23 Aralık 2014 Salı

SA1056/ÇY4-DB31: Breaking the Silence - Sessizliği Kırmak: İsrailli Kadın Askerlerin İtirafları - İtiraf 19-21

“Bizimle gönül birliği bulunan, Batı Şeria, Gazze ve Doğu Kudüs’te Eylül 2000 tarihinden itibaren görev yapmış askerlerin itiraflarını topluyor ve yayınlıyoruz.” 
Taciz, Yağma, Aşağılama, Dayak, İşkence, Özel Mülklere Verilen Zararlar…

“Bu, ayrıca var olan gerçekliği bildiği halde inkar eden inatçı çoğunluğa karşı da bir dik duruş. Bu, İsrail toplumuna ve liderlerine, çalışmalarımızın sonuçlarını değerlendirmek için acil bir çağrı.”

Kadın Askerlerin İtirafları- Women Soldiers’ Testimonies

İtiraf 19
İsim: *** | Rütbe: Çavuş| Birim: Eğitim Birliği/Sınır Devriye | Bölge: Gazze Şeridi

Benim için kolay olan kronolojik konuşma yapacaksak, her şeyden önce Sınır Devriye dönemimdeki deneyimlerimle başlayabilirim– ki bunlar bana karşı yapılan güç oyunu ve şovenizmle ilgili ilk deneyimlerimdi-.

Özellikle size karşı mı?

Özellikle. Biriminbir eğitim kolordu Astsubayı olarak kıtaya geldim. Üste başka kadınlar da vardı, bir okur-yazarlık subayı, bir sağlık subayı ve bir sekreter; ama diğerleri erkekti. İlk yorumlar gerçekten dangalakçaydı. Kelimesi kelimesine hatırlamıyorum ama şunun gibiydi: Hey, yeni bir astsubay gelmiş, şimdi bize kahve yapabilir. Gerçekten dangalaktılar. Sürekli bana sataşıyorlardı.
Başka bir subay, bir Yüzbaşı, ofisime geliyor ve beni bütün gün hiç bir iş yapmamakla suçluyordu ki bu tamamen saçmalıktı. 18 yaşında bir kız olarak, şu haftalık raporları yazmaktan zevk alıyordum ve hiç durmadan çalışıyordum. Ama o, "Bütün gün hiç bir şey yapmadan burada oturuyorsun," diyordu. Her şeye karışıyor sürekli bana sataşıyordu. Bir seferinde beni zorla öpmeye kalktı, dilini ağzımın içine soktu, bu dünyadaki en iğrenç şeydi. Ve ben tepki vermedim ne de olsa...o bir Yüzbaşı’ydı bense bir Astsubay.

Hiyerarşi nasıldı?

O bu birimde bir subaydı ve ben sadece orada huşu içinde göreve yeni başlamış biriydim. Subay ve astsubayların arasında çok net bir ayrım vardı.

Bu cinsel tacize nasıl tepki verdiniz?

Ben bu terime pek aşina değildim. Bu 1998 yılında oldu, o zamanlar böyle bir şey değildi... Anneme söylediğimde, "Şikayet etmelisin," dedi. Böyle düşündüğü için delirdiğini düşündüm. Sonuçta çok da büyük bir olay değildi ve açıkçası ben onlar kadar sıkı çalışmıyordum ve bilmem, bunun gibi mazeretler... Ama bunlar benim ilk deneyimlerimdi, aşağılanmış, küçük düşürülmüştüm.

Yavaş yavaş, zamanla hem subaylarla hem de askerlerle yakınlaştım. Her tür hikayeyi onlardan dinledim. Müşterek devriye zamanıydı, dönüşümlü 8 saatlik vardiyalarla çalışıyorlardı. Bunlar Filistinliler ile ortak devriyelerdi. 8 saat görev, 8 saat boşluk vardı ve onlar her zaman yorgundu. 8 saatlik boşluklarında tavla oynar, porno ve pembe dizi izlerlerdi ve ortak devriyelerinden hikayeler anlatırlardı ki bunlar  bana daha çok Filistinlileri aşağılamak gibi geliyordu.

Ne tür hikayelerdi?

