10 Ağustos 2017 Perşembe

SA4707/KY35-YTK207: Venezuela’dan Anadolu’ya

"Bakalım bir “sonuç” olacak mı yoksa  böyle, belirsizliğini ve kimsenin hayrına olmayan sürüklenme sürüp gidecek mi, göreceğiz."


Venezuela’da askeri üsse yapılan terör saldırısıydı dünkü haber ajanslarının flaşı. 20’ye yakın saldırgandan ikisi öldürüldü kalanların çoğu yakalanıp kamuoyuyla paylaşıldı fotoğrafları.

İster istemez henüz bizim için çok taze olan 15 Temmuz’u da hatırlattı bazı şeyler. Bu çağrışım yapan şeyler dışında benzerlikler gittikçe azalıyor meseleyi inceledikçe.


Ülke uzun zamandır dünya gündeminde. 1999’da iktidara gelen Chavez kadar onun ölümünden sonra iktidarı sürdüren Maduro en az iki yıldır çalkantılarla dolu bir dönemi yönetmeye çalışıyor.

Her Latin Amerika ülkesi gibi ta sömürge dönemlerinin iktidar ortaklarından yine buna itiraz edilebilen yılların güçlü sosyalist damarlarına kıtadaki yaygın ağır fakirlikten Katolik inancının her ideolojiyle o coğrafyaya has ilişkisine kadar bizim buralardan kolay anlayamayacağımız bir özgünlükleri var. Bunun içinde milletine yabancı ordu geleneği de sosyalist pederler de girebiliyor doğal olarak.

Venezuela petrol ihraç eden ülkeler arasında Müslüman olmayan tek ülke. Yani geliyoruz aslında sorunların tek kaynağına; petrole…

Bu alt üst oluşlar; ABD’nin kendi arka bahçesi kabul ettiği bir kıtada alternatif oluşturma iddiasına açtığı uzun soluklu savaş ve petrol fiyatlarındaki gerileme ile iktidarın kimi yanlışları birleşince bugün bütün bu sorun yumağının yüzeye vurmuş küçük bir dalgadan başka bir şey olmayan terörist darbe girişimine şaşırmıyor konuya vakıf uzmanlar.

Belki Venezuela kendi bulmaya çalıştığı yoldan dönmüyor. ABD de İngiltere namına zamanında kolaylıkla İran’da Musaddık’a yaptığını yapamıyor. Ama sonuçta bu tercihi hem zayıflatıyor hem küçük ve düşkün gösteriyor hem yayılmasını önlüyor.

Veya Venezuela Çin ve Rusya ile ilişkisini geliştirirken sosyalist blok adına bir işbirliği hülya bile sayılmaz.

Şimdi sağ veya sol ya da daha yaygın olarak liberal bakışa sahip olanlar bardağın yarısının dolu veya boş olduğu üzerinden tartışıyor meseleyi.

Hangisinin doğru olduğunu zaman bile gösteremeyebilir..

Başkalarına ne gösterdiğinin bir önemi de yok aslında. Önemli olan otuz milyon Venezuela halkının bütün bunlar olurken ne kadar zarar ettiği ve bittiğinde kendileri için doğru olanın hayata geçip geçmeyeceği.

İdeolojilerin yüzyılı geç değil hemen bir öncemizdi. Hala nüfusumuzun yarısı hatta bu konuları konuşan yazan tartışanların yarısı o yüzyılda doğdu, yaşadı. Şimdi o yaşadıklarının bugünü açıklamaya ve gelişen sorunları çözmeye yardım kapasitesinin gittikçe düştüğünü de görüyorlar.

O yüzden Venezuela ne kadar uzak ne kadar farklı ne kadar benzemez ve görünüşünün ne kadar dışında olsa da ilginç bir mücadelenin zemini.

Ne olacağını zaman gösterecek.

Bakalım ne olacak?

Bakalım bir “sonuç” olacak mı yoksa  böyle, belirsizliğini ve kimsenin hayrına olmayan sürüklenme sürüp gidecek mi, göreceğiz.

Dünyanın bir köşesinde bunlar olurken bir başka köşesinde, yine bir petrol ihraç eden hem de en büyüğünde Suudi Arabistan’da veliaht prense başarısız bir suikast yapıldığı iddiası belli belirsiz yer alıyor haberlerde.

İtalya’da, daha fazla kazanmak için itfaiyecilerin kasten yangın çıkardığı haberi de yer buluyor kendine.

Oysa bu aşırı sıcaklarda bir sürü ormanda şimdi dallar birbirine sürtünüyor zaten sessizce. Birden rüzgar çıktığında o küçük sürtünmelerin çoğu irili ufaklı yangınlara dönüşecek.

Yangın ortasında kalan hayvanların çaresizliğini duymayacağız bile. Kapımız önündeki kediye çatıdaki kuşa su vermeye ancak gücümüz yeter; bile isteye arabayla köpek ezen mahluka bedduayla sınırlı kalır yapabileceğimiz.

Akşam İstanbul’u yine fırtına sel basar; çoktan unuturuz ‘yeni devlet kurduk’ abukluğunu.

Karşıdaki kafede de birkaç masada başörtülü kızlar kadınlardan bazıları sigara da içmeye devam eder çayının kahvesinin yanında güvenle neşeyle. Biri diğerine İsmet Özel’den okuduğu, 12 Eylül döneminde başını örten kızların üniversiteye girme tartışmasında TİP’li Mehmet Ali Aybar’ın BBC’nin sorusuna verdiği “O yaşa gelmiş, üniversite kazanmış kızların başını örtüp örtmeyeceğine ne karışılır” mealindeki cevabı anlatmaktadır.


Yaşar Taşkın Koç, 10.08.2017, Sonsuz Ark, Konuk Yazar
Yaşar Taşkın Koç Yazıları




Sonsuz Ark'ın Notu: Yaşar Taşkın Koç Beyefendi'nin yazılarının yayınlanması için onayı alınmıştır. Seçkin Deniz, 16.07.2015


İlk yayınladığı yer: Yeni Şafak




Sonsuz Ark'tan

  1. Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. 
  2. Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
  3. Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark Manifestosu'na aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz

Seçkin Deniz Twitter Akışı