16 Ekim 2013 Çarşamba

SA446/SD69: Birkaç Cümlede Şehirler ve İnsanlar/ Mekânların Ruhu

"Gece... şehirlerine baksana biraz... uykuya dalanlara... acıyor musun hiç?... dinlendirdiklerin ertesi gün, tekrar, yorgun argın sana gelecekler."  
Seçkin Deniz


Şehirler ve Sosyo-Psikolojik İmajlardan Parçalar:


İstanbul... her yaştan insanın daima yaşlı ve yaslı bulunduğu bir yerdir; düğününde bile ağlayanların kentidir İstanbul... İstanbulluların en beğendiğim hâli, atlattıkları badirelerden elde ettikleri deneyimlerin yüzlerine yansıdığı hâldir; pek şaşırmıyorlar  ve bir de anlattığını hemen anlıyorlar... da neden matematikten bu kadar çok başarısızlar anlamak zor...


Yine İstanbullular için iyi bir kaç şey daha söylemem gerek... kötüyü gözlerinden tanıyorlar... iyi kişiyi tavsiye ediyorlar...


Ankaralılar için de sözlerim var... makine suratlılar... Kıdem, Ankaralıların can damarıdır ve herkes bir üst basamaktakini kesinlikle kıskanır... Ankara bencillik oranının zirve yaptığı kenttir...


Kibir ve tanrılaşma temayülü Ankara'nın genetik hastalığıdır, buna bulaşmayan Ankaralıdan bahsedilemez. Ve en önemlisi Ankaralıların en büyük kompleksi İstanbul ve Deniz'dir... Bir Ankaralının diğer Ankaralıyı susturabileceği koltuk dışında iki şey vardır; İstanbul'a gitme sıklığı ve Antalya/Bodrum Deniz Hatıraları...


Ankara'nın insanları diğer şehirlerden daha çok değiştirdiğini düşünüyorum... mekân etkisi yüksek...


İzmir, levanten ruhludur... en Avrupalıdır ve en eşitlikçidir... küstahtır...


Adanalılar bolluklar şehrinde yaşadıklarını misafirlerine hissettirirler... ve bütün şehirlerin ortak özelliklerini taşırlar... Adanalılar... hiç kimseye muhtaç olmazlar... kafalarına estiğinde Seyhan Nehri'ni bile kurutmakla tehdit ederler...


İki ayrı Bursa vardır... Ruhu/bedeni göçmen Bursa... bir de Yeşil Bursa... Çekirgenin lüksü, Altıparmak'ın toplanma merkezi, Işıklar'ın tepeden bakmaları her iki Bursa için normaldir...


Konyalılar... kuşkucudurlar ve havalı evlerde ağır meskun olmayı severler. Konyalılar, dinin temsilcisi olma haklarını Rûmi'den aldıklarını düşünürler ve bir de servetleri ne kadar çoksa Konyalıların o kadar sessiz olurlar...


Çanakkale ve Balıkesir... yeşilin ve denizin kentleri... İki kentin sakinleri de sakindir... sabırlıdır ve cömerttirler...


Gümüşhane... kafamda bir şey yok... sadece Kelkit var... yeter mi?


Uşaklılar, yarı İzmirli ruha sahiptirler... toprağa bağlılıkları muhteşemdir... güvenmekten başlarına gelen belalardan kurtulamazlar...


Kütahyalılar kimseye güvenmezler... herkesle iyi geçinirler... sabırlıdırlar... ama sır tutamazlar...


Giresunlular, en sevmedikleri şey Karadeniz'e kıyılarının olmadığının sanılmasıdır... biraz küstahtırlar... önde olmayı severler...


Kastamonulular... çok sakindirler; tilkinin dönüp dolaşıp geleceği yerin kürkçü dükkanı olduğunu bilirler; çabuk heyecanlanmazlar...


Bolulular, Düzcelileri pek uzak tutarlar... Düzceliler de Boluluları... merttirler; kavgayı severler...


Afyonlular... serttirler...doğanın koşulları Erzurum'dan bile serttir... bilindiklerini bilirler...


