29 Ekim 2020 Perşembe

SA8922/KY1-CÇ743: Çağdaş Bir Söylen

"kim bilir nefte ilân-ı aşk eden şairin
göklere çıkarılma hevesi neydi"


Fotoğraf: Hatice Köken


Dedem bilmemiş babasını

Gidilip dönülmeyen seferberliklerden birinde

Kalmış bir râvinin hüzünlü sesinde yankılanmış

Böyle derdi dedem anlatırken babasını

Yetimken henüz henüz öksüzlük pâyesi

Verilmemişken ki annesi yani büyük ninem

Hayattayken kuzukulağı, eşkin toplayarak kırlarda

Ve bir ateşte toprak tencerede kaynatarak

Öğle ve akşam yemeği yenirken dedeme anlatırmış

Sonu olmayan bir masal gibi anlatırmış

Erini diğer dönmeyenler gibi dönenlerinse 

Bir şeyleri eksik döndüklerini fısıldarmış

Henüz beş altı yaşındaki kulağa

Fısıltılarına ne çok şey katarmış

Böyle derdi dedem anlatırken anasını

“hiç unutmam son anlatışını” derdi dolarak gözleri

Bir damla yaş düştü düşecek o yorgun gözlere

Merakla asılırdım düşmesini beklerdim

O bir damla yaşın

O bir damlanın o bir damla yaş düşse

Düşebilse her şey farklı olacak sanırdım

Düşmediğine hayıflanırdım her keresinde

Bir soyluluk bulamazdım 

o bir tek damla gözyaşının direnişini 

anlamsız gelirdi

saçma bulurdum geç kalan 

yahut yanlış durakta yanlış saatte duran 

yahut geciken tren seferini anlatırken 

anlamsız gelirdi kolayca ağlaması dedemin

anasını anarken ağlamalıydı

diye kurardım içimin derinliklerinde

bilmesini umarak ya da dileyerek bu kurgumun

sanki bilirdi ya da sezerdi ve gülerdi

anlamıştım saklayışıma, saklanışıma gülerdi

bu sırrı ikimizden başka kimse bilmedi

bilemezdi yan gönül yan yana gönül

sözünden haykırışından kimsenin

haberi olmadığı gibi

bu sırdan da haberi olmadı kimselerin


anam bana dört aylık gebe iken

düşmüş yola babam derdi dedem 

düşman şedit yol uzunmuş

düşman vuramasa da yol vururmuş

ve fakat dedemin anası kimi zaman

iyi ki dönmedi ağam dermiş

öyle dediğinde gözleri dolarmış ninemin

olan biten şeyler hiç şek yok ki 

fena dokunmuş anama 

iyi ki dönmedi deyip yutkunurmuş 

ninem her keresinde 

neydi dokunan nineme diye sormadım dedeme

bilirim sorsam da söylemezdi 

az mı yanıtsız bıraktı

tinercinin kendisini niçin öldürdüğünü

soran kardeşim Ahmet’i

hem tinercinin kendisini niçin öldürdüğünü

nefte ilân-ı aşk eden müflis şairin

kendisi dahi bilmezdi

bilse söylemez miydi

kilo ile şiir yazan müflis bilse söylemez miydi

kim bilir o şairi

göklere çıkaranların hevesi neydi

o ki ilân-ı aşk etmişti nefte

nefte yani petrole

dedem bilse ağız dolusu küfretmez miydi

hadi anlardı diyelim ilân-ı aşkı olsaydı börtü böceğe

gözü açılmamış yavru kedilere

ve yavru kuşlara ki henüz yeme düşmemiş

neft şu bildiğimiz neft

nicesinin kahrı olmuş nicesini kahırlara gark etmiş

yalın ayaklıların

toprağın yüzüne çalınmış toprağı boğmuş

kıyımın öldürüşün borazanı olmuş

o ilân-ı aşk hiç olmamış

hepsi bu kadar mı

değil elbet elbet değil iki gözüm

söyledikleri eften püften şeylerdi

ve kuruntular üzerineydi

söyledikleri kuruntudan öte miydi

dedem kuruntulardan hazzetmezdi

tıpkı ninem gibi 

ninem de hazzetmezdi kuruntulardan

hazzetmezdi kantara vurulanlardan

dedem ki Sümmani sevdalısıydı

az biraz Emrah

ya yazdıkları kantara vurulanlar

kitapları yüz okkayı bulanlar

kilo ile şiir mi olur ulan

dediği üzerinden kaç uzun yıl geçti

kim bilir nefte ilân-ı aşk eden şairin

göklere çıkarılma hevesi neydi

umurunda mıydı dedemin

hayır

ne ninemin ne de dedemin umurundaydı

esâmesi bile okunmadı 

seferberlikten dönmeyen babanın


şiir derdi dedem her şiir ezberlenmelidir

ve ezberlenecektir her şiir olan

bir şiir ki ezberlenmemiştir

kimse ezberlemeye heves etmemiştir

kimseler yeltenmemiştir

o şiir yazılmış söylenmiş olsa bile

yazılmamış söylenmemiş demektir

dedem şair değildi besbelli

ve fakat olmayan şiir yok gibiydi ezberinde

biri yorgunluktan söz etse

dudaklarından dökülürdü yorgunlukla ilgili bir dize

yahut bir dörtlük

ayak mı dedi biri biri ayakkabıdan mı söz etti

bir dizeyle de olsa dikkatler çekilirdi

heyhat bilmedi dedem senin dilinden düşmeyeni

dilinden düşmeyen bir Karın Deşen Jack türküsü

bir Mavi Sakal büyüsü

artık  her daim zambaklar açsa ne olur

yahut solmasa yedi veren

değil mi ki emin değildir artık yetimler

öksüzler kanatları yeni tüylenmiş güvercinler

emin değildir artık senden benden ondan ötekinden

emin değildir bizden yana

yani insandan yana

insan ki artık sureta insan

dağın taşın kaçındığı emaneti sırtlanıp

sonra sırtından atan

kan kusturmakta felah arayan

iyi ki görmedi dedem bilmedi bu zamanı

tanımadı emaneti sırtından atanı

(Antalya 2020)



Cemal Çalık, 29.10.2020,  Konuk Yazar, Sonsuz Ark, Şiir




Sonsuz Ark'tan
  1. Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. 
  2. Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
  3. Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.
  4. Sonsuz Ark Yayınlarının Kullanımına İlişkin Önemli Duyuru için lütfen tıklayınız.

Seçkin Deniz Twitter Akışı