24 Kasım 2016 Perşembe

SA3680/KY1-CÇ330: Teneke Kutu

"Biraz ötede gözleri olsa kendisini bütünüyle görecek teneke kutuya baktı. Adeta kutuyla göz göze gelmeyi istercesine. Kutunun gözleri olmadığını, kutunun görebilme yetisi olmadığını bile bile bir süre baktı gözdağı verircesine. Arkasını döndü hırdavatçı dükkânına doğru yürüdü."


Teneke kutuya gözü ilişince çocukluk günleri aklına geldi ihtiyar adamın. Ne zaman sokak ortasında, yürüdüğü herhangi bir yolda böyle yamulup yumulmuş kutulara denk gelse hiç düşünmeden bir tekme savurur uçup giden teneke kutunun peşinden gözlerini ayırmazdı. Elbet bunu sadece kendisi yapmıyordu. Hemen hemen neredeyse herkes yapardı. Hem yaşlı başlı adamlar bile yapardı. Atılan tekmenin ardından bir de ıslık çalınmaya başlardı her kimse. 

Tuhaf bir sevinçti, bu sevinç tekme atan için geçerliydi elbet. Yoksa uçup giden teneke kutunun bir yerlere, kişilere –örneğin yerden bir evin bir dükkânın camına yahut o esnada kutunun güzergâhında kendinden emin bir biçimde yol alan kadın erkek herhangi birine- çarptığını düşünsenize.. o durumla karşı karşıya kalan hiç kimsenin kutuya tekme atanın yaşadığı sevinci yaşamayacağı açıktır. 

“Ne çocukça bir şeymiş!” diye geçirdi içinden ihtiyar adam. Evet çocukça olmasına çocukça bir şeydi, ama çocuklardan çok yetişkinlerin yaptığı bir şeydi bu ve çocukça diyerek geçirilecek bir şey değildi.

“Kaçma!” dedi ihtiyar adam kendi kendine. “Madem ortaya bir şey attın bir çözüme ulaştıramadan bırakamazsın!” diye üsteledi. Sonra dışarıdan bakan birinin nedensiz yersiz diye değerlendireceği bir gülümseme belirdi yüzünde. Hatta biraz sesli bir gülmeydi de. 

“Galiba kafayı yemeye başladım. Kafayı mı sıyırıyorum ne? Lan insan kendi kendisiyle tartışır mı? Hayır kendi kendiyle konuşmayı anladım da –kendi kendiyle konuşma düşünmenin ta kendisidir- insan kendi kendiyle tartışır mı? Hadi muhakeme yürütürken ki tavrı koy bir kenara. Nihayet o soyut bir ölçme biçme, tartma işidir, öyledir, böyle olma olasılığı vardır, hayır öyle olma olasılığı daha kuvvetlidir ve benzeri şeyleri söylersin de şimdi bu içinden geçirdiklerin ne? Ne demek kaçma? Ne demek bir çözüme kavuştur? Üstüne üstlük ortada herhangi bir sorun yokken” 

Bu uslamlamaya hemen karşı çıktı ihtiyar adam, “Nasıl herhangi bir sorun yok? Çocukça dediğimiz şeyi yetişkinler yapıyor ve utanmadan kendi yaptıklarını çocukların üzerine atıyor.” 

Biraz öfkelenir gibi olmuştu. Yüzündeki tebessüm uçup gitmişti. Tartışmada bir tarafının yenilgisi allak bullak etmişti ihtiyarı. Yenilen tarafı burnundan soluyordu anlaşılan. 

–Burada dikkatli bir okuyucunun gözünden kaçırmayacağı en önemli nokta ihtiyar adamın yüzündeki tebessümün kaybolması gerçeğinin yazara ‘yenilen tarafı burnundan soluyordu anlaşılan!’ dedirttiğidir. Yoksa ihtiyar adamın içinde yenilen bir tarafın burnundan soluduğunu çıplak gözle görmüş değiliz. Ki ihtiyar adamın kendisi bile bunu göremez. İnsan kendi içini görebilir mi? Dikkatli bir okuyucu bunun yanıtını kendisi vermelidir, ki yazarın yanıtı hayırdır, ancak bu hayır yazarı bağlar.-  

“Sen önce aylak aylak sokaklarda dolaşma çağının çoktan geçtiği üzerine düşün budala!” dedi ihtiyar adam. 

