20 Eylül 2015 Pazar

SA1781/KY35-YTK18: Hatırlamazsan Anlayamazsın

"Karşımızdakilerin cesareti onların kendi iman ettikleri mücadeleyi kıyamete kadar bırakmayacakları gerçeği kadar bizim unutkanlığımızdan da aslında."




Bu toprakların en büyük zaafı da bu zaten. Belki insanoğlunun yaratılıştan beri eksikliği. Unutmak bazen iyidir o yüzden unutuyoruz muhtemelen. Ama unutmamak gerekenleri unutmak sonumuz oluyor genelde. Nasihatten çok daha iyidir biliriz ki hatırlamak. Sobaya siz ne kadar tembih ederseniz edin gidip o minik elini illâ ki sürer çocuk. Elini yakmadan öğrenmez bir türlü sobaya değmemesi gerektiğini.

Bazen çocuklardan beter oluyoruz, hatırlamamız şart olanı unutuyoruz. Ortada fol yok yumurta yok, ta Ekim 2013'te bir gazeteciyle bir Cemaat yöneticisi ne konuşuyordu meselâ hatırlamıyoruz Suruç'ta Dağlıca'da Iğdır'da canımız iyice yanana kadar.

Elimiz sobanın o kızgın demirine yapışıyor tekrar ve tekrar ancak hatırlıyoruz.

İnternete sızdırılan o kayıtta Cemaat yöneticisi “Bundan sonra silahlı ve çatışmalı bir dönem geliyor” diyordu. ABD, o şahsın “sevdiği güneydeki ülke” yani İsrail ve Kandil ortak karar vermişti. 

Kandil'den de “Bizim Kürt kardeşlerimiz” diye söz ediyordu, “(üçü) birlikte bir dayanışmayı organize edecekler”di…

O günler ki 2012'de PKK ağır dersini almış yerine oturmuş, Çözüm Süreci'nin en umutlu dönemiydi ve kayıttaki kişi bunları iddia ediyordu.

Haklı çıktı… Silahlı ve çatışmalı bir dönem geldi. Cemaat'in 7 Şubat'taki ünlü akim kalan MİT saldırısından hemen sonra Öcalan'la görüşen BDP heyetinin tutanakları sızmıştı hatırlarsanız. Öcalan orada “Benim buraya alınmamla birlikte Fethullah da ABD'ye alındı” diyordu.

Bunları da unuttuk…

KCK operasyonları, Uludere, 7 Şubat arasındaki sürenin kısalığını da unuttuk.

Gezi Olayları ile ekonomik, toplumsal ve siyasal tablosu hızla bozulan Türkiye'de dershane meselesiyle tozu dumana katıp 17/25 Aralık hortlağının kafa çıkarmasının ne kadar peş peşe olduğunu da unuttuk.

Ankara'yı Işid'in doğal ortağı ve partneri yapmak konusundaki aşırı çabanın ortasında Dışişleri Bakanlığı'ndaki görüşmenin özene bezene kesilip bir algıyı oluşturmak üzere biçimlendirilmiş sızdırılan kaydını da unuttuk çoktan.

O kayıttaki gerçekten sadece bir tartışmanın boyutuyla ilgili olarak verilen örnek toplam suçlamanın en önemli argümanlarından biri haline getirildi nihayetinde ve düşünün ki yaşadığımız kanlı terörle mücadelenin Suruç'taki katliamla başlaması ve bugün hâlâ PKK'yı değil iktidarı suçlayan dilin, bakışın yerleşmesine ne büyük katkısı oldu.

Ama dedik ya işimiz unutmak neredeyse…

Daha geriye bakmanın imkânsız olduğunun farkındayım bu sisli hafızalarımızla.

Neyse ki tarihteki aktörler kendilerini hatırlatmaktan geri duramıyorlar da aklımız geçici bir süre için başımıza geliyor. Kritik dönemlerde aktörler ve taraflar aslında hiç değişmiyor, bunu da çabuk unutuyoruz.

O yüzden belki 28 Şubat'ı hatırlamak gerek. Dün olup bitenleri hatırlamayan bizlerin 17 yıl öncesini hatırlamasını beklemek kolay değil ama önümüzdeki süreçte yeniden oturup hafızalarımızı tazeleyelim.

28 Şubat'ta kimler hangi taraftaydı tek tek sıralayalım.

Bugünkü saflaşmada kimler yine hangi tarafta tekrar bakalım.

Medyası, karteli, cemaati, katalizör olarak kullanıldığının farkında olmayanları, PKK'sı… ve bir şekilde alaşağı edilmek istenilenler.

Sürpriz olmaz umarım elinize kağıdı kalemi alıp tarafları o gün ve bugün tuttukları yerler açısından yeniden sıralamanız.

Aslında her şeyin gözümüzün önünde cereyan ediyor olması ne kadar tuhaf değil mi?

Ama şaşırmamak gerek…

Karşımızdakilerin cesareti onların kendi iman ettikleri mücadeleyi kıyamete kadar bırakmayacakları gerçeği kadar bizim unutkanlığımızdan da aslında.


Yaşar Taşkın Koç, 20.09.2015, Sonsuz Ark, Konuk Yazar
Yaşar Taşkın Koç Yazıları



Sonsuz Ark'ın Notu: Yaşar Taşkın Koç Beyefendi'nin yazılarının yayınlanması için onayı alınmıştır. Seçkin Deniz, 16.07.2015

İlk yayınladığı yer: Yeni Şafak

http://www.yenisafak.com/yazarlar/yasar_taskin_koc/hatirlamazsan-anlayamazsin-2021793

Seçkin Deniz Twitter Akışı