22 Haziran 2013 Cumartesi

SA262/YB10: Beyaz/ Sınanmış Renkler 10

Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk

“Siyahın, kırmızının hırpaladığı yeşili sarınır, arınmışlığın beyazına ulaşmak için.”

Kara’nın görünmesini istemedim, bu sebeple çok uzakta ve okyanusun bu ıssız noktasında durduk. Gecenin son karanlıkları saklanıyorlar gökyüzünde yavaş yavaş. Kıtalar, kara, insanın karmaşık renklerle olan ilişkisi demek.

Güverte serin; küpeşteye tutunarak suya bakın. Köpükleri görüyor musunuz? Köpükler ne kadar beyaz değil mi? Arınmışlığın simgesi gibiler fokurdayan suyun göğe sıçrayan yüzünde. Saflık biraz daha fazla yayılmacıdır biliyor musunuz? Saflık, arınmışlıktan başkadır; arınsanız da saflığınız dirilmez.

Arınmışlık, insanın her an ihtiyaç duyduğu masumiyete duyulan özlemdir. Bütün renklerin hasarlarından kaçıp kurtulmak ister insan. Her gece uykuya koşup durmamız bundandır. Gece, bedenimizden alınan ruhumuzun gündüzün yüklerini boşaltmak için göklere yükselmesi demek. Gecenin bitişi de arınmışlığın hediyesi ile güne başlamak demek. Ama bunun hak edilmesi gerekiyor.

İşte güneşin doğduğu yer. Pusula doğuyu gösteriyor. Birazdan güneş  önceden gönderdiği alacabeyaz elçilerinin yerine dolacak olan kızıllığı ikram edecek bize. Sonra kendisi  parlak bir müjde gibi doğacak. Renkleri göreceğiz, renklerin ruhumuza yüklediği her türlü arzuyu her tonuyla yaşayacağız. Ama okyanus renklerin sınırlandığı bir yer. O yüzden buradayız; arzuların sınırlandığı bu sonsuzmuş gibi görünen suyun  herhangi bir yerinde.

Güneşe biraz var daha, kızıllığına da. Gökteki beyazın siyahla cedelleşmesini izleyelim. Yıldızlarını saklamış göğün beyazlığı, yıldızların ışığını aratmaz insana. İnsan, gündüzlerin kendisine gösterdiği renkleri, duygularının ve aklının saldırılarına  karşı korumakta âcizdir. Yine öylece; duygularını ve aklını renklerin saldırılarından koruyamaz. Yaratılışı böyledir. İsteyecektir, istediğini elde etmek için çabalayacaktır. 

Çabalarken de siyahın, kırmızının günahkâr davetlerine uyacaktır. Uymamak için dirense de uymaması mümkün değildir. Bazen daha az, bazen daha fazla uyacaktır ama.renklerin günahkâr davetlerine daha fazla uyanlar, günün, gündüzün getirdiği yükleri daha fazla vururlar ruhlarının sırtlarına. Daha çok huzursuzluk taşırlar geceye… uykusuzluk çekerler sabahlara kadar. Ağırlaşmış yükleri, uykunun dinginleştirici limanlarına varmakta zorlanmalarına sebep olur; uyku, nimet olmak yerine ulaşılamayan bir serap olur.

İnsanı uykuya zorlayan arınma ihtiyacıdır. Bedenin tövbesidir uyku. Ancak tek başına yetmez arınmaya ruhun tövbesi olmazsa. Uyku bittiğinde, gidip gelmiş olan ruh, geri getirmiştir artık yükleri, arınma tamamlanmamıştır çünkü. Her seher vakti, gecenin alıp temizleyemediği artıkları sabah namazının tövbesine taşır; insanın ruhunu orada yıkar.

Günde en az beş kez ruhunun arınması için yalvarır insan Allah’a. Namazlarında, namazlarının dışında her an her vakit, nefsin ve  diğer fısıldayıcıların fesatlarından kaçıp Allah’ı andığı  her an insan arınmak ister günahlarından. Siyahın, kırmızının hırpaladığı yeşili sarınır, arınmışlığın beyazına ulaşmak için. Daha başka iyilikler sayar Allah; sadece iyilik yaparak arınabilirsiniz. Kendinize ve başkalarına sevgiyle dokunarak güçlenebilirsiniz.

Gündüz, geçici öfkelerin, kızgınlıkların, şehvetin, hırsın, yalanların, kıskançlığın, her türlü bencil duyguların ve düşüncelerin gezinip durduğu bir meydandır. Kavgalarla doludur insan. Kavgaların baş nâzırı iblisin şahitliğinde kabarır bütün kötülük.

Bilirsiniz, az sonra yapıp ettikleriniz zihninizden uçup gidecek ve kendinizle başbaşa kalacaksınız. Pişmanlıklarınızla beraber siyahın ve kırmızının sizde bıraktığı o koyu günahkârlık kalacak. Eğer iyiyseniz, karanlık kötünün zararlarını gidermeye, arınmaya çalışırsınız. Kapılmışlığın sizde bıraktığı gözü dönmüşlük değildir, gözün bir anlık görmezliğidir. Kendinize karşı acımasız olmayın. İncittiğiniz seslerin yakınına koşun. Af dileyin arınmak için. Kimi sarsmışsa siyahınız, kırmızınız ondaki yeşile dokunmak için af dileyin. Af dilemek, arınmayı umut edebilmektir.  Kendinizden umudu esirgemeyin.

Gök, okyanus ve gemimiz. Ne kadar az renk var değil mi? Ve ne kadar dinginsiniz. Ama unutmamalısınız, renkler bu kadar çok olmasaydı, siz buradaki bu azlığı fark edemeyecek, bu azlıkta dinginlik aramak istemeyecektiniz. Allah her şeyi bir denge, bir ölçü ile yaratmıştır. O ölçüyü aşmamak, kirlenmemek demek, beyazlığı korumak demek, arınmışlığa çokça ihtiyaç duymamak demektir.

Güneş doğuyor evine gönderdiği siyahın, beyazın ve kızılın ardından. Evlerinize döneceksiniz, evlerinizin renklerine bakacaksınız. İşte orada unutmayacağınız şey şu olmalıdır; her renk var olduğu kadar anlam taşır. Seçmek sizin işiniz, seçimlerinizle yargılanacaksınız

İnsan ruhuna dokunan renklerle ilgili sohbetimiz bu kadar... Başka bir gün sizi başka serin gölgelerde ağırlayacağım, inşaallah.

Hoş ve hoşnut kalınız.

Selam ve sevgiyle.


<<Önceki                        Sonraki>>


Yaşlı Bilge, 21.06.2013, 23:55Sonsuz Ark, Peynir Gemisi'nden, Sınanmış Renkler 10



Sonsuz Ark'tan
  1. Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. 
  2. Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
  3. Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.
  4. Sonsuz Ark Yayınlarının Kullanımına İlişkin Önemli Duyuru için lütfen tıklayınız.


Seçkin Deniz Twitter Akışı