3 Ekim 2017 Salı

SA4956/SD782: Sonsuz Ark'ta Bir Röportaj Ustası; Sevda Dursun

"Dili iyi kullanan, anlatmak istediği 'şey'e odaklanan ve içinde yaşadığı topluma ve ülkeye karşı sorumluluklarını titizlikle yerine getirmeye çalışan bir medya çalışanı olarak, inançlı bir insan olarak araştırdı ve anlattı."


70'li yılları hatırlıyorum. Medya, Gazete demekti, Dergi demekti, Çizgi Roman demekti, Sinema ve Tiyatro demekti. Tek kanallı TRT medyadan sayılmıyordu. TRT devletindi, ancak medya tümüyle özel sektöründü ve bu özel sektör beyazların hegemonya alanı olarak gazeteleri, dergileri ve çizgi romanları ideolojik örgü aracı olarak kullanıyordu. 

Sağcı, solcu, dindar, liberal; aklınıza ne gelirse tüm fikirlerin yayıldığı alanda, bizler yani, İstanbul ve Ankara'nın taşrası yahut Bâb-ı Âli denen şeyin dışındaki herkes, safça herkesin ayrı olduğunu düşünürdük; bazılarını 12 Eylül darbesinden, bazılarını 28 Şubat darbesinden, bazılarını da 15 Temmuz darbesinden tanıyabildik; baktık gördük ki aslında 'tüm fikirler' dediğimiz şeyler aynı elin parmaklarının yapıp ettiği şeylerdi.

Bu parmaklar bazen birbirleri ile uzlaşır görünseler de çoğunlukla rekabet eder gibi pozlar verirdi; toplum da Cumhuriyet okuyoruz solcuyuz, Tercüman okuyoruz sağcıyız, Milliyet-Hürriyet okuyoruz liberaliz, Milli Gazete okuyoruz dindarız, Zaman gazetesi okuyoruz modern çağdaş İslamcıyız deyip duruyordu.  Bu güdük-küçük medya, bu tüm toplumu geren, psikolojisini hallaç pamuğu gibi atan gücünü 28 Şubat faşizminde '1.Güç' olarak tanımlıyor, hükümet düşürüyor, başbakan, bakan atıyordu. 15 Temmuz 2016'da gördük ki, solcu Cumhuriyet gazetecileri, artık tedavülden kalkan sağcı Tercüman'ın sahipleri, modern İslamcı görünen Zaman gazetesi ekibi darbecilikten aynı mahkemelerde yargılanıyorlardı. Milli gazete denen mevkute de bunlarla paralel paralel yürüyordu yengeç gibi, Hürriyet-Milliyet hem hepsi ile beraber hem de en küçük ekonomik çıkar riski karşısında hükümetle beraber ortalıkta herkesi her an punduna getirmek için dolaşıp duran dostlardan oluşuyorlardı.


Bugüne geldiğimizde zihnimizi çalkalayan, bize ayar veren medya kalpazanlarının hangi ayarda olduklarını genellikle artık biliyor olmuştuk. Epey uzun sürmüştü farkına varmak, ancak İktidar, yani devlet dediğimiz şey hep onların elindeydi, 2002'den sonra halk devleti yönetmenin kendi hakkı olduğunu gördü ve bunun gereğini yaparak 2017 yılına geldi. Gelirken de kendi 'esmer' çocuklarını, kendi medyasını oluşturma gayretine zorladı. İşte biz 2002'den beri kendi çocuklarımızın, kardeşlerimizin beyazların hegemonya alanlarında haklarını aramalarını istedik, medya da bu alanlardan biriydi.

Hiç unutmuyorum, gazeteler, dergiler röportajlarla dolar taşardı... Halkın ihtiyaçlarını, sorunlarını konu edinmezlerdi asla... İdeolojik saplantıları yaymak ve dinî-ahlakî değerleri değersizleştirmek için ne gerekiyorsa o 'konu' ediliyor, kim konuşacaksa o 'konuk' oluyordu röportajlara... Halen bu tür röportajlara rastlıyoruz aynı medyada, ama artık kim kimdir belli olduğu için çok da etkili olamıyorlar. 


Buna karşılık gündemi takip eden, duyarlılıklarından emin olduğumuz halkın çocukları da röportajlar yapmaya ve yorumlar yayınlamaya devam ettiler. Böylece 15 Temmuz Zaferi'nin ruhunu inşâ eden akışa hizmet ettiler. 

Sevda Dursun da röportajlarıyla arka planlarını aralamaya çalıştı hep olayların, gündeme yansıyan önemli algı operasyonlarının, kişilerin, organizasyonların, tarihin dönemeçlerinden biri olan bu zamanda. Dili iyi kullanan, anlatmak istediği 'şey'e odaklanan ve içinde yaşadığı topluma ve ülkeye karşı sorumluluklarını titizlikle yerine getirmeye çalışan bir medya çalışanı olarak, inançlı bir insan olarak araştırdı ve anlattı.

  
Sonsuz Ark'ın bu toprakların dilini bu toprakların çocuklarından dinlemeyi, anlamayı ve geliştirmeyi hedefleyen manifestosuyla yolları kesişen SevdaDursun  38. konuk yazarımız olarak, Anlamlı Sebepler ve Bazı Şeyler etiket adı verdiğim yazılarından 12 Eylül 2015 Cumartesi günü yayınladığım   SA1750/KY38/SevDur1: Eski Çad Büyükelçisi Ahmet Kavas ile Mülâkat: 'Afrika Müslümanlığı- Afrika Türkiye’yi bekliyor’ başlıklı ilk yazısından bu yana bir yazar, anne, eş, evlat, insan ve vatandaş olarak gören, medyayı ve sosyal medyayı ülkesi yararına kullanan, dikkatli, meraklı, işini sağlam yapma alışkanlığı edinmiş, olayları, olguları kiminle nasıl değerlendireceğini iyi bilen, gündemi hiç sektirmeden takip ederek öne çıkan olaylara, olgulara ve kişilere dair olanı araştıran, soruşturan ve bizlerle paylaşan duygusal bir akla sahip olarak 86 yazısıyla Sonsuz Ark’a katkıda bulundu; kendisine müteşekkiriz, onu yetiştiren anne-babasına, onu öylece koruyan, destekleyen eşine ve çocuklarına bu babda teşekkür etmek istiyorum.

Sonsuz Ark çıktığı sonsuza doğru yolculuğunda kişiliğine, kimliğine ve mesleğine olan saygısı net olan dostlarla yürümeye devam edecek.

Bu vesile ile Sevda Dursun Hanımefendi'ye ve ailesine sağlıklı, huzurlu ve başarılı bir hayat diliyoruz.



Seçkin Deniz, 03.10.2017, Sonsuz Ark, Eleştiri, Teşekkür



Sonsuz Ark'tan
  1. Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. 
  2. Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
  3. Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz



Seçkin Deniz Twitter Akışı