6 Temmuz 2015 Pazartesi

SA1497/KY10-MrÖz12: Davutoğlu'nun %41'le İmtihanı

"Davutoğlu ve ekibi dediğiniz adamlar, aynı zamanda Erdoğan’ın dava, yol arkadaşları değil mi?"


Yaşlı adamı yanmış vaziyette acile getirmişler, durum tespiti için röntgen çekilmiş; sonucu gören doktor hayretle sormuş:

-Amca senin yanıktan çok kırığın var, nasıl oldu bu ?
-Evladım beni kürekle söndürdüler….

13 yıllık iktidar partisi son girdiği seçimde kimine göre % 10, kimine göre %5, kimine göre %9 oy kaybetti. Kimine göre de ilk ve son seçim kıyaslanırsa oyunu %2 artırdı. Her halükarda tek başına iktidarı kaybetmiş oldu. Hem de  girdiği her seçimi kaybedenlerden daha kötü kaybetti.

Durumu en iyi anlatan mesaj şuydu bence:

@akibritci "İki gündür bekliyorum, AK Parti'nin hatalarını sayma sırası bana gelmedi. Feci kuyruk var."

Hala sıra gelmemiş olmalı, bir ay geçti anlat anlat bitiremediler; bitecek gibi de görünmüyor. Ne demiş atalarımız ‘İnsan sevdiğini yerden yere vururmuş’ eğrisi varsa doğrulsun diye herhalde.

Yeri gelmişken, Deveye sormuşlar "Neren eğri?" Deve cevap vermiş ‘Nerem doğru ki?' Bu sebeple olsa gerek bizde muhalefet partilerinin hataları pek konuşulmaz.

Seçim sonuçları açıklanınca Ak Parti binasından ‘Yandık’ anonsu yapılmış olmalı, kimi körüğü, kimi küreği kaptığı gibi yangın yerine koştu.

Körükçüler başka yazıya konu olsun. Küreklileri biri durdurmazsa Ak Parti acillik olup doktorunun önüne gidecek. Doktordan kastımın Erdoğan olduğunu söylememe gerek var mı bilemedim.

Bu AK Parti'nin ilk sarsılışı değil, kurulduğu günden bu yana her adımda çelme takanlar, her durduğunda darbe vuranlar oldu, aldığı her darbeden daha da güçlenerek ayağa kalkmayı, şahlanmayı başardı Ak Parti. 

Peki nasıl?

Birlik-beraberlikle. İstişareyle.

Rekor sonuçlarla kazandığı seçimlerden sonra bile ‘Bize oy vermeyenler neden vermedi? Ne yaparsak o insanları kazanırız?  analizleri yapan partinin şimdi yan gelip yattığını düşünmek, söylemek ne kadar doğru?

Hep bir ağızdan ‘Şunu yaptınız, bunu yapmadınız, bizi dinlemediniz böyle oldu, hak ettiniz oh olsun’ diye haykıranların niyeti yangını söndürmek mi? Yazan-çizenlerin kimliğine bakarak bu soruya ‘Evet’ diyebiliriz demesine de; yangına körükle gidenlerden daha fazla zarar verdikleri aşikar.

Bizi hep içten böldüler, maalesef her defasında bu hataya düştük. Erdoğan buna müsaade etmeyerek lider oldu. İç çatışmaların büyümesine fırsat vermedi. Bölünenlere, ayrılanlara bile düşman gözüyle bakmadı, kötülemedi. Onlar saldırmadıkça açıktan tek laf etmedi. Saldırana gereken cevabı verdi.

"AK Parti bir gemi, Erdoğan kaptanı" diyorduk .Kaptan, dümeni Ahmet Davutoğlu’na devretti. Bu gerçeği kabullenemeyenler var. Bir başkasına da devretse sonuç yine değişmeyecekti.

Yaşananları görünce, keşke diyorum Erdoğan, Cumhurbaşkanı seçildiği gün gemiyi limana yanaştırıp, "Gidin kendi geminizi yapın denize onunla açılın" deseydi.

Kaç sandal yapılırdı acaba? Hangi sandalda kaç mürettebat olurdu, kaç yolcu? Kaç kişi düşerdi denize, kim bilir kimler boğulurdu yüzme bilmediği için? 

"En iyi ben yüzerim" diyenlerden kaçı köpek balıklarına yem olurdu?

Reis'in gemisiyle okyanuslarda caka satanlardan kaçının teknesi ilk dalgada alabora olurdu?

Bunları şimdilik öğrenemeyeceğiz, ama az çok tahmin edebiliyoruz.

Erdoğan kongrede yaptığı veda konuşmasında şunları söylemişti:

"Adalet ve Kalkınma Partisi'ni yani aşkımı, sevdamı, tutkumu, kavgamı  önce Allah'a, sonra sizlere emanet ediyorum. Yeniden görüşmek, yeniden kavuşmak umuduyla…"

Bunu tüm salona söylemişti. Kameralar aracılığıyla da salonda bulunmayan tüm dava arkadaşlarını, oy verenlerini, dua edenlerini, destekleyenlerini işaret ediyordu.

Şahsen ben üzerime alındım. Kendi imkanlarımla elimden geldiğince, dilim döndüğünce ‘emanetime’ sahip çıkmaya korumaya çalışıyorum.

Anlaşılan ülkenin %41 i benim gibi düşünüyor ve Davutoğlu bu %41 le imtihan ediliyor.

13 Yıllık hareketin (öncesi de var) tüm eksilerini Davutoğlu'nun hanesine yazmak adil mi? Mursi'nin bir yılda Mısır'ın bütün sorunlarını çözmesini bekleyenlerden ne farkımız kalıyor? Neredeyse bir Davutoğlu'na darbe yapalım demediğiniz kaldı.

Davutoğlu'nun Bahçeli'nin yeminini alkışlamasını yadırgamak; nezakete susadığımız, rakiplerinin sırf %60 blok iddiasıyla AK Parti düşmanı hükümet kurmak için her tavizi verdiği şu günlerde biraz art niyet olmuyor mu?

Cumhurbaşkanı salona girdiğinde ayağa kalkmayanları, İstiklal Marşımızı okumayanları, ırkçı bulanları eleştiren yazılar yazmak varken Davutoğlu’na alkış ayarı çekmek neyin nesi?

AK Partiye düşman blok sevdasındakilerin önünü kesmek için atılan, atılacak her adımı Erdoğan’ın desteklemediğini düşünmek komik değil mi?

Davutoğlu ve ekibi dediğiniz adamlar, aynı zamanda Erdoğan’ın dava, yol arkadaşları değil mi?

Yanlış yapıyorlar, ama Erdoğan bilmiyor demek Erdoğan'ı küçümsemek, aciz görmek değil midir?
  
Erdoğan'ın davaya ve kendisine sırt dönmüş, hata yapmış kimseye makam işgal ettirmeyeceğini bir tek hamleyle yerlerinden edeceğini dost düşman biliyor halbuki.

Eğer Cumhurbaşkanı'ndan Davutoğlu'yla ilgili söylenmiş bir söz var ve siz de o bilgiye sahipseniz onu yazın anlayalım.

Ne diyordu Erdoğan, "Yeniden görüşmek, yeniden kavuşmak umuduyla..."

Sayılı gün; bir senesi bitti bitiyor, şurada ne kaldı ki? Yeniden AK Parti teşkilatıyla, ama başkanlık, ama yeniden Cumhurbaşkanlığı için seçim startı verip meydanlara çıkmasına?

Kolu kanadı kırılmış bir partinin ne vatana millete faydası olur ne Erdoğan’a.

Şimdi lütfen sakince o kürekleri bir kenara bırakın ve yapıcı eleştirilerle kırıp dökmeden  yangın varsa el birliğiyle söndürelim.


Merve Özgül, 06.07.2015, Sonsuz Ark, Konuk Yazarlar

Seçkin Deniz Twitter Akışı