6 Temmuz 2015 Pazartesi

SA1496/YB30: Av Merakı / Sınanmış Renkler 29

Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk

"Hepimiz hastayız, içimizdeki Av Merakı'ndan kurtulmadığımız, onun vereceği hastalıklı hazdan  uzakta kalmadığımız sürece hiçbirimiz huzuru hak etmiş olmayacağız."

Ormanda avlanan bir insan düşünürüm bazen, bir geyik, bir tavşan, bir kuş avlamış bir insanın ormandaki doğal dengeye nasıl müdahale ettiğini merak ederim. Acaba ormandaki beslenme zincirinden hangi hayvanın yiyeceğini çekip almış, hangi organik süreci bitirmiş, hangi üreme zincirini sona erdirmiştir?

Mesela o güne dek yolunda giden doğumlar, ölümler  artık yolunda değildir ve bu ölümlerden beslenen diğer hayvanların  o avdan sonra neler yaşayacağı artık meçhuldür. İnsan müdahale etmiştir çünkü. Bir eksik geyik, belki bir eksik anne olacak ya da onu avlayarak beslenen daha yırtıcı, daha güçlü etçiller, çakallar, kargalar aç kalacaklar ve başka bir hayvanın varlığına sırasız bir şekilde kastedecekler.

Canım sıkılır insanın doğaya müdahalesine, ama bazen de düşünürüm, her müdahale yeni bir düzen üretir ve bu düzen her seferinde bozulana kadar kendi yolunu çizer. İnsanın öldürmediği bir geyik bir yardan düşüp ölebilir; bu haliyle bile leşinden beslenen hayvanlar için bir nimettir. 


Vardığım kanaat şu olur umumiyetle: İnsanın müdahalesi diğer hayvanlara leş bile bırakmayacak kadar keskindir ve insan da doymak için doğanın bitkilerine ve hayvanlarına muhtaçtır, o da o beslenme zincirinin bir halkasıdır.

Öyleyse mesele nedir?

Allah insan için besleyebileceği, etinden, sütünden, yününden, derisinden faydalanacağı evcilleşebilir hayvanlar da yaratmıştır ve bunlar çoğunlukla ormanda yaşamazlar. İnsan zorda kalmadıkça da ormanın hayvanlarına müdahale etmez. Peki, zorda kalmakla, keyfi davranmak arasındaki fark nedir?

Buna 'Av Merakı' ya da 'Av Hastalığı' diyebilir miyiz dostlar? Ormandaki beslenme zincirine haksız yere müdahale eden insanın bu haksızlığı sadece 'Av Merakı' için ve bu avdan elde edeceği 'Haz' için yaptığını hepimiz biliyoruz. ve benim dikkatimi çeken de işte bu...

'Haz' için doğal akışları bozmak insanın en büyük günahı olsa gerek. Çünkü insan ormandaki doğal akışa müdahale ettiği gibi bulunduğu toplumda bir başka insanın ya da insanların hayatla ilişkilerine haksız yere müdahale etmektedir ve bunu 'Av Merakı', 'Av Hastalığı' için; yani 'Hâz' için yapmaktadır.

Vaaz veren bir insan gördüğümde, yazan ve okur arayan bir insana rastladığımda, bir diğer insanın dedikodusunu yaparak o anda dosdoğru olandan uzaklaşan bir kadın ya da erkek fark ettiğimde, aklıma insanın ormandaki doğal akışa müdahale ettiği gibi,  'Av Merakı' ile toplumdaki doğal akışa müdahale ettiği gerçeği gelir.

İnsan kendi cinsinden varlıklar için de düşüncesizdir. Tabi haksız müdahaleleri kastediyorum, o insanların yaşadıklarına haksız yere dokunarak rayından çıkarıyoruz her şeyi... Öldürerek, yaralayarak, aşağılayarak, küçük düşürerek, haklarını elinden alarak içimizdeki o ahlaksız haz duygusunu tatmin etmek için her şeyin o andan sonrasını mahvediyoruz. Düşüncelerine müdahale ediyoruz vaaz vererek, okuduklarını yazarken de bir hedefimiz var, şöyle düşün diye talimat veriyoruz, dedikodu yaparken de onu herkesin bizim dilediğimiz gibi algılamasını istiyoruz.

