15 Ocak 2016 Cuma

SA2349/TG175: Breaking the Silence - Sessizliği Kırmak: İsrailli Askerlerin İtirafları/ El-Halil 2005-2007/ 20. Bölüm

     “Bizimle gönül birliği bulunan, Batı Şeria, Gazze ve Doğu Kudüs’te Eylül 2000 tarihinden itibaren görev yapmış askerlerin itiraflarını topluyor ve yayınlıyoruz.” 
Taciz, Yağma, Aşağılama, Dayak, İşkence, Öldürme, Yaralama, Sûikastler, Özel Mülklere Verilen Zararlar…

“Bu, ayrıca var olan gerçekliği bildiği halde inkar eden inatçı çoğunluğa karşı da bir dik duruş. Bu, İsrail toplumuna ve liderlerine, çalışmalarımızın sonuçlarını değerlendirmek için acil bir çağrı.”

Askerler görev başında başlarından geçenleri anlatıyor:

İtiraf-52 

Orada haritalama işlemi mi yapıyordunuz?

Haritalama değil, sahte tutuklama.

Bu ne anlama geliyor?

Bunun anlamı; gerçek bir tutuklamaya hazırlıklı olmak için, yetkililerce gerçekte aranmayan bir kişi üzerinde tutuklama görevi gerçekleştirmektir. O kişinin bulunduğu evin etrafı sarılır ve pratik yapma amacıyla tüm tutuklama prosedürü yerine getirilir.  

Neler olur?

Tutuklamayı gerçekleştirir, şahsı alırsınız. Alıştırma yapmak için. Bu bir tür simülasyondur. Yani amacı budur, bu şekilde açıklayayım. Tutuklama yapıldıktan sonra bölük komutanına bağlı olarak şahıs salıverilir. Komutan iyi biriyse yüz metre sonra onu bırakır ama ters biriyse evinden iki kilometre uzaklıkta onu salıverir. 

Sorgulama bile yapılmıyor öyle mi?

Evet, sorgulanmıyor bile. 

Mümkün olduğu kadar olayı detaylandırır mısınız?

Mahalledeki evlerden birinin etrafı tüm köşelerinden sarılır.

Bunun için resmi bir görevlendirme mi gelir?

Evet. Burada amaç bir tutuklamanın uygulamalı olarak gerçekleştirilmesidir, böylece birlik ciddi bir mesele için birisi arandığı zaman, tutuklamayı doğru bir şekilde gerçekleştirebilir. Yeniden tekrar edeyim; Genel Güvenlik Hizmetleri’nde, yönetmenlikte böyle bir uygulamanın olup olmadığını bilmiyorum. Yani bu uygulama için seçilen şahıs, gerçekten bir şüpheli midir değil midir bilmiyorum. Birlik, bu şekilde pratik yapar ve gerçek bir emir olduğu zaman gidip tutuklamayı gerçekleştirir. Bir evin etrafını sarar, içeri girer ve ne yaptığı ya da neler olduğu hakkında hiçbir fikri olmayan şahsı alır. Her şey sanki o şahıs aranan biri imiş gibi yapılır. Sorgulamaya da götürülebilir. Eğer yanılmıyorsam bahsettiğim olayda sorgulamaya alınmamış ve yolun aşağısından birkaç metre ötede salıverilmişti. Bunlar (gerçek) bir tutuklama gerçekleştirilebilmesi için birlik tarafından yapılması gereken eğitimin bir parçasıydı. 

Takımın bir bölümü etrafı sarıyor diğer bölümü de evi basıyor öyle mi?

Evet, uygulama bu şekilde gerçekleşiyor.    

***
İtiraf-53

Bir keresinde devriye görevindeydim ve TIPH aracını (Çev: TIPH [Temporary International Presence in Hebron]- El-Halil’de devriye gezen sivil gözlem ekibinin aracı) gördüm,  bu aracı biliyor musunuz? İçinde insanlar vardı ve yoldan aşağı doğru geliyordu. Onlardan hoşlanmıyorduk çünkü başımıza neler geleceğini biliyorduk.  

Ne demek istiyorsunuz?

