21 Şubat 2014 Cuma

SA564/ÂA27: ABD Panik Odası’nda/ Küresel Kaos’ta ABD’nin Rolü

“Dünya’nın yaşadığı bu büyük ve derin kaos varlığını Amerika Birleşik Devletlerine borçlu.” 


Dünya, her tarafı kanayan, irin dolu damarlarında gezinen virüslerle yüksek ateşte can çekişen bir insan vücudu gibi. Virüs’ün güçlendirildiği bölgelerde acı ve ölüm sıradanlaşıyor; hedefteki masum hücreler ani müdahalelerle acımasızca öldürülüyor, öldürtülüyor, kalan sağlar paranoyak bir ruh haliyle baş başa bırakılıyor.


Dünya’nın yaşadığı bu büyük ve derin kaos varlığını Amerika Birleşik Devletlerine borçlu. Yeni doğan çocuklarına küreyi yönetme hakkını miras olarak bırakamayacağını anlayan kokmuş, katil ruhuyla Amerika kürenin kılcal damarlarına dilediği zaman müdahale edip hastalık ve ölüm yayarak kendi çöküşünü geciktirmeye çalışıyor. Rejimlere muhalif insanları kışkırtıyor, örgütlüyor; onlara parasal destek veriyor, büyükelçilikleri aracılığıyla liderlik ediyor ve hedefteki ülkeler ateşler içindeyken hükümetlere baskı yapıyor.

Diktatörlüklerden bıkan ve özgürleşmeyi düşünen insanların duygularını ve ihtiyaçlarını manipüle ederek Arap Baharı adıyla pazarlayan ve geleneksel Arap diktatörlüklerini yıkarak ekonomik profilleri değiştirip çöken Amerikan ekonomisi için müşteri sayısını arttırmayı hedefleyen CIA, aynı zamanda hedefteki ülkeleri soktuğu ekonomik ve stratejik kıskaçlarda yeniden yönetmeyi, yönetirken sömürmeyi planlıyor; planlarını politik, akademik, medyatik, ekonomik, dinî niteliklere sahip yerel işbirlikçilerle uygulamaya koyuyor.


Tunus’ta başlayan, Cezayir’de durdurulan, Mısır, Libya, Suriye’de kontrollü bir şekilde başlatılan ve sürdürülen çatışma gerisinde yüz binlerce ölü ve sakat, milyonlarca sığınmacı bıraktı. Bu ülkelerde kaos sürüyor. Bosna’yı yakan, Arnavutluk’ta sokakları hareketlendiren, Venezuella’da ABD elçilik görevlilerinin kovulmasına neden olan protestoları başlatan, Brezilya ve Arjantin’i çılgınca eylemlerle karıştıran, Tayland’da hiç bitmeyen protestoları yönlendiren ve Ukrayna’da Rus çıkarlarına engel olmak için aylar süren protestoları çatışmaya dönüştüren, Burma/Myanmar’da Müslüman avı başlatan, Afganistan ve Pakistan’da zavallı idareler oluşturup terör makası ile toplumları kesip biçen, Mali’de, Somali ve Sudan’da katliam senaryolarını her an aktif tutan ve en son Orta Afrika Cumhuriyeti’nde iç savaş çıkararak Müslüman soykırımına yön veren bir ülkeden bahsediyoruz. 2013 yılını Recep Tayyip Erdoğan’ı yok etme yılı olarak ilan eden Amerika Birleşik Devletleri’nden.

Obama faktörünü etkisizleştirmeyi hedefleyen geleneksel Amerikan şiddeti, Türkiye’de dilediği sonuca ulaşamadığında Obama, Erdoğan’la işbirliği yapmak için çok uzun bir aradan sonra 20 Şubat’ta telefonla görüşebilmişti. Erdoğan 17 ve 25 Aralık 2013 darbe girişimlerini organize eden ABD Büyükelçisi Ricciardone’yi istenmeyen adam ilan etmek üzereydi. Ukrayna’da silahlar patlarken, keskin nişancılar onlarca can alırken Türkiye sessizdi.

Türksat4A uydusunu üreten Japonya’da uydu teslim töreni için bulunduğu sırada Türkiye’nin bölgesel ve küresel liderlik hedefleri olmadığını söyleyerek manevra yapan Erdoğan, Sıfır Sorun Stratejisi’ni askıdan indirdiğini de iddia ediyordu. BMGK’ya yönelik suçlamalarının bedelini itibarsızlaştırılarak ödemek üzere saldırıya uğramıştı.

