie için yas tutanlar ve basınlarında ağıtlar yakanlar bu duruma çok bozulmuşlar.

Peki, Charlie Hepdo için basınında ve sosyal medya ağlarında ağıtlar yakanlar, yürüyüş yapanlar, hepsi bir günde Charlie olanların beklentileri nedir?

Charlie olarak kalarak, kralların Ortadoğu’ya sahip çıkmasını beklemek mi?

Bu işte tam kozmopolit ve işe yaramaz bir düşünce marazlığıdır sadece.

Mısır’daki darbedeki karşı gösterilerde; insanları acımasızca katleden, Mısır’a yüksek mali kaynaklarla destek olan; Filistin, Afrika, Doğu Türkistan, Myanmar, Suriye’de katledilen Müslüman halkın yanında asla yer almayan Suudi Kralı'nın ölümüne ülkedeki Müslüman halkın üzülüp yas tutacağını zannediyorlar akıllarınca.

Nasıl Charlie Hepdo için Fransa’ya protesto ziyaretine gidildi ise bu da politik bir gösteriş uygulamasıdır. İşte hepsi bu.

***
Ortadoğu’daki kralları zamanında oraya yerleştirenler, o Charlie’ler değil mi? 500'den fazla peynir çeşidi olan Charlie’lerin ve Batının ekmek kapısı, zaten Ortadoğu ve Afrika değil mi?

Bu yüzden halkın kafayı ekmekle yemesi, kolay olmuyor mu gelişmekte olarak adlandırdıkları ülkelerde? Ekmek hastalığı nükseden Batı, bu ülkelerdeki nöbetçi Charlie’lerini yollara, caddelere gösteri yapmaya çağırmıyor mu?

Charlie’leri katlettim ayağına Afganistan’da Nijerya’da bombalar patlatıp binlerce insan öldürülmüyor mu? Gözlere sürmeler çekilmiyor mu, insanlık adına?

Görmedik mi, izlemedik mi, Suriye’de, Mısır’da, Ukrayna’da, Brezilya’da, Yunanistan’da yaşananları?

***
Yurdum soytarı olmayan zihin kütlesine, Charlie'ler için Taksim’deki bayraklar yarıya indiriliverseydi eğer, hiçbirinin sesi çıkmaz, alkışlarla eşitlik ve adalet geldi diye, çokta sevindirik olurlardı nitekim. Oysa Krallar Charlie’lerin kuklalarıydı zaten.

Peki, bu ülkede Charlie Hepdo için iki haftadır süren soytarılıklar kim için yapılmıştı?

Kim kimin soytarısı, kim kimin kralıydı? Charlie’nin soytarıları hangi krala bağlıydı? Şeytanın bermuda üçgeninde delicesine tepinmekte neyin nesiydi.

Mesele sinekten yağ çıkarıp ekmeğe sürmekti zaten. Şaklabanlar Suudi Kralı'nı eleştirip, Batı Charlie’sinin soytarısı olmaya uğraşıyordu.

Charlie için soytarılığa soyunanların, anlamamış gibi göründükleri şey şudur; İki durumda zaten aynı potada eriyor.

Görmezden geldikleri gerçek budur.

***

Kendini Charlie zanneden, kime soytarılık yaptığını bilmeyen, zihnindeki fikirleri bilgelik zanneden, ey üstün zekâ, ey dahi, Fransa’daki yürüyüşe de ülkemizin katılmasını protesto etseydi basınınız; Mısır’daki darbeye dur deseydi. Suriye’deki, Filistin’deki Nijerya’daki, Myanmar’daki Doğu Türkistan’daki katliamlara da sesiniz çıksaydı; soytarılıktan çıkıp, demokrasiye ve eşitliğe yakın olduğunuzu düşünürdü insanlar!

Önce Mısır’daki demokrasiyi eleştireceksin ve Mursi’ yi istemeyeceksin, darbeye ses çıkarmayacaksın, hatta neredeyse destek olacaksın. Sonra da Mısır’daki darbeyi yapan, Sisi’ye tonla para akıtan Suud Kralı'nı eleştireceksin, sonra da başkalarını soytarılıkla itham edeceksin.

Bu ne yaman bir çelişkidir ki böyle, bu nasıl bir akıl tutulmasıdır?

Pabucumuzun eski postallı, yeni topuklu ayakkabı devrimcilerinin bütün meselesi Charlie olmak ya da olamamakken…

İşte, hep de bunlar, asıl soytarıların şaklabanlıklarını, görmediğimizi düşündüklerinden kaynaklanıyor.

Boyacı küpü değildir ki bu işler, hemen daldırır çıkarırsın. Renkten renge girer ve asla renk vermediğini düşünürsün.

Durumu biraz daha cilalarsanız, içimizdeki Charlie’leri anti emperyalist mi zannedeceğiz biz şimdi. Tüh tüh tüh yazık bize!

Sağdan gel, solda dur, ortada topla da; bari adam gibi park et!



Azize Bahtiyar, 24.01.2015, Sonsuz Ark, Konuk Yazar



Seçkin Deniz Twitter Akışı