Yahudiler (yerleşimciler) bu aracı görür görmez… Yaklaşık 5 kiloluk blokları doğrudan bu araca doğru atarak camlarını patlatırlardı. 

Ellerinde taşlarla nerede bekliyorlardı? 

Bilmiyorum sanki pusu kurmuşlar gibi. O gün ilk başta onları göremedik. İlk önce çocukların fısıldaştıklarını duyduk daha sonra TIPH aracı göründü. Ben merdivenlere bakan 68. Nöbet noktasındaydım. Hayır, o gün devriyedeydik. Daha sonra bir sürü çocuk araca doğru koştu başımızdaki subay çocukları yakalamamızı söyledi. Askerler ve çocuklar aşağı yukarı eşit sayıdaydı. Biz çocukları yakalamaya başlayınca çılgına döndüler. Subay kamerasını çıkararak tüm olayı belgelemeye başlamıştı… Doğrudan bize vuruyorlardı.   

Çocuklar mı size vuruyordu?

Evet. Bize yumruk atmaya çalışıyorlardı. İlk başta çok komik bir görüntü ortaya çıkmıştı. 12 yaşındaki bir çocuk size vuruyor. Nasıl tepki vereceğinizi bilemiyorsunuz. Birbirimize: “Hey ahbap bu çocuk bana vurmaya çalışıyor ne yapayım?-Bırak patlatsın bir tane” diyerek kendi aramızda gülüşüyorduk. Fakat sonra tepemiz atmaya başladı ve onları sıkıca yakaladık. Çünkü durum tehlikeli olmaya başlamıştı. Benim için tehlikeli bir durum yoktu, hayati tehlike oluşturacak bir saldırıya uğramamıştım ama bu çocukların 20 saniye önce bir araca blok fırlattıklarını ve aracın hızlanarak kaçtığını görüyorsunuz. Aracın ön camı nasıl kırıldı görmedim ama muhtemelen bu taşlar tarafından parçalanmıştı. Parçalanma içeri doğru mu olmuştu onu bilmiyorum.  
     
TIPH aracındaki yetkililer bu duruma nasıl tepki vermişti?

Eminim bu duruma alışkındılar. Sürekli taş saldırısına uğramak alışılacak bir şey olmasa da, bu ilk olayları değildi. Ben de bu tür bir olaya ilk kez şahit olmamıştım. Daha önce de görmüştüm. Fakat bu olayda çocuklar bizi orada resmen darp etmişlerdi, koşup üzerimize atlıyorlardı. Hatırladığım kadarıyla polisi çağırmıştık, tüm çocukları yakaladık. Onları kelepçelemedik, böyle bir durum olmadı. Her şeye rağmen onlar çocuktu. Yahudi çocukları. Küçük teröristlerdi ama dikkat edilmeleri gerekiyordu.      

Bu tür bir olayda standart prosedür nedir? Size söylenen nedir?

Bu konu hakkında konuşulmadı. Böyle bir şey hatırlamıyorum… Zannedersem (çocukların) yakalanmaları gerekiyordu… Sivil polis çağrılmıştı. Bakın, şunu söylemek zor. Siz ordusunuz bu tür saçmalıklarla uğraşmak zorunda değilsiniz fakat orada sanki bir polis gibisiniz.

Fakat olay yerine kimi çağıracağınızı biliyorsunuz?

Evet, fakat onların (polisin)  nasıl davrandığını da görüyorsunuz. Demek istediğim sivil polisler de, bilirsiniz, polis onların (çocuklar) komşusudur, bu sayede olaydan yırtarken size (askerlere) doğru şu şekilde tıslarlar: “Sizi gidi Nahal askerleri…” [Çev: Yerleşimci bölgelerinde görevli askerlerden bahsediliyor.] Sanki bir şey yapmış gibi görünüp daha sonra onları salıverirken şöyle dersiniz: “Bir daha böyle şeyler yapmayacaksınız çocuklar, tamam mı?”- “Hayır”. 
  
Yeniden yaparlar mı?

Bir sonraki görevde aynı şeyler tekrarlanır. 

***
İtiraf-54

Yerleşimciler ile aranızdaki ilişkiler nasıldı?