Türkiye, Suriye’de durdurulmuştu. Ancak; hayat devam ediyordu ve yaşlılar daha önce ölecekti. ABD’nin ölümünü sabırla beklemek gerekecekti. Dünya kanla, savaşla, soykırımla dolu iken yapabilecek fazla bir şey yoktu. Türkiye’nin nükleer silahı da yoktu, sınırsız kaynağı da. Erdoğan, insan kaynağına yatırım yapmaktan başka seçeneğe sahip değildi. İhracat panellerini aktif halde tutacak, uluslar arası ilişkilerinin hareket aralığını genişletecek ve Fethullah Gülen’in ördüğü Amerikan orijinli ağdan sıyrılarak güçlü bir Türkiye’nin inşasına devam edecekti.

Türkiye’yi vahşi Amerikan saldırganlığının hedefi haline getiren Çin’den alınacak olan Füze Sistemleriydi. Yaptığı testlerle uydu yok etme kapasitesini geliştiren Çin, ABD’nin ticarî müttefiği olma özelliğini yitiriyordu. Hem siyasî hem de ekonomik rakip olarak güçlenen Çin’le güvenlik ve savunma alanına işbirliği yapan Türkiye, Obama’yı finansal krizle kontrol altında tutan ABD’nin neoconlarının sinirlerini bozmuştu
.
İlişki kurduğu gelişmekte olan ülkelerde Amerikan İmajının gittikçe kötüleştiğini gören ABD stratejistleri çözümcü bir bakış yerine çatışmacı bir bakışla kaos ürettiler. Kaostan diledikleri bir düzen geliştirmeyi hedefliyorlardı. Bunun gerekçeleri vardı.

Kaosu ABD, yani CIA ya da USA Ulusal İstihbarat Direktörlüğü üretmişti; bunu planlamış ve duyurmuştu. Hiçbir şey gizli yürütülmüyordu. Mesela Türkiye’de bile genç işadamları diplomatik kriz kaygısı duyulmaksızın ziyaret ediliyor, Erdoğan’ın şahsında Türkiye’nin çöküşü hazırlanıyordu.

10 Aralık 2012 Pazartesi günü yayınlanan Ulusal İstihbarat Direktörlüğü'ne bağlı, Ulusal İstihbarat Konseyi tarafından hazırlanan ve 5 yılda bir yayınlanan raporlardan sonuncusu 'Küresel Eğilimler 2030: Alternatif Dünyalar' Raporu, günümüzdeki kaosu açıklamaya yetiyor.30.12.2012 tarihinde ‘ABD-2030 Alternatif Dünyalar Özdeği ve Şişedeki Cin’ başlığıyla incelediğim rapora göre ABD, dünyanın 2030'a kadar nasıl değişeceğini büyük oranda belirleyecek 6 'Oyun Değiştirici' elemanı aktif bir şekilde kullanıyor.


1-Krize meyilli bir küresel ekonomi;
2-Yönetim boşluğu;
3-Artan çatışma ihtimali;
4-Bölgesel istikrarsızlığın kapsamının artması;
5-Yeni teknolojilerin etkisi;
6-ABD'nin rolü; 

ABD, bütçe sorunlarından dolayı kendi savunma harcamalarını kısarken ve büzüşürken  bunalımda olan gelişmiş ekonomileri baskı altında tutuyor ve gelişmekte olan ekonomileri krize sokuyor; organize ettiği ayaklanmalarla hedefteki ülkelerde yönetim boşluğu oluşturuyor; çatışma ihtimallerini güçlendirerek silah satıyor; bölgesel istikrarsızlıkları körüklüyor, insansız hava araçlarıyla düğün konvoylarını vuruyor, üç boyutlu baskı tekniği ile yeni bir ekonomik alan açıyor.

Bu rol yoğun bakımdaki Avrupa Birliği’ni bir köpek gibi dizlerinin üstünde sürünerek ABD’ye hizmet ettiren ve ABD’yi kendi küresel hâkimiyet alanlarının tetikçisi olarak kullanan neoconların ABD’ye verdiği rol. Alman Başbakan’ı Merkel’i Hamburg’da ürettiği kaosla terbiye ederek Putin’den ayıran Neoconlar, ABD’yi ve hiçbir şeyden haberi olmayan Amerikalıları korkunç bir sona sürüklüyorlar
.
Panik Odası’nda büyük korkularla yaşayan ve elindeki bütün mühimmatı delirmişçesine insanların ölmesi için harcayan ABD’yi kurtarabilecek çok az şey var. ABD’yi kurtaracak olan yine vatansever Amerikalılardır. Ancak tarih ve insanlık ABD’yi kaos, savaş ve kriz üreten bir devlet olarak utançla hatırlayacaktır.


Âkil Ağazâde, Sonsuz Ark, 20.02.2014





Seçkin Deniz Twitter Akışı