10 Eylül 2013 Salı

SA403/KY1-CÇ51: Ferâgat; Onuncu Olarak Çalınan Sözcüğüm

Yaşanılası şeydir ferâgat, söylenilesi değil. Dile düşen değil; eylemle vücut bulandır.”


Erdemli bir toplumu oluşturan bireylerin en önde gelen bir değeridir ferâgat. Teslimiyetin biricik zirvesidir. Ferâgat sahibi, bilmez bencilliği. Bencillik ilişmemiştir yakasına. Kendisi için yaşayan değildir. Var olduğu için soluk almadığını bilendir.

Var olduğu için soluk alınmaması gerektiğini bilendir ferâgat sahibi. İdealleri için soluk alır. İdealleri içindir attığı her bir adım. Güne, günlere idealleri için açar gözlerini. Yürüyüşü idealleri içindir. Kalbi idealleri için çarpar.

Ferâgat sahibi, omuzuna yüklenen emanetin bilinciyle oluşmuş idealler olduğunu bilir ideallerinin. Tek tasası, tek derdi, tek kaygısı, tek özlemi, tek övüncü, tek sevinci erdemli toplumun yaşaması ve yaşatılması üzerinedir.

Ferâgat mirasıdır İbrahim’in. Sınamaya, sınanmaya her şeyi ile hazır olduğunun bir göstergesidir. Bir zor karşısında geri durmak değildir. Sergilenen bu tavır ferâgat değildir. Böylesi bir tavır ferâgatten hiç nasibi olmamış demektir. Zorun karşısında durmayış, korkakça sergilenen bir kaçıştır. Bir geri çekiliştir bu tavır.

Zora boyun eğmek değildir ferâgat. Kaçışta bir boyun eğmedir. Geri dönmeyi umsa da boyun eğmiştir. Yüksünmemiştir boyun eğmekten. Ferâgat uz görüşlü kişinin bir karakteridir. Uz görüşlü olanın olmazsa olmazıdır.

Uz görüşlü olanın tavrıdır ferâgat. Uz görüşlü kişinin mevzi terk edişi bir terk ediş değil savaşımın kendi lehine dönüşeceğini fark ediştir. Korkaklığın bir meyvesi değildir bu terk ediş. Zorlu zamanlarda yapılıp edilenlerin hiçbiri ferâgate ilişkin değildir. Belki biraz biraz sezdirse de değildir.

Zorun karşısında direnenin, direnmeyi bilenin huzur ortamında gösterdiği bir değerdir ferâgat. Kişinin kendisinin rahatlıkla elde edeceği, elde ettiği şeyi idealleri yararına bir yol arkadaşına teslim edebilmesidir ferâgat. Bunun bir sınama olduğunu bilir. Her dem sınandığı, sınanacağını bilir. İbrahim’in sınanması kadar görkemli olmasa da İbrahim’i bir tavır sergilemesi gerektiğini bilir.

Yaşamını hep bu tavır üzerine inşa eder ferâgat sahibi.

Ferâgat, öncelikli olan İbrahimî tavrın her dem diri olmasını sağlamaktır. İbrahimî tavrın toplumun her noktasında neşvünema bulması için olanca gücüyle savaşmaktır. Bir an bile bu savaştan geri durmamaktır.

Ferâgat İsmail’in sevincidir. Teslimiyetin uzanabildiği, uzanabileceği en nihai zirvedir bu sevinç. Kimse İsmail gibi uzatmamıştır boynunu keskin ağızlı bir bıçağa dönüşen buyruğa. Kimse İsmail denli idealleri için duyulan açlığı gösterememiştir yeryüzünde.

Bir işarettir bu bize. Olması gerekenin işaretidir, olacak olanın işaretidir. İsmail bize eylemleriyle göstermiştir nasıl olduğunu, nasıl olacağını, nasıl olması gerektiğini ferâgatin.

Ferâgat sözden ötede olandır. Yaşanandır. Ferâgat yaşatandır. Yaşayan ve yaşatandır. Yaşanan ve yaşanılacak olandır. Eylemleri söze yükleyenin anlayabileceği bir şey değildir bu. Sözü eylemlere yükleyenin yaşayabileceği bir şeydir bu.

Yaşanılası şeydir ferâgat, söylenilesi değil. Dile düşen değil; eylemle vücut bulandır. Eylemin dile gelişidir. Eylemle, eylemlerle ifade edilendir ferâgat. Kuru kuruya söylenen değil. İsmail duyar duymaz buyruğu sormamıştır, “evet yaparım” dememiştir. Hemen uzatmıştır başını. Babasını düşünerek “Ola ki gözlerimi görürsün elin titrer. Dilersen gözlerimi bağla!” demiştir.

Gözlerinin bağlanmasını dilemek dahi ferâgatin zirvesidir. O zirvede olanın el edişini görenlere ne mutlu! O el edişe, o davete koşanlara ne mutlu! O davete, o çağrıya uyma hevesi duyanlara ne mutlu!



Cemal Çalık, 10.09.2013, Konuk Yazarlar, Sonsuz Ark





Seçkin Deniz Twitter Akışı