9 Nisan 2013 Salı

SA224/AyS8: Şeytan’ın Adaleti Artık Tutuklu

Göğün kanatları mavi ışıldıyor, yer kahverengi ve çehreler mütebessim. Dağlara, ovalara gül yağıyor…


Adalet istiyorlar; ancak adaleti kendi sapık emellerine ulaşana kadar umursamıyorlar. Onlar için adalet, kendileri dışında hiç kimseyi umursamayan bir karasaban düzeni; bir para kaynağı, bir şarap fıçısı ve bir kadın göğsü. Kötülük, onlar için bunlara ulaşamamak; insanları sömürerek, masumların kanlarını emerek yaşayamamak demek.
./.
Sokakların karanlık köşelerinde gezinen vahşi uşaklarını, karanlık izbe odalarda tembihledikleri dönem bitti. Herkesin içinde her şeylerini feda edecek kadar çıldırdılar. Çocuklarının korunmuş alanlardan uzaklaştırılmasını hazmedemiyorlar; saraylarda, ekranlarda, sahnelerde, medyada en yumuşak koltuklar artık onlara ait değil. Doğdukları andan itibaren ayrıcalıklı bir hayat yaşamaya başlayan kendileri bu mirası çocuklarına devredemeyecekler; çılgınlıklarının yegâne sebebi bu. Hanedanlıkları sona erdi. Bir devir hırsızlarıyla birlikte tarihe gömülüyor.
../..
Yeni devrin yeni çocukları geleceğin kollarına tutunuyorlar. Barış elçileri uçuyor Anadolu’nun gök mavi kanatlarında; her karış toprağa bir özgürlük yumurtası bırakıyorlar. Çile bitiyor. Kendi yavrularıyla beslenemeyen domuzlar başkalarının yavrularını da öldüremeyecekler; kendi kirli mâzileri, kendi kirlik ve karanlık ve sefalet dolu geleceklerine doğru sürüklüyor onları…
…/…
Yargılanıyorlar, yargılananların arkasından bağırıyorlar; kırıp döküyorlar gözleri kan çanağı… Gazeteleri, mahkemelerde estirdikleri teröre özgürlük diyor, onlar yargıçları tehdit ederken. Tıpkı halkın masum çocuklarına haksızca yaptıkları, yaptırdıkları gibi evvelce; polisler, jandarmalar dolanıyorlar onların çevrelerine bağırıyorlar. Kırıp döküyorlar vahşi Vandallar gibi; yüzlerine fışkırıyor çelik gibi sular, gözlerine doluyor biber gazları. Camilere koşuyorlar korunmak için. Yıkmayı, yakmayı istedikleri camilerin mahfuz koynunda güvende olabilmek için.
…./….
Bir devir tüm çirkefiyle, tüm karanlığıyla, tüm kan dökücü ruhuyla, bağıra çağıra ölüyor. Bağırtıların arkasına sinmiş vahşet, adalet, adalet diye bağırıyor. Oysa çağırdıklarında gelecek olan adalet, hiç tanımadıkları adalet; bir telefonla katilleri salıverdirdikleri adalet değil. Çağırdıklarında gelecek olan adalet, masumları, Müslümanları, haklarını korumak için çabalayanları aşağılayan, yok eden, köleleştiren adalet değil artık. İstedikleri adalet Allah’ın adaleti değil, şeytanın adaleti. Ama artık şeytanın adaleti gelemeyecek, çünkü şeytanın adaleti artık tutuklu.
…../…..
Çağırdıklarında dilsiz, kör ve sağır olacak; karanlık emecek, karanlık kusacak şeytan ve onlar kusulmuş karanlıklardan beslenecekler. Halkın dili, onların yazdıkları şiirlerden, romanlardan, senaryolardan, haberlerden, kanunlardan arınıyor; onları karanlığın en dip köşelerine gönderiyor gün be gün. Halk kendi sesini çağırıyor toza, toprağa bulanmış geçmişin altın varaklı kitaplarından.
……/……
Korku tünelinden çıkıyor artık halk, kendisini oraya tıkanlarla yer değişerek. Göğün kanatları mavi ışıldıyor, yer kahverengi ve çehreler mütebessim. Dağlara, ovalara gül yağıyor…


Aykut Seçkiner, Sonsuz Ark, 09.04.2013, Kırk İki Ara Noktalı Yazılar 8



Read Dictionary:

Justice-Adalet, hakkın gözetilmesi ve yerine getirilmesi demektir. Haklı ile haksızın ayırt edilmesi adaletle sağlanır.

Satan-Şeytan, birçok din ve mitolojide, insanları kötülüğe teşvik ettiğine inanılan, adaletsizliğin ve tüm kötülüklerin kaynağı kabul edilen varlık.

Latince'de "Diábolus, Diaboli", İspanyolca'da "Diablo", Yunanca'da "Diabolos", "Karanlıkların Efendisi," "Beelzebub" (Sinek Kral), "Belial", "Mephisto" ya da "Lucifer", eski Türkçede "Yek" ya da 'Albız ', Kabbala felsefesinde "Samael" (Ancak Yahudi inanışında Samael başka bir melektir). "Azazel"; İslam'da "İblis" (إبْلٍيسْ) 


Seçkin Deniz Twitter Akışı