3 Eylül 2017 Pazar

SA4818/KY35-YTK214: Neyi Kurban Ettik?

Sokağın gerçek sesiyle bizim tasarladığımız ses aynı mı?


Arife'den hemen bir gün önce ilçe meydanındaki törenler için kalabalıklaştı merkez iyice. Konser verilecek platform bayraklar ve Atatürk resimleriyle kırmızı beyazdı, tıpkı orkestra üyeleri gibi.

Motosikletliler ve ellerinde yine bayraklı yürüyüş kolu ilçenin en büyük caddesindeki bu törene uzun ağır coşkulu bir yürüyüşle katıldı.

Deneme kabilinden bir iki klasik eser icra edildi. Sonra bir bekleyiş… sebebi birazdan anlaşılacak bir bekleyiş…

Yatsı namazı için ezan başladı. Sessizce dinlenildi hep beraber.

Caminin içinde kurulan iki safa meydandan ayrılıp gelenler de oldu. Sünneti kıldılar. Farzın ilk rekâtında imamın sesinden başka ses yoktu. İkinci rekâtta hemen yanıbaşlarındaki meydanda kutlamaların ilk parçası olan İzmir Marşı da karıştı artık iyice.

Tipik Osmanlı kasabası gibi burada da cami, çarşı, kale aynı meydandaydı.

2. Abdülhamid’in 1902’de yaptırdığı cami, Osmanlı’nın buradaki son eseriydi ve şimdi namaz bitti. Yıkılan eski rejimden Cumhuriyet’e yolu açan son savaşın yıldönümündeki kutlamanın konseri ise sürüyordu.

Belki on binlerce fotoğraf ve video çekti telefonlar.

Gsm vericileri bunları eşe dosta akrabaya sosyal medyaya taşımaktan yoruldu.

Havai fişeklerden gökyüzü yoruldu.

İnsanlar caddenin açıldığı turistik sokaklarda karşılıklı bir aşağı bir yukarı yürümekten yoruldu. Aralarından, sanki işe okula yetişiyormuşçasına hiç çekinmeden yaya trafiğine karışmış koşturan sokak köpekleri hiç yorulmadı.

Biraz önce cami şadırvanında abdest alanların yerine şimdi ayaklarını biraz suyla serinletenler oturmuştu.

Acıkanlar tıklım tıklım lokantalarda ancak sırayla yer buldu.

Annesi kara çarşaflı, babası sakallı ailenin başörtülü kızının yanına oturanlar, herhalde siyasal görüşleri sorulsa kendilerini Kemalist olarak tanımlardı. Aile gibi onlar da döner ekmek yedi. Ailenin en küçük kızı kucağında peluş tavşanı masa komşuları teyzelerle gizli gizli gülüştü, tavşan üzerine şakalaşıyorlardı.

İhtiyar bir kemancı caddenin kenarına oturmuş kemanını çalıyordu bütün garibanlığıyla. Sol taraftaki konserin sesiyle hemen sağındaki dondurmacıdan yükselen pop müzik arasında tek bir notayı ulaştıramıyordu gelen geçene.

Yine de inatla çalmaya devam etti.

Aynı caddede camiden çıkanlar, konseri izleyenler, yürüyüş kortejindekiler hep beraber geceyi sonlandırdı.

Şimdi hepsi arife gününü düşünüyordu. Kurbanlık alacaklar planlarını son kez kontrol ediyor, çocukların bayramlıklarını kafalarında tartışıyordu. Kimi yola çıkacak kimi alışveriş edecekti.

Kurban üzerine ilk öğretilen şeylerden biri kurban etmenin anlamı üzerine olur.

Artık cana kıymanın ne büyük bir suç olduğundan, yapılan fedakarlıkla aslında nelerden vazgeçebileceğini düşünmeye; önemli bir dini görevi yerine getirmekten fakirleri hatırlamaya… bir çok bakış açısı ile hemhal olunur o süreçte.

Bir ilçe dolusu insan da bunlardan kim bilir hangisi kalmış aklında, kim bilir hangisi karakterine uygun öylece aklına belki gelerek belki gelmeyerek uyudu.

Sabah arifeydi sonra bayram.

Yapacak çok iş vardı.

Şimdi gidenler namazlarını kılmış, kesenler kurbanını kesmiş, kestirmiş, el öpen öptüren öptürmeyeniyle seksen milyon insan ta çocukluktan kalma bir sevinç içinde.

Benimse aklımda tek bir soru; neyi kurban ettik ey okuyucu?

Neyi etmeliyiz?

Neyi etmeliydik?

Aileden birilerini öldüren, otel odasında sırtından vuran, soğukkanlılıkla katili olduğu cenazeye katılabilen, en çok kendini öldüren, kendini yoran, kendi kendiyle güreşi bitmek bilmeyen, ne zaman sever ne zaman döver belirsiz bir toplum olarak bayram hakkında, kurban etmek hakkında, millet olmak hakkında gerçekten 2017 yılı Kurban Bayramı konusunda yeterince mutabık mıyız?

Sokağın gerçek sesiyle bizim tasarladığımız ses aynı mı?

Bayramınız kutlu olsun.


Yaşar Taşkın Koç, 03.09.2017, Sonsuz Ark, Konuk Yazar, Ankara'nın Ruhu
Yaşar Taşkın Koç Yazıları




Sonsuz Ark'ın Notu: Yaşar Taşkın Koç Beyefendi'nin yazılarının yayınlanması için onayı alınmıştır. Seçkin Deniz, 16.07.2015


İlk yayınladığı yer: Yeni Şafak




Sonsuz Ark'tan

  1. Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. 
  2. Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
  3. Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark Manifestosu'na aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz

Seçkin Deniz Twitter Akışı