22 Ocak 2014 Çarşamba

SA533/KY10-MrÖz1: Hayatımızın Mobeseleri

“Senin hayatında aynı bu arabayla yaptığın yolculukta olduğu gibi, bir sürü hata var, yanında akıl, vicdan, mantık gibi bir kaç arkadaşın olduğu halde onları dinlemiyorsun, dinlemeni tavsiye ederim.”


Yoğun ve yorucu bir gündü; bedenen değil, ruhen yorgun hissediyordum kendimi. Yürümek iyi gelebilirdi. Yaşam tarzını beğenmediğim, bir türlü sevemediğim, sırf bu sebeple istemsiz kırmaktan çekindiğim mesai arkadaşımın, “Hadi gel hem biraz laflar hem bir şeyler içeriz!” teklifini geri çeviremedim. Arabasına doğru yürüdük, acımamış paraya, son model lüks bir araba almış, biner binmez, ben “Hayırlı olsun!” diyemeden, müziği açtı birbirimizi duyamayacağımız kadar yüksek sesle.

Mesai ortamı dışında ne konuşabilirdik ki zaten iyi de oldu. Şehir içi trafiğinde, makasa girmeler, ani şerit değiştirmelerle nihayet elit bir cafeye geldik. O (telaffuzunda zorlanarak) alkollü içeceğini istedi, ben kahvemi istedim.

Sohbet zamanıydı.  Kimin ne giydiğinden başladı; kimin kime yaranmak için neler yaptığından,öğle yemeğini kimin ne maksatla kiminle yediğine kadar acımasızca eleştiriler, tutarsız iftiralar, ilk kez duyduğum sinkaflı laflar tahammül sınırlarımı aşmıştı. Ne söylesem dinlemeyecekti, anlamayacaktı; ona yanlışlarını doğruları göstererek anlatacak halde değildim. Neresinden tutsam elimde kalacaktı. Bir noktadan sonra kırıcı olacağımdan geç oldu bahanesiyle kalktım.

Benzin alacaktı; bu da yolun uzaması demekti. Neyse ki müzik gürültülü olmasına rağmen daha tahammül ediciydi. Tekrar yola koyulduk; benzin istasyonundan bira almış, hem sürüyor hem yudumluyordu. İlk uyarıma "Rahat ol sen!” diyerek gaza biraz daha yüklendi. Araç hızlanırken o sırada cep telefonu çaldı. Cebinden çıkarıp bakarken, "Kırmızıda geçtin!" diye bağırdım, gülümsedi.

Hız limitlerini de benim sabrımı da zorluyordu… kural ihlalleri, kırmızı ışıkta geçmeler, diğer araçları sıkıştırmalar, dönülmez yerlerden dönmeler, ters yöne girmeler; aklınıza ne gelirse.

Sağ salim evin oraya geldiğimizde kupa kazanmış ferrari plotu gibi neşeli ve keyifliydi:

"Biraz adrenalin iyi gelir diye düşündüm; fena değildi ha?" dedi. "Hem bak bitti işte; ee kötü bir şey de olmadı. Polise molise de rastlamadık, ceza meza da yok!"

Kendime hakim olmakta zorlanıyordum; derin bir nefes aldım:

"Sen öyle san!" dedim. "Her tarafta mobese kamerası var, gelecek cezalara hazırlıklı ol."

Arabadan indim bir kaç adım attım, dayanamadım geri döndüm:

"Senin hayatında aynı bu arabayla yaptığın yolculukta olduğu gibi, bir sürü hata var, yanında akıl, vicdan, mantık gibi bir kaç arkadaşın olduğu halde onları dinlemiyorsun, dinlemeni tavsiye ederim. Çünkü hayatımızın da mobeseleri sürekli kayıtta ve o suçların ortaya çıkmaması gibi peşinden cezalarının gelmemesi gibi bir durum söz konusu değil!"

Giderken arkamdan seslendi:

 "Hayatımızın Mobeseleri mi?

 "Hıı hıı!" dedim. "Münker ve Nekir sürekli kayıtta; 24 saat!"



Merve Özgül, 22.01.2014, Sonsuz Ark, Konuk Yazarlar


Seçkin Deniz Twitter Akışı