29 Mayıs 2015 Cuma

SA1373/TG123: Breaking the Silence - Sessizliği Kırmak: İsrailli Askerlerin İtirafları/ El-Halil 2005-2007/ 6. Bölüm

      “Bizimle gönül birliği bulunan, Batı Şeria, Gazze ve Doğu Kudüs’te Eylül 2000 tarihinden itibaren görev yapmış askerlerin itiraflarını topluyor ve yayınlıyoruz.” 
Taciz, Yağma, Aşağılama, Dayak, İşkence, Öldürme, Yaralama, Sûikastler, Özel Mülklere Verilen Zararlar…

“Bu, ayrıca var olan gerçekliği bildiği halde inkar eden inatçı çoğunluğa karşı da bir dik duruş. Bu, İsrail toplumuna ve liderlerine, çalışmalarımızın sonuçlarını değerlendirmek için acil bir çağrı.”

Askerler görev başında başlarından geçenleri anlatıyor:

İtiraf-14

Kasbah’ta gerçekleşen bir baskından bahsetmiştiniz.

Evet.

Bu nasıl ve ne zaman oldu?

Yerleşimcilerin iddiaları üzerine gerçekleşen bir şey olmalı, bilmiyorum. İki Filistinli çocuğun nasıl olduysa Avraham Avinu yerleşkesine geldiğini ve daha sonra da kaçtıklarını söylediler. 

Bunun sonrasında 15 kişi 4 ve 5 numaralı kapılardan geçerek batı Kasbah’a giriyor, bunların arasında 8 yaşındaki kız çocukları ve silahlı yerleşimciler de var. Bu kapılarda bulunan karakoldaki komutan 15 kişiyi durduramamış ve bunu telsizden bildirmiş. O sırada Kasbah’ta bulunan bizim “Devriye-30” bunları on dakika boyunca takip ediyor.

Bu sırada siz neredesiniz?

Bu sırada karakolda bulunuyordum. Daha sonra takviye olarak çağrıldım. Filistinliler doğal olarak bir tepki verdiklerinde bunun ters tepki ile karşılanacağını biliyorlar, bu yüzden oradaki herkes Yahudilere bulaşmaktan çekinir. Biz devriye ile takipteyken yanımızda çocuklar bağrışarak koşuyordu.

Çocuklar sadece bağırıyorlar mıydı?

Gördüğüm kadarıyla evet. Kasbah içinde Yahudilerin güç gösterisi gibi bir şeydi. Bizim devriye takip işini yaparken, komuta biriminden başka bir takım gelerek takibe katıldı. Bu sırada yerleşimcilerden birisi bizim askerlerden birine, bir Etiyopyalı Yahudi’ye ters şeyler söyledi. 

Nasıl yani?

Yani şöyle şeyler: “Etiyopya’dan o kadar yolu bu işi yapmak için mi geldiniz?” Bizim Etiyopyalı askerlere sövüp sayıyorlardı. Daha sonra birçok takviye birlik geldi, Sınır Devriyesi keşif birliği de bize katılmıştı. Ben kapıların olduğu bölüme gidip içeri girmeye çalışanlardan bir kızı ittim. Aslında itmek de değil şöyle tehdit ettim: “ Bu kapıyı kapatıyorum, ya parmaklarını koparırım, ya da elini çekersin.” Bunu söylediğim kızın annesi : “Benim kızıma dokunma!” diye bağırdı. Eğer kızına dokunmamış olsaydım geride çok fazla parmağı kalmayacaktı zaten. Bu sırada kapalı olan kapılardan birini açtılar ve her tarafa dağıldılar. 

Kapıdan nasıl geçiyorlar?

5 numaralı kapı Yahudi yerleşimcilerin olduğu taraftan sürgülü. Bu yüzden açıp girebiliyorlar. Bu sırada takip devam etmekteydi. Televizyonda gördüğünüz görüntüler gibi. Bir taraftan polisler, diğer yandan ordu içeriye giren yerleşimcilerin peşindeydi. Ben ve diğer dört arkadaş kapının önünde durarak bir insan zinciri oluşturduk. Orada bulunan bir kız (yerleşimci) şöyle dedi: “Siz, siz sadece onları koruyorsunuz…”  İşte siz şöyle yapıyorsunuz, böyle yapıyorsunuz deyip söyleniyordu. 

Size karşı da şiddet uyguladılar mı?

Devriye-30 ‘da yer alan subaylardan birisi şiddete maruz kalmıştı. Onu itip kakmışlar, bunun gibi şeyler işte. Bu konuyla ilgili polise şikâyet başvurusunda bulunmuş.  Bu yüzden çok kızmıştı ama kendi askerlerine yapılan aşağılamaları gördüğünde çok daha fazla çıldırdı. Yerleşimcilerin davranışlarından dolayı resmen deliye dönmüştü. O gün her zamankinden çok daha kötüydüler.  

Tüm bunlar nasıl sonlandı?

Düzinelerce asker ve polis gelmişti, yerleşimcileri bölgeden dışarı çıkardılar. Yerleşimcilerin savaş ruhu bir noktadan sonra sönmüştü zaten, böylece çekip gittiler. 

Kimse tutuklanmadı mı?

Hayır, kesinlikle. Orada işler böyle garip yürüyordu.

***
İtiraf-15

Devriye görevi bittiği zaman sonunda karakola geri gelirsiniz, uyumadan önceki kısa bir dinlenme zamanı vardır. Bu sırada evi veya kız arkadaşınızı ararsınız. Aranızda şöyle bir konuşma geçer; o: “Nasılsın?” diye sorar, “iyiyim” dersiniz. “Bugün ne yaptın?” diye sorduğunda dışarıdan bakan bir gözlemci gibi o gün yaptığınız şeyler aklınıza gelir. Bu zamana kadar kız arkadaşımın benim el-Halil’de ne gibi bir görev yaptığıma dair pek bir fikri yoktur çünkü o gün ya da bir hafta öncesinde olan biteni ona utanmaksızın nasıl anlatacağımı bilemiyordum.  

‘Eğer burada kalmaya devam edersem bize ne olacağından korkuyorum’ derken anlatmak istediğim buydu. Çünkü kendi kendimle yüzleşememek ve dünyada kendime en yakın hissettiğim kişiye neler yaptığımı anlatamamak, insanın saygınlığını bitiren en kötü şeylerden birisidir. Durum kısaca bu şekildeydi. 

***
İtiraf-16

…. Her zaman değil fakat çoğu kez. Demek istediğim evin içine zaten girmişseniz etrafı ararsınız. Askerler arasında yer alan bazı sol görüşlüler : “Neden evlere, odalara giriyoruz?” diye soruyorlardı. Bize şöyle denilmişti: “El-Halil’in yapısı yerleşimciler tarafında olduğu gibi bir sınır çizgisi çizmemize olanak vermiyor, örneğin Batı Şeria’da onların etrafı çitlerle çevrilmiştir. O yüzden burada terör herhangi bir evden ortaya çıkabilir. Dolayısıyla rasgele her tarafı kontrol etmemiz gerekiyor.” Şimdi, rasgele kontrol ne anlama geliyor? Bunun etkin bir şekilde yapılabilmesi için herkesin evde bulunduğu bir zamanda gerçekleşmesi, lazım. Bu da gece yarısıdır. Bu sırada gerçekleşen tacizler bir “yan etki” olarak değerlendirilse de benim gördüğüm kadarıyla taciz kendi başına bir hedeftir. Günün sonunda ulaşılması hedeflenen şey korkunun yayılmasıdır. Herkesin ordunun her an ortaya çıkabileceğini bilmesini sağlamak. Bir devriye herhangi bir anda gelerek eve girip etrafı arayabilir. 

***
İtiraf-17

Bir TIPH (El-Halil Uluslararası Geçici Protokolü) görevlisi olmak gerçekten berbat bir şeydir. Bu da el-Halil’de geçirilen berbat zamana örnek olabilecek klasik bir durum. TIPH düzenli olarak “sıcak bir karşılamaya” maruz kalır. Ne zaman Ebu Sneina’dan (mahalle) aşağı doğru inseler arabalarına birkaç tane taş atılır. Özel bir karşılama. 

Bunu yapan yerleşimciler mi?

Kesinlikle. Sadece TIPH görevlisi olduğu için bunu yapıyorlar. 

Bu konuda siz ne yapıyordunuz?

Size görevlilerden birine söylediğim bir şeyi tekrar edeyim. Bunu İbranice anlatacağım. Görevli bana şöyle demişti: “Şimdi bana taş attılar.”

Onunla (görevli) nerede karşılaştınız?

Rastgele karşılaşmıştık. Gross karakoluna geri döndüğü zaman. Olayı anlatmaya devam edeyim, ben “Evet biliyorum, buraya çağrılmamın sebebi bu” diye cevap verdim ve ona şöyle dedim: “Dinle, bunu yapanlar 14 yaşın altındaki çocuklar o yüzden elimden bir şey gelmiyor.” O da şöyle dedi: “Biliyorum, sadece bu konuya dikkatinizi çekmek istedim.” Yani, zaten bu konuda hiçbir şey, kesinlikle hiçbir şey yapılamayacağını biliyordu.  

Genel anlamda uygulamış olduğunuz prosedür neydi, yerleşimciler konusunda?

Hiçbir şey. Bunu bölük komutan yardımcısına sormalısınız, bu konuda bir şeyler yapmak için can atan birisidir, gerçek anlamda prosedürler…

… Ne zaman TIPH veya CPT (Hristiyan Barış Takımları) mensubu aktivistler yanıma gelse- bu Avraham Avinu yerleşimcilerinin bulunduğu bölgeye herhangi bir solcu veya aktivistin girişinin kesin olarak yasaklanmasından önce oluyor-onlara şöyle diyordum: “Bana bir iyilik yapın ve buraya gelmeyin. Size bu bölge içinde olabileceklerden sorumlu olamam.” Bir keresinde komik bir olay olmuştu. Bu CPT aktivistlerinden yirmi tane kadar kişi geldiğinde ben Gross’taydım ve komuta bendeydi. Onlara: “Burada ne yapıyorsunuz?” diye sordum. 

CPT armaları ve o acayip kırmızı şapkalarıyla onları başka biriyle karıştırmanız mümkün değildir. Onlar: “Ne oldu bir problem mi var?” diye yanıt verince ben de: “Bu koordinasyon hakkında ve buralarda dolaşmanız konusunda herhangi bir yeri bilgilendirdiniz mi?” dedim. Büyük bir grup oldukları için fark edilmemeleri imkânsızdı. Onların güvenlikleri konusunda gerçekten endişelenmiştim. 

Nereye doğru gidiyorlardı, toptancı pazarına doğru mu?

Hayır, Shuhada Caddesi olarak bilinen “David Route” istikametinde. 

Bnei Avraham tur grupları hakkında özel talimatlar var mıydı?

Bnei Avraham (el-Halil’de turlar düzenleyen bir grup aktivist) geldiğinde Avraham Avinu yerleşkesindeki hiçbir yere girmelerine izin verilmiyordu. Bir Yahudi’nin nasıl olup da yine Yahudilerin bulunduğu kamusal bir alana girmesi yasak hale geldi çok merak ediyorum. Solcular için…

Avraham Avinu’ya girmelerinin engellemesine yönelik bir talimat mı vardı?

Evet. Solcu aktivistler ve uluslararası organizasyonların Beit Hadassah, Avraham Avinu ve benzeri yerleşimlere girmesini yasaklayan kesin bir talimat vardı.

<<Önceki                 Sonraki>>

Tamer Güner, 29.05.2015, Sonsuz Ark, Çevirmen Yazar, Çeviri 


Çevirenin Notu: 
Kasbah: Eski yerleşim birimi, tarihi semt.

Orijinal Metin:
http://www.breakingthesilence.org.il/wp-content/uploads/2011/02/Soldiers_Testimonies_from_Hebron_2005_2007_Eng.pdf

Seçkin Deniz Twitter Akışı