Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk
İnsanların ‘neden yaşadıklarını’ düşünmediği çağlardan birindeyiz. Evet; bu ilk çağ değil, on binlerce yıllık insanlık tarihinde ‘Nuh Tufanı’ gibi cezalandırıcı ilahî bir gerçek varken bu çağı kendine özgü bir ‘sapkınlık çağı’ olarak nitelemek yanlış olur.
Ne var ki, bu çağ -ilk sapkınlık çağı olmasa da- bu çağda yaşayan insanların ‘neden yaşadıklarını’ düşünmediği çağlardan biri olmaktan kurtulamıyor. İnsanlık tarihindeki sapkınlık döngüsü, bu çağda birçok geçmiş çağdan çok daha acı verici sonuçlarla yüzleştiriyor insanlığı.
Yaşanan her şeyi görüyor, duyuyor ve izliyorsunuz. Durduramadığınız ahlaksızlıklara, katliamlara, soykırımlara, sömürülere, ekonomik ve psiko-sosyal zorbalıklara maruz kalmaya mahkûm ediliyorsunuz. Kaçınılmaz olarak da zihninizdeki yükler tarihte benzeri olmayan büyüklüklere ve boyutlara ulaşıyorlar.
Çok boyutlu bir zorbalık çağındayız; düşüncelerimiz kuşatma altında. Her yeni güne başlarken neredeyse sonsuz sayıda veri ile karşılaşıyoruz, gün bitene kadar arkası kesilmeyen veri akışından bunalmış ve yorgun bir şekilde geceye sığınıyoruz.
Ne yazık ki, gece de sığınılacak bir liman değil artık... Haberdar olduğumuz her şey, zihnimizi sadeleştirme çabalarımızı sürekli olarak kesintiye uğratıyor. Gün boyu zihnimizi istila eden veriler, düşüncelerimizi boğmaya devam ediyorlar, uykularımız bizi dinlendirecek kadar sakin geçmiyor.
Bu çağ 'cehennemde mahkum cennet' gibi bir başka açıdan. Geçmiş binlerce yıla kıyasla çok daha az fiziksel güç harcayarak çalışıyorlar insanlar, daha fazla makine kullanıyorlar gündelik hayatın akışını kolaylaştırmak için; daha çok şey biliyorlar, ama daha az düşünüyorlar.
Ve ‘neden yaşadıklarını’ düşünmüyorlar; belki de düşünmek için zaman bulamıyorlar.
Hiçbir inanç sistemini ayırt etmiyorum. Müslümanlar dahil neredeyse insanların tamamı neden yaşadıklarının farkında değil.
Farkında olsalardı, bu çağ bu kadar çok sapkınlık içermezdi.
Soruyorum:
Neden yaşıyorlar insanlar?
Biz neden yaşıyoruz?
Doğmamızın, yaşamamızın ve ölmemizin amacı nedir?
Yemek, içmek, giyinmek, cinsel eylemlerde bulunmak, dünyaya çocuk getirmek, ev-araba satın almak, emekli olmak gibi masum ve zorunlu ihtiyaçlar için mi yaşıyorlar?
Halen milyarlarca insan bunun için yaşadığına göre, amaç gerçekten bu mudur?
Sorguluyor musunuz?
Zorbaların, insanların bu masum ve zorunlu ihtiyaçlarını gidermelerini engellemeleri ya da zorlaştırmaları, insanların neden yaşadıklarını düşünmelerini engellemek için midir?
Bence kesinlikle evet; çünkü insanlar neden yaşadıklarının farkına vardıkları zaman zorbaların zorbalık yapma imkanları ortadan kalkacak, hayat kolaylaşacak ve hayatın amacı kendiliğinden ortaya çıkacak.
İnsanlar neden yaşarlar?
Onları dünyaya getiren, dünyada bir süre yaşamalarını sağlayan ve canlarını alarak dünyadan çeken güç, insanlara neden yaşamaları gerektiğini öğretmemiş midir sizce?
‘Ben insanları ve cinleri bana ibadet etmeleri dışında (bir nedenle) yaratmadım’ diyor Allah, Zâriyât Suresinin 56. ayetinde.
Bozulmuş olduklarını bildiğimiz diğer dinlerin müntesiplerini bir yana koyarsak, Müslümanlar bunun farkındalar mı gerçekten?
Yoksa, inandıkları başka bir Tanrı mı var?
Eğer Allah'a inanıyorlarsa, neden Allah'ın emrettiği gibi yaşamıyorlar?
Yoksa, itaat ettikleri zorbaları tanrı mı edindiler?
'Neden yaşadıklarını' neden sorgulamıyorlar?
Tekrar düşünelim:
İnsanlar olarak hepimiz çok boyutlu bir zorbalık çağındayız; düşüncelerimiz kuşatma altında.
Neden yaşadığımızı unutturdular bize, bizi aşağıladılar.
Ve soralım:
Eğer Allah'tan başka bir Tanrı edinmemiş isek, bu kuşatmaya ve aşağılanmaya karşı çıkmayacak mıyız?
Mıra | Öznel Şeyler
Takip et: Next Sosyal @seckin_deniz
- Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur.
- Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
- Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.
- Sonsuz Ark Yayınlarının Kullanımına İlişkin Önemli Duyuru için lütfen tıklayınız.