Bu sözü yüksek sesle söylemiş olmalıydı ki yanından geçmek üzere olduğu hırdavatçı dükkânının önünde tahta bir tabureye oturmuş dükkân sahibi kendini toplama ihtiyacı duydu. Hayır yani adam duymamış olsa niçin kendisine öyle tuhaf tuhaf baksın? Hem niye tuhaf bakışlardan önce adamın yüzünde yılışık bir tebessüm belirsin? Hem de başını sallasın! Hani tuhaf beklenmedik bir şeyle karşılaşır da başını sallayıp dudaklarını büker ya.. işte öyle. Demek ki,“Sen önce aylak aylak sokaklarda dolaşma çağının çoktan geçtiği üzerine düşün budala!” tümcesini yüksek sesle söylemişti. 

“Yoksa adam niye ürksün?” dedi kendi kendine ihtiyar adam. Az çok kızarmıştı da. Kızardığını biliyordu. Başkaları kızardığını nasıl bilir bilinmez, bizim ihtiyar kızardığında kulaklarında bir uğultu duyar, dudaklarını yalama isteği belirir, ağzı kururdu. Şimdi de adamın sergilediği tavırla kızardığı gün gibi açıktı. Kulakları uğulduyordu, dudaklarını yalamak için dayanılmaz bir arzu duyuyordu ve ağzı kurumuştu. 

Çabucak geçip gitti hırdavatçı dükkânını. Dükkânı hızlı adımlarla geçmesi ihtiyar adamı teneke kutuya biraz daha yaklaştırmıştı. “Ne teneke kutuymuş birader!” dedi mırıltıyla. “Baksana beni bana düşürdü, el aleme rezil etti.” 

Bu sözler ihtiyarı teneke kutuya karşı bir hınçla doldurmuştu. Eğer teneke kutuya varırsa hiç düşünmeden öfkeyle bir intikam hırsıyla basacaktı tekmeyi. Buna ahdetti. Ve adımlarını daha da hızlandırdı. Olur ki bir başkası kendinden önce davranırdı ve hevesi yahut öfkesi kursağında kalırdı.

ele şu çöp toplayanlar anından ortaya çıkma özellikleri vardı bunların ve metal şeyleri de pek severlerdi. Adımlarını daha sıklaştırdı. Kutuya belki elli adım ya var ya yoktu. Hırdavatçının başını sallayışı gözlerinin önüne geldikçe daha bir celalleniyor daha bir öfkeleniyordu. Geri dönüp adamla konuşmayı geçirdi içinden. Ne diyecekti? Ne denebilirdi? 

“Beyefendi siz hiç kendi kendinizle konuşmaz mısınız? Her insan kendisiyle konuşur. Belki insan sadece kendisine küsemez. Kendisine küsemeyen bir canlı kendi kendine niye konuşmasın? Hem kim demiş konuşmadığını? Konuşulmayacağını? Bunları derim.. böyle derim!” dedi ihtiyar adam kendi kendine. 

Haksız da sayılmazdı. bir iki adım atıp durdu. Birkaç adım daha atsa teneke kutuya varacaktı. Ya hırdavatçı? Her gün olmasa da ara sıra bu sokaktan sessiz sedasız geçer giderdi kimseyi tanımazdı bu sokaktan, ama kimse de görmemiş değildi. 

İhtimal hırdavatçı,“Şu ara sıra buradan geçen bastonsuz ihtiyar var ya.. işte o..” diye söz başlayacaktı esnaf arkadaşlarına ve sonra da basacaktı kahkahayı. “Buna meydan vermemeliyim!” diye düşünüyordu ihtiyar. 

Biraz ötede gözleri olsa kendisini bütünüyle görecek teneke kutuya baktı. Adeta kutuyla göz göze gelmeyi istercesine. Kutunun gözleri olmadığını, kutunun görebilme yetisi olmadığını bile bile bir süre baktı gözdağı verircesine. Arkasını döndü hırdavatçı dükkânına doğru yürüdü.


Cemal Çalık, 24.11.2016,  Konuk Yazar, Sonsuz Ark, Öykü
Cemal Çalık Yazıları


Seçkin Deniz Twitter Akışı