Eskişehirliler... inatçıdırlar; bakın biz bunları , şunları, hatta ötekileri de yapabiliriz'i göstermeyi severler... Medeniyet aşkı güçlüdür...


Adıyamanlılar... sorun çıkmasından hoşlanmazlar... sorun çıktığında da keskin bir biçimde çözmeyi seçerler... uzlaşmazdırlar


İzmitliler, her şeyin daima kendilerinin ve daima bol olacağı düşüncesindedirler... geleceği pek düşünmezler...


Tekirdağlılar, Venedikliler gibidirler... her şeyin gelip geçici olduğunu, kendilerinin ise kalıcı olduğunu kabul ederler...


Kırklarelililer...yanlış algılanmaktan nefret ederler... konuşmayı severler; sır tutmayı da hiç sevmezler...


Edirneliler... onlar için güvenilir hiç kimse yoktur... dünyanın keyif yapılarak vakit geçirilecek bir yer olduğunu düşünürler...


Osmaniyeliler... Adana'yı pek sevmezler... sabırsızdırlar... dindar olanları çoktur...


Mersinliler, karmaşıktırlar; Adana'ya karşı hep yanaşık algılanmaktan nefret ederler... lüksü severler...


Hataylılar... korkuyu geleneksel bir biçimde algılarlar... eleştirilmemek için sessiz kalmayı, uzlaşmayı tercih ederler...


Kilis... boz toprakların şehri... varlığı ve yokluğu arasında pek fark oluşmasını sevmez... sorgulanmayı da sevmez...


Mardin... taşların bile konuşabildiğini düşünürler...her şeyin birden farklı anlamı olabileceğini kabul ederler... baskın olmayı severler...


Şırnak... adı gibi hırçındır... uzlaşma kültürü pek yoktur; ancak sorgulamayı severler...


Hakkarililer bezgin ve olgundurlar... sert koşullara karşı dayanıklıdırlar.. güçler savaşında hırpalanmamak için korunmaya alışkındırlar..


Batmanlılar... vefalıdırlar... gücenseler de belli etmezler... geleneklerine çok düşkündürler , birbirlerine bağlıdırlar...


Diyarbakırlılar... doğruyu ve yanlışı sık sık ellerine alıp bakarlar, bazen onu bazen diğerini alıp severler... kararsızdırlar;gücü severler


Urfalılar... başımı alıp giderim türküsüne sık sık sığınırlar... yine dönüp dolaşıp aynı yere gelirler... parasız en cömert ilimizdir.


Antepliler açık pazarcıdırlar... korkunca korkarlar, korkmayınca da korkmazlar... çıkarları konu olunca hiç utanmazlar... güler yüzlüdürler.


Maraşlılar, güvensizdirler... herkesi tehlikeli görmek konusunda uzmandırlar...çokluk olduklarında cesur, yalnızken sessizdirler


Niğdeliler çekimserdirler, içekapanık halleri onları kontrolsüz davranma konusunda esas şüpheli konumunda tutar...


Kayserililer taştan bal çıkarırlar... çıkarları gerektirdiğinde şeytana bile gülümserler, ama bildiklerinden asla vazgeçmezler...


Malatyalılar güler yüzlüdürler uyanıktırlar... kolay aldanmazlar, yeri geldikçe cömert olurlar...


Elazığlılar, övünmek neredeyse hayat biçimleridir; bencildirler... işe yarayacakları zaman ortada olmazlar...


Tuncelililer... öfkeleri ayakta duran insanlardır... sohbet ederken bile kavga eder gibi sohbet ederler... sadıktırlar...


Bitlisliler... medeniyetler eşiğinde olmaları, aynı zamanda geçiş yolları üzerinde bulunmaları onlarda sonsuz yorgunluk hissi doğurmuştur...


Bingöllüler... arada kalmış olmanın hüznüne sahiptiler... serttirler, paylaşımcıdırlar, bedelini düşünmeden sonuna kadar giderler...


Vanlılar... cömertlikleri ve hırçınlıkları neredeyse eşit düzeydedir... fakat yine de medeniyet kulvarından su içmeyi unutmazlar...


