Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk
Hangi çağda yaşadığımızın farkında olmayan insanlar var; yüzlerce yıl önceki akıl ve gerçek dışı anlatılara ‘iman’ etmeye devam ettiklerini görünce tahammül edemiyorum.
Hristiyanlar ‘Endülüjans’ denen saçmalığı tarihe gömdüler, cennetten tapulu arsa satan kardinallerin, papazların kendilerini aldatarak soyduklarını anladılar, onları bütün öğretileriyle reddettiler... Yahudiler Mehdi-Mesih pazarlayarak saltanatlarını sürdüren rabbi-haham kılıklı din bezirganlarının yalanlarını anlayınca onlardan uzaklaştılar...
Ve dinsizliği seçtiler, dinsizliğin tepesinde işlerini gizlice yürüten şeytanın krallığına girdiler...
Müslümanlar ise, Allah ile konuştuklarını, kainatı idare ettiklerini, gaybı bildiklerini, müritlerini cennete götüreceklerini söyleyerek saltanat süren şeyhlerin akıl ve Kur’an dışı anlatılarına inanmaya devam ediyorlar; bu beni kahrediyor, kabul edemiyorum, bu çağda aynı anda birçok yerde olduklarını, müritlerini koruyup kolladıklarını iddia edenlere inananların ‘Müslüman’ olarak tanımlanması hakikate ihanetin eksiksiz tarifi oluyor.
Siz ne düşünüyorsunuz, bilmiyorum, ama bilmenizi istediğim bir şey var; günümüz insanı tarikat şeyhlerinin yüzlerce yıldır müritlerine ‘keramet’ diye anlattığı her şeyi sıradan ‘bir şey’ olarak yaşıyor, uçuyor, gittikçe kusursuzlaşan gözetleme sisteminin -panoptikon- nasıl işlediğinin farkında, kainatın nasıl işlediğini biliyor... en önemlisi insan denen yaratığın sınırlarının farkında...
Bütün bunlara rağmen, Müslümanlar eğer Kur’an ahkâmına, ahlâkına ve sınırlarına uymayan, tam aksine hurafeler, uydurmalar vaaz eden bu riyakarlara iman etmeye devam ediyorlarsa, Allah’ın gönderdiği son kitabın müminleri olmaya layık değiller, diye düşünüyorum.
Dikkatle soruyorum; bu cehalet nereye kadar devam edecek?
Doğu’dan Batı’ya, Kuzey’den Güney’e yeryüzünde ne kadar Müslüman varsa, neredeyse hepsi tarikat ve cemaatlerin kucağında şeyhlerinden imdat bekleyerek öldürülüyor, tecavüze ve soykırıma uğruyor, yurtlarından sürülüyorlar; ancak ne yazık ki bunların her birinin Allah’a ortak koştukları için başlarına gelen Allah’ın cezası olduğunu bile idrak edemiyorlar, bin yıl önce ölen şeyhlerinin kendilerine ‘iman etmeleri’ karşılığında verdikleri garantilerin gereğini neden yerine getirmediklerini yaşayan şeyh zincirlerinin son halkalarına sormuyorlar.
Yahudiler de en son iki bin yıl önce böyle yapmamışlar mıydı? Onlar da hahamlarını Allah’a ortak koştukları için şu anda Müslümanların yaşadıklarına benzer şekilde cezalandırılmamışlar mıydı? Allah’a ortak koşan Hristiyanlar Ortodoks ve Katolik olarak birbirlerini binlerce yıl aynı şeylere maruz bırakmadılar mı?
Aklım almıyor; güya gelişmiş olan ülkemde de bu cehaletin sürüyor olması beni öfkelendiriyor.
Mükemmel bir dinin eksiksiz kitabına sahip olan insanlar böyle davranma hakkına sahip değildirler. Çocuklar, çağın kurbanları olmadan önce hurafelerle dolu sufizmin şeyhlerinin tanrılık iddialarına kurban ediliyorlar ve gün geçtikçe Allah’ın kitabından ve onun aydınlığından uzaklaşıyorlar.
Evet; Sufizm şeyhleri ‘Ene’l Hak- Ben Tanrıyım’ diyerek kendilerinin tanrı olduğunu iddia ediyorlar bütün küstahlıklarıyla.
Kendilerini Allah’ın bir parçası olarak gören insan türünden bu varlıkların vahdet’ül vücud, sûdur, fenâ, bekâ, hurûfîlik akımının etkisi altında kalınmak suretiyle dinî emirlerin ve ahlâk kurallarının bağlayıcılığını kabul etmeyip her şeyi mubah gören ibâhîlik, teslis, tenasüh ve hülul anlayışlarını da bünyesi barındıran bir şirk cehenneminin bekçiliğini yaptıklarını her Müslüman’ın bilmesi şarttır.
‘Lâ mevcude illâ hu’ diyerek Allah’ın yarattığı her şeyi yok sayarak, kendileri dahil her şeyi, hatta Allah’a karşı geldiği için lanetlendiği Kur’an ayetleriyle sabit olan Şeytan’ı bile Allah’ın bir parçası olarak müritlerine tanıtmaları affedilebilir bir cürüm değildir.
Yalan söylüyorlar, Allah’a iftira atıyorlar, ancak Müslümanlar, kabalist Yahudiler gibi, bunu bir hikmet olarak telakki ve tevil ederek Allah’a ortak koşmaktan vazgeçmiyorlar...
Yahudilerin, Hristiyanların akıllarındaki erimeyi telafi edecekleri bir kitapları yok, ama bizim var. Biz Allah’ın soracağı hesabın kaçınılmaz olduğunu kesinlikle biliyoruz.
İşte sırf bu yüzden eğer aklımızı başımıza almazsak dünyadaki her insanın vebalini sırtımızda taşıyarak Allah’ın huzuruna gideceğiz.
Buna cesaretiniz var mı?
Benim yok.
Allah’ın huzurunda şeyhlerinizin kendilerine bile himmetleri olmayacak..
Soruyorum:
Allah'a şeyhlerinizi ortak koştuğunuza göre, neyinize güveniyorsunuz?
Mıra | Öznel Şeyler
Takip et: Next Sosyal @seckin_deniz
- Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur.
- Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
- Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.
- Sonsuz Ark Yayınlarının Kullanımına İlişkin Önemli Duyuru için lütfen tıklayınız.
