29 Aralık 2016 Perşembe

SA3805/KY49-İTIĞLI28: Gadaa diye Bir Sistem Var Köklerde

"Gadaa sistemini oluşturan üyeler sekiz kişidir ve sekiz yıllığına seçilir. Bu kişiler din adamı, ordu komutanı, şar gibi kimselerden belirlenir. Gadaa sisteminin üyeleri toplumun bir bakıma kanaat önderleridir. Özellikle orta sınıftan seçilirler. Hiçbirinin birbirine karşı üstünlüğü yoktur."


UNESCO kurulduğundan beri belki ilk defa bir yönetim sistemini korunması gereken kültür mirası içerisine aldı. Geçenlerde Etiyopya’nın Addis Ababa şehri, somut olmayan birkaç kültürel varlığı koruma altına alan UNESCO’nun toplantısına ev sahipliği yaptı. Korumaya alınanlar arasında çinicilik gibi bizim kültürel mirasımız kabul ettiğimiz unsurlar da vardı. Fakat hiç şüphesiz en dikkat çeken Etiyopya’nın birkaç bin yıllık tarihinde halkların barış içinde yaşamasını sağlayan Gadaa Sistemi'nin koruma altına alınmasıydı.

Hep denir ya; “Demokrasi en iyi yönetim şeklidir” diye. Oysaki Afrika ülkelerinde demokrasinin iyi bir yönetim olduğunu söylemek oldukça zordur. Demokrasi ile yönetilen birkaç Afrika ülkesinde yolsuzluk, adaletsizlik ve şiddet olayları bitmez.

Örneğin Güney Afrika, demokrasinin Afrika’da en iyi uygulandığı ülkelerden biri olmasına rağmen, ekonomik kaygılar dışında kim Johanesburg’ta yaşamak ister ki? Güvenlik Güney Afrika’da insanın hayatını bezdirecek kadar ciddi bir sorundur. Her an bir hırsızlık, gasp, cinayetle karşı karşıyasınızdır. 

Kış mevsiminde saat dörtten sonra sokağa bile yalnız başına çıkamazsınız. Arabanızla yolculuk ederken ışıklarda durmak istemez, otomobilinizin camlarını her zaman kapalı tutmak zorunda kalırsınız.

Demokrasinin Afrika’da uygulandığı ülkelerden biri de Nijerya’dır. Ülkenin en büyük şehri Lagos’a uçaktan indiğinizde, sizi ilk karşılayan ve yardım etmek ister gibi görünenler dolandırıcılardır. Yanınızda siyah biri olmadan dolaşamazsınız.

Bunlar kötü örnekler olsa da bu ülkelerde özgür olduğunuzu hissetmek güzeldir. Zimbabwe ve Eritre’de olduğu gibi sürekli polis tarafından rahatsız edilmez, Angola ve Mozambik’te olduğu gibi ‘acaba yanlış bir şey mi konuştum’ tereddütü yaşamazsınız Güney Afrika ve Nijerya’da.

Afrika’daki yönetimler maalesef haklarını eşit, adil, özgür yönetmede iyi bir sınav veremediler. Bu yönetimler ister demokrasi, ister tek partili, isterse diktatörlük olsun, halkları ile barışık olmadılar. Batı dışı modernlik kavramını Afrika ülkeleri oluşturamadı. 10 yıl önce Senegal’in başkenti Dakar’a yapılan Rönesans anıtı, aslında Afrikalıların kendi kültür ve sistemlerini yeniden yorumladıkları, bir bakıma Afrika aydınlanma çağını gerçekleştirmeye yönelik sembolik bir izdüşümdü.

Şu da var ki, Afrikalıların demokrasi, iyi yönetim, adaletçi ve eşitlikçi yönetimleri dışarıda aramalarına gerek yok. Kendi kültürlerinde geleneksel Afrika yönetim tarzlarını yaşadıkları çağla yorumlayarak, kendileri için daha barış ve adalet sağlayıcı bir sistem olduğunu fark edeceklerdir.

İşte bu yönetim tarzlarından biri Etiyopya’da yaklaşık 35 milyon nüfusa sahip hala kırsal kesimlerde etkili olan Gadaa yönetim tarzıdır. Gadaa Sistemi yaklaşık iki bin yıllık bir geçmişe sahip olup Oramiya halkı tarafından uygulanmaktadır.