Onlarla aramızda şu vahşi aşk-nefret ilişkisi gibi bir durum vardı. Bir taraftan bize her zaman yiyecek verirler, kahveniz ve atıştırmalıklarınız hazırdır. Diğer taraftan orduya küfrederler ve ondan nefret ederler. Bir keresinde onlara şöyle demiştik: “Sizin meseleniz nedir arkadaşlar? Gerçekten askerler hakkında neler hissettiğinizi öğrenmek istiyoruz.” Bir kadın durumu bana açıklamıştı.

Kimdi o?

Kim olduğunu hatırlamıyorum. Şöyle demişti: “Ordudan nefret ediyoruz ve askerleri seviyoruz.” 

Durumu böyle tanımlamıştı. 

Diğer yandan onlara gerçekten kızıyor ve yaptıklarından dolayı şok oluyorduk. Çocuklarını orada nasıl büyüttüklerini görüp şaşırıyordum. Onları bu şekilde yetiştirmeye nasıl cesaret ediyorlardı. Şok edici bir durum. 

Yetişkin yerleşimcilerden kaynaklanan bir şiddet olayıyla hiç karşılaşmadınız mı?

Hayır. Göze batan fiziksel bir şiddet olayı yoktu. Beni üzen bu tür olaylara çocuklarını göndermeleriydi. Çocuklarını Kurtuba’da (Beit Hadassah yerleşkesinde Filistinli kızların okuduğu bir okul)  okuyan kızlara taş atmaya gönderiyorlardı. Duyduklarıma ve benim de şahit olduğuma göre bu işi yapmak için sadece çocuklarını gönderiyorlardı. Fakat kendileri (yetişkinler) silah namlusunda bir mermiyle etrafta dolanıyorlardı. 

Kim, yerleşimciler mi?

Evet. Bunu yapmalarına nasıl olup da izin verildiğini anlayamadım. 

Oradayken Noam Arnon’la devriyeye çıktınız mı?

Hayır. Fakat veda olayında birlikteydik. Bu veda partisini oradaki yerleşimciler düzenlemişti, taburun oradan ayrılmasından önce. İşimizin orada bitmesine bir hafta kala yerleşimciler gelerek bize memnuniyet sertifikaları, böyle şeyler vermişti. Tabur komutanı ile beraber. Hatırladığıma göre ordu, Yahudi yerleşimciler ile yakın bağlar kurmak istiyordu. Bu Yahudi yerleşimciler ayrıca…Tabur komutanına söz geçirebildiklerini hissedebiliyordunuz.

Bunu nasıl hissedebiliyordunuz?

Olaylara müdahildiler, tamam mı? Nasıl ve ne şekilde müdahil olduklarını bilmiyorum ama bunu anlayabiliyordunuz. Size çocuklardan bahsettim. Orduya son derece aşinaydılar. Tüm nöbet noktalarının yerlerini biliyorlardı. Aralarında şöyle konuşuyorlardı: “Hey, hangi nöbet noktası kaldırılmış şu mu, bu mu?” Her şeyi biliyorlardı. “65. Noktada bugün adam (asker) yok mu?” diye soruyorlardı. Kusura bakmayın ama bunun 65. Nöbet noktası olduğunu nasıl bilebilirler? Ne demek istediğimi anlıyor musunuz?

Ama orada yaşıyorlar? 

Tamam, bu doğru. Orada yaşıyor ama o nöbet noktasının orada olması için baskı yapıyor aynı zamanda. (Yorumluyorlar) şu şekilde olmalı, bu şekilde olmalı; korunmamız tamam veya değil gibi- Hayatları her zaman bunlarla iç içe geçmiş şekilde. Dolayısıyla (istedikleri yönde) baskı uyguluyorlar.  



<<Önceki                 Sonraki>>


Tamer Güner, 15.01.2016, Sonsuz Ark, Çevirmen Yazar, Çeviri 



Orijinal Metin:

http://www.breakingthesilence.org.il/wp-content/uploads/2011/02/Soldiers_Testimonies_from_Hebron_2005_2007_Eng.pdf

Seçkin Deniz Twitter Akışı