6 Temmuz 2016 Çarşamba

SA3132/KY13-AO84: Suriyelilere Vatandaşlık Verilmesi Hangi Anlama Geliyor?

"Yapılacak olan titiz çalışmalar sonucu ön şartları yerine getiren Suriyelilere vatandaşlık hakkı verilmesi ülkemiz açısından çok yönlü bir kazançtır."


Suriyelilere Erdoğan'ın vatandaşlık vereceği konusu uzun süredir temcit pilavı gibi sürekli gündeme geliyordu. Muhalif koalisyon Erdoğan'ın siyasi hedefleri nedeniyle Suriyelilere vatandaşlık hakkı vereceğini, böylece seçimler ve başkanlık yolunda onların desteğiyle kritik sınırı aşacağını iddia ediyordu. Muhalefetin birçok konudaki iddiası gibi bu iddiası da boş çıktı ve Suriyelilerin desteği olmadan hem Erdoğan cumhurbaşkanı seçildi hem de geride bıraktığı partisi yine tek başına iktidar oldu. 

Üstelik bu sonuçlarda bırakınız katkıyı Suriyelilerin varlığı muhalefetin kışkırtıcılığı için önemli bir malzeme bile oldu. Her patlayan bombada, her ortaya çıkan huzursuzlukta Suriyeli mülteciler suçlandı. 

Bu durum hala geçerliliğini koruyor. İşsizlik ve benzer iktisadî, sosyal sorunlarını aşamamış Türkiye'nin mültecilere kucak açmasını kimileri önemli bir yanlışlık olarak görüyor ve onlara kucak açan Erdoğan'ı eleştirerek buradan "muhalif ulusalcılık" üretiyor..

Ortadaki tablo böyle iken Cumhurbaşkanı Erdoğan yıllardır öne sürülen şeyi, yani Suriyelilere vatandaşlık hakkı verme kapısını aralayınca tartışmalar yeniden alevlendi. Üstelik, sosyal mecralardaki tepkilere bakılırsa kimi Ak Partililer de bu kararı doğru bulmamakta. 

Erdoğan'ın bu kararını peşinen sorgulayan muhalif blok için bir şeyler söylemeye gerek yok, ancak bugüne dek Erdoğan'a destek vermiş olup bu kararı eleştirenler için birkaç söz söylemekte yarar var.

VATANDAŞLIK HAKKI KİMLER İÇİN, NEDEN GEREKLİ?

Suriyelilere vatandaşlık hakkı verilmesinin gündeme gelmesinin en geçerli nedeni Suriye'deki iç savaşın başlangıçta tahmin edildiği gibi kısa sürede sona ermeyeceğinin görülmüş olması. 

Bir kangren haline gelen ve üzerinden yeni yeni oyunlar devşirilen Suriye iç savaşının kronik hale gelmesi yıllardır ülkemizde bulunan ve yaşam savaşı veren Suriyeliler için kalıcı kararlar alınmasını zorunlu hale getiriyordu. 

Vatandaşlık hakkı bulunmadığı için binlerce kalifiyeli Suriyeli iş bulmada çaresiz kalmakta, hiçbir katkı sunamadan kamplarda hazır tüketici olarak beklemekte veya ucuz emek tacirlerinin istismarına uğramaktadır. Bu kişilerin ekonomik hayata katılması hem kendileri için, hem de ülkemiz için bir kazançtır. Zira bunlar arasında oldukça verimli olabilecek kişiler vardır. 

Bu kişilerin savaşın sona ermesi halinde dahi vatanlarına dönüşünü düşünmemeleri için onlara vatandaşlık imkanını sunmak gereklidir. Beyin göçü ve kalifiye eleman için ilk adres olan ABD bu gibi kişilere önemli imtiyazlar sağlamaktadır. Aynı şeyi Türkiye'nin yapmak istemesi doğru ve yerinde bir karardır.

Yine ülkemizde mülteci olarak bulunup Suriye'de ailesi yok olmuş insanlara da vatandaşlık hakkını vermek bir insanlık görevidir. Zira onların artık geriye dönebilecekleri bir yurtları kalmamıştır. Artık bunlar bulundukları yere, yani Türkiye'ye entegre olabilecek haklara kavuşmalılar..

Edindiğimiz bilgilere göre vatandaşlık hakkı için kanunun çıktığı tarihten sonra bir süre (muhtemelen iki yıl) daha Türkiye'de bulunacak olamaları şart koşulacaktır. Bu da şu anlama gelir; eğer Suriye'ye iki yıl içerisinde barış gelirse bu insanların çoğunluğu yurduna dönecek ve böylesi bir talepte gerçekleşmemiş olacaktır..

Şu ana kadar olan vatandaşlık taleplerine bakıldığında savaşa rağmen Türk vatandaşlığı için başvuranların sayısı oldukça az olduğu görülmektedir. İç savaşın sona ermesiyle bu talebin "yok" denecek seviyeye inmesi söz konusudur. Bugünkü şartlara rağmen vatandaşlığa geçebileceklerin sayısının 200 bin civarında olacağı tahmin edilmektedir.

Bu durumlar göz önüne alınmadan "Erdoğan başkanlık için Suriyelilere vatandaşlık veriyor" iddiasında bulunmak asılsızdır. Hem vatandaşlığa geçiş süresi hem de vatandaşlığa kabul edilebileceklerin sayısına bakıldığında bu iddianın ne derece komik olduğu anlaşılmaktadır.

Öte yandan Erdoğan'ın bu yönde açıklama yapmış olmasının AB görüşmelerine de olumlu etkisi olacaktır. Zira AB'nin üzerinde durduğu ve endişe ettiği en önemli konu Türkiye'nin mülteciler konusundaki belirsizliğidir. 

Zaman zaman AB ile ortaya çıkan gerilim politikaları sonucu Türkiye'nin mültecilere Avrupa yolunu açma tehdidi ilişkileri germektedir. Erdoğan'ın mültecilere vatandaşlık yolunu açma kararı Binali Yıldırım'ın başbakanlığı döneminde başlayan "dostları artırma,düşmanları azaltma" politikası çerçevesinde düşünüldüğünde bu karar yerinde bir karardır.

Özetle; Yapılacak olan titiz çalışmalar sonucu ön şartları yerine getiren Suriyelilere vatandaşlık hakkı verilmesi ülkemiz açısından çok yönlü bir kazançtır. Buradan Türkiye'nin sırtına yük çıkmaz. Bilakis mülteciler konusunda daha sağlıklı adımlar atmamızı sağlar ve böylece bu kişilerin sosyal ve iktisadi hayatımıza olumsuz etkiler yaratmasının önüne geçilmiş olur...


Adnan ONAY, 06.07.2016, Sonsuz Ark, Konuk Yazar

Seçkin Deniz Twitter Akışı