Üste anlattıkları bazı hikayelerdi, ne kadar doğruydular bilmiyorum, ama hepsinde bir böbürlenme vardı: Biri yere bir shekel*  para atmış diğer adam da (Filistinli) hemen üzerine atlamış. Askerlerden biri yere madeni bir para atıyordu ve devriyede onlarla birlikte olan diğerlerine parayı bulmalarını söylüyordu ve onlar da onu almak için her türlü aşağılayıcı şeyi yapıyordu. Filistinlilerin bir shekel için her şeyi yaptığını söylüyorlardı. Ben de soruyordum: "Orada subaylar da var mıydı? Herhangi bir subay?" “Evet, elbette.” Şimdi isimleri hatırlamıyorum, ama “Yanımızda subayımız da vardı.” Sesimi duyurmamın, direnmemin imkanı yoktu. Eğer tek kelime etseydim, anında susturulurdum.

Çok geçmeden haddimi bilmeyi öğrendim. Bu hikayeyi duyduğumda, dosdoğru subaylara gittim. Oldukça üzgün: "Bu konuyla ilgili haftalık bir rapor yazmalı ve bu konuyu görüşmeliyiz." Ancak subaylar hiç bir şey söylemediler. Açıkça bir şey söylemediler ama davranışlarından bu konuyu gündeme getirmek istemedikleri, tartışmak istemedikleri sonucunu çıkardım.
***
İtiraf 20
İsim: *** | Rütbe: Çavuş | Birim: Nahal | Bölge: Genel

Oradan geldiniz, nasıl hissediyorsunuz?

Biraz utanıyorum.

En başından beri mi?

Ordudan ayrıldığımda. Şimdi, yavaş yavaş, bu filmi gördükten sonra özellikle, ben aniden bu şeyleri gerçekten yaşadığımı ve üzerinde hiç düşünmediğimi fark ediyorum. Sedyeler -kan görme kısmı hariç, benim için aşırı olan bir kısmı hariç, olduğu gibi. Bana kapalı olan dairenin dışındaki kısım şu askerin bana söylediği- kaç kişi öldürdüğünü sorduğumda- o kısımlar dışında her şey normal ve sıradan görünüyordu. Ardından şu filmi izledikten sonra “Gülümsediğimi Görmek", birden her şeyi fark ettim, bütün sistemin berbatlığını. Kimse iyi değildi. Şunlar iyi değildi bunlar iyi değildi ve ordu iyi değildi.
***
İtiraf 21
İsim: *** | Rütbe: Baş Çavuş | Birim: Sınır Devriye |Bölge: Hebron Tepeleri

Filistinlilerle karşılaştınız mı?

Yerine bağlı. Günlük kurulan barikatlar vardı, bunlar kaçaklar içindi. “İzinli kaçaklar” aramızdaki bir şakaydı. Kontrol noktasından gelen bir mlyon kamyonet buradan da geçerdi. Tarqumiya Kontrol Noktası bu tür bir yerel şakaydı. Herkesin etrafında dolaştığı iki ormanın arasında bir kontrol noktasıydı. Şahsen Ayırma Duvarını anlıyordum. Yakınında türlü ihlaller oluyordu ve çit bunu durdurmuştu. Bölge ilginç olmaktan çıkmıştı ve işte bilmiyorum kontrol noktaları...

Filistinlilere karşı tutum nasıldı?

Onlar anlamazlar. Onlar kızlara alışık değil. Özellikle ekip komutanı olarak, kilo vermeli, otoritenizi göstermelisiniz.

 Ne tür bir otorite?

Yani, ben onlara hiç el kaldırmadım. Anlamaları için başka yollar var. Bir seferinde, yolu kapattık ve içinde 20-30 yolcu olan yaklaşık on kamyonet var diyelim. Biz hepsini tek tek polis bilgisayarları ve GSS’lerle karşılaştırarak arama yapardık. Gruplar halinde geliyorlar ve biz sadece üç kişi oluyoruz, telsizi kullanmaya yetkili olan sadece komutan. Bu da bu kamyonetlerin beklemesi gerektiği anlamına gelir -bir kamyonet gelir, herkes izin belgeleri ve eşyalarıyla iner, tek tek kontrol edilirler, bir asker güvenliği sağlar diğeri kontrol eder, diğeri arabanın dışında bekler.- Benim yedek olmam gerekirdi. Artık, ekip komutanı olarak aramaya yardım ediyorum.  

