Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk
"Şimdi kuşkusuz siz de merak etmişsinizdir şu Kulağı Kesik Yahya’nın hekatını.. "
- Ne zaman bir araya gelsek -hane halkı, bayramlarda, kına gecelerinde, düğünlerde hatta taziyelerde bile- söz dönüp dolaşıp Kulağı Kesik Yahya’nın hekatına gelir.
Dayı-Amca-Dede-Gardaş-Abi; "Hele şu Kulağı Kesik Yahya’yı bir anlatsan ya!"
Hayır, tamam, anlatmasına anlatayım da her biri belki on kere-yirmi kere (hadi biraz abartalım) belki yüz kere dinlemiştir taliplerin. Bu nasıl iş? Bunda bir hinlik yok mu acaba? Aklıma türlü türlü istifhamlar üşüşüyor. Acaba benim her anlatışımın ardından bir araya gelip gülüyorlar mı?
“Dayımı yine nasıl kekledik ama!”
Ne demek ise bu keklemek. Tongaya düşürmek gibi bir şey. Hayır ellerine ne geçecek ki? Anlamıyorum. Anlayamıyorum. İşin içinde bir iş var var da henüz çıkabilmiş değilim. Kendimi naza çekiyor olsam (her anlatmam talep edildiğinde) derim ki benim naza çekişim onlara tuhaf geliyor.
Talipler taleplerini dile getirir getirmez yüzümde hafif bir tebessüm belirir ve ikinci kez “hadi anlat” demelerine fırsat vermeden anlatmaya başlarım. İşin tuhafı onlar da her keresinde pür dikkat dinlerler. Anlatırken dinleyicilerimin her birini tek tek süzerim. Bakışları, duruşları, tavırları nasıl diye didik didik ederim.
Garip bir merak işaretinden başka bir şey gördüm desem, görüyorum desem yalan olur. Bu sence de tuhaf değil mi? Hadi ilk kez dinliyor olsalar diyeceğim ki gayet doğal bir merak. Hayır! Dedim ya belki yüz defa dinlemiş olanlar var.
Ya yeni kuşağa ne dersiniz? Onlar gözlerini açar açmaz akıllı telefonlarına gömülmezler mi? Helada bile telefonları ellerinde giriyor. Gören de sanır ki BM güvenlik konseyi toplantısına başkanlık ediyorlar. Bir dakika -insaf ya- bir dakika ellerinden bırakmıyorlar telefonlarını. Sofrada bir ellerinde telefon bir ellerinde çatal-kaşık, yedikleri şeyin farkında olup olmadıkları bile meçhul. Yolda yürürken, TV karşısında oturuyorken, kızıyla-oğluyla oynarken, bebesine mama verirken, bebesini emzirirken, ders çalışırken, uzatabildiğiniz kadar uzatın, ki bu söylediklerimin sen de tanığısındır.
Böylesine bir bağımlılık benden Kulağı Kesik Yahya anlatmam istendiğinde bitiyor. Allah seni inandırsın, telefonlarını bir kez ellerine almıyorlar, pür dikkat beni dinliyorlar. Hekat bitinceye kadar gözler benim üzerimde, kulaklar benim sesimde. Anlamıyorum. Anlayamıyorum.
Bu bayram da aynı şey oldu. On beş kişiye yakın akrabayı taalluk fertlerinden biri -şimdi kimdi hatırlamıyorum- “Yahu Dayı şu Kulağı Kesik Yahya’yı ne zaman anlatacaksın?” dedi. Birden ortalık sessizliğe büründü. Çıt çıkmıyor. Bütün gözleri üzerimde.
“Ne zaman derseniz!” dememle birlikte neredeyse hep bir ağızdan “Şimdi, şimdi!” nidaları yükseldi.
Talep gelmeden önce yirmili yaşlarda dört beş kişi ellerinde telefon, fiziksel olarak bizimleyken, manen çok ötemizde olanlar telefonların ya kapattı ya sessize alıp telefonlarını göz önünden kaldırdılar. Ben içimden “Hadi biriniz açın telefonunuzu, ben de böyle bir ortamda hekat mekat anlatamam! Diyeyim!” dedim. Nerden? Sanki benim iç sesimi duymuş her biri. Allah seni inandırsın hekat bitinceye kadar (ben diyeyim yarım saat sen de elli dakika) telefon melefon akıllarına gelmedi.
