30 Ocak 2015 Cuma

SA1123/ ÇY4-DB35: Breaking the Silence - Sessizliği Kırmak: İsrailli Kadın Askerlerin İtirafları - İtiraf 22-23

“Bizimle gönül birliği bulunan, Batı Şeria, Gazze ve Doğu Kudüs’te Eylül 2000 tarihinden itibaren görev yapmış askerlerin itiraflarını topluyor ve yayınlıyoruz.” 
Taciz, Yağma, Aşağılama, Dayak, İşkence, Özel Mülklere Verilen Zararlar…

“Bu, ayrıca var olan gerçekliği bildiği halde inkar eden inatçı çoğunluğa karşı da bir dik duruş. Bu, İsrail toplumuna ve liderlerine, çalışmalarımızın sonuçlarını değerlendirmek için acil bir çağrı.”

Kadın Askerlerin İtirafları- Women Soldiers’ Testimonies

İtiraf 22

İsim: *** | Rütbe: Çavuş| Birim: Sachlav | Bölge: Hebron

Bizim kızlar yelpazenin her iki tarafında, oldukça kutuplaşmıştı. Bazıları : “Yeter artık, ben savaşçı değilim, sekreter olmaya daha uygunum.”  diyerek açıkça bunu söylüyorlardı ve oldukları şey de buydu. Şoför olarak tekrar atanmış bir tanesi vardı, bölüğün jipini sürüyordu. Nöbet tutmuyordu, kimse de ona karışmıyordu, sürekli jipin içinde komutanlarla birlikteydi. Diğerleri psikopata bağlamıştı, hatta erkeklerden daha sert, daha kötü olmuşlardı.

Bu ne anlama geliyor?

Mesela bir Arap ona söylememesi gereken bir şey söylediğinde onunla başa çıkmak için bölükten 4 adamı çağırır, bir jip dolusu adam onu pestilini çıkarana kadar dövmek için gelir, sonra da o (kadın),  Arap’ı tutuklar.

Belirli bir olayı hatırlıyor musunuz?

Size ilginç bir hikaye anlatacağım. Nöbet yerimde dikiliyordum, nöbet değişimi yapmak üzereydik. Kızlardan birinin görünüşü ve malzemeleri çok aşırıydı. O sıralarda nedenini hatırlamıyorum alarm halindeydik, tetikteydik. Sürekli teyakkuz halinde olmamız gerekiyordu. Silahın horozu kalkık, mermi sürülmüş ve parmak tetiğin yanında. Tetikte değil. Sonra bir patlama oldu. Silah sesi duyduk, ben devriyedeydim ve ne olduğuna bakmak için koştuk. Şu şekilde ayakta duran bir kadın asker yerde kanlar içinde yatan bir Arap’a bakıyordu ve “Bana saldırmaya çalıştı, saldırmaya çalıştı” gibi bir şeyler söylüyordu.

Adama baktık, karnından vurulmuştu. Ve ona dedik ki- yani karnında bir kurşun deliği vardı- ona sorduk: "Ne yaptı? Sana nasıl saldırdı? Bana saldırmaya çalıştı derken ne kastediyorsun?" Kadın askerle orada bulunan askerin de kafası karışmıştı ve ne diyeceğini bilemiyordu: "Ne diyorsa o. Ne diyorsa o. Bunun gibi bir şey" dedi. 

Tüm bunlar ben oraya ulaşana kadar olup bitmişti. Sonra bana ona kimlik sorduğu, adamın kimliğini göstermediği, ona saldırdığı, kendisinin kaçmaya çalıştığı sonra dönüp onu vurduğu gibi bir hikaye anlattı. Bakıyor ve elinde kimliğini tutan yakın mesafeden vurulmuş bir Arap görüyorsunuz. Hikayeniz bu duruma uymuyor. Ya diğer asker? Neden bu kadar konuşmaya korkuyor? Sonra soruşturmalar oldu. Görünüşe göre adamın kimliğini görmek istemiş, o da uzatmak için yaklaşmıştı.

Bize verdikleri son brifingdeki gibi fazla yaklaşmış, o da onu tüfeğiyle iterken karnından vurmuştu. Şimdi, duyduğumuz ilk şey “ Ah, hayır, ben ne yaptım?” yerine “Bana saldırmaya çalıştı.”  olmuştu. Bu kız sonunda adamın kimliğini göstermeye çalışırken çok yaklaştığını, kendisinin de onu tüfeğiyle itmeye çalışırken karnından vurmuş olduğunu kabul etti.

Kabul mu etti?

Evet. Sonunda, soruşturmalarda kabul etti. Ve sanırım dava açılmadı. Bölükten gönderildi. Sepetlendi. Evet, o Askeri Polis birimine yeniden atandı. Cezası bu oldu.

Yaralıya ne oldu?

Bilmiyorum. Bir Filistin ambulansına götürüldü... Bu olay beni şok etti. Bir kız bir adamı karnından vuruyor ve “Bana saldırmaya çalıştı” diyor. Adam sana neyle saldırdı? Kimlik kartıyla mı? Elinde kimlik kartı vardı.Neyle saldırdı? (...) O askerin o Arap’ı karnından vurduğu yerdeki askeri hatırlıyorum. Ben sürekli: Ne demek istiyorsun? Sana ne yapmaya çalıştı? Ve herkes- o anda benimle birlikte olay yerine gelen komutan bana şöyle dedi: Ne istiyorsun? Bu ne demek? Kes şunu! Soru sormayı kes,yeter artık! Sana saldırıya uğradığını söylüyor, anlamayacak ne var? Ben de tamam, dedim.