Öyle olmazsa kontrol etmek için iki kişi seçiyorum. Bütün aracın incelenmesi için. Bazen belli zamanlarda dedektör köpekler, iz sürücüler, patlayıcı ve silah dedektörleri de bize katılırdı. Bölge polis karakolunda köpek kulübeleri vardı. Bölgemize gelirlerdi, biz de köpekleri kullanarak yola barikat kurardık. Kaçakları yakalama şansını arttırmak amacıyla barikatlar belli zamanlarda veya belli noktalara kurulmazdı. İçindeki herkesi indirerek bütün aracı kontrol ederdik, kimlikleri ve izin belgelerini bana getirirlerdi, ben de yetkili mercilerle karşılaştırarak bunları tek tek kontrol etmeye başlardım. Onlar, dışarı çıkmadan aracın içinde beklerlerdi. Çünkü biz üç kişiydik ve onlar bazen 300 kişi kadar oluyorlardı, bu yüzden askerlerimden birini kolayca haklayabilirlerdi. 

Bir seferinde şoförlerden biri – ki genellikle Bedevilerde olurdu, çünkü işgal toprakları sakinlerine İsrail plakalı bir aracı sürmeleri için izin verilmez ve onların İsrail ehliyetleri yok- bu adam – on dakikamızı alırdı- her sabah geliyor, ben kız olduğum için diğer askerlerden birine gidiyor, onlar da benim komutan olduğumu, kimin geçeceğine benim karar verdiğimi, benimle konuşması gerektiğini söylüyorlar. 

Aramanın tam ortasındaydım o yüzden dedim ki: "Bayım, lütfen arabada oturun, burada işimiz biter bitmez. Sizi tutuklamak için bir sebep yok ve kontrol edilmesi gereken sizinki gibi on tane minibüs var." Geride durmasını söylüyordum ama tekrar tekrar geri geliyordu, ben de yeter artık dedim. Onu polis bilgisayarından kontrol ettim ve şoförlük izni olmadığını gördüm. "Tamam", dedim. Şansımıza. Yani unutamayacağı bir ders demek istiyorum. Bu kaç kez olabilir? Gerçekten kibarca sorduk, bu ondan aldığımız bir şey değil. Şiddet yoluyla değil, cepleri vasıtasıyla öğreneceklerine inanıyorum. Şoförlük izni yoktu. Mobil birimden bir trafik polisi çağırdık.  

O gelinceye kadar, onun dışında herkesin ceza ödemeden gidebileceğini söyledim. Böylece dolmuştan ona kişi başı 50 shekel ödeyecek yaklaşık 30 kişi indi. Onu kazancından etmiştik. Biz izin verir vermez hemen başka bir dolmuşa bindiler. Sonra o, bizimle birlikte trafik polisi gelene kadar bekledi, bir buçuk saat sürdü. Onları üç saate kadar gözaltında tutabiliyoruz. Polis düzenlemesi. Böylece trafik polisi geldi ve bunun bir bilgisayar hatası olduğunu, listelerin güncellenmediğini ve sürücülük izni olduğunu söyledi. Ama hazır trafik polisi de buradayken, hadi aracı kontrol edelim. Kural dışı üç şey bulundu: aracın içinde ağırlık, üçüncü bir ayna ve buna benzer bir şey. Ona üç ceza ve trafik yasağı verdik, daha fazla para demekti. Ve eğer cezalarını trafik polis merkezine bildirmezse  -ki tüm güney bölgesinde sadece bir tane Kiryat Gat’ta vardı- tutuklanacağını söyledik. 

Bütün bu cezalardan sonra kontrol noktasından gözyaşlarıyla ayrıldı. Onu gözaltına almıştık ve şimdi bütün hasarı giderebilmek için garaja gitmek zorundaydı, iş günüydü ve kişi başı 50 shekelden bir servet kaybetmişti. Daha çok para. Dersini almıştı. Diğerleri de düzgün bir şekilde sırada beklemeyi böyle öğrendi. Kulağa iğrenç gelebilir ama bu şahsi bir şey değil... Bir kadın olarak, özellikle onların kültürlerinde, kadınlara saygı duyulmuyor, bunu onlara öğretmek için başka bir yol yok. Bir şekilde dik durmak zorundayız. Bir adam bir kez dersini aldığında, gördüğüm kadarıyla, -çünkü gerçekten bilgisayarda çıktı-  ona yüklenmiyoruz. Dersini aldı diyebilirim. Kelimeler uçar ama artık bize bulaşamazlar.

<<Önceki                 Sonraki>>


Derya Beyaz, 23.12.2014,  Sonsuz Ark,  Çırak- Çevirmen Yazar, Çeviri

Shekel*: İsrail para birimi.100 agoroya eşdeğerdir.



Orijinal Metin:


Seçkin Deniz Twitter Akışı