Ağrılılar... çok sakindirler; uzun ağır geleneksel bir uzlaşma kültürüne sahiptilerler...  ancak içten affetmezler...


Karslılar... terk edilmişlik hisleri kuvvetlidir, devlete güvenmezler.. ayakları üzerinde durmayı iyi bilirler...


Karadenizlileri tek tek saymam gerek çünkü her bir şehri bambaşka huya sahip...


Sinoplular, İtalyanlar gibidirler, relax ve uçucu... kuşkucudurlar... mal biriktirmeyi çok severler...


Ordulular hakkında pek az şey söyleyebilirim, taktisyendirler...


Zonguldaklılar, Bartınlılar her bir şeyin binlerce anlamı olacağını düşünürler, güvensizdirler, gezmeyi severler...


Samsunlular... sâkindirler, damarlarına basılana dek; kimseye güvenmezler...


Trabzonlular, Rizelilerden daha kentlidirler, ama furdi-furildi hikayeleri, onların temel ruhudur...


Rizeliler, her şeyin sadece ve yalnızca olasılıksız olarak bir tek şekilde mümkün olacağını düşünürler, aksi olduğunda şaşırırılar...


Artvinliler, yarı anadolu-yarı karadenizli kanı taşırlar, anlamsız yere sabreder, anlamsız yere fevri davranırlar...


Antalyalılar... hiç yoklar... yörükler ve muhacirler arasındaki rekabette iki ayrık ruha sahiptirler.. Düzen, denge ve öfke eşit düzeydedir.  Muhacirler çekinik, yörükler baskınken yakalandılar turizme... o yüzden bir varlık gösteremediler...


Sivaslılar, Yozgat ve Çorum arası eşit huya sahip Bozkır insanlarıdırlar, tahsili severler... soğukturlar...


Erzincanlılar, çekingendirler; bu sebeple sürekli kararsız kalırlar, ancak çıkışsız kaldıklarında cengâvere dönüşürler...


Erzurumlular... kibirlidirler ve bencildirler; aynı zamanda cömerttirler, son kuruşlarını size verirler, parasız gezerler...


Çorumlular... uyanıktırlar; leblebileri yokken leblebi fabrikaları ile leblebici olarak anılırlar... kuşkucudurlar...


Aydınlılar... Adana'ya en çok benzeyen şehir... Adana'nın ütülenmiş ruhu var Aydın'da...


Manisalılar... cesurdurlar, cömerttirler ve olgun/sakin bir tabiata sahiptirler... dostluklara değer verirler...


Ispartalılar... her yokuşun en kolay tarafını arar ve bulurlar; her ilde bir tanıdıkları mutlaka vardır... Halıları ve gülleri artık yoktur...


Burdurlular... Genellikle Antalyalı olmayı severler ve Ispartalılarla Kabak kavgası yaparlar  Yüzleri de toprakları gibi bozdur, soğuktur... ama güvenilirdirler..


Sakaryalılar/Adapazarlılar... yeryüzünün göçmenleri... yardımsever ve tedirgindirler...


Bilecikliler... uzundur sabırları... Gözleri hancı gibi bakar Bileciklilerin... kimin ne istediğini iyi bilirler...  sâkin insanların şehridir Bilecik...


Denizli... Antep'in batılısıdır...  Denizlililer, sinekten yağ çıkarma hususunda uzmandırlar... güven vericidirler, ama onlar da kapitalizme yenilmek üzereler...


Muğla... Antik Yunan kokularının asla terk etmediği diyâr... ayaklarına dek gelen kısmete "az" diyerek dudak büken insanların şehri... kıskıvrak tutulup soyulan ve taciz edilen bir Afrodit kadar, mağdur ve sessiz... eski meskunları gibi... rahatlar daima Muğlalılar...


Tokat... sakin insanların şehri... iddiasız, hırssız, gün görmüş bir kültüre sahip... ancak çok endişeli olmak gibi bir kusurları var; mükemmeli eksiksiz sanıyorlar...


Seçkin Deniz, 25.05.2012, Twitter Paylaşımları, Sistematik Analizler 126



Seçkin Deniz Yazıları




Seçkin Deniz Twitter Akışı