Garipsedim mi? Hem de nasıl? Telefonsuz def-i hacet edemeyenler onca zaman nasıl telefonsuz durabildiler? Gel de çık işin içinden. Bu Kulağı Kesik Yahya Hekatı’nın böylesine bir albenisi olsun, böylesine birilerini büyülesin olacak iş değil. Ya bende bir tuhaflık var ya dinleyicilerimde. İnsanı öylesine alıp götüren ne gibi bir efsunu vardır?
Valla bilemiyorum. Anlamıyorum. Bana gına geldiği halde, dinleyicilerimin ilk kez duymuş gibi dinlemeleri, dinlerken dünyadan el etek çekmeleri.. akıl alır gibi değil.
Şimdi kuşkusuz siz de merak etmişsinizdir şu Kulağı Kesik Yahya’nın hekatını.. hiç kusura bakmayın.. anlatmaya hiç niyetim yok. Ha diyebilirsiniz “Gerekçen ne?” Gerekçe arayışına çıkacak değilim. Hiç olmadı tıbbi bir gerekçe yorganı bulur üzerine örterim, kimsenin de gıkı çıkmaz.
- Şimdi bir dakika.. bu nereden çıktı?
- Ne nereden çıktı?
- Canım gerekçe falan.. yok tıbbi gerekçe yorganı.. bir anlam kuramadım anlattıklarınla. Daha doğrusu bir bağlantı kuramadım.
- Tuhaf.. onca anlatılanlardan sonra takıldığın tıbbi gerekçe yorganı mı?
- Hayır hayır, gerekçenin gerekçesini bir yere oturtamadım.. yoksa gerekçenin türü, içeriği, niteliği, kapsamı bunlar önemli değil, hatta tali bir sorun bile değil.. bu arada Kulağı Kesik Yahya’nın hekatını bekler gibi bir halim yok, bunu anlamış olmalısın.
- İlle de anlat diyorsun?
- Daha da neler? Arkadaş ağzımdan “anlat” sözcüğü çıktı mı? Yok.. ciddi ciddi soruyorum, ağzımdan “anlat” sözcüğü çıktı mı? İma bile etmedim ki, bak bak imaların üstünü örtüyor denilsin. Geldin selam verdin, oturdun, bir bardak çay yeter dedin, koca bir demlik çay bitti, gözün hala çaydanlıkta, sonra birden..
- Ben zorla mı oturdum? Davet edilmeden mi geldim? O kadar görgüsüz biri miyim? Sen koluma sarılıp “Gel şöyle otur abi hasbihal edelim, uzun zamandır oturup konuşmuyoruz, valla özledim seni, anlatmalarını.. hazır çayım da var.. ee hava da güzel.. demedin mi? Ben de “Ya daha sonra gelirim!” diye karşılık verdiysem de sen koluma girip oturtmadın mı?
- Oturmaya dünden razıydın, ben ayıp olmasın diye öyle ısrar eder gibi yaptım.. ne bileyim daha ağzımdan buyur otur lafı çıkar çıkmaz çökeceğini.. vallaha bilsem görür görmezden gelir, içeri kaçardım..
- Neyse birader, bu işin sonu kötüye gidecek gibi.. bana müsaade..
- Uğurlar olsun.. ha bu arada Kulağı Kesik Yahya’nın Hekatı zerre kadar ilgimi çekmiş değil, yani sen ne kadar bana yoklama çekersen çek ben bir kere olsun “Anlat!” demeyeceğim..
- Eh.. dediğin gibi olsun.. ben de anlatma meraklısı değilim. Amma gün olur devran döner, kıvranıp durursun, dönüp bakmam bile..
Cemal Çalık, 23.04.2023, Konuk Yazar, Sonsuz Ark, Öykü
- Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur.
- Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
- Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.
- Sonsuz Ark Yayınlarının Kullanımına İlişkin Önemli Duyuru için lütfen tıklayınız.