14 Mayıs 2018 Pazartesi

SA6134/KY1-CÇ496: Belki

 "Belki kalabalıklar içinde yalnızlıkla sarmaş dolaş oluşu bu denli istendik kılan ve bu yüzden o katmerli yalnızlığa sarılışımız, sarmaş dolaş oluşumuzu bu denli albenili kılan o ‘belki’lerden biridir.. belki görünüşte ‘kayıtsız’lığı gerçekteki umarsızlığa yeğlememizin altında bu yalın ve öksüz gerçeklik yatmakta."


Belki bir yanımız acıyor. Belki bir yanımız kanıyor. Belki içimizin derinliklerinde bir yerlerde yürekleri parça parça eden haykırışlar duyuyoruz. Belki kendimizi bedenlerimiz içinde bir konuk gibi yahut kendimizi bir konukçu gibi algılıyoruz. Belki ölüm dileniyoruz göklerden, belki yazıklanıyoruz kendimize sezdirmeden, belki yolcu olmanın gereklerini bellemekle soluk alıyoruz.   

Belki yeni bir başlangıcın umuduyla direniyoruz, belki bir hayalin ardından koşuyoruz, belki bir karabasanın etkisinden kurtulmak için çırpınıyoruz, belki korkularımızla yüzleşme gayretindeyiz, belki kendimiz olarak var olmanın yollarını aramaktayız, belki kendimizle olmanın düşünü kuruyoruz, belki zamansızlığına hükmediyoruz yapıp ettiklerimizin, belki sancıyan yerlerimize merhemler arıyoruz gereksizliğine hükmetmeden.  

Belki köpeklerin ulumalarından, kuşların şakımalarından, kedilerin miyavlamalarından, karıncaların koşuşturmalarından, çekirgelerin sıçramalarından, çocukların sorgulamalarından, bebelerin sakınışlarından bir çıkış yolu bulacağımız umuduyla esrimenin kollarına atılıyoruz çekinmeden. Üşengeçliği böyle yeniyoruz belki. Direnmeyi böyle sağlıyoruz belki. Dilemeyi böyle diri tutuyoruz belki. Sabrı böyle gönençli kılıyoruz belki. Belki diriliş umudunu hep bir diri tutabilmemiz bu yüzden...

Belki hüznü sevişimiz bu yüzden. Belki çaresizliğe boyun eğmeyişimiz bu yüzden. Belki ağıtlara tutunuşumuz bu yüzden. Belki şiirlere sarılışımız hep bu yüzden. Belki diş bilememiz bu yüzden, belki gözyaşımız, gülüşümüz hep bu yüzden. 

Belki kulak kesilişlerimizin, gözcü tutkunluğumuzun, yol arayışlarımızın,  kökeninde belki bir belki’ler yığınımız vardır.. belki.. belki yığınların ‘çılgınlık’ olarak algıladığı durumlara, edimlere, sözlere, yol alışlara bir kapı aralamanın nice açmazları açtıracağı, nice aşılmazları aştıracağı sezgisidir bizi ayak değmemiş diyarlara yelken açtıran.. belki ıssızlığa duyduğumuz özlem bu yüzden. Belki kalabalıklar içinde yalnızlıkla sarmaş dolaş oluşu bu denli istendik kılan ve bu yüzden o katmerli yalnızlığa sarılışımız, sarmaş dolaş oluşumuzu bu denli albenili kılan o ‘belki’lerden biridir.. belki görünüşte ‘kayıtsız’lığı gerçekteki umarsızlığa yeğlememizin altında bu yalın ve öksüz gerçeklik yatmakta. 

Belki bağdaşık algılayışımızın, bağdaşık savımızın kökeninde belkisiz bir dünyada yaşıyor oluş etkendir, belkisiz bir dünyanın bizi getirdiği bir çıkmaz sokaktır belki. Belki o çıkmaz sokağı görmenin bağdaşımı bozacağına olan kör inandır bağdaşık algılayışta diretişimiz. Bu hali bıçkın bir tavırla savunuşun altında bu kaygı yatmaktadır belki. Belki butlanlarımıza kadar sinmiştir bu kaygı. Butlanlarımızdan hoşnut olmamız, butlanlarımızı görmezden gelişimiz bu yüzdendir belki. Belki kör inanların sağladığına inanılan huzurla bikes kalma korkusunun sarmaş dolaş oluşu hep bu yüzdendir. Belki belgin olana tutkunun altında yatan vargı da budur. Belki butlanları belit belleyişimizin biricik nedeni de budur. Korkularımızı belit kılışımız, belit sayışımız hep bu yüzden belki.

Belki bulunçlarımıza kadar sinmiştir bu korku. Korkularımızı binit kıldığımızdandır belki de.. belki. Belki bitkinlikten bizar oluşumuz bitkinliğin bizi bitkimsi bir varlığa dönüştüreceği sezgisiyle hem haldir.


Cemal Çalık, 14.05.2018,  Konuk Yazar, Sonsuz Ark, Deneme, Sözcüklerin Düş Hâli




Sonsuz Ark'tan
  1. Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. 
  2. Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
  3. Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark Manifestosu'na aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.

Seçkin Deniz Twitter Akışı