22 Eylül 2015 Salı

SA1791/SD301: "rastlantı"/16.05.2006/ 489. patika


...bilimsel bir analiz-sentezin halk diline dönüşüne tanık oldunuz mu?...
...olmadıysanız olun...
...bilimadamlarının, uğurlarına tüm enerjileriyle tüm zamanlarını harcadıkları işlerini ne kadar çok sevdiklerini görün...
...ve onların, o sizce muğlak ve anlamsız görünen bilimsel kavram ve terimlerini nasıl büyük uğraşlar vererek anlayabileceğiniz hâle dönüştürdüklerini, saygıyla izleyin...
...kendi karmaşık çalışmalarını, sizin anlayabileceğiniz seviyeye dönüştürürken en çok kullandıkları yöntem, felsefenin başlangıçtaki sorularının oluşum aşamalarına tersine dönüş gibidir...
...çevrenizde bulunabilme olasılığı yüksek olayları örnekler ve beş yaşındaki bir çocuğa anlatır gibi açıklarlar...
...bu yönleriyle yaşlı bir bilge olmak onlara çok yakışır...
...ama...
...evet; ama, diğer yönleriyle bu yaşlı bilgelerin aptal olmadıkları hâlde, ne kadar aptalca davrandıklarını, onlar analiz-sentezlerini size açıklarken izleyebilirsiniz...
...kuşkusuz hepsi öyle değiller...
...öyle olmayanlar bilhassa ellerinden öpülecek olanlar, bir aptal gibi davranmayanlardır...
...bir yaşlı bilge sevimliliğindeki bilimadamı neden aptalca davranır sizce?...
...veya biz, ona, bu saygısızca bakışı edinirken gerçekten saygısız mı oluruz?...
...kesinlikle hayır...
...saygısızlık bizden değil ondan kaynaklanır; o kendi bilimsel tutarlılığına aykırı davrandığı için böyle bakarız...
...biz, onun bilimsel tutarlılığını ölçebilecek olanlardan değiliz muhakkak...
...ancak; hepimiz aynı mantıksal bütünlüğe sahip olduğumuza göre, mantıksal determinizm bize o bilimadamının neden tutarsız olduğunu açıklar...
...biz de kuşkusuz inanırız...
...mesela...
...hayatın köklerini anlatan bir bilimadamının size anlattıklarını dinleyin...
...evrenin oluşumundan dünyanın oluşumuna kadar geçen süreyi kesinlik içermeyen ifadelerle anlatırlar; kabul edersiniz...
...hayatın başlamasına dair çıkarımlarına da saygı duyarsınız...
...önce bitkiler var olur, sonra hayvanlar...
...karbondioksiti emen bitkiler oksijen üreterek atmosferde hayvanlar için yaşanabilecek ortam hazırlarlar...
...hayvanlar da var olur...
...bitki-enerji-hayvan dönüşümünü ve hücrenin yapısını dinlersiniz ondan, büyülenerek...
...muhteşem bir tablonun keşfedilen yönleri sizi hayran bırakır...
...ve hücredeki organlara bakarken DNA meselesini görürsünüz şaşkınca...
...hele bir de aminoasit zincirlerini okurken, neredeyse hayranlıktan bayılacak gibi olursunuz...
...fakat birden, o yaşlı bilge görüntülü bilimadamımız rastlantıdan bahseder...
..."rastlantı", der oluşum nedenlerinin hepsi için...
...ve o kadar sık kullanır ki rastlantıyı...
...mideniz ayaklanmaya, kulaklarınız uğuldamaya başlar...
...öfkeyle dolan bakışlarınızı o cümlelerdeki bozulmuş içtenlikten çekersiniz önce...
...büyük bir şaşkınlıkla bilimadamına bakarsınız...
...o, size izlettiği muhteşem tablonun minik ve kusursuz ayrıntılarının rastlantıyla oluştuğunu söylemektedir...
...eğer o ayrıntılar rastlantıysa tablonun kendisi de rastlantıydı...
...yani her şey, var olan her şey rastlantılarla oluşmuştu...
...ve insan, kendisi bile kendisinin rastlantılar sonucu oluştuğunu söylüyordu...
...işte bu mantıksal determinizme aykırıydı...
...ve bilimadamı yalan söylüyor veya hedef saptırıyordu...
...siz o vakit şaşkınlığınızla değişen duygularınıza bakar, öfkeyi görür ve o yaşlı bilge görünümlü adamın aptal olmadığı hâlde, neden aptalca davrandığını sorarsınız kendinize...
...o binbir emekle kendi analiz-sentezlerini bize anlatmaya çalışırken, bizim onun anlatmaya çalıştıklarını rastlantısal olarak anlamadığımızı sormaz kendisine...
...anlamamız için bir sürü şey geveler, zorlar kendisini...
...sırf, evet sırf biz anlayalım, diye yırtınır...
...siz hâlâ şaşkınlıkla sorarsınız kendinize; "rastlantılarla öğrenmemiz mümkünken neden o bize öğretmeye çalışıyordu ki?"...
...veya
..."neden herhangi biri bunu yapsın ki?...
..."nasıl olsa raslantılarla olacak her şey"...

seçkin deniz
pürüzsüz patikalar

Seçkin Deniz Yazıları

Seçkin Deniz Twitter Akışı