...Onlar yüzünden hapishaneye atılmak en büyük korkuydu, bir Arap yüzünden. Onlar yüzünden hapse mi gideyim? Yani adamı karnından vururum, yüzüne tükürürüm ve asla yakalanmam. Bence bu tanımlama “asla yakalanma” yaptığım şeyin yanlış olduğunu gösterir- bu yüzden yakalanmamalıyım. Sanırım bu çok şey anlatıyor. Bu, oradaki herkesin aslında ne olduğunu bildikleri anlamına gelir ve bu yanlış bir şey.

Ama insanlar bunu hep yaptılar.

Evet.

                                                                            ***
İtiraf 23

İsim: *** | Rütbe: Çavuş | Birim: Nahal | Bölge: Hebron

Ayrıca, Hebron’da etrafta gezen o (Filistinli) çocukları görmek ve onların korktukları ... şeyden gurur duymak. Yani bunlar çocuk, ve ben onların kimden korktuğunu  hatırlayabiliyorum.

Onlar İsrailli çocuklardan korkuyorlardı. Onlara bir şey yaptıkları için değil, onlar (İsrailli yerleşimci çocuklar), onlar geçerken taş atarlardı. Anne babaları da bir şey demez. Ebeveynleri de onlar taş atarken orada dikilir, onlara bir şeyler bağırırlardı. Bu bir rutin olmuştu. Herhangi bir gün Tel Rumeida’ya gelseniz, bunu görürsünüz. Bu zaten bir kural haline gelmişti. Ebeveynleri de oralarda olurdu, ebevenleri miydi bilmiyorum ama her nasılsa bu yetişkinler de oralarda olurdu ve küçüklere hiç bir şey demezlerdi.

Bir çocuğun başka bir çocuğa taş atması size garip gelmiyor mu?

Biri Yahudi, diğeri de Filistinliyse normal görünüyor. Yüksek sesle söylerken normal geliyor, ama kendi kendime düşününce, ne biçim çocuk bunlar diyorum. Ve Filistinliler hiç bir şey yapmamıştı. 

Düşününce bu karmaşa, bu kavgalar bu çocukları bu hale getiriyor. Ve bu çocuklara aileleri tarafından Filistinlilerden nefret etmeleri öğretiliyor, biliyorum. Onlara küfür etmek ve taş atmak için sınırsız izin veriliyor. Ve bu açıkça büyük bir karmaşaya sebep oluyor. Ve kimin tarafını tutacağınızı bilemiyorsunuz.

Ben Yahudi bir İsrailli askerim ve düşmanım olan Araplara karşı olmam gerekiyor, ama burada karşı taraftayım ve hatalı olduklarını düşünüyorum. Yahudilerin hatalı olduğunu. Durun bir dakika beynimdeki düğmeyi kapatmalı ve Araplardan nefret etmeye devam etmeliyim. Ama durun, onlar değil, onlar (yerleşimciler) bunu başlattı , onların yüzünden buradayız. Bütün olanları onlar yaptı, Filistinlilerin başına bela oldular ve onları korkuttular. Bu böyle...

Peki, düğmeyi kapatmak neden?

Kendi ırkınıza sadakat.

Hangi yaşlardaki çocuklardan bahsediyorsunuz?

Küçükler, 5-6 yaşlarında kapı önlerinde koşturanlar.

Yetişkin şiddet vakaları var mıydı?

Otobüste gördüğüm birini hatırlıyorum, bu “Çekilme” sıralarındaydı. Bütün hikayeyi hatırlayamıyorum, ama çılgın bir kadından bahsetmişlerdi, kocası veya erkek arkadaşı teröristler tarafından öldürülmüş, askerlere bağırıyordu. Askerlerden biri otobüste ona yer vermemişti ve adam sabretti, hatta kadın ona vurduğunda bile sabretti. Bir noktadan sonra o da ona bağırmaya başladı: “Kapa çeneni, sizin yüzünüzden burada olmak zorundayım!” Burada olmaktan nefret ediyorlardı.

Kim, askerler mi?

Evet. Ve bence yerleşimcilere gerçekten sinir oluyorlardı. Çok kızıyorlardı.

Bu insanlar size, nöbetteyken pizza filan gibi şeyler getirmiyorlar mıydı?

Getiriyorlardı. Ama ben sık sık askerlerin: Bu pislikler yüzünden buradayız, keşke defolup gitseler. Dediklerini duyuyordum. Bir taraftan kendi halkınızı, burada yaşayan Yahudileri burada olduğunuz için suçluyorsunuz. Diğer taraftan arkadaşlarınızı öldürdükleri için Araplardan da nefret ediyorsunuz.

Yani sonuçta herkesten nefret ediyorsunuz?

Evet. Ve aslında pek düşünmüyorsunuz. Aklınıza geleni söylüyorsunuz. Bu adamdan nefret ediyorum, ona küfredeyim, bundan da nefret ediyorum, ona da küfredeyim, şimdi de bundan nefret ediyorum, yüzüne tüküreyim.

Yahudilere de tükürür müsünüz?

Hayır, neden? Bana bir şey yapmadılar.

Ya Araplar?

Eh, onlar Arap, yani bilemiyorum. Doğru belirli bir Arap aslında bana bir şey yapmadı.Görünüşe göre kimseye bir şey yapmadılar. Ama yine de yapabildiğim en iyi şey, yapabildiğim tek şey. Yani birini tutuklamanın havası var, ya da bir teröristi yakalamak yada öldürmek  gurur verici,ben bunları yapamıyorum. Ya da bir evdeki döşemelerin altında silah bulma gibi havalı görevlerim yok. Ama onlara tükürebilir, aşağılayabilir ve hakaret edebilirim.


<<Önceki                 Sonraki>>


Derya Beyaz, 30.01.2015. Sonsuz Ark, Çırak-Çevirmen Yazar, Çeviri

Orijinal Metin:




Seçkin Deniz Twitter Akışı