Av peşindeyiz sürekli; haklı ya da haksız olup olmadığımızı sorgulamıyoruz bile.

Düşünüyorum; herkesin sustuğu bir dünya mümkün olsaydı bu kez dokunarak müdahale edecektik başkasına, bakarak dokunacaktık, ellerimizle dokunacaktık, nefesimizle dokunacaktık.

Herkesin sustuğu bir dünya yok, olmayacak da... Müdahale etmeseydik ne olurdu acaba vaazsız kalan insanlar? Başka vaizlerden uzakta kalabilecekler miydi? Biz yazmasak başkalarının yazdıklarını okumayacaklar mıydı? Biz dedikodularını yapmasaydık, başkaları dedikodularını yaparak onların itibarlarını etkilemeyecekler miydi?

Diyorum ya; 'Av Merakı' her şeyin sorumlusu... ve bu meraktan elde edeceğimiz haz; hastalıklı haz.

Haklı müdahalelerimiz olmalı, vaaz vermeliyiz, yazmalıyız, insanlardan da bahsetmeliyiz, ama bunu zorunda kaldığımız zaman ormandaki beslenme zincirine müdahale ederkenki hassasiyetle yapmalıyız diyorum.  İnsanlara Av'dan ziyade hakka davet ve iyiliğe sevk etmek için yaklaşmalıyız. Ki; eğer zorunda kalmışsak...

Öğrenme ihtiyacı vardır insanın, onanma ihtiyacı... biz bu ihtiyaçları, bizi sabırla hakkı tavsiye etmeye götürecek bir şekilde gidermeliyiz dostlarım...

Hepimiz bizden öncekiler ya da kendi zamanımızdakiler için birer av olduk, olmaya devam ediyoruz ve zihinlerimiz kendi doğal akıntılarında ilerleyemiyorlar; vahşi bir acımasızlığın kollarında inliyoruz, gerçeği saptıran vaazlar, hastalıklı yazılar ve iftiralar bizi ormandaki hayvanlardan daha vahşi bir hale getiriyor. Yok etmeyi hedefliyoruz ve yok ediyoruz...

Üzülüyorum sık sık yalancı vaizleri, hastalıklı yazarları ve dedikoducu kadınları ve erkekleri görünce... Ve bunlara karşılık insan topluluklarının en temel ihtiyacı olan doğru sözlü vaizleri, hakka hizmet eden kalemleri ve birbirinin yaralarını iyileştirmeye çalışan bahsedicileri olmalı insanların.

Huzur öyle bir şey ki dostlarım, huzurlu insan huzurlu fikirlerini diğerlerine de bulaştırabilirse toplumlar huzurlu olur, huzurlu toplumlar huzurlu bireyler inşâ ederler.

İnsanlık huzuru kaybetti, görüyorum, insanlık bu kadar dehşetli bir farkındalıkla ve çoğunlukla huzurunu ilk kez kaybediyor, siz de görüyor musunuz dostlarım?

Bir kahve içimi uğradığınızda, sizden bana, benden size bir huzur bulaşmıyorsa ne kıymetimiz var ki birbirimiz için?

Birbirimize Allah'ı hatırlatmıyorsak yalancı vaizlerden daha güçlü bir şekilde, o halde niçin susmuyoruz ki?

Hepimiz hastayız, içimizdeki Av Merakı'ndan kurtulmadığımız, onun vereceği hastalıklı hazdan  uzakta kalmadığımız sürece hiçbirimiz huzuru hak etmiş olmayacağız.

Haksız mıyım dostlarım?

Yeterince sınanmadık mı?

Av için her şey müsait olsa bile durup düşünmeyecek miyiz?

Hoş ve hoşnut kalınız.

Selam ve sevgiyle.


<<Önceki                        Sonraki>>


Yaşlı Bilge, 06.07.2015, 01:45Sonsuz Ark, Peynir Gemisi'nden, Sınanmış Renkler 29



Sonsuz Ark'tan
  1. Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. 
  2. Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
  3. Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.
  4. Sonsuz Ark Yayınlarının Kullanımına İlişkin Önemli Duyuru için lütfen tıklayınız.


Seçkin Deniz Twitter Akışı