Etiyopya’nın en eski halklarından olan Oramiyalılar, Gadaa sisteminde din ve siyaseti birleştirmişler, onları birbirinden ayırmak yerine bütünleştirmeyi tercih etmişler. Politik olanla dini olan arasında bir çatışma yoktur Gadaa sistemine göre. Barış, adalet, güvenlik, ekonomik zenginlik ancak Gadaa sisteminin uygulanması ile gerçekleşebilir. 

Gadaa sistemini oluşturan üyeler sekiz kişidir ve sekiz yıllığına seçilir. Bu kişiler din adamı, ordu komutanı, şar gibi kimselerden belirlenir. Gadaa sisteminin üyeleri toplumun bir bakıma kanaat önderleridir. Özellikle orta sınıftan seçilirler. Hiçbirinin birbirine karşı üstünlüğü yoktur. Halk yönetilen değil, aslında Gadaa üyeleri tarafından temsil edilen halktır. Gadaa üyeleri yaptıkları iş için ücret almazlar. Onlar toplumsal hayatın içerisinde yer alan, kendilerine ait işleri olan kimselerdir.

Gadaa aynı zamanda bir hayattır, iyilik ve kötülük arasında gidip gelen insani olan ne varsa onun adıdır. İyiler ödüllendirilir, kötüler cezalandırılır, fakat kötüler toplumdan tecrit edilmez. İşledikleri suçlar bireysel bir suç gibi farz edilir ve yalnız suç işleyenler cezaya uğratılır. Suçlunun ceza almasından dolayı çevresi veya yaşadığı toplum sorumlu tutulamaz. Örneğin suç işleyen biri sürgüne gönderildiğinde ailesinin bakımından Gadaa üyeleri sorumludur. Ailesinin geçimi, çocuklarının eğitimi Gadaa sistemi tarafından karşılanır.

Gadaa sisteminin kurumları da vardır. Nüfus, Moggaasaa adı verilen bir kurum tarafından yürütülür. Erkek ve kadınların kaydı, yaptıkları işler, aile üye sayılarını bu birim yürütür. Kabileler arasındaki ticari ve kültürel ilişkilere Araara adı verilen kurum bakar. Evlilik ise Rakoo adı verilen bir kabile mahkemesi tarafından yürütülür.

Bugün Oramiyaların çoğunluğu Müslüman’dır. Müslüman olmadan önce de tek tanrılı bir dine inandıkları bilinir. Tanrılara verdikleri isim Waqaa’dır. Dini ayinler, törenler ve diğer uygulamalar İrreneaaa tarafından idare edilir. İslam dini kabul edildikten sonra İrreneaaa rahiplerine “imam” denilmiştir.

Gadaa sistemi yüzyıllar boyu Nil vadisinde yaşayan halklar tarafından benimsenmiş ve uygulanmıştır. Portekizliler bu bölgeye gelene kadar bu bölgedeki devletlerin uyguladığı sistem olmuştur. Önce Portekizliler, daha sonra İngiliz ve İtalyanlar bu sistemin başta Oramiya halkı olmak üzere halkı birlik içerisinde tuttuğuna inandıkları için uygulanmasını yasaklamışlar. Çünkü Gadaa sisteminin temelinde barış ve uzlaşma vardır. Bu bölgede sömürgeciler için hakimiyetin yolu, kabileler arasında barış ve uzlaşmanın yok edilmesinden geçtiğini düşünmüşler. Buradan yola çıkan Portekizliler, 16. yüzyılda sekiz Gadaa temsilcisini halkın önünde öldürerek bu sisteme son vermeyi düşünmüş.

Fakat sömürgecilerin baskılarına rağmen Gadaa sistemi ayakta kalabilmiş ve Oramiya toplumunun hayatı ve nefesi olmayı sürdürmüştür. Belki bu sistemin yeniden kurgulanarak daha geniş halklar tarafından uygulanması, sadece Etiyopya için değil, Doğu Afrika ülkeleri içerisinde de tekrar barış ve uzlaşmayı tesis edecektir. Belki de, Afrika’nın yeniden kendini inşası, Rönesans heykeli yapmakla değil, ancak bu sağlam köklere dönmekle mümkün olabilecektir.



İbrahim Tığlı, 29.12.2016, Sonsuz Ark, Konuk Yazar, Afrika'dan

İbrahim Tığlı Yazıları




Sonsuz Ark'ın Notu: İbrahim Tığlı Beyefendi'den yazılarının yayınlanması için onay alınmıştır. Seçkin Deniz, 23.06.2016



Yazının İlk Yayınlandığı Yer: Gerçek Hayat

Seçkin Deniz Twitter Akışı