16 Haziran 2015 Salı

SA1427/KY27-ŞT7: Modernlik Bu Sefer Fragmanlarla

"Görünen o ki, D.Frisby bu fragmanter modernlik incelemesine girişirken okuduklarından etkilenmek bir yana en azından tematik, metodolojik ve metinsel bağlamda da Simmel, Kracauer ve Benjamin’le oldukça oylumlu bir yakınlık kurmuş."



D.Frisby’nin, 1980’den 1984’e kadar Heidelberg Üniversitesi, Konstanz Üniversitesi, Bielefeld Üniversitesi, Balliol College ve Oxford’da vermiş olduğu dersler ve yine aynı tarihler arasında katılmış olduğu çeşitli konferanslarda sunduğu bildirilerden oluşan Modernlik Fragmanları ilk olarak 1985 yılında İngiltere’de ‘Polity Press.Cambridge’ yayını olarak çıkmış.

Yayınlandığı tarihten itibaren modernlik ve postmodern durum hakkındaki tartışmaların yürürlükte olduğu birçok ülkede ilgi uyandıran bu kitabın Türkiye’de 27 yıl gecikmeyle yayınlanmış oluşu hayli ilginç olsa gerek. 

Gerek bir kavram olarak modernlik ve gerekse kitabın özünü oluşturan Simmel, Kracauer ve Benjamin konusunda D.Frisby’nin aralamış olduğu fragmanter girişin çok ötesinde ve üstünde bir akademik- entelektüel (b)ilgi düzeyi mi söz konusudur ülkemizde, yoksa bu aşamaya bile var(a) mamış bir (b)ilgisizlik midir söz konusu olan? 

Tam da bu yüzden bütün gecikmişliğine rağmen  Modernlik Fragmanları’nı yayınlayan Metis Yayıncılık ve kusursuz denilebilecek bir çeviri çıkaran Akın Terzi’ye teşekkür etmek gerekiyor. 

D.Frisby, Sosyolog kimliği bir yana en başta -Almanya eksenli- bir sosyal teorisyen, şehirci ve modernlik uzmanı. Bu yüzden de, sürekli içli dışlı olduğu konularla ilgilenen üç büyük düşünürün modernliğe ilişkin fragmanlarını incelerken verimli bir bütünlüğe ulaşmış. 

Görünen o ki, D.Frisby bu fragmanter modernlik incelemesine girişirken okuduklarından etkilenmek bir yana en azından tematik, metodolojik ve metinsel bağlamda da Simmel, Kracauer ve Benjamin’le oldukça oylumlu bir yakınlık kurmuş.

Modernlik Fragmanları’nın oluşum sürecine bakıldığında bile bunu görmek mümkün. Sözgelimi; Simmel ve Kracauer’in, Weimar Almanyası ve özellikle Kracauer’in modern bir şehir olarak ‘Berlin’ e olan ilgisine benzer biçimde Benjamin’in çok iyi bildiğimiz ‘Pasajlar’da belirginleşen Paris’e yönelik ilgisine dikkat çekiyor oluşu bile aynı zamanda bir şehirci olan D.Frisby’nin incelemesini daha özel ve okunası bir içeriğe ulaştırmış. 

Simmel, Kracauer ve Benjamin arasındaki tüm bu metodolojik, tematik, biyografik ve metinsel benzerliklerin dışında bu üç büyük düşünürü birleştiren bir başka benzerlik olarak, dışlanmışlık ve akademik yabancılıkla birlikte gelen az çok bir sürgünlük ve ötekilik bağlamındaki benzerliğe yönelik vurgu da, Modernlik Fragmanları’na çok özel bir başka ayrıntı katmış diyebiliriz.

Sosyoloji Cephesinde Modernlik Tartışması 

İncelemesini dört bölüme ayıran D. Frisby’nin, ‘Modernlik’, ‘ George Simmel: Ebedi bir şimdi olarak modernlik’, ‘Siegfried Kracauer: Modernliğin kusursuz örnekleri’,’Walter Benjamin: Modernliğin Tarihöncesi’ şeklindeki bölümlemesi ve Simmel, Kracauer ve Benjamin’in modernlik yorumlarını bu üç yazarın fragmanlarını çözerek açıklaması bir yana bu üç yazardan yola çıkarak modernliğin yorumcu ve tarif edici öncülleri durumundaki Baudelaire, Marx ve Nietzsche’ye kadar giden bir örgü içerisinde çözümleyişi ise ayrı bir boyut katmış Modernlik Fragmanları’na. 

D.Frisby bunu yaparken sanki de kaçınamadığı bir kronolojiye uyarak Simmel (1858-1918), Kracauer (1889-1966) ve Benjamin’in (1892-1940) yazılarındaki asli modernlik analizini izah etmenin yanı sıra, modernliğe ilişkin her çalışmada ortaya çıkan metodolojik sorunları da irdelemeyi amaçladığını söyleyerek, en baştan bu üç yazarın modernlik analizlerinde gayriihtiyari biçimde dikkati çeken ortak bir hususu; ‘modernite kavramını ilk olarak ortaya koyan Bauelaire’in ‘geçici, ele avuca sığmaz ve olumsal…’ olarak nitelediği şeyi esas almış.

D.Frisby’nin tıpkı bu üç yazar kadar ‘olumsal’, ‘ele avuca sığmaz’ ve ‘geçici’ biçimiyle hem eleştirel hem de içsel bir bağlamda kabul ettiği bu analizde asıl dikkati çeken şey ise; modernlik temasının sosyoloji teorisine dair klasik metinlerde yeniden keşfedilmesi ile bu metinlerden yola çıkarak sözgelimi bir M.Weber ya da F.Tönnies, E.Durkheim gibi klasik sayılabilecek sosyologların tespit ve teşhislerinin de hakkını vermekle beraber bir aşma girişimini ve özellikle Baudelaire’in işaret ettiği ‘Modern zamanın Ressamı’ndaki anında ‘oluş’, ‘kendiliğindenlik’ ve ‘geçiciliği’ içinde bir modernlik analizini esas alıyor oluşudur.

Simmel, Kracauer, Benjamin'den Modernlik Fragmanları 

Bu noktadan hareketle de sözgelimi bir M.Weber gibi sert bir modernlik karşıtlığından öte hem olumsal hem ele avuca sığmaz ve geçici haliyle bir modernlik eleştirisi oluşturmak için tam da içinde boylu boyunca gezilip dolaşılan, her an yeniden izlenip keşfedilen eleştirel bir modernlik analizine yönelerek anlamaya çalışmak; Sözgelimi, Simmel’in modern gerçekliğe kapı açarcasına yazdığı ‘Paranın Felsefesi’nde yapmış olduğu gibi bir yandan araçsal aklın tahakkümünü ve rasyonelleşme sürecinin sonuçlarını eleştiren öbür yandan da daha farklı bir sosyal modernlik teorisi arayışına girerek hedefleri, teknikleri ve gündelik araçları bağlamında bir modernlik tarifi yapıyor oluşu hiçte şaşırtıcı olmasa gerek.



Hakeza ‘Kitle Süsü’nde, Simmel gibi, ‘hayatın her bir ayrıntısında hayatın anlamını bulma ihtimali…’ gibi oldukça şiirsel bir kaygıyla hareket eden Kracauer’in, gerçekliği tipik kalıplar içinde ifade etmek yerine, içinde yaşanan zamanın tarihsel süreçte tuttuğu yeri tarif ederken, zamanın kendisi hakkındaki yargılarından ziyade yalın ve yüzeysel dışavurumlarını analiz etmenin çok daha anlaşılır ve işe yarar bir çaba olacağının altını çizmiş oluşu da oldukça düşündürücü. 

Benzer biçimde, bu üç düşünür içinde belki de en açık bir modernlik teorisi arayışına yönelen Benjamin’in ‘Tek Yönlü Yol’ ve ‘Pasajlar’da yapmış olduğu gibi, hiçte Ortodoks ve tarihsel bir tasarım biçiminde olmayan bir ‘Tarihöncesi’ arayışına girişerek hem zamanın hem de bir yazar olarak kendisinin diyalektik imgelerini bulmaya ve bunu yaparken de sözgelimi yaşadığı zaman kesitinde olup biten çok şeyi, yaşadığı bir şehrin-Paris’in- pasajlarına bakarak herkesten önce görülen bir kapitalizm rüya alemini açınlarcasına sayısız yanılsama ve fantazmagoryadan oluşan bir dünyanın kapısını aralama çabası da oldukça özel bir an bilgisi ve estetik ilginin engel olunamayan dışavurumundan başka nedir ki?...

Şahin Torun, 16.06.2015, Sonsuz Ark, Konuk Yazar, Eleştiri, Kitap Notları, Kitapların Ruhu
Şahin Torun Yazıları



Sonsuz Ark'ın Notu: Bu çalışma Star Gazetesi StarKitap'ta yayınlanmıştır. Seçkin Deniz, 16.06.2015

Kitap:


Modernlik Fragmanları
David Frisby
Çeviren: Akın Terzi
Metis Yayınları

Seçkin Deniz